Aslında bu ülkede, yapılabilmesi için uzun süreli eğitim ve öğretim süreci gerektiren bir mesleği sürdürebilmek zordur.

Örneğin;

Bir savunman olmak zordur. Zira, yasalarda açık hükümler bulunsa da hak aramaların sonucunda nasıl bir yorumla, nasıl bir sonuç ortaya çıkacağı belirsizdir kimi zaman.

Bir mimar, mühendis olmak zordur. Mükemmel bir teknik, statik, görsellik eğitimi alsanız da doğal yapıya uymayan, göz zevkini tırmalayan yapılar yapmak zorunda kalırsınız parayı verenin istemine uymak zorunluluğu ile.

Bir hekim olmak zordur. Zira, özelde çalışıyorsanız belli bir hasta portföyünüzün olması, hastadan ek tahliller, ek görüntüler isteyerek çalıştığınız kuruma ek para kazandırmak gibi zorunluluğunuz vardır. Eğer kamuda çalışıyorsanız 3-5 dakikada bir hasta muayene ederek performans(!) göstermelisiniz.

Bu arada, hasta ve hasta yakınlarından yaklaşımınızı beğenmediği için size saldırabilen, sizi darp eden, yaralayabilen ve hatta öldürebilen de olabilir. Tabi ki aynı saldırılar hasta ile muhatap olan diğer hastane çalışanları için de geçerlidir. Genelde de saldırganlar için bir cezai işlem uygulanmaz çoğu zaman.

Eczacı olmak da zordur…

Kamuda çalışıyorsanız, mesleğinizle ilgisi olmayan işleri de sizin üzerinize yükleyebilirler. Diğer sağlık çalışanlarına uygulanan ek göstergelerden siz yararlanamayabilirsiniz.

Kendi adınıza eczane açtı iseniz işiniz daha da zordur. Hem ilaç/eczacılık hizmeti vererek kamu hizmeti görevinizi yerine getirir, hem de işlettiğiniz ticarethanenin varlığını korumaya çalışırsınız.

Mesleki yasamızca bağlı bulunduğumuz Sağlık Bakanlığı bizleri kamu kurumunda çalışan bir memur gibi görür. Her daim bir genelge, bir tamim ile yeni bürokratik işlemler sırtımıza yükler, yeni kısıtlamalar getirir. Neleri satabileceğimizi, asıl görevimiz olan ilaç sunumundan ne kadar karlılık elde edeceğimizi belirler. Hatta bazı ürünleri zarar ederek satmamızı dayatabilir.

Fiyatı düşürülen ilaçlar, kamu kurum ıskontosu uygulamayan firmalara herhangi bir yaptırım uygulanmaması ve bu ıskontonun metazori eczacıya karşılattırılması, beş yıl aradan sonra nihayet rica minnet güncellenen ancak yine de birçok hammaddenin ve ambalaj malzemesinin girdilerini karşılamayan majistral ilaç tarifesi, İlaç Fiyat Kararnamesinde 14 yıldır güncellenmeyen eczacı karlılık baremleri örnek gösterilebilir.

Vergilendirilme sıralamasında kimi dönem 2.nci, kimi dönem 3.üncü sırada yer alan eczacılar her dönem maliyenin de hedefindedir. Her aldığı ürün fatura ile girişli, satışlarının yüzde doksanı SGK’na fatura karşılığı olmasına karşın her daim denetlenebilirler. Herhangi bir yasal dayanağı olmamasına karşın “%10 ve %20 katılım payları” için yazar kasalarımızda ayrı departman tuşları olmaması nedeni ile usulsüzlük cezaları kesilebilir ve vergi ziyaı ile suçlanabiliriz.

Yapılan yasal düzenleme ile ülkemizdeki ilaç alımının yüzde 90’ını karşılayan SGK da sistemdeki her aksaklığın sorumlusu olarak eczane eczacılarını görür. Bir hekimin SUT’a uymayan reçete düzenlemesinin, hastanın ilacını kaybederek “almadım” demesinin, firmanın uygulamadığı kamu kurum ıskontosunun maddi bedeli de eczacılara ödetilir.

Tüm bunlara karşın eczacılık güzelliğini, saygınlığını yitirmemiş bir meslektir.

İnsanların yaşamlarına dokunan, insanların güven duyduğu, çoğu kişinin kimseye anlatamadıkları sırlarını paylaştığı bir meslek grubu mensuplarıdır eczacılar.

Mesleğin devamlılığının itici gücü de budur.

 

İLETİŞİM

e.ciftci@eczacininsesi.com
Tel: 0212 5474746

https://twitter.com/#!/ECiftci1

https://www.facebook.com/#!/ertan.ciftci1



Dosya

Özgür Köşe

Dünyada Eczacılık

Sektörel Bakış

Çepeçevre

Kültür Sanat