Ecz. Şeyma ŞAHİN

Kullanılabilecek Takviyeler:

  • A, C ve E vitamini içeren meyve ve sebze tüketiminin kanser riskini azalttığı bilinmektedir.
  • 17062 hastanın katıldığı 8 çalışmanın yer aldığı meta analiz çalışmasında kemoterapi sırasında,  tedaviden sonra ya da teşhisten sonra anlamlı bir fark görülmemiştir. Çalışmada en fazla kullanılan antioksidan vitaminler A, C ve E dır. (% 17.5-81)
  • A vitamini meme epitelinde proliferatif kapasiteyi azaltmakta ve diferansiyasyonu uyarmaktadır.
  • Güneş ışınlarına maruz kalma ile meme kanseri arasında ters yönlü bir ilişki söz konusudur.
  • Kalsiyum ve D vitaminince zayıf beslenmenin kanser riskini arttırdığı yönünde çalışmalar mevcuttur.
  • D vitamini ve sentetik analoglarının laboratuvarda geliştirilen meme kanseri hücrelerinin ölümünü sağladığı gösterilmiştir. Hangi dönemde başlanacağı üzerinde durulması gerekir ise puberte ve adolesan dönemde başlanabilir.
  • Mohr ve ark.’nın serum D vitamini düzeyi ile daha uzun sağ kalım arasındaki ilişkiyi incelediği metaanaliz çalışmasında; yüksek serum D vitamini düzeyinin, meme kanserinde mortaliteyi azalttığı ve meme kanseri olan tüm hastalarda serum D vitamini düzeyinin 30-80ng/ml arasında olması gerektiği bildirilmiştir.
  • Shaukat ve ark.’nın çalışmasında, meme kanseri tanısı konulan hastaların (%85,7) serum vitamin D düzeylerinin kontrol grubundan (%55,8) daha düşük olduğu ve vitamin D konsantrasyonu 20 ng/mL’den düşük olan bireylerde meme kanseri riskinin istatistiksel olarak anlamlı düzeyde arttığı (p=0,003) belirlenmiştir.

 

Cannabis sativa:

  • Her ne kadar marihuanayı çağrıştırsa da içeriğindeki kannabioidlerle iki ucu keskin bıçak olan bir bitkidir.
  • Sadece içeriğindeki kannabioidler değil aynı zamanda alkaloid, flavonoid, terpenoid, steroid, yağ asitleri ve aminoasitlerle de etkinlik gösterir.
  • Günümüze kadar 113 fitokannabioid ve 120 terpen tanımlanmıştır.
  • Δ9 -tetrahydrocannabinol (Δ9 -THC) ve kannabidiol (THC benzeri içerik)  Bazı ülkelerde yasal izni olmakla beraber bizim ülkemizde yasal izni yoktur. Ama psikoaktif özelliği bulunmaktadır
  • İnsanlar üzerinde nasıl bir psikoaktif etkinlik yaptığına bakılır iken 2 adet GPCR (g protein bağlı reseptör) keşfedilmiştir. CB1 ve CB2 olarak adlandırılan reseptörlerden CB1 merkezi sinir sisteminde, CB2 bağışıklık sistemi ve periferal hücrelerde bulunur.
  • 1990 larda ilk keşfedilen ve omega 6 (araşidonik asit, yağ asit amid hidrolaz ve monoaçilgliserol lipaz)  dan üretilen anandamid AEA) ve 2- araşidonilgliserol (2-AG) CB1 i aktive etmektedir.
  • Son zamanlarda kanser üzerine çalışmaları yaygınlaşmıştır ama şu anda kesinlik kazanan bir durum yoktur.
  • İn vitro ve in vivo yapılan çalışmalarda, meme kanserinde MDA-MB-231 hücre hattı, kannabioidler endoplazik retikulum stresi ile otofajiyi tetiklemiştir.  Ayrıca serbest radikal hasarını arttırarak ve AKT/mTOR/4EBP1 sinyal yolağını inhibe ederek etkisini göstermiştir. EGF/EGFR yolağını inhibe eder. mTOR yolağı ve siklin D1 e de etkisi bulunmaktadır. Matrix metalloproteinazlardan  MMP-2 and MMP-9 un aktivitesini azaltır.

