2020 Protokolü’nde Aynı Tas Aynı Hamam

 

Eczacılar, 1 Nisan 2016 tarihinden beri yürürlükte olan SGK-TEB İlaç Temin Protokolü’nün, uzatmalarla sonuna geldi. Önceki protokol, 1 Nisan 2020’de sona ermiş ancak coronavirüs salgını nedeniyle sözleşmeye göre süresi kendiliğinden uzamıştı. 1 Ekim 2020 tarihinden itibaren SGK ve TEB tarafından imzalanan Protokol’le 4 yıllık yeni bir sözleşme dönemi başlamış oldu.

Önceki protokolün sona ermesiyle başlayan yeni protokol görüşmelerinin Eczacının Sesi’nde yapılan haberler ve alınan bilgilere göre hararetli ve çekişmeli olduğu ve görüşmelerin uzayacağı düşünülürken karşımıza birden 2016 Protokolü’nün tıpkıbasımı nurtopu bir ikiz sözleşme çıkıverdi.

Bu nedenle hiç zahmet edip, tatlı canınızı yorup okumaya filan kalkmayın, eski sözleşme neyse bu da aynı. Sözleşme içeriği; zülfiyare dokunmayan bir iki ufak tefek düzeltme ve değişiklikler dışında tasın da hamamın da hatta tellakın da aynı olduğunu gösteriyor.

Belli ki Covid 19 günlerinin yorgunluk ve gerginliğinden olacak hiç zahmete girilmemiş! Zaten zamanın ruhu “bir şeye yapmaya gerek yok” şeklinde işaretler çakıyor değil mi?. Cem Yılmazvari “aha burda yapılmışı var” denilmiş. Sanki karantina günlerinin maske satışı ve diğer tartışmalı konularıyla odağında olmayan bir meslek grubu sözleşmenin tarafı gibi… mi acaba!..

Adet olduğu üzre, iki mali konu; birisi “eczane indirim oranları”, diğeri de “reçete başına hizmet bedellerinde” kuş kanadında taşınabilecek değişiklikler olmuş. Bunların yeterliliği konusunu tartışmıyorum, konuyu tartışmanın gerçek sahiplerine yani sıkıntılardan geçen eczacıların mutevazı değerlendirmelerine havale etmekle yetiniyorum. Özverili angaryaya berdevam. Ben öyle anladım yani.

Diğer değişiklikler ise çok az yer tutacağı için hemencecik özetleyeyim

Şeker ölçüm çubukları, iğne ucu ve karekodu olmayan ilaçlar içeren reçetelerle ilgili ÜTS kayıtlarında olması halinde fiyat kupürü, karekod ya da barkod eklenmesine gerek olmayan bir dönemin başladığını, yoksa eski uygulamanın devam edeceğini belirtmek gerekiyor.

Yaptırım maddelerinde ise iki üç tanım ve içerik düzeltme ve bir de hastaya teslim edilmeyen ilaçlarla ilgili fiilin tekrarı halinde fesih süresinin altı aydan üç aya düşürülmesi şeklinde bir değişiklik var. Yaptırımların uygulanmasıyla ilgili, “uyarı” işleminin geçmişe dönük reçeteler karşısında durumu ve tekrarına ilişkin anlatımı yine iyi olmayan bir iki düzeltme yapılmış. Ayrıca sözleşmenin “kendiliğinden sona ermesine” ilişkin 7.5 maddesine “eczacının vefatı” ibaresinin eklendiğini görüyoruz.

Ve sözleşmenin süresi maddesine önceki sözleşmede lafta kalan “2+2 toplam 4 yıl” yerine “sözleşmenin süresi 4 yıldır” ibaresi konulmuş. Yani 4 yıllık sözleşmeden vazgeçilmemiş. Bu da apayrı, alem bir konudur. Sözleşme 4 yıl denir ama her yıl revize sözleşmeyle esaslı değişiklikler yapılır ve elbette her yıl eczacı her ek sözleşmeyi yeniden satın alır. Ayrıca mali konuların her yıl görüşüleceği de sözleşmede zaten vardır. O zaman 4 yılla kendini bağlamak niye? Kim 4 yıllık bir sözleşme yapıyor ki; şöyle bir bakın hangi alım sözleşmesi böyle… Üstelik konumuz ilaç eczacılık gibi dinamik, bugünden yarına çabucak değişen bir konudur.

İşte yeni sözleşme dediğimiz zalim nesnenin hepsi bu kadar… Önceki sözleşmenin aynısı; kısa ve öz.. Hem zaten bu memleket uzun laftan batmıyor mu canım, iyi böyle!... Kimbilir belki de yorgunluk atılıp bir yıl sonra ilk revize/ek sözleşmede kılıçlar çekilecek.. Belki de tas ve hamam davası aynı devam edecek. Şimdilik bilemiyoruz.

 

 



Dosya

Özgür Köşe

Dünyada Eczacılık

Sektörel Bakış

Çepeçevre

Kültür Sanat