Meslek Hastalığı Bakımından Eczacılar İçin Bir Engel Yok

Son günlerde koronavirüse yakalanan sağlık çalışanları için meslek hastalığı hararetle tartışılıyor. Tartışma daha çok Sağlık Bakanlığı’nda çalışan hekim ve diğer sağlık personeli üzerinden yürüyor. Sonradan özel hastanelerde çalışan hekimler ve diğer sağlık çalışanları da tartışmaya haklı olarak katıldı. Buna karşın aralarında eczacılar ve eczane çalışanlarının bulunduğu önemli bir kitle için, -konunun çok teknik olması da dikkate alındığında- sanki bu uygulamaların tamamen dışındaymış gibi bir hava oluştu.

Oysa sosyal sigorta hukukumuzda kısaca bağımsız çalışan olarak tanımlayabileceğimiz eczacılar ile yanlarında çalışan ve kısaca işçi olarak adlandırabileceğimiz eczane personeli için meslek hastalığı bakımından herhangi bir engel yok.

5510 sayılı temel sosyal sigorta yasası 14. maddesinde bağımsız çalışanlar (örneğin eczacılar) veya hizmet akdiyle çalışanlar (örneğin eczane çalışanları veya diğer işçiler) arasında herhangi negatif bir ayrımcılık yapmıyor. Kanun; hem işçileri, hem işverenleri ya da esnaf ve sanatkar gibi kendi adına çalışanları, çalışma biçimlerine özgü belli koşulları gözeterek meslek hastalığı kapsamına almıştır. Üstelik iş kazaları için eczacılar, genişletirsek bağımsız çalışanlar için kapsam daha darken; meslek hastalığında hizmet akdiyle çalışanlarla(işçiler) tamamen aynı haklar ve yardımlar sözkonusudur. Öte yandan yasa sadece kamu görevlilerini “vazife malullüğü” adı altında başka bir tanımlamayla kapsama almaktadır.

Kafa karışıklığını önlemek için 5510 sayılı yasanın çalışma biçimlerine ilişkin ayrımını yaptıktan sonra özel olarak eczacıların durumuna bakmak gerekiyor.

5510 sayılı Yasa 4. maddesinde çalışma biçimlerine göre, hizmet akdiyle çalışanlar, bağımsız çalışanlar ve kamu görevlileri şeklinde üçlü bir ayrım yapmaktadır. Bu ayrım yaygın biçimde kamuoyunda hizmet akdiyle çalışanlara, yani işçilere 4/1-a, bağımsız çalışanlara, yani kendi adına ve hesabına çalışan esnaf ve sanatkar, çiftçilere, şirket sahibi ve diğer işverenlere 4/1-b, kamu görevlileri, yani memurlara da 4/1-c’li sigortalı denilmesine yol açmıştır. Ayrım bir ad vererek değil 4. maddenin 1 fıkrasının bentlerinden hareketle yapılmaktadır. Dikkat edilirse ortada çalışma biçimlerinin farklılığından kaynaklanan zorunlu bir ayrıştırma yapılmakta, bu durum işin yapılma şekline göre bazı hakların ayrı ayrı tanımlanmasını da beraberinde getirmektedir.

Meslek hastalığı bakımından da anılan kanun ayrı düzenlemeler yapmıştır. Ancak bu düzenleme sırasında işçi ve bağımsız çalışanları birbirinden ayırmamış ve aynı maddede, aynı koşullar ve haklar çerçevesinde düzenlemiş, buna karşın memurları mülga emekli sandığı uygulamasından miras kalan bir yöntemle kanunun 47. maddesinde vazife malullüğü adı altında kapsama almıştır.

Buna göre bağımsız çalışan yani 4/1-b’li olarak kabul edilen eczacıların virüsten dolayı meslek hastalığı kapsamında olduğunu, bu yönde bir eksikliğin ve engelin bulunmadığını önemle belirtelim. Aynı şekilde eczane çalışanları (kalfa, ikinci eczacı, yardımcı eczacı, mesul müdür ve diğer çalışanlar) da yasanın hizmet akdiyle çalışanlar, yani 4/1-a’lı sigortalıları olarak eczacılarla meslek hastalığı bakımından aynı haklara sahiptir.

Meslek hastalığı 4/1-a ve 4/1-b’liler için Yasa’nın 14. maddesinde, “Meslek hastalığı, sigortalının çalıştığı veya yaptığı işin niteliğinden dolayı tekrarlanan bir sebeple veya işin yürütüm şartları yüzünden uğradığı geçici veya sürekli hastalık, bedensel veya ruhsal engellilik halleridir.” şeklinde tanımlanmıştır.

Bu tanımlamayı eczacıların çalışma biçimiyle karşılaştırdığımızda, Covid 19 pandemisine maruziyetin sözkonusu olması halinde; eczacıların yasanın tanımıyla hem “çalıştığı veya yaptığı işin niteliğinden dolayı tekrarlanan bir sebeple…”, hem de “işin yürütüm şartları yüzünden uğranılan” bir hal ile karşı karşıya oldukları açıktır. Hiç kuşkusuz benzer değerlendirmeyi tereddütsüz eczane çalışanları için de yapabiliriz.

Öte yandan “çalıştığı veya yaptığı işin niteliğinden dolayı tekrarlanan bir sebeple veya işin yürütüm şartları yüzünden…” koşulu eczacıları, 6197 sayılı Eczacılar ve Eczaneler Hakkında Kanun’un 35. maddesi düşünüldüğünde meslek hastalığından yararlanma bakımından diğer sağlık çalışanlarından bile bir adım öne çıkarmaktadır. Çünkü anılan maddede eczacının ayrık bazı durumlar hariç eczanede “bilfiil bulunma zorunluluğundan” söz edilmektedir. Fiilen, yani eylemli olarak eczanede bulunması ve virüslü olup olmadığı bilinmeyen hastalara veya yakınlarına ilaç temin etmesi gerektiği düşünüldüğünde eczacıların maruziyet bakımından en riskli meslek gruplarından birisi olduğu ortaya çıkmaktadır.

Bu tespiti yaparken, Covid 19 pandemisi dahil nasıl olursa olsun tüm meslek hastalıklarının tespitinde kanunun ve alt mevzuatın öngördüğü koşullar ve usullerin bulunduğunu ve Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından değerlendirmenin bu yönüyle de yapıldığını belirtmek gerekir.

Maruziyetin saptanma usulü, hastalıkla işin niteliği, işyeri ve yapılan iş arasındaki illiyet yani nedensellik bağı, bildirim, başvuru ve diğer yükümlülükler, sağlanan yardımlar hususları ise sadece Covid 19 bulaşıcı hastalığında değil, bütün meslek hastalıkları ve işgöremezlik geliri bağlanması işlemlerinde dikkate alınması gereken hususlardır. İşin bu yönünü ise geniş çerçevesi nedeniyle bir başka yazıda değerlendirmek yararlı olacaktır.

 



Dosya

Özgür Köşe

Dünyada Eczacılık

Sektörel Bakış

Çepeçevre

Kültür Sanat