 

Turmeric (Zerdeçal):

  • Reaksitf oksijen türlerini ve inflamatuvar lipidleri (sikolooksijenaz, lipooksijenaz, ksantin oksidaz, nitrik oksit) fonksiyonel ve genomik seviyede inhibe eder.
  • NFkB inhibe eder( b hücrelerince aktiflenen inflamasyon başlatıcı transkripsiyon faktörü)
  • STAT3 ve kinaz (protein kinaz C), EFGR ve tirozin kinaz olarak bilinen büyümeye ait sinyal iletimini bloke eder.
  • Nükleer faktör eritroid ( Nrf2) - NFE2L2 genince transkripte edilir. Görevi antioksidan yolakları uyararak vücudun antioksidan yollarını çalıştırır. Turmeric ise bu yolağı kullnarak up regüle eder.
  • Aslında en mükemmel etkisini kanser hastalarında ilaçların\radyoterapinin vermiş olduğu yan etkileri azaltarak yapar.
  • ER- ve HER+2 meme kanserini hedef alır.
  • Hayvanlardaki meme kanseri modelinde kurkumin akciğer metastazını önemli derecede önleyebilmiştir.
  • EGCG ve kurkumin kombinasyonu, tümör hacmini ilaç almamış kontrol grubuna oranla % 49 azaltmıştır.
  • Kurkumin aynı zamanda antienflamatuvar etkilidir.

​​​​​​​

Cimicifuga racemosa (Black Cohosh, Karayılanotu):

  • Meme kanseri kemoterapötikleri örneğin sitostatikler, aromataz inhibitörleri veya antiöstrojenler genellikle menopoz semptomlarını indükler ya da artırabilir. C. racemosa bu nedenle adjuvan tedavide araştırılmaktadır.
  • Fitoöstrojenler östrojen varlığında antiöstrojenik, östrojen yokluğunda östrojenik etki gösterebilir ve bu yüzden C. racemosa’nın terapötik etkinliği östrojen baskılamasında kullanılabileceği gibi, östrojene bağlı meme kanserinde kullanılabileceği de tespit edilmiştir.
  • Meme kanser hücresinin büyümesine engel olup, östrojen sülfatın aktif östrojene dönüşmesine engel olur.
  • Almanya’da yapılmış bir araştırmada tamoksifen ile tedavi olan meme kanseri hastalarında, iki yıl içinde hastalık tekrarlarken, tamoksifen ile birlikte C. racemosa ekstresini içeren Remifemin de verilen hastalarda rekürrensin 6,5 yıl ve üstünde olduğu gözlenmiştir.

​​​​​​​

Camelia sinensis (Yeşil Çay):

  • Hücre siklusunun G1 fazında tutulumu, apoptozun artırılması, antioksidan ve antikarsinojenik aktiviteleri, yeşil çayın etki mekanizmasını açıklamak için kullanılmaktadır.
  • Tamoksifen ile sinerjistik etki oluşturmaktadır.
  • EGCG (epigallokateşingallat)  kimyasal olarak metal şelat yapıcı ajandır ve konsantrasyonuna göre prooksidan ve antioksidan aktiviteye sahiptir.
  • Yeşil çayın anjiogenezi inhibe ettiği ve yeşil çay ekstreleri ve EGCG’nin doza bağlı olarak vasküler endotelyal büyüme faktörünün (VEGF) transkripsiyonunu azalttığı ve MDA-MB 231 meme kanser hücrelerini inhibe ettiği ve insan umbilikal damar endotelyal hücrelerinin (HUVEC) proliferasyonunu inhibe ettiği tespit edilmiştir.

​​​​​​​

Echinacea:

  • E. purpurea’nın farelerde doğal katil hücreleri çoğalttığı görülmüştür.
  • Makrofajlar tarafından fagositozu arttırdığı ve lenfosit aktivitesini hızlandırdığı bildirilmiştir. Doğal katil hücrelerinin aktivitesini ve interferon birikimini artırdığı görülmüştür.

