İNSTEKRAM ÜNİVERSİTESİ, GUUGIL FAKÜLTESİ, FESBUK ANABİLİM DALI!!!

          Madam Hayganuş’un kocası Agop ölmüş. Hayganuş hanım çok üzgün, kocasının mezarının başında oturmuş ağlayarak ağıt yakıyor. Komşuları, arkadaşları da elleri önlerinde bu dramatik anı saygı içinde sessizce izliyorlar. Madam Hayganuş’un kocası Agop’a yaktığı ağıt herkesin gözlerini yaşartıyor:

          ‘‘Ah Agop efendi ahhhh... Sen ne güzel, ne alim adam idin...Fransızca bilir idin... İngilizce’yi, Alamanca’yı fevkalade konuşur idin... Sen edebiyattan, fizikten, kimyadan çok iyi anlar idin... Şiir bilem yazar idin...’’

          İzleyenler suskunluk içinde bekliyorlar, ama ölçüyü kaçıran Madam Hayganuş’un Agop’a sıraladığı övgüler bir türlü bitmek bilmiyor. Sıraladıkça sıralıyor...

          Orada saygı ile bekleyenlerden biri artık dayanamıyor ve patlıyor:

          ‘Yahu Madam Hayganuş, amma da büyüttün haaa!.. Agop’u hepimiz tanır idik. Rahmetli hiç de dediğin gibi bir adam değil idi. Misal, Fransızca filan bilmez idi. Şiir de yazmaz idi. Az biraz okuması, yazması var idi. Hepisi o kadar...’’

          Madam Hayganuş, komşusunun bu sözlerini duyunca hemen ağlamasını kesiyor ve başını kaldırarak gururlu bir sesle şöyle cevap veriyor:

          ‘‘Olsun... Heves eder idi!’’

          ...

          Farmakolojiyi, biyokimyayı, galeniği, toksikolojiyi... Hasılı kelam ilaca dair hiçbir şeyi bilmeyen o kadar çok kişi ve kuruluş ilaç işine girdi ki son yıllarda, sayıları gece tarifesi açılmış taksimetre gibi her geçen dakika artıyor.

          “Amma da heves edeni varmış bu işin” dememek elde değil!

          Okumuşu cahili fark etmiyor, herkes kendince Lokman Hekim, herkes şifacı, herkes Hekimbaşı maşallah!...

          Aslen mimar mı mühendis midir nedir biri çıkıyor, sosyal medya sayesinde peşine takılan kalabalıklardan aldığı güçle bir firmaya terkibini kendi belirlediği vitaminleri falan ürettiriyor, güya hiçbir kazanım elde etmediği bu işe yan gelip yattığı yazlığından yaptığı eğitici videolarla yön veriyor, firmanın ne kadar kazandığı görülmesin diye mi ne “Aman haaa! eczanelerden şu fiyattan fazla fiyata bu ürünleri almayın, onlar kazıkçıdır!” falan şeklinde telkinlerde bulunup, internetten alınmasını salık veriyor, eczacıların zarar edeceği kendi belirlediği fiyattan satılmasını sağlamaya çalışıyor, haddini bilmesini söyleyenlere de racon kesiyor...

          Kimse “İyi de abi, sen İbn-i Sina mısın? Ona hangi ilmi sorsan bir numara; filozof desen bir numara, hekim desen bir numara... Sen kendi asıl mesleğinde kaç numarasın ki burada bir numarayım diye caka satıyorsun? Varsa Agahan ödülün falan bir göster bakalım” demiyor.

          ...

          Aman bitkisel ürünler kullanın, ilaçsız yaşamı yakalayın diye televizyonlarda tarifler verenler “İsterseniz bunların yapılmışı var” diyerek kendi internet sitelerini adres gösteriyorlar, yapılan yayınlardan etkilenip 5 lira etmeyecek ürünlere 500 lira vererek alıp kullanan ve “Ben senin verdiğin ilaçları bıraktım” diye bize gelen kronik hastalıkları olanları da Zincirlikuyu’ya doğru depar atarak koşmaktan vaz geçirmeye çalışıyoruz.

          Popüler kültür ürünü mecraların fenomeni olmanın şehvetine kapılan koca koca profesörler bile “Covid için, işkembe için” gibi abuk sabuk açıklamalarda bulunuyorlar.

          Çeyrek asır boyu yazdığı reçetelerde steroidsiz bir reçete yazmamış olanlar “Aman ilaç içmeyin, aşı olmayın” diye ciwıttırda telkinlerde bulunuyor, hergün yazacak ilaç karşıtı bir mevzu bulamayınca da canlı yayın açıp müzik yayını yapıyorlar.

          Şaka falan değil; canlı yayın açıp şarkı söyleyen prof. gördüm, sırf o günkü gündemde var olmak, tayma düşmek için(!)

          Okumuşu bile böyle olunca; benzincide içine normal ilaçta olanın 5 katı sildenafil basılmış cinsel gücü arttırıcı sözüm ona bitkisel ilaç satılıyor, instekram fenomenleri dünyada kullanımı yasaklanmış subitraminli güya doğal zayıflama tozları satıyor, içinde 50 kahve fincanındaki kadar kafein içeren ürünler fesbukta elden ele dolaşıyor, kırtasiyeci cerrahi maske, nalbur steril eldiven satıyor gayet normal (!) olarak...

          Eczanede olması, kontrollü satılması gerekenleri kontrolsüz bir şekilde satan satana...

          Satanistlik külliyatında bile bu kadar çok SATAN yok!

          ...

          Rahmetli dedelerimiz, ninelerimiz akıllarının almadığı bir yenilikle karşılaştıklarında “Bunlar şeytan icadı yavrııım” derlerdi. O sözleri, o saf ve temiz insanlardan bizzat duymuş bir nesiliz. Ama internetten şuradan buradan aldığı ürünlerle karaciğer yetmezliği çeken, kalıcı vücut hasarı gören ve maalesef ölen vaka sayısındaki artışı gördükçe bu işleri yapanların melaike olmadığını artık bu toplumun görmesi, farkına varması, yetkililerin de bu duruma müdahale etmesi gerekiyor.

          Kognozi laboratuarında 3 gün maserasyon ile elde ettiğimiz drogun bile seyreltilerek belli dozda kullanılması gerektiğinin tahsili için uykusuz gecelerin sabahını boşuna görmediğimizi bilen yetkililerin; söğütün ağaç olduğunu, ondan elde edilen metil salisilatlı kremin ilaç olduğunu hatırlaması, unutmaması, rahat namaz kılacağım umuduyla hacı annelerin, ninelerin, dedelerin 10 liralık ilaca yüzlerce lira vererek kandırılıp kazıklanmamasını sağlamanın ahlaki, dini, vicdani ve en önemlisi de mesleki görevleri olduğunu, SATAN’larla alakaları olmadığını ortaya koymaları gerekiyor.

           ...

          Dünyanın neresine giderseniz gidin, dillerini bilmesiniz bile elma resmi çizip verdiğinizde size elma verirler, en idiot toplumda bile kapsül vermezler! Kapsül resmi çizip gösterirseniz de size eczaneyi gösterir, yolunu tarif ederler. ÇÜNKÜ TÜM DÜNYADA İLACIN FENOMENİ ECZACIDIR, İNSTEKRAM FENOMENLERİ DEĞİL!

          Takviye edici gıda tanımı ile kapsüle, şuruba, damlaya, ampule takviye edici GIDA derseniz de ülkenin en büyük bakkallarından biri gayet düz mantıkla “Gıda bizim işimiz” der, kapsül resmini de meyve standının yanına asar, “Demek eczane amblemi de gıda satılan yer manasındaymış” diyerek eczane amblemini koyarak ilaç satar normal (!) olarak...

          Piyasa koşulları, bu sektörün ekonomik şartları, dünyanın konjonktürü falan gibi gerekçelerin arkasına saklanılarak bu ucube tanımın yetkililerce savunulması artık mümkün değil...

          İnstekram Üniversitesi, Guugıl Fakültesi, Fesbuk Anabilim Dalındaki fenomenler bile mantıklı bilimsel gerekçeler, capsler üretemezler,

          İnanın...

 



Dosya

Özgür Köşe

Dünyada Eczacılık

Sektörel Bakış

Çepeçevre

Kültür Sanat