KANSER TEDAVİSİ

  1. Kemoterapi/ antineoplasitk ilaçlar (alkilleyici ajanlar, kortikosteroidler, anti metabolitler, anti tümör antibiyotikler, mitotik inhibitörler ve topoizomeraz inhibitörler)
  2. Radyoterapi (Hastalığın ve hastanın özelliklerine bağlı olarak 3 Boyutlu Konformal Radyoterapi (Three Dimensional Conformal Radiotherapy-3D-CRT), Konformal Proton Işın Radyasyon Terapi (Conformal Proton Beam Radiation Therapy), Yoğunluk Aracılı Radyoterapi (Intensity Modulated Radiotherapy-IMRT), Görüntü Rehberliğinde Radyoterapi (Image Guided Radiotherapy-IGRT)
  3. Cerrahi
  4. Hormon terapi
  5. Biyolojik yöntem

ANTİNEOPLASTİK İLAÇ SINIFLAMASI

  • Neoplazi: yeni oluşum demektir. Tıp dilinde tümör anlamında kullanılır. İyi (bening) ve kötü (malign)  hutlu olabilir.
  • Bening tümör: büyüme denetiminde azalma olsa da yerel dokuları istila etmez, invazyon yapmaz, genelde kapsül oluştururlar fakat sinir sistemi, damar ve kanallara basınç yaparak hastalık belirtisi oluşturabilirler. Zamanla malign tümörlere dönebilir ya da kendiliğinden küçülme gösterebilir. Kontrolde kalınması gerekir. Yavaş büyür. Büyüme şekli ekspansiftir (hacim ve yüzeyce genişleme) Genelde köken aldığı dokuya benzer.
  • Malign tümörler vücudun başka bölgesine yayılım göstrebilir. Ve 2. Tümöre sebep olabilir buna metastaz denir. Kapsül oluşturmazlar ve başka dokularda yayılmak için dolaşım sistemine katılılıp, gittiği dokuda kansere sebep olur. İnfiltratif (sızma) şeklinde büyür. Hızlı büyür.
  • Antineoplastik kemoterapi ana ilkesi: hastanın\konakçının normal hücrelerine zarar vermeden tümör hücresi büyümesi ve çoğalmasını durdurmak veya onları yok etmektir.
  • Etkileri daha çok