Ecz. Süleyman Arslantürk, Özgür Köşe’ ye yazdı.

 

Eczacı Odası Başkanı Olsam

"Ekmek, her evde her sabah ekmek teknesinde yapılırdı.
Fırın ekmeği ise, kazadan, şehirden ara sıra alınabilen, bazen, katıksız bile yenebilen bir lüks idi.
Köyümde de bir fırın açıldı.
7-8 yaşlarındayız, olup biteni çemberlerimizle oradan oraya koşturarak izliyoruz.
Fırıncı eşi ve iki-üç çocuğu ile çalışırdı.
Kuşluk vakti, vitrine dizilen kızarmış ekmeklere bakar yutkunurduk.
Bir gün, bir arkadaş, “Ah bir fırıncının oğlu olsam!” deyiverdi.
Hepimizin içinden geçen oydu.
Arkadaşımızın adı, unvanı “Fırıncının Oğlu” kaldı, oldu.


XXX


Çeşitli yaş dönemlerinde neler neler olmak istedik:
18- 25 ünlü futbolcu: Oyun, at-tut, it-kak, şak şak, milyonlar cebe..."

 

Yazının tamamını okumak için linke tıklayınız.

https://www.eczacininsesi.com/ozgur-kose-detay.php?id=1033



Dosya

Özgür Köşe

Dünyada Eczacılık

Sektörel Bakış

Çepeçevre

Kültür Sanat