Ecz. Mustafa AL

Hikayesi uzundur Hasan’ın demek isterdim ama çok uzun olmadı ama biz de hatırası çok fazla oldu.

Tatlı sürahi ninemiz Perihan teyze caddeden bir basamak aşağıdaki eczaneme girerken guru Hasan nerede derdi aksak aksak yürürken ve bizi gülümseterek hizmet isterdi. Zayıf idi bedeni ama jöleli idi saçları. Guru Hasan Perihan teyzesini görünce zıplayarak ve gözlerini ayırmadan dikkatlice hizmet ederdi. Sevilirdi Hasan. Hasan bir yağız oğlan idi sevildikçe coşan, coştukça çalışan.

Hasan 20 yaşında dokuz ay hastanede yatacağı büyük bir operasyon geçirmiş idi. Çok çileler çektikten sonra hastane personelinin sevgisini kazanıp iş bulduğu ve o işin benim iş yerim olduğu bir emekçi idi. Bu yazı mı 1 Mayıs Emekçi Bayramı'nda yazabilmiş olmak isterdim elbette. Ama yazdıklarımı yazmak için yazamam tabii. Ne yazık ki Mayıs’ın 4’ünde kaleme alabildim.

Bu yazıda nereden çıktı diyebilirsiniz. Bu da benim rahmetli olan elemanıma, ardından ağıtım olsun. Kimselerin yanında ağlayamadığım ama yokluğundan hırpalandığım dostum-kalfam Hasan’a tüm kalbimin florası uzansın. Dualarım ona ulaşsın yerinde gülümsesin isterim. Pembe bulutlar arasından okusun bu yazıyı.

Duygusallığı ertelersek bu yazımda personelimizin değerini kendimce tanımlamak istiyorum.

Giresunluyum ben. Fındık bahçemizde hasat zamanı fındık toplayan dostlarımıza yaptığımız şirinlikleri düşünürken personelimizin emeği ile ölçekledim birden.

Sabah kahvaltısı, öğlen yemeği, ikindi atıştırması ve saat 18:00’da paydos. Ha bu arada sabah 10:00’da çay saati, saat 15:00’te çay saati, öğünlerde zaten çay kaçınılmaz. Elbette emek verenin hakkıdır tüm bu ikramları severek yaptık. Ama canla başla çalışan eczane personelini düşündüğümüzde acaba haklarını yeterince verebiliyor muyum diye düşündüm. Durmaksızın çalışan personelimize dar bütçelerle elde ettiğimiz kârlılığı paylaşırken yaşadığımız güçlükleri düşündüm. 

Birinin bir günde topladığı fındığın %80’i yevmiyesi iken eczanede çalışan personelin bir günlük mesaide emeğinin karşılığının bir hiç olduğunu görmek kaçınılamaz bir durum.

Amacım kimseye güzelleme yapmak değil. Ama emeğin dostu olmazsan emeğinin dostu olmazlar.

Benim için kasada biriken hasılatı saymadan verip sen de sayma doğrudan ATM ye yatır dediğim zaman değeri kendi zaman değerim olan, beraber aynı kalbi paylaştığımız bir Hasan geçti. Ve sonrasında tüm personel onun hatırasında kenetlendi. Bu sert hizmeti verirken kenetlenen tüm personelime şükran hissediyorum. Onların tüm güzellikleri hak ettiklerini bilmek beni personelime karşı yeterince adaletli miyim sorusuyla sürekli meşgul ediyor.

Guru Hasan yanımda çalışmaya başladıktan 4-5 yıl sonra sıfır araba alıp işe geldiğinde bana döndü “Allah senden razı olsun sayende sıfır araba aldım” dedi. Döndüm Allah senden razı olsun Hasan dedim. Sen benim sayemde değil kendi emeğinin karşılığı olarak buna sahip oldun. Bana teşekkür edeceğin bir şey yok dedim. 

Sevgili Barış Manço’nun şarkısı gibi “Hasan bir yağız oğlan, Hasan gönüllerde iz bırakan”

Sana elimi uzatıp yanağını okşayamasam da bu yazım sana gelsin Hasan. Bu yazı tüm emekçi eczacılara ve onlarla çalışan tüm Hasanlara gelsin. Hasanların varlığını bildiğimizi Hasanlar da bilsin. Yılların birlikteliği hepimize varlığı hatırlatır da yokluğu sadece yokluk hatırlatır. Hayatıma dair kendi dersimi meslektaşlarıma açmak istedim bu yazım ile. Elbette hepinize saygılarımla…

Hasan ÖZTÜRK mekânın cennet olsun. Pembe bulutlardan izle bizi Hasan…



Dosya

Özgür Köşe

Dünyada Eczacılık

Sektörel Bakış

Çepeçevre

Kültür Sanat