​​​​​​​

Epilobium sp. (Yakıotu):

  • İçeriğindeki elajitanenler, bitkisel kaynaklı polifenolik bileşenlerdir.
  • Coriariin A, elajitanen yapısında olup immünomodülatör etki gösterir. Yine elajitanen yapısındaki  oenothein B antioksidan, antitümoral, antibakteriyel ve antiviral etki gösterir.
  • Asit degradasyonu ile oenothein B den ilk olarak gallik asit ve elajik asit açığa çıkmaktadır. İn vitro ve in vivo araştırmalarda elajik asitlerin antiproliferatif, apoptozu indükleme, viral enfeksiyonu bloke etme, tümör oluşumu ve metastazı önleme gibi etkileri bulunmuştur. Gallik asit ise iyi absorblanan polifenolik yapıda bileşik olup farklı oksidatif modellerde nöroprotektif rolü olduğu görülmüştür.

E. angustifolium’dan hazırlanmış olan sulu ekstresine, oral antienflamatuvar ajan olarak patent Chaneol® isimli kompleks bir başka polifenolik preparat ise klinik kullanım için geliştirilmiş ve içinde bulunan oenothein bileşiğinin antitümör aktivite de dahil olmak üzere tespit edilen bir çok farmakolojik aktivitesinden sorumlu olabileceği rapor edilmiştir.

 

Panax ginseng:

  • Adjuvan meme kanseri tedavisinde ginseng, enerjiyi yükselterek, fiziksel ve psikomotor performansı artırmak ve genel olarak sağlığı düzeltmek amaçlı kullanılmaktadır.
  • DNA sentezine müdahale ederek tümör gelişimini durdurabildiği gösterilmiştir.
  • P. ginseng, kemoterapi ve radyoterapi boyunca doğal katil hücrelerin çalışmasını ve makrofajları destekler, antikor üretimini artırır.
  • Ginseng köklerinin antikanser etkisi ile ilgili araştırmalar Rg3 ve Rh2 ginsenozitlerinin aktivitesi üzerinde yoğunlaşmıştır.Rg3’ün, forbol ester ile indüklenmiş COX-2 ekspresyonunu baskılayarak ve NFkB aktivasyonunu baskılayarak etkili olduğu bulunmuştur. Rh2 ise, ginseng ekstrelerindeki majör antikanser etkili bileşik olarak saptanmıştır. (G1 fazına etki)

​​​​​​​

Rhodiola algida:

  • Sitotoksik ilaçların en önemli yan etkilerinden biri oral ülseratif mukozit gelişmesidir ve bu durum kanser hastalarının besin alımını da sınırlamaktadır
  • 4 kür 5-fluorurasil, epirubisin ve siklofosfamit alan ve mastektomi sonrası dönemde olan hastaya, R. algida takviyesinin, hastada oral ülserlerin gelişimini azalttığı görülmüştür.
  • R. algida alan hastalarda beyaz kan hücreleri daha hızlı artmıştır. Hastalarda daha az sayıda ve daha küçük çapta oral ülserler gözlenmiştir.

​​​​​​​

Scutellaria barbata (Kaside):

  • Total bitki ekstresinin, hücre proliferasyonunu inhibe etmede, hücre siklüsünu durdurmada, ROS üretimini stimüle etmede, poli(ADP-riboz) polimeraz (PARP) hiperaktivasyonu ve glikolizi inhibe etmede diğer kemoterapötiklerle birlikte sinerjistik bir mekanizma ile etkili olduğu rapor edilmiştir.

​​​​​​​

Silybum marianum (Deve dikeni):

  • Silimarin, karaciğer koruyucu, antienflamatuvar ve antimetastatik özellikte olup apoptozda rol alan proteinlere etki eder.
  • Silibinin, silidianin ve silikristinden oluşan silimarinin en aktif bileşeni silibinindir.
  • Silibinin, tamoksifenin absorbsiyonunu kontrol grubuna nazaran 1,72 misli artırmıştır.
  • Silibinin ER+ ve ER kanser hücresi büyümesini azaltmada Adriamisin ile sinerjik etki gösterir.
  • Kemoterapi ve radyoterapinin toksisitesini önlemek ve azaltmak amacıyla silimarin kanser hastalarına önerilmektedir.

​​​​​​​

Withania somnifera (Ashwaganda, Kargagözü):

  • MCF-7 hücre hatları da dahil olmak üzere 4 hücre hattında antioksidan ve siklooksijenaz enzim inhibitörü aktiviteleri açısından değerlendirilmiş ve 3 withanolidin adriamisin kadar etkili olduğu bildirilmiştir.
  • Withaferin A meme kanserinde etkili olan etken madde olarak görülmüştür.

