Adana'ya atanan bir Emniyet Müdürü daha önceki müdürün vatandaşla çok iyi bir diyalog içinde olduğunu duymuş, toplamış ekibini, sormuş soruşturmuş; “Nedir bu işin sırrı?” diye.                                                                 
          "Eski müdürümüz halkın içindeydi, kendisini onlardan üstün görmezdi, onlarla beraber yer içer, onlar gibi yaşardı" demiş herkes. Bunun üzerine yeni emniyet müdürü; "Bana halkın içine karışabileceğim uygun kıyafetler ayarlayın" diye talimat vermiş. Eski püskü bir şalvar, yırtık bir ceket, yıpranmış bir kasket ayarlamışlar kendisine.                                                                                                                                           

Yeni müdür kendisine verilen kıyafeti giymiş, sabah erkenden çıkmış gitmiş bir ciğerci dükkanına.

         "Selamün aleyküm dayı! Ben kaç gündür tek lokma yemedim, açım, hele oradan bana bir dürüm ver de karnımı doyurayım." demiş.                              
          Ciğerci dayı da müdürü şöyle bir baştan aşağı süzmüş ve gariban olduğuna kanaat getirmiş. "Geç içeri de sana bir ciğer vereyim aç karnını doyur" demiş.                             
          Bizim müdür geçmiş içeri dürümünü bi güzel yemiş, tam çıkacakken de kendisini tanıtmaya karar vermiş. “Dayı” demiş, "Biliyor musun ben Adana emniyet müdürüyüm!"
          Ciğerci dayı yüzünü ekşitip, adamı bir daha baştan aşağı uzun uzuun süzmüş...

          Sonra yüzüne bakıp, sertliği artan bir uslupla;

          "Yegeeeeen!” demiş.

          “Cigeri yediiin, şımardın haa! Defol git lan tükanımdan!" demiş ya,

          İşte o hesap;

          Eczanelerin güvenilirliğini kullanmak isteyen herkes Tarım Bakanlığı onaylı ürünlerinin reklamında “Sadece Eczanelerde” ibaresini kullanıp mutlaka buna vurgu yapıyor, sadece eczanelere ait olan ve de olması gereken “E” logoyu bizden daha fazla kullanıyordu ya... Yetmezmiş gibi geçen sabah arabada eczaneye giderken bir radyo reklamında “Her on eczacıdan dokuzu zıttırı bıttırı ürünümüzü öneriyor” anonsunu duyunca ciğerci dayıdan biraz daha kaba kelimelerle, Adanalı olmadığım halde tam bir Adanalı jargonuyla tepki verdim(!)

          Adamlar sesimiz çıkmıyor diye bizim adımıza konuşmaya da karar vermişler artık!

          Pesss yani! 

          ...

          Biraz da buradan para kazanalım diye düşünerek basit bir izinle sağlığı koruyucu ürün maskesiyle piyasaya giren herkesin ekmeğini bandıra bandıra yediği eczane güvenilirliğinin kullanımı ve “E” eczane logosu hakkında yasal düzenleme yok mu?

         Tabi ki var!

          ...

      6197 Sayılı Kanuna göre eczane açılması için gereken belgeler ve şartların Eczacılar ve Eczaneler Hakkındaki Yönetmelikle belirleneceği hükme bağlamıştır. Buna göre ;

Eczanelerin bulunduğu parsel sınırları içinde olması kaydıyla, asgarî ve azamî ebatları ile renkleri Türk Eczacıları Birliği tarafından belirlenen standartlarda, iki cepheden kolayca görülecek yükseklikte olmak kaydıyla “E” logolu ışıklı levha konulması eczaneler için zorunludur.

        Bir başka deyişle bu levhayı veya amblemi eczacılar ve eczaneler dışında kimse kullanamaz. Zira bu sembol ülkemizde bir mesleğe aittir ve o meslek de sadece eczacılıktır!

           ...

       “Çok güzelmiş”, ya da “çok beğendim” diyerek bir mesleğin amblemini, sembolünü, logosunu hiç kimse normal şartlarda kullanmaz. Avukat olmadığı halde avukat kartviziti bastıran, doktor olmadığ halde Dr. antetli kağıt kullanan kimse her şeyden önce Türk Ceza Kanununun 264. maddesine göre bir kamu görevinin ya da bir mesleğin elbise ya da sembollerini bunların sağlayacağı kolaylık ve olanaklardan yararlanmak için yapar ve bu da açıkça suçtur.

          Kaldı ki bu sembol her ne kadar Tarım Bakanlığı onaylı da olsa sağlığı koruyucu olarak lanse edilen ve halkın sağlığını doğrudan etkileyecek ürünlerin tanıtımı için kullanılmakta ise toplum sağlığını tehlikeye sokacak şekilde üretim ve satış suçunu da kapsar.

          Diğer taraftan; 1219 sayılı Kanun diploması veya meslek belgesi olmadan bu unvanları ya da sembolleri kullananlar için bir yıldan üç yıla kadar hapis ve ikiyüz günden beşyüz güne kadar adli para cezası ile cezalandırılmasını hükme bağlamıştır.

          Yani eczanelere ait sembol, amblem, ünvan vb. hiç bir şeyi eczacılar dışında hiç kimse kullanamaz!

          ...

        Burada kanun koyucu; doktorları ya da eczacıları korumayı değil toplumu korumayı amaçlamıştır. Zira bunları kullananlar toplumu yanıltarak güven duyulan mesleklerin güvenini kendi maddi çıkarları için kullanmaktadırlar ve bu da toplumun zararınadır, hiçbir hukuk düzeninde de buna müsaade edilmez.

          Bizde ise gizli bir onay veya izin var gibi...

          ...

        Herşeyi geçtim, “Medikal” kelimesini başka bir mesleğe ait ibare diyerek eczanelerin vitrininde kullanılmasına bile izin vermeyen yetkililerin bu sembolün fütursuz bir şekilde kullanılmasına hiç sesini çıkarmamasına bir türlü anlam veremiyorum.

          Sadece biz görüyor, biz itiraz ediyoruz gibi...

          ...

          Pekiii,

          Gerçekten sadece eczanelerde satılacak ürünler için ne yapmalıyız?

      Bunlar için de ilgili firma Türk Eczacılar Birliğince belirlenecek gerekli şartları sağladığı takdirde (analiz sonuçları, kailte ve üretim standartlarının yeterliliği, sağlığa etkileri hakkında yapılmış bilimsel çalışma sonuçları, iade ve yan etki bildirim süreçlerinin nasıl olacağı, üretim yeri, üretim yerinin yeterliliği, taahhütname vs. şeklindeki bilgileri içeren dosyaya dayalı) alacağı onay sonrası bu ibareyi kullanmasına izin verilmesini zorunlu hale getirecek düzenleme yapılmalı, zorunluluk getirilmese bile bu onayı almayan ürünleri satmayacağımızı bizler deklare ederek bu gidişe bir dur demeliyiz..

          ...      

          “E n'oolacak şimdi?”, “Olur mu acaba?” diye düşünebilirsiniz bu satırları okurken.

          ...

          Valla hiç kimse bir şey demese bile Adanalı başkanımız bunlara şöyle okkalı bir “Yegeeeen” der diyorum...

          Der mi?

          Der,

          Demeli de...

          ...



Dosya

Özgür Köşe

Dünyada Eczacılık

Sektörel Bakış

Çepeçevre

Kültür Sanat