Evet birşeyler yapılıyor, yapılmaya çalışılıyor!

Ama birşeyler hep eksik!

Eczacılığın Magna Cartası’nı yazmalıyız!

 

İngiltere Kralı John, 1214’te Fransa Kralı II. Philip ile girdiği bir savaşta yenilgiye uğradı. Ardından ülkesine dönüp, denizaşırı seferini desteklemeyen baronlardan ağır vergiler toplamaya çalıştı. Birikmiş başka rahatsızlıkları da olan baronlar isyan etti ve 1215 yazında Londra’yı ele geçirdiler. Londra’nın düşmesiyle birlikte, Kral John ile Baronlar arasında, Thames Nehri’nin kıyısındaki çayırlıkta Runnymede’de, "Magna Carta" diye anılan bir anlaşma yapıldı.

Anlaşma, sadece Kral John’u değil tüm mirasçılarını da sonsuza dek bağlıyordu. 

Magna Carta, İngiltere’de özgürlüğün ve hukuk devletinin temeli ve anayasal monarşinin ilk tohumu olarak değerlendirilir. Ancak, çıkarılmasından sonraki yüzlerce yıl boyunca büyük oranda ihmal edilmiştir.

Magna Carta’nın önemi, 17. yüzyılda bir parlamento lideri olan Sir Edward Coke’un, Stuart krallarına karşı verdiği savaşta, anlaşmanın ilkelerini tekrar ve tekrar alıntılamasıyla yeniden gündeme geldi. Ve sonraları Amerika’daki sömürgelere bağımsızlık mücadelelerinde ilham kaynağı oldu. 

İngiltere’nin Fransız ihtilalinden az etkilenmesinin nedeni olarak da düşünülür. Çünkü Avrupa’nın 19. yüzyılda halledebildiği problemlerin çoğu, Magna Carta ile İngiltere’de 13. yüzyılda hallolmuştur. 

47 kopyası yapılan Manga Carta’nın sadece dört kopyası günümüze ulaşabilmiştir. İki kopyası British Museum’da, diğerler ise Lincoln ve Salisbury’deki katedral arşivlerinde bulunmaktadır.

 

Cesaret de bulaşıcı.

Çalışkanlık da…

Yapabilirsin.

 

 

Hangi koşullarda hizmet vereceğiz?

Danışanlarımıza nasıl daha faydalı olabiliriz?

Kendimizi ve mesleğimizi nasıl geliştireceğiz?

 

Yardımcı Eczacılık nasıl uygulanacak?

İkinci Eczacı’nın sorumluluğu ve yetkileri nasıl olacak?

 

SGK ile nasıl bir sözleşme istiyoruz?

Elektronik sözleşme konusunda ne düşünüyoruz?

Nasıl bir Medula istiyoruz?

SGK’nın öderim dediği ilaçlar dışında, hangi ilaç ve ürünlerin ödeme kapsamında olmasını istiyoruz?

 

OTC hakkında ne düşünüyoruz?

Reçetesiz hangi ilaçları önerebilmeliyiz?

 

Şehir Hastaneleri ve yakınına konuşlanan eczaneler hakkında ne düşünüyoruz?

Sağlıkta şiddet konusunda nasıl bir yaptırım öneriyoruz?

 

İnternetten satışlar konusunda ne düşünüyoruz?

Ya yeni internet şirketleri hakkında ne düşüyoruz?

Zincir marketlerdeki eczane ürünleri, gıda takviyesi ve vitamin satışları konusunda ne düşünüyoruz?

Sağlık Marketleri hakkında ne düşünüyoruz?

 

Zaman aşımı ile unutulacağı veya yadsınılacağı sanılan, KKİ (kamu kurum iskontoları) ve ilaç fiyat düşüşleri konusunda ne yapacağız?

Dolar kurundaki artış ve referans fiyat uygulaması nasıl olacak?

 

Bu ve benzeri soruların gerçek, çözüm odaklı, samimi yanıtlarını vermenin zamanı çoktan geldi.

Türkiye’deki tüm eczacılar (eczane eczacıları, akademisyenler, kamu eczacıları, sanayi eczacıları, emekli eczacılar) ve Türk Eczacıları Birliği olarak kendi mesleğimiz merkezli, sağlık politikamızı ve çözüm önerilerimizi net bir biçimde oluşturmalıyız. 

Eczane çalışanları ve teknisyenlerimiz ile çalışma koşullarımızı; eczacılık öğrencileri ile geleceğimizi konuşmalı, samimi çözümler üretmeliyiz.

Gereken her yerde bunları anlatmalı, olabilecek en iyi sağlık hizmeti ve çalışma koşullarımız için istekte bulunmalıyız.

 

Eczacılık tehlikede! 

Sayın Türk Eczacıları Birliği Merkez Heyeti; durduğunuz, ötelediğiniz, geçiştirdiğiniz tüm işler ve tüm zamanlar yok oluşumuzu/yok oluşunuzu getiriyor. 

Öne düşmenizin zamanıdır. Arama konferansları, çalıştay ve kongreler ile en hızlı biçimde gerçekçi, çözüm odaklı, samimi bir meslek politikası ve meslek geleceği öngörüsü oluşturulmalı, 1 yıl sonra, 5 yıl sonra, 10 yıl sonra, 2050 de Türkiye’de ve Dünya’da eczacılığın nasıl olacağını düşünüyoruz, planlamalıyız.

Yeni yıla -2019’a- bunları tamamlayarak girmeliyiz. 

Aksi halde, bize tabelaları konuşturan sizlerin tabelasız kalmanız çok yakındır.

 



Dosya

Özgür Köşe

Dünyada Eczacılık

Sektörel Bakış

Çepeçevre

Kültür Sanat