​​​​​​​

Meme Kanserinde Potansiyel İnhibitör Etkileri olan Mevye ve Sebzeler ile Etkili Ana Bileşikleri:

Allium sativum (Sarımsak) Sarımsakta kükürtlü bir amino asit olan alliin bulunur ve ezildiğinde allisine dönüşür. Bu kükürtlü bileşik kokudan ve terapötik aktiviteden sorumludur.

  • Sarımsaktaki bir başka etken madde ajoenlerdir. Ajoenlerin, antioksidan etkili olan selenyum varlığında kanser oluşumunu geciktirdiği bildirilmiştir.
  • İçeriğindeki diallilsülfitler ile makrofajlar ve lenfositleri stimüle ederek, kanser hücrelerini öldürmekte ve tümörlerin metabolizmasını değiştirmektedir.
  • Sarımsak tarafından supressör T hücrelerinin sayısının arttığı ve kanserli hücrelerde lenfositleri sitotoksik formuna dönüştürdüğünü gösteren çalışmalar mevcuttur. Kanser hücrelerinin adhezyonu ve bağlanmasını önleyerek metastazı önlemektedir.
  • Sarımsak ekstresi, karsinojenlerin DNA’ya zararlı etkilerini önlemekte ve vücuttan karsinojenleri uzaklaştırmaktadır.
  • Detoks metabolizmasını arttırarak immün sistemi desteklemektedir.

​​​​​​​

Brassica türleri (lahana, karnabahar, brokoli, karaturp, brüksel lahanası):

  • İndol-3-karbinol ve sülforafan içeriği ile detoksifiye edici enzimlerin ekspresyonunu indükler ve güçlü antioksidan aktiviteye sahiptir.

​​​​​​​

Citrus türleri:

  • Majör Citrus flavonoitleri, kersitrin (kersetin-3-O-ramnozit), rutin (kersetin-3-O-rutinozit), tangeritin ve hesperetinin kanseri önleme potansiyelleri araştırılmaktadır.
  • Kersetin, naringenin ve hesperetin sinerjistik mekanizma ile MDA-MB-435 meme kanseri hücre hatlarında proliferasyonu inhibe etmiştir.

​​​​​​​

Morinda citrifolia (Noni meyvesi, Hint dutu):

  • Geleneksel Tahiti tıbbi bitkisidir.
  • Şimdilik çalışmalar in vitrodur fakat MCF-7 hücrelerinde etkinlik görülmektedir.
  • HER2-pozitif meme kanseri modelinde tümör hacmini ve ağırlığını önemli derecede azaltabilmiştir.
  • Alnoni® isimli ticari meyve suyu ise tümör hücrelerine karşı sitotoksik etkili bulunmuş ve meme karsinomu tedavisinde tek veya doksorubisin ile birlikte kullanımı önerilmiştir.

​​​​​​​

Punica granatum (Nar):

  • Meme kanseri hücre hatlarında nar ekstresinin anjiogenezi, invazyonu ve hücre büyümesini inhibe ettiği ve apoptozu indüklediği görülmüştür.
  • Nar ekstresi ile önceden muamele edilen MCF-7 hücreleri daha sonra östrojene maruz bırakılmıştır. Çalışma sonunda nar ekstresinin, ERα reseptörü aracılığıyla etkili olduğu ve meme dokusunda kardiyovasküler sistem, uterus ve iskelet sistemine hiçbir zararlı etki olmaksızın antiöstrojenik aktivite gösterdiği saptanmıştır.

​​​​​​​

Vaccinum macrocarpon (Cranberry Suyu = Turna yemişi):

  • Ortamda % 6,7 oranda Cranberry suyu ile MCF-7, MDA-MB-231, MDA-MB-435 hücre hatlarında 20 saat inkübasyon sonucu, hücre popülasyonunun %20’sinde hücre ölümü indüklenmiştir.
  • Cranberry suyu, flavonoit, antosiyanin, proantosiyanin ve basit fenolik yapılarca zengindir.

​​​​​​​

Olea europea (Zeytin):

  • Polifenolik antioksidan oleuropein ve hidrolize türevleri, MCF-7 hücrelerine karşı etkili bulunmuştur.
  • Oleuropein ve hidroksitirozolün kanser hücreleri ile normal hücreleri ayırabildiği ve sadece kanser hücrelerinin proliferasyonunu inhibe edip apoptozu indüklediği görülmüştür.
  • Oleuropein ve hidroksitirozol, östradiole benzer aromatik halka taşımakta ve dolayısıyla reseptörlere bağlanmak üzere östrojenler ile yarışır.  

