Nüfusa göre eczane sistemi çıkarken, örnek aldık diyerek yere göğe konulamayan ülkeler, sanıldığı gibi sadece coğrafyaya göre mevcut eczacıyı sınırlamıyorlar, nüfus projeksiyonuna göre hangi mesleklerin, hangi sürede, ne kadar olması gerektiğini de düşünüyorlar ve ona göre yüksek okul açıyor ve öğrenci alıyorlar.

O halde nüfusa göre eczane değil, nüfusa göre eczacılık fakültesi ve eczacı sayısı planlaması yapılmalıydı. Eczacı sayısı ile nüfus paralelliği sağlandığında, zamanla ticaretin de doğası gereği coğrafyaya göre kendiliğinden makul bir serbest eczane dağılımı gerçekleşecektir.

İşimize geldiğinde, tek taraflı örnek alma bizim milli sporlarımızdandır. Siyasetçilerimizin ise en önemli özelliği. Bunun en çarpıcı örneği, halen söylenegelen “efenim filan ülkelerde emeklilik yaş koşulu şu kadar yüksek, biz niye yapmayalım” teranesidir. Fakat yaş koşulu örnek verilirken, ülkenin sosyo-ekonomik koşulları rafa kaldırılmakta, “o ülkelerdeki çalışma koşullarının rahatlığının, dinlenme ve izin, ücret ve fazla mesai gibi hakların” karşılaştırılmasına yanaşılmamaktadır. OECD ülkeleri arasında Türkiye haftalık çalışma süresi bakımından Kolombiya’nın ardından 45,7 saatle ikinci sıradayken, OECD ülkeleri ortalaması ise 37 saattir. OECD ülkelerinde haftada 60 saatten fazla çalışanların ortalama oranı yüzde 4,4 iken, bütün ülkeleri geride bırakılarak ülkemiz bu konuda yüzde 15,1'le şampiyon oluyor.

Bu genel ülke tavrından gelelim nüfusa göre eczane sistemine…

2012 yılında yapılan kanun değişikliği ile nüfusa göre ilçe esaslı eczane sınırlaması geldi; çok güzel, peki her gün yeni bir eczacılık fakültesi açınca bu sınırlamanın fiilen bir anlamı oluyor mu ya da gidişat ne olacak?

Kazanılmış haklarını kullanmış ya da belli bir tarihten sonra eczanesini kapatmış az sayıda eski eczacıyı bir yana koyarsak, esas olarak “nüfusa göre eczane sistemi” sadece parası olmadığı için devir eczane alamayan yeni mezun eczacılar için işlemektedir. Sistem de, adı da (Eczacı Yerleştirme Sistemi) yarışma sınavı olan üniversite giriş sistemini çağrıştırdığına göre, bu iş de bir tür yarışmaya dönmüş durumda.

Sayısı her dakika artan eczacılık fakültelerini düşününce, bu sistemde istenilen bir yerde eczane açmak neredeyse eczacılık fakültesine girmekten daha zor olmaya aday.

EYS sistemindeki boş ilçe kontenjanlarına şöyle bir bakın.

Kurulduğundan beri bu sistemde; büyük şehirlere bağlı geliri yüksek büyük ilçelerde, nüfusları da artmasına karşın hiçbir zaman boş kontenjan oluşmamıştır. Her zaman ihtiyaç, sağlık bakanlığı ilanlarında sayı olarak eksiyi gösterilmektedir. Yani her 3500 kişiye bir eczane esasına dayalı sistemde her zaman bu yerlerde fazla eczane vardır.

Bunu da öyle salt “mevcut kazanılmış hakları olan eczacılar nedeniyle” bu durum gerçekleşiyor diye açıklayamazsınız. Evet bunun da etkisi vardır; ancak asıl etki kanun çıktıktan ve kanuna tabi mezunlar iş yaşamına başladıktan sonra “eczane devrinin bu sistemin istisnası” olarak uygulanmasından doğmaktadır. Yani eczane eksilmemekte hep devrolunmaktadır. Bu eczaneler, devri daimi bol olsun hep böyle gider. Doğal olarak büyük şehirlerde her zaman devredilen eczaneler olacaktır ve nüfusa göre eczane açığı oluşmayacaktır.

Bu sistem çerçevesinde, istediğiniz kadar hizmet puanınız olsun, bin yıl bir küçük ilçede çalışın buralara gelemezsiniz. Tek olasılık hükümetin üç çocuk yapma yerine mali olarak çok güçlü sübvanse edilen “on çocuk yapma projesi” gibi bir programı uygulamaya başlayarak nüfusu jet hızıyla artırması olabilir!.. Olmaz olmaz demeyin.

Böyle olunca hizmet puanı, yerleştirme puanı, nüfus kriteri, ilçe katsayısı, meslekte geçirilen toplam yıl, boş yerlerin ilanı gibi kalın laflar, kavram ve terimler bir anda boşa düştü işte.

Gelelim nüfusa göre eczane değil, nüfusa göre eczacılık fakültesi karşılaştırmasına.

Bu sistem, 2013’ten beri kazanılmış haklarını kaybeden az sayıda eczacının bu yoldan yerleştirilmeleriyle resmen, kazanılmış hakları olmayan eczacıların 2018’de mezun olmaları nedeniyle de fiilen tam olarak yedi yıldır yürürlükte.

Şimdi karşılaştırma için hesap yapacak bir meslek kuruluşu veya hesabı kuvvetli bir eczacıya ihtiyaç var. Hesap basittir.

Önce EYS sistemindeki bugüne kadar yerleştirilenlerin sayısını, sonra da durmadan artan fakültelerden (yarın ne olacağı bilinmez ama 60 civarında olduğu rivayeti vardı dün sabah) aynı dönemde mezun olan öğrencilerin sayısını hesaplayacak ve ikisini karşılaştıracaksınız. Mezun sayısı ve nüfus projeksiyonu yapılabildiğine göre bu hesap gelecek yıllar için de yapılabilir.

Sonra farkın analizine geliyor sıra. Mezunlardan kaçı kamuda, kaçı özel veya kamu hastanelerinde veya diğer alanlarda, kaçı ikinci eczacı olarak ve farklı yollarla başka şekilde çalışıyor veya evinde oturuyor bunları da tahminen dahil ederek, üç aşağı beş yukarı “devir yoluyla eczane alanların/açanların” sayısı ortaya çıkabilir. Veya en güzeli, bu hesaba gerek kalmadan Sağlık Bakanlığı doğrudan devir yoluyla alınan eczane sayısını açıklasın, bu da olabilir.

İkinci olarak da EYS’de en son ilan edilen boş eczane kontenjanlarını toplayıp, bunu en son toplam mezun sayısı ile karşılaştırmak gerekiyor. Kaç mezun serbest eczane açmak isterse bu boş kontenjanlardan yararlanabilecek. Amacımız bunu bulmak.

Bu hesaplardan sonra göreceksiniz ki “nüfusa göre eczane sistemi” tam bir “avara kasnak” örneğidir. Her şey boşa dönüyor.

Bu sistem olmasaydı da genç eczacılardan durumu iyi olanlar büyük şehirlerde ya eczane açacak ya da devir alacaklardı. Şimdi devir alıyorlar. Durumu iyi olmayanlar ise eczane sayısı az veya hiç olmayan yerleşim yerlerinde eczane açıp, daha sonra mali durum düzeldikçe büyük yerlere geçiş yapmaya çalışacaktı. Şimdi EYS’de de aynısını yapmaya çalışılıyorlar ve işleri daha zor. Diğer alanlarda çalışanlara gelince onlar da zaten eskiden de şimdi de eczacı talebine bağlı olarak, serbest eczane dışı aynı sektörlerde istihdam edileceklerdi.

Özetle kendi içinde var olan bir denge geçmişte de zaten işliyordu.

O halde, herkesin ittifakla kabul ettiği kök sorun nedir?.. eczacılık fakülte sayısının artması mıdır? Siz karar verin.

Ne diyor Can Yücel çok bilinen şiirinde bu tür avara kasnak durumlar için: “Tekliyor işte çağın çarkına okuyan çark/Ve durdu muydu bir gün bu kör, avara kasnak/Bir zincir yitirenler bir dünya kazanacak…”

 



Dosya

Özgür Köşe

Dünyada Eczacılık

Sektörel Bakış

Çepeçevre

Kültür Sanat