Ecz. Hakan Gençosmanoğlu Sordu, Ecz. Atilla Totoş Yanıtladı...

SUNUŞ

Ecz. Atilla Totoş…

Eczacı, eczanesi var.  Aynı zamanda bir zeytinyağı üreticisi.

Zeytin Dostu Derneği Genel Sekreteri…

Erzurum- İspir’ li. Muğla’ da yaşıyor.

Farklı, farklılık yaratan meslektaşlarımızdan biri.

Değer yaratmayı seven, memleketine sevdalı bir mücadele insanı…

Tanıyın istedim…

“Ve Eczacı Zeytinyağına Dokunur. Tıbbi destek amaçlı zeytinyağını üretir.”

Hem eczacılık yapıyor, eczanesi var hem de Aydın/ Muğla/ Memecik’ de zeytinyağı üretiyor.

Türlü çabalardan sonra MEMECİK zeytininin güçlü polifenol yapısını fark ediyor.

Organoleptik analizin önemini eczacılık mesleğinden dolayı çok iyi biliyor.

Zeytinyağı üretiminde Duyusal Analiz Tekniği’ ni geliştirdi.

Türkiye ve Japonya yarışmalarından gümüş madalyalar aldı.

Çok sayıda uluslararası ödülü var.

Sayın Totoş’ la Eczacının Sesi Ofis’ de röportaj yaptık. Röportaj demeyelim aslında çok keyifli bir söyleşi oldu.

Bu keyifli sohbet için Sayın Ecz. Atilla Totoş’ a, söyleşinin her aşamasında katkısını esirgemeyen sevgili arkadaşım, Eczacının Sesi Editörü Ecz. Özlem Demir’ e çok teşekkür ederim.

 

“İnsan Yaşadığı Dünyaya Bir İz Bırakmadan mı Gitsin?”

H. Gençosmanoğlu: Zeytinyağı üretmek nereden aklınıza geldi?

A. Totoş: Son yıllarda yabancılar ülkemizde çok fazla toprak aldılar. Oradan aklıma geldi. Kendi kendime “toprak almalıyım, toprakla uğraşmalıyım” dedim. Bize her şeyi toprak veriyor. Aynı karbonu topraktan alırsınız kömür olarak, yakarsınız elmas olur parmağınıza takarsınız. En sevdiğinizi topraktan aldığınızla besler, kaybettiğinizde toprağa veririsiniz. Bir de ben yaşadığı dünyaya iz bırakmak gerektiğine inanlardanım. Ben ülkemi yaşadığım toprakları çok seviyorum.

H. Gençosmanoğlu: Ne güzel anlattınız…

 

 

“Bu Topraklar Bizim”

A. Totoş: İnsanlarımızın topraklarımızdan kopmaya başladığını gözlemledim.İçime dert oldu. Benim insanım neden toprağından vaz geçiyor, neden topraktan kopuyor diye. Çok ucuzdu üstelik bizim oralarda toprak. Kendi kendime “toprak alacağım, toprağa yatırım yapacağım, köylüye olanak sağlayıp, köylerinde kalmalarını sağlayacağım” dedim. Düşündüm, taşındım eşimin ve kayınvalidemin de desteğiyle zeytinle, zeytinyağı ile uğraşmaya karar verdim.

H. Gençosmanoğlu: Sonra…

A. Totoş: Zeytinyağı fabrikası kurdum. Endüstriyel bir fabrika. Sonra fabrikada yatıp kalkmaya başladım (gülüyor). Ben aslen Erzurum- İspir’ liyim. İlk yaptığım yağı hemşerim olan fırıncılara gönderdim. Bir süre, bir- iki yıl geçti, baktım yeni zeytinyağı istemiyorlar. Aradım, sordum. “Senin yağ ağır, yiyemiyoruz” dediler.

 

“Her Şeyin Temeli Eğitim”

Moralim bozuldu. Bir süre ara verdim. Sonra Zeytin Dostu Derneği’ nin eğitimlerine katıldım. Baktım ki, ben ne biliyorsam hocalar tam tersini anlatıyorlar. Kısa bir sürede kaynaştık. Zaten dernek göreve çağrdı, gittim görev aldım.

H. Gençosmanoğlu: Çok ilginç…

A. Totoş: Derneğe bizim yörede de eğitim verseniz dedim. Kabul ettiler. Kendi çabamla 50- 60 bin köylüyü eğitime çağırdım. 50 kişi gelmedi.

H. Gençosmanoğlu: Yazık olmuş…

A. Totoş: Yok olmadı. Gelenlere eğitimleri verdik. Bu eğitimler sonucu markalaşmamız başladı. İtalya’ dan nümuneler geldi. Çok uğraştım, çok mücadele ettim. Bizim oranın zeytini zeytinyağında kusurlu olarak bilinir. Sil baştan çalıştık.

H. Gençosmanoğlu: Çok merak ettim…

 

 

“Sil Baştan Yeniden Başladık”

A. Totoş: Her şeyi sıfırdan başlattık ve sonuçta lezzetli nefaseti yüksek bir yağ ürettik. Benim kaderim 2012 yılında Zeytin Dostu Derneği ile çalışmamla değişti… Ürettiğim yağı bütün üniversitelerin Gıda Analiz Birimleri’ ne gönderdim. Çok iyi sonuçlar geldi.

H. Gençosmanoğlu: Peki, ödüller?..

A. Totoş: Yarışmalara katılmamı önerdiler… Katıldım. İlk ödül 2013 de Japonya’ dan geldi. Sonra ardı ardına. Uluslararası ödüller, madalyalar aldım.

H. Gençosmanoğlu: Peki, şimdiki durum nedir?

A. Totoş: Şu anda çok nitelikli yağlar üretiyoruz. Natürel Sızma, Natürel Birinci, Rafine Yağ, Diğer Yağlar ve Tıbbi Zeytinyağları üretiyoruz. Ve satıyoruz tabi ki. Bizim gibi üreticiler çok az. İtalya, İspanya, Güney Afrika, ABD gibi ülkelerde az sayıda var. Duygusal Analiz Tekniği’ ne uygun bir yağ üretiyoruz. Bu anlamda ülkede lideriz. Sistemimiz oturdu artık.

H. Gençosmanoğlu: Eczanelere tıbbi zeytinyağı veriyor musunuz?

A. Totoş: Aktif pazarlamamız yok. Ancak bilenler var. Sipariş veriyorlar. Gönderiyoruz.

H. Gençosmanoğlu: Zeytinyağı nın tıbbi etkisi neler?

A. Totoş: Hipertansiyona karşı ve antioksidan etkileri var. Bu arada hemen söyleyeyim ülkemizde tıbbi zeytinyağı üretiminin önündeki engeller ivedi olarak kaldırılmalıdır.

H. Gençosmanoğlu: Biraz zeytinden zeytinyağından söz edelim… Ben de bir zeytin ağacı hayranıyım.

A. Totoş: Zeytin ağacı gittiği bütün iklimlere bütün topraklara adapte olur. Bilgeliği de buradan gelir zaten. Zeytin bir meyve, zeytinyağı da bir meyve yağıdır. Anadolu’ da zeytinyağının yeri çok büyüktür. İbni Sina’ nın tüm formüllerinin hemen hepsi zeytinyağlıdır.

H. Gençosmanoğlu: Zeytinyağınızı kendi zeytinlerinizden mi üretiyorsunuz?

A. Totoş: Kendi zeytinlerimin yanında köylülerin zeytinlerini de alıyorum. Kusurlu zeytinlerden ödüller alan bir zeytinyağı üretiyorum.

 

 

"Üretimde Eczacı Olmak"

H. Gençosmanoğlu: Eczacı olmanızın üretimde bir rolü var mı?

A. Totoş: Tabi ki… Eczacı gözüyle çalışıyorum. Ödüller almamın nedeni, zeytinyağındaki aroma bileşenlerini araştırdım. Karşıma polifenoller çıktı. Natürel kimyasallar bunlar. Dünyada geleceğin ilaçları olarak anlatılıyorlar. Polifenol miktar tayinleri yaptırdım. Bu yıl 254 ödül aldık. İngiltere’ de yayımlanmış bir kitap var: Zeytinin ve zeytinyağının iyileştirmedeki gücü.

Bulunduğumuz bölge en kötü zeytinlerin çıktığı bölgeydi. Bilimsel bir çalışmayla ve mücadele ede ede bugünlere geldik. Dünyanın en büyük kütüphaneleri mezarlıklardır. Herkes bilgilerini mezara götürüyor. Biz böyle yapmamaya çalışıyoruz. Muğla ilinde seri eğitimler yaptık, yapıyoruz. Tadım uzmanları yetiştiriyoruz. Şu anda Muğla’ da 16 ödüllü zeytinyağı üreticisi var. 

 

“2 İpi Birden Çekecekler”

H. Gençosmanoğlu: Bunca deneyimin sonucunda meslektaşlarımıza neler önerirsiniz…

A. Totoş: Hangi işi yaparlarsa yapsınlar tıbbi yönü denemeye devam etsinler. Adam bir papağan almış, arkadaşına demiş ki, normalde bu Türkçe konuşur ama ayağındaki sağ ipi çekince Fransızca, soldakini çekince İngilizce konuşur demiş. Arkadaşı 2 ipi birden çeksek ne olur demiş…  Papağan, “düşerim be adam” demiş.

Bir gün biriler 2 ipi birden çekecek, düşeceğiz. Eczacı üretimde yok, olmalı. Eczacı üretime girmelidir. Eczacılar bir araya gelmeli, yanyana durmalıdırlar. Yapan insanlara destek olmalıdırlar.

Bizim tek sigortamız, diğer meslektaşımız hepimiz aynı teknenin içindeyiz. Yanımızdaki öldüğünde biz yaşamayacağız.

Şu anda Avrupa’ da tüm Flora taranmış. 11 000 çeşit bitki var. Almanlar diyorlar ki, “Biz fitokimyasalları güçlü tuttuğumuz için ilaç sanayimiz güçlü”. Bizim kırda gezerken tepesine basıp geçtiğimiz papatyayı evirip çevirip bize satıyorlar. Bizde taraması bitmediği halde 13 000 bin çeşit bitki var. Biraz çalışırsak ilaç sanayimizin temeli oluşur.

Ülkemizde önümüz açık. Mesleğimize yatırım yapıp sahip çıkmak gerekiyor. Ki, meslekte bize sahip çıksın. 

 

 



Dosya

Özgür Köşe

Dünyada Eczacılık

Sektörel Bakış

Çepeçevre

Kültür Sanat