Polifenolik bileşiklerin, NF-kB inhibisyonu dahil birçok antienfalamatuvar yanıtta değişikliğe neden olduğu ve böylece tümörün mikro çevresinde kanser hücrelerinin progresyonunu engellediği şeklinde polifenolik bileşiklerin etkisi açıklanmıştır.

 

Probiyotikler:

  • 2018-2019 yılları arasında evre I ve III memem kanseri olan ve kemoterapi gören 159 hastaya ( epirubisin+ siklofosfamid, epirubisin+ siklofosfamid+dosetaksel, dosetaksel+siklofosfamid almakta olan) günde 2 defa 3 er kapsül BIFICO -Bifidobacterium longum ( ≥1x107 CFU/210mg), Lactobacillus acidophilus ( ≥1.0 x107 CFU/210mg) and Enterococcus faecalis ( ≥1.0 x 107 CFU/210mg) verilmiştir. Hastaların 9 farklı fekal metabolitleri incelenmiştir. (bunların arasından p-Mentha-1,8-dien-7-ol, Linoelaidyl carnitine and 1-aminocyclopropane-1-carboxylic acid kognitif olarak ilişkili bulunmuştur. ) Probiyotik takviyeleri özellikle p-“Mentha-1,8-dien-7-ol” seviyelerini arttırarak olumlu katkı yaptıüı düşünülmektedir. Fakat bu tek merkezli çalışma tek başına yeterli değildir.

​​​​​​​

Omega 3:

Şekil: http://dx.doi.org/10.1016/j.bmhimx.2016.11.001

  • Daha önceki çalışmalarda omega 3 ün nükleer faktör B, AMPK/SIRT1 aktivasyonu, siklooksijenaz yolağının modülasyonu, protektin, maresin, resolvin gibi yeni antiinflamatuvarın up regülasyonu üzerinden antineoplastik etki ettiği gösterilmiştir
  • VEGF (vascular endotelyal growth factor)  ve PDGF (platelet derived growth factor) ve prostoglandin E2 üzerindeki etkinliği ile beraber birçok anjiojenik mediyatör salınımını da inhibe eder
  • Omega 3 kanser mekanizma etkileri
  • Büyüme sinyal yolaklarını inhibe eder: EGFR, protein kinaz C, Ras, NFkB,  insülin benzeri büyüme faktörü
  • Kanser hücre apoptoz indüksiyonu: peroksizom proliferatör aktive reseptör, NFkB ve BCl-2 ailesi.
  • Anjiojenezis azaltılması: VEGF ve PDGF nin stimule ettiği hücre proliferasyonu, migrasyonu, tubül formasyonu ve NO üretimi aracılığı) ile metalloproteinaz (matris metaloproteinazlar, kalsiyum bağımlı çinko içeren endopeptidazlar olan metaloproteinazlardır) inhibisyonu ve nekroz faktör B ve beta katenin hücre sinyalini baskılar.  
  • Hücre hücre adhezyonunu azaltır: Rho-GEF yolağı kullanır. ICAM (intraselüler adhezyon molekülü)  ve VCAM (vasküler hücre adhezyon molekülü)  ekpresonunu azaltır.
  • COX2 için alternatif subsrat oluşumu: PGE2  formasyonu engelleme
  • Hücre membran yapısına katılır ve hücre membran yapısındaki tüm iletişimin doğru olmasını sağlar.
  • Reaktif oksijen türlerini arttırarak kanser hücresinin serbest radikal hasarı almasını sağlar.
  • Antienflamatuvar etkili yeni moleküllerin sentezini uyarır: resolvin gibi

Şekil: https://www.lipidmaps.org/resources/lipidweb/lipidweb_html/lipids/fa-eic/eicresol/index.htm

 

Omega 6 protumör mekanizması:

  • Lipid peroksidasyonu: reaktif oksijen türlerinin üretimini arttırır
  • 17- beta östradiol epoksidasyonunu indükler
  • Diğer bileşiklerin genotoksik etkilerine katkıda bulunur.

​​​​​​​

Endocannabioid ve türevleri:

  • Endokannabioidler (eCB)  endojen olarak omega 3 ve 6 dan sentezlenir.
  • Dokosahekzaenoil etanolamid (DHA-EA ya da synaptamide), dokosaheksaenoil- gliserol (DHG), eikozapentaenoil etanolamid (EPA-EA) ve eikozapentaenoilgliserol (EPG) omega 3 ten sentezlenen endokannabioid türevleridir.
  • Ayrıca  omega 3 temelli eCB benzeri moleküller omega 3 yağ asitlerinin nörotranmitterler ile konjugasyon (birleşim) oluşturmasından kaynaklanır ki bunlara örnek olarak

Dopamin-DHA-serotonin (DHA-5HT)

DHA-dopamin (DHA-DA)

EPA-serotonin ( EPA-5HT)

EPA-dopamine (EPA-DA) verilebilir.  Bu yolak ise merkezi sinir sistemi üzerinden kanser ağrılarını azaltmada ya da hastalığa bağlı psikolojik bozukluklarda yardımcı olabilir.

 

Kaynaklar:

  1. https://turkcer.org.tr/files/publications/93/92df9b069dd3392e431da026cb3701e7.pdf#page=308
  2. https://www.bezelyedergi.net/post/meme-kanseri
  3. Çapanoğlu G, Bakar E. Meme Kanseri ve Meme Kanseri Metastazında Rol Oynayan Moleküler Prognostik Faktörler. Cumhuriyet Üniv. Sağ. Bil. Enst. Derg. 2018 (3)2: 40-48
  4. Akyolcu N e al. Recent Developments in Breast Cancer. DOI: 10.5152/hsp.2019.440012
  5. Özgüç  et al. Medıcınal Plants and Theır Secondary Metabolıtes Effectıve Agaınst Breast Cancer. Ankara Ecz. Fak. Derg. / J. Fac. Pharm. Ankara, 42(2): 42-62, 2018
  6. Tanyeri P et al. Incidence of Unlicensed And Off-Label Drug Use in Breast Cancer Therapy İn Turkey: Assessment of Legislative and Regulatory Policy. Sakarya Med J 2018, 8(4):847-853
  7. Yangın S et al. Onkolojik ilaç geliştirilmesinde yeni nesil dizileme teknolojisine dayalı farmasötik uygulamalar. Turk Hij Den Biyol Derg, 2019; 76(3): 473 – 486
  8. Bayram Z. Meme Kanserli Kemoterapi Alan Hastalarda Semptomların ve Bakım gereksenimlerinin Değerlendirilmesi. 2012
  9. Malik j.A. et al. Drugs repurposed: An advanced step towards the treatment of breast cancer and associated challenges. Biomedicine & Pharmacotherapy 145 (2022) 112375
  10. Javanbakht M, Tahmasebzadeh S, Cegolon L et al. Oncolytic viruses: A novel treatment strategy for breast cancer. Genes & Diseases, https://doi.org/10.1016/j.gendis.2021.11.011
  11. Yong Li et al. Post-Diagnosis use of Antioxidant Vitamin Supplements and Breast Cancer Prognosis: A Systematic Review and Meta-Analysis. Clinical Breast Cancer, Vol. 21, No. 6, 477–485. 2021
  12. Z. Juan et al. Probiotic supplement attenuates chemotherapy-related cognitive impairment in patients with breast cancer: a randomised, double-blind, and placebo-controlled trial. European Journal of Cancer 161 (2022) 10-22
  13. Kalluru H. Et al. Turmeric supplementation improves the quality of life and hematological parameters in breast cancer patients on paclitaxel chemotherapy: A case series. Complementary Therapies in Clinical Practice 41 (2020) 101247
  14. Huerta-Yépez S. et al. Role of diets rich in omega-3 and omega-6 in the development of cancer. Bol Med Hosp Infant Mex. 2016;73(6):446---456
  15. Watson J.E. et al. Emerging class of omega-3 fatty acid endocannabinoids & their derivatives. Prostaglandins and Other Lipid Mediators 143 (2019) 106337
  16. Alves P. Et al. Cannabis sativa: Much more beyond Δ9 -tetrahydrocannabinol. Pharmacological Research 157 (2020) 104822


Dosya

Özgür Köşe

Dünyada Eczacılık

Sektörel Bakış

Çepeçevre

Kültür Sanat