Değerli Meslektaşlarım bu hafta eczanelerimize sıklıkla gelen verru (siğil) tedavisinde Fransa’da reçete edilen bir formülü paylaşmadan önce verru (siğil) hastalığı ile ilgili  bilgilerimizi gözden geçirelim.

SİĞİLLER /VERRUCA VULGARİS veya HUMAN PAPİLLOMAVİRÜS İNFEKSİYONU

Siğiller; derinin üst tabakasına veya mukozaya yerleşen Human Papillomavirüs/HPV olarak bilinen bir virüse ait infeksiyonlardır. Siğillerin şekli bulunduğu bölgeye veya tipine göre değişmekle beraber, genellikle deriyle aynı renkte, kabarık, nasırımsı sert görünümdedirler.

Siğilleri 4 ana grupta toplayabiliriz.

1-YAYGIN SİĞİLLER/VERRUCA VULGARİS:

Ellerde, parmaklarda ve tırnak  çevresinde görülen bu tip siğiller çok yaygındır. Deri bütünlüğünün bozulduğu durumlarda (tırnak yeme/yolma, vb.) daha kolay çıkar.çocuklarda sık görülür.

2-AYAK TABANI SİĞİLLERİ/PLANTAR WARTS:

Tek veya çoklu gruplar (mozaik warts) halinde olabilir. Diğer siğillerden farklı olarak deri içine gömülü görünümdedirler ve ağrı yapabilirler. Vücut ağırlığının basısına bağlı olarak bu şekilde gelişirler. Üzerlerinde kanama odaklarını gösteren kırmızı/siyah noktacıklar olabilir. Ağrı, siğilin büyüklüğüne ve derinliğine (basıya) göre değişir.

3-DÜZ SİĞİLLER/FLAT WARTS:

Nispeten küçük, yumuşak ve üzerleri düz  siğillerdir. Sayıları çok fazla olabilir. Vücudun her yerinde olabileceği gibi, yoğunluk yüz ve saçlardadır. Düz olmaları nedeniyle gözden kaçabilirler.

4-ETEK SİĞİLLERİ/GENİTAL WARTS/KONDİLOMA:

Erişkinlerde  daha sık görülür ve yaşam kalitesini etkiler. Farklı büyüklük ve sayıda olabilir. Genital organların dışında ve bayanlarda vajen, servix gibi iç kısımlarda da  olabilir. Çok eşli ve güvenlik önlemi olmadan cinsel temasta bulunanlarda rastlanır. Bu tip, özellikle bayanlarda servixi (rahim ağzını) uzun süre tedavi edilmeksizin tutarsa kansere kadar giden değişikliklere neden olabilir.

NASIL BULAŞIR?

Siğiller direk kişiden kişiye temasla bulaşır. Nadiren indirek yollarla bulaşabilir. Siğiller bulaştıktan sonra hemen belirmezler. Kuluçka dönemi aylarca sürebilir. El, ayak tabanı ve düz siğillerin bulaşma riskleri düşüktür. Ancak etek siğillerinin bulaşma özelliği çok yüksektir, bulaşma yolu da cinsel temastır. Siğillerin indirek bulaşma yolları arasında ortak kullanılan havlu, bornoz terlik gibi giysiler ile havuz, hamam ve kaplıca alışkanlıkları riskli olabilir.

NEDEN HERKES DE SİĞİL OLMAZ?

Siğiller her bünyeye giremez; girse bile üreyemez. Deri bütünlüğünün bozulması (tırnak yiyen/yolan kişiler),bağışıklık sisteminin bozulması(kansız/anemi veya kanser hastaları, bağışıklık sistemini baskılayan ilaç alanlar vb.), alerjik bünyeli olma durumlarında infeksiyon kolay yerleşir. Yoğun stresi olanlar, sıkı diyet veya düzensiz/dengesiz beslenenlerde, aşırı çalışma ve yorgunluk halleri, çok eşli ve güvenlik önlemi olmaksızın cinsel temasta bulunanlarda, ortak havlu, bornoz kullananlarda, havuz, hamam, jakuziyi sık kullananlarda bulaşma riski yüksektir.

SİĞİLLER MUTLAKA TEDAVİ EDİLMELİ Mİ?

Çocuklarda siğillerin çok büyük bir kısmı tedavi gerektirmeksizin zaman içinde kendiliğinden kaybolur. Ancak kendiliğinden kaybolmanın kimlerde oluşacağı öngörülemediğinden, diğer kişi ve bölgelere yayılmasını önlemek için tedavi gerekir. Erişkinlerde ise kendiliğinden kaybolma çocuklar gibi kolay ve kısa zamanda gelişmez. Özellikle yüksek risk grubuna  dahil olan HPV tiplerinin fonksiyonları tedaviye bile direnip nüksedebilirler. Bu tip siğiller uzun süre tedavi edilmeksizin kalırlarsa bulundukları bölgede kanserleşme riski taşırlar. Bu nedenle mutlaka tedavi edilmelidirler.

SİĞİLLERİ NASIL TEDAVİ EDERİZ?

Siğilleri tedavi etmek için 100'ün üzerinde seçeneğimiz vardır. Ancak tedavi hastanın yaşı, siğilin tipi, yerleştiği bölge ve maddi imkanlara göre değişir. Bir diğer sınıflandırma da tedavinin hasta veya hekim tarafından uygulanmasına göre belirlenmesidir. Cerrahi tedavi yöntemleri, cryo, laser, elektrokoter, cerrahi ksizyon hekimlerin uygulayabileceği yöntemlerdir. Dıştan, salisilik asit, 5-FU, podophyline uygulamaları ise hastaların evde kendilerinin tatbik edebilecekleri yöntemlerdir. Alternatif olarak immunoterapi, interferon ve imiquimod(ALDARA) düşünülebilir.

SİĞİL İÇİN DOKTORA GİTMESEM OLMAZ MI?

Hocaya okutmak, sarımsak sürmek, sigara  basmak gibi bilimsel olmayan yöntemler hastalar tarafından devamlı sorulur. Ancak HPV infeksiyonlarının yüksek risk grubuna dahil olmayan tiplerinde, döküntüler çoğu zaman hiçbir uygulama yapılmaksızın da zaten gerileyebilir. Bu nedenle "okuttum kayboldu" öyküleri muhtemelen bu tip gerileyen döküntülerdir. Ancak strese bağlı olarak gelişen siğillerde bir büyünün veya hocanın sıkı bir telkini veya hipnoz bir anlamda psikoterapi yerine geçebilir. Zararı olmadığından ülkemizde çoğu zaman hastalar hekime de danışmadan bu uygulamayı yaparlar. Her halükarda doğru olan uzman hekime danışmaktır.

SİĞİL DEVAMLI TEKRARLIYOR İSE...

Bu durumlarda şu ihtimaller akla gelir:

- Hasta tedaviyi tam uygulamıyordur

- Hastanın vücut direnciyle ilgili sorunlar vardır (kansızlık, parazit, kronik infeksiyonlar ve böbrek yetmezliği, atopik bünye, immünyetmezlik, beslenme

bozukluğu vb.)

- Hastanın yoğun stresi devam ediyordur.

- Siğil, yüksek risk grubuna dahil bir HPV tipine aittir.(HPV 16 gibi)

- Yakın çevrede bulaş kaynağı olabilir.

Majistral formül ile tedavide kullanılan verru solusyonunu incelersek;

 

Rp

Acide saliclylique …...15 g

Acide lactique……….. 3,5 g

Acide acétique………. 3,5 g

Ether…………………….  7,5 g

Alcool à 95%...........7,5 g

Collodion…………qsp  100 g

 

Formülde yer alan maddeleri incelersek;

Acidum salicylicum-Salicylsäure-Acide salicylique-Salisilik asit: Beyaz billurlardır. 500 k.su, 15 k.kaynar su, 27 k.alkol (%99 luk), 2 k. eter,80 k. zeytinyağı ,100 k. gliserin ve  55 k.kloroformda çözünür. Salisilik asit deskuamasyonu hızlandırır. Hafif fungusid etki gösterir. Salisilik asit, C6H4(OH)CO2H kimyasal formüllü bir beta hidroksi asittir (BHA). Renksiz, kristal yapıdaki bu organik asit genellikle bitkisel hormon olarak kullanılır. Salisin metabolizmasının bir ürünüdür. Aspirin olarak adlandırılan asetil salisilik asitle benzer kimyasal özellikler taşır. Tinea barbae, tinea capitis, tinea cruris gibi fungus türleri tedavisinde kullanılmaktadır.Dermatolojide çoğu zaman salisilik asit ile laktik asit kombine halde siğil ve nasırların tedavisinde kullanılır. Salisilik asit ve laktik asit'in siğil tedavisindeki etki mekanizması tam olarak bilinmemektedir. Siğil virüsü ile enfekte olmuş epidermis hücrelerinin keratolitik etkileri sonucu mekanik olarak uzaklaştırılmasına bağlı olduğu düşünülmektedir. Nasırlara karşı da keratolitik aktiviteleri ile etkili olurlar.

 

Acidi lactici-Acide  lactique T.K. –Milchsäure-Süt asidi: Laktik asit renksiz veya açık sarı renkte,  higroskopik, asit tadında şurup kıvamında  kokusuz bir sıvıdır. Laktik asit su, alkol ve eterle karışır, pratik olarak kloroformda çözünmez. Korrosif zehirlerdendir. Laktik asit topikal olarak uygulanır. Laktik asit 30°C'nin altındaki oda sıcaklığında ve sıkıca kapalı hava geçirmeyen kaplarda saklanmalıdır.

Glasiyal asetik asit- acetic acid- acido acetico glaciale- acidum aceticum concentratum: Glasiyal asetik asit yarı şeffaf kristaller veya çok keskin kokulu, renksiz bir sıvı halinde bulunur Kaynama noktası 117-118°C arasındadır. Su, alkol, metilen klorür ve gliserin ile karışır. USP'ye göre irigasyon çözeltisinin pH'sı 2.8-3.4 arasındadır; otik çözeltisinin pH'sı eşit hacimde suyla seyreltildiğinde 2.0-4.0 arasında olmalıdır.  Glasiyal asetik asit esas olarak antibakteriyel veya antifungal etkili bir ajandır. Seyreltik çözeltileri dış kulaktaki yüzeyel bakteri enfeksiyonlarının tedavisinde kullanılır. Glasiyal asetik asit eskarotik olarak da kullanılmaktadır. Seyreltilmiş formları vajinal jel ve duşlarda, rigasyon çözeltilerinde, cilt ve tırnak için hazırlanan preparatlarda antibakteriyel (özellikle Haem ophilus sp. ve Pseudomonas sp.'ya karşı), antifungal ve antiprotozoal olarak kullanılmıştır. Ayrıca ekspektoran, spermisid ve astrenjan etkilidir. Siğil ve nasırlara karşı da kullanılır. Denizanası dalamasına karşı etkili olduğu bildirilmiştir.

Aetheris-Ether-Dietil eter: Formülde çözücü olarak kullanılmıştır.

TF.1974 ETHANOLUM  (Sayfa 235-237) ETHANOLUM-ETANOL

Etanol, etil alkol ve su karışımıdır. Yüzde 95 h/h den az, yüzde 96,8 h/h den çok, yüzde 92,5 a/a tan az ve yüzde 95,0 a/a tan çok C2H6O ihtiva etmemelidir.

ETHANOLUM ABSOLUTUM-ABSOLÜ ETANOL

C2H6O Absolü etanol yüzde 99,0 a/a den az C2H6O ihtiva etmemelidir.

ETHANOLUM DILUTUM-DİLUE ETANOL

Dilüe Etanol, etil alkol ve su karışımıdır. Yüzde 69,1 h/h den az ve yüzde 71,0 h/h den çok, yüzde 61,5 a/a tan az ve yüzde 63,5 a/a tan çok C2H6O ihtiva etmemelidir.

Formülde % 95 a/a derecelik alkol kullanılmaktadır.

Elastik kollodyon- Collodion elastique- Flexible collodion-Collodion élastique T.K.: Elastik kollodyon küçük kesik ve sıyrıkların kapatılmasında ve lokal olarak uzun süre etki göstermesi istenen ilaçlar için taşıyıcı olarak kullanılır. Elastik kollodyon, kollodyona hint yağı ilavesi ile hazırlanır.T.K. de Kollodyon 97 g. hintyağı 3 g olarak yer alır.

Oldukça yanıcıdır ve ateşten uzakta sıkıca kapatılmış kaplarda saklanmalıdır.

Formülün hazırlanışı

Saat camında  hesaplanan miktarda tartılan salisilik asit cam havanda iyice ezilerek üzerine laktik asit, glacial asetik asit, ether ve alkol ilave edilir. Elastik kollodyon ile  istenilen miktara tamamlanır.

Kullanılışı

Günde iki sefer siğil veya nasır üzerine sürülür. Sağlam deride tahriş yapabileceği unutulmamalıdır. Uygulamada siğil yada nasır dışına ilaç taşmamalıdır.

Hoşçakalın, iyi hafta dileklerimle...

 

                                                            Kaynak

                                                                                                   Dr. Meltem ÜSTÜNSOY

                                                                                                   Deri ve Zührevi Hastalıklar Uzmanı

Tel: (332) 3520657

Fax: (332) 3512816

a.pekcan@eczacininsesi.com

http://www.majistralformul.com/



Dosya

Özgür Köşe

Dünyada Eczacılık

Sektörel Bakış

Çepeçevre

Kültür Sanat