Eczacılıkta uzmanlık uygulamasına ilişkin 6566 sayılı yasa, 14.11.2014 tarihinde Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe girdi.

Yasa ile 6197 sayılı temel eczacılık kanununa bir ek, bir de geçici madde ilave edilmekte, diğer sağlık mevzuatına da bu yönde eklemeler yapılmaktadır.

Böylece “uzman eczacılık”, bir kavram ve ünvan olarak eczacılık mevzuatına ve çalışma hayatına girmiş oldu. Uzmanlık dallarının eğitim müfredatları ve uygulama alanları ile görev ve yetkilerinin çerçevesi ise kurulacak olan Eczacılıkta Uzmanlık Kurulu tarafından belirlenecek.

Yasada, nasıl uzman eczacı olunacağı ve kimlerin bu ünvanı kullanabileceği şöyle belirtiliyor: “Eczacılığın herhangi bir uzmanlık dalında uzman olmak ve o unvanı ilan edebilmek için Sağlık Bakanlığınca kabul ve ilan edilen Türkiye eğitim kurumlarınca verilmiş veya yabancı memleketlerin eğitim kurumlarından verilip Sağlık Bakanlığınca belirlenen Türkiye eğitim kurumlarından biri tarafından tasdik edilmiş ve Sağlık Bakanlığınca tescil olunmuş bir uzmanlık belgesini haiz olmak şarttır.”

Buna göre “Uzman Eczacılık” ünvanı, ancak ve sadece Sağlık Bakanlığınca verilebilecek ve kullanabilmek için de Bakanlık tarafından tescil edilmiş uzmanlık belgesinin bulunması gerekecek.

Böylece “Uzman Eczacı” ünvanının kullanılma şartları da belirlenmiş oluyor. Zira yasanın bu konudaki açık tanımlaması ile “uzman olmak ve unvanı ilan edebilmek”, yani kamuoyu önünde kullanabilmek için Sağlık Bakanlığının belirlediği dallarda sınavla girilen uzmanlık eğitimi almak ve eğitim sonucunda verdiği uzmanlık belgesine sahip olmak gerekiyor.

Peki hangi dallarda uzman olunabilecek ve eğitim süreleri nedir?

Yasaya göre sadece iki dalda, Klinik Eczacılık ve Fitofarmasi dallarında uzman eczacı olunabilecek. Uzmanlık eğitim süresi ise 3 yıl. Ancak gerekli görülürse süre üçte bir oranına kadar artırılabilecek.

Bilindiği üzere kanun teklifinin ilk hali dört dalda uzmanlığı öngörüyordu. Bunlar yasada düzenlenen iki dala ek olarak onkoloji eczacılığı ve enfeksiyon hastalıkları eczacılığı şeklindeydi ve eğitim süresi 4 yıl olarak planlanmıştı. Ancak bu hesap tutmadı ve yasada sadece klinik eczacılık ve fitofarmasi dalları düzenlendi. Eğitim süresi de üç yıla indirildi.

Bu yasa, aynı zamanda uzman eczacılık unvanının kullanımını da sınırlamaktadır. Buna göre sadece iki dalda, Klinik Eczacılık ve Fitofarmasi dallarında uzmanlık eğitimi alanlar “Uzman Eczacı” ünvanını kullanabilecek, bunun dışında hiçbir şekilde mümkün olmayacak.

Böylece artık her yüksek lisans yapanın, isminin önüne “Uzman Eczacı” yazması döneminin sonuna gelinmiş oluyor. Buna aykırı davranıldığı takdirde yasanın açık hükmüne uyulmadığı gibi, hukuksal olarak yetki gaspı da sözkonusu olacaktır.

Artık eczacılık fakültesi mezunu olup herhangi bir yüksek lisans programında yüksek lisans derecesi almış olanların doğrudan bir mesleği tanımlayan ve çerçevesi yasayla belirlenmiş “Uzman Eczacı” titrini kullanmaları mümkün olmayacak.

Esas itibariyle önceden de bu şekilde bir unvan ve kullanımı zaten yoktur. Üniversiteler, bu eğitim düzeyini yüksek lisans eğitimi ya da lisansüstü eğitim olarak tanımlamaktadırlar. Yüksek lisans eğitimi alan eczacıların kendilerine “Uzman Eczacı” demeleri zorlama bir unvan kullanımıdır ve hukuksal karşılığı bulunmamaktadır. Hukuksal çerçevesi belli olan tıpta uzmanlık programını tamamlamayan birinin, örneğin herhangi bir yüksek lisans programını bitirdi diye adının önüne uzman doktor yazması mümkün değildir. Başka bir deyişle, şayet bu yanlış devam ederse, eczacılık fakültesi mezunu olup, tamamen eczacılık meslek programı dışından bir alanda, örneğin işletme bölümünde yüksek lisans yapılması halinde bile bu ünvanı kullananların çıkması mümkün olabilecektir.

Kaldı ki bir yüksek lisans programını tamamlayanlar o mesleğin uzmanı değil o bilim dalının uzmanı olmaktadırlar. Başka bir deyişle “olunan şey” aslında “bilim uzmanlığıdır”. Ancak yabancı dilden çarpıtılmış bir biçimde “master” derecesinin karşılığı olarak bir mesleğin önüne getirilerek uzman olarak kullanılmaktadır. Bu durum örneğin mühendislerde net bir ayrım göstermekte, yüksek lisans derecesi olanlar uzman mühendis olarak değil yüksek mühendis olarak anılmaktadır. Ya da kamu yönetimi yüksek lisansı yapanlar meslekleri ne olursa olsun “kamu yönetimi bilim uzmanı” olmaktadırlar.

Öte yandan uzmanlık yasası, üniversitelerde, yasada tanımlanan dallar olan Klinik Eczacılık ve Fitofarmasi de dahil olmak üzere, yapılmış olan hiçbir yüksek lisansı, “uzman eczacılık” için kazanılmış hak saymamakta ve bu ünvanı doğrudan vermemektedir.

Sadece bir durum, önceden sınava girerek belli bir eğitim sonucu uzman eczacı olmanın istisnası olmakta ve kazanılmış hak içinde değerlendirilmektedir: Yasada belirtilen iki dalda doktora eğitimini tamamlamış olanlar ile bu alanlarda doktora eğitimine başlamış olanlardan eğitimlerini başarı ile bitirenlere de istemeleri halinde, uzmanlık için gerekli olan sınav, eğitim ve diğer şartları yerine getirmeksizin uzmanlık belgesi verilecektir.

6566 sayılı uzmanlık yasası, çok önemli bir konuyu düzenliyor…

Ancak diğer ilaç-eczacılığa dair yasaların akıbetine uğramış; içeriği kısıtlı ve yetersiz kalmış. Hatta özenle tırpanlanmış ve kadük edilmiş. Bunda, kuşkusuz diğer ilaç-eczacılık yasaları ve alt mevzuatın çıkarılmasında da benimsenen, taslak metinlerin yeterince tartışılmasına ihtiyaç duyulmayan yukarıdan inme yöntemin etkisi var.

Uzman eczacılık ünvanına bir açıklık ve kısıtlama getirdiği, korsan kullanımları engelleyeceği ve yüksek lisans eğitimi alanlarla farklılığı terminolojik olarak ortaya koyacağı kesin.

Buna karşın, zorunlu eczacı istihdamında erteleme yöntemini benimsediği, ilk ortaya atılışına oranla kısıtlı bir içerikle çıktığı ve lisansüstü eczacılık eğitimi alanlar bakımından ünvanın doğrudan verilmesinde çerçevenin dar tutulduğu yönündeki eleştirilere de kulak tıkamamak gerekiyor.

 



Dosya

Özgür Köşe

Dünyada Eczacılık

Sektörel Bakış

Çepeçevre

Kültür Sanat