Adamın biri elinde bir bıçak ile camiye dalmış:

          “Ey cemaat, Allah için yok mu bi Müslüman?” diye bağırmış.
         
Herkesin korkudan ve şaşkınlıktan dili tutulmuş. Yaşlı bir hacı amca bakmış, kimse cevap vermiyor. Titreyerek ayağa kalkmış, kekeleyerek “Ben varım” demiş.
         
...
         
Bıçaklı adam bizim hacı amcaya, “Benimle gelsene!”  diyerek koluna girmiş camiden çıkarıp götürmüş.
         
...

          Biraz ilerideki koyunun yanına gidip, “Hacı amca; bu kurbanı kesmeme yardımcı olur musun, ben pek anlamıyorum” demiş.
          Hacı a
mca rahatlamış, kolları sıvamış, koyunu kesmeye başlamışlar. Tabi ister istemez her tarafları kan olmuş.
          Hacı a
mca; “Yoruldum evlat! Camiye git yardım için başka birini bul” demiş. Adam elinde kanlı bıçağı, üstü başı kan içinde tekrar camiye girerek bağırmış:
          “
İçinizde yok mu başka bi Müslüman?”
          ...
         
Yaşlı amcayı götürüp kestiğini zanneden cemaatten çıt çıkmamış, ama topluca dönüp imama bakmışlar.
         
İmam da başına geleceğin korkusuyla: “Ne bakıyorsunuz yahu, iki rekât namaz kıldırmakla Müslüman mı olduk!” demiş ya, işte o hesap;

          “Laba da lumba, saba da sumba” şeklindeki pagan ayini güftesi gibi uygulamalarla eczacıları eczane içinde dört döndüreceğine, rapor çıkartılırken Medula sistemini bu düzenlemeye uygun hale getirecek, reçeteye yazılsa bile rapor uygun değilse sistem ödemeyecek, süre kısıtlaması olan ilaçlar için süresinden uzun rapor çıkarılmasını önleyecek yazılım eklemeleri yapacak bi Müslüman yok mu diye sormak geliyor içimden.

          ...

          Kamu Kurum İskontosu uygulamasının 15.nci yılında, hâlâ Kamu Kurum İskontosu uygulanmayan ilaçların mevzuat müsait olmasına rağmen geri ödeme listesinden çıkarılmamasına artık dur diyecek ya da bu ilaçlar için fark ücreti alınmasını yasal hale getirecek yok mu bi Müslüman diye sormak geliyor içimden.

          ...

          Eczacılara kar değil, ekstra vergi yükü, finans yükü ve ıskonto yükü getirmekten başka bir fayda sağlamayan, işletme maliyetinin altındaki kar oranlarıyla sattırılan 4.ncü ve 5.nci kademe ilaçların eczacı kar oranlarını yeniden düzenlenmesini sağlayacak yok mu bi Müslüman diye sormak geliyor içimden.

          ...

          Dolmuş fiyatlarından ekmek fiyatlarına kadar her şeyin fiyatı güncellenmişken, personel maaşından kiraya kadar her türlü girdi maliyeti artmışken, artık komik rakamlarda kalan majistral tarifedeki ambalaj ve prodüi fiyatlarını yasal “mevzuatın amir hükmü de böyle zaten” diyerek güncelleyecek yok mu bi Müslüman diye sormak geliyor içimden.

          ...

          Grip aşısı için eczanelerde bekleme listesi oluşmuşken, özel hastanelerin poliklinik hastalarına grip aşısı dâhil her türlü aşıyı parayla satarak yapmasına “nereden temin edip satıyorsunuz bunları arkadaş?” diye soracak yok mu bi Müslüman diye sormak geliyor içimden.

          ...

          İlacın tanımını takviye edici gıda tanımıyla eşitleyerek hata ettik; tablet, kapsül, şurup, damla ve ampul formundaki tüm ürünler Sağlık Bakanlığı’ndan da izin alacak, artık karekod verilecek diyecek, bu yönde yasal düzenleme yapılmasını sağlayacak yok mu bi Müslüman diye sormak geliyor içimden.

          ....

          Yardımcı eczacı, ikinci eczacı uygulamalarında SSK primi ve stopajı devlet karşılarsa varız, yoksa yokuz diyecek, eczacılık fakültelerinin kontenjanları sınırlansın diyecek, bu konuda ısrarcı ve kararlı olacak yok mu bi Müslüman diye sormak geliyor içimden.

          Eczacılara özel kredi anlaşmasından mali tabloları iyi olmadığı için yararlanamayan, dolayısıyla da kredi-faiz sarmalından kurtulamayan eczacıların sesini duyması gereken yerlere iletecek yok mu bi Müslüman diye sormak geliyor içimden.

          ....

          Sorulacak soru çok...

          Siz de niye “bir” değil de sürekli “bi” diye yazıp durduğumu soruyorsunuzdur içinizden.

          Eskiler tevazu göstermek için eserlerin “ketebehu” kısmına el-fakir, el-hakir gibi sıfatlar ekleyerek isimlerini yazar, divan edebiyatının büyük isimleri Fuzuli, Nabi gibiler de kibirden uzak mahlaslar kullanırlarmış. Çoğu zaman da isimlerini ya da mahlaslarını ebced hesabıyla ya da şiirle düşürürlermiş. Örneğin;

Bende yok sabra sükûn,

Sen de vefadan zerre,

İki yoktan ne çıkar?

   Fikredelim bir kerre.

          Diyerek mahlasını şiirle düşürmüş Nâbî.

          …

          Lise edebiyat derslerinden hatırlayacaksınız; “Nâ” ve “Bî” bildiğiniz gibi olumsuzluk ekleri, başlarına geldikleri kelimeye olumsuz anlam yükler;

          nâ-mevcut= mevcut değil,

          bî-vefa=vefasız... vb. gibi.

          ...

          Hani sormak geliyor diyorum ya sürekli içimden,

          Tüm samimiyetimle soruyorum;

          Sesimizi duyacak yok mu bir Müslüman?

          ...

 

Ecz. Kadir Sedat Sofugil



Dosya

Özgür Köşe

Dünyada Eczacılık

Sektörel Bakış

Çepeçevre

Kültür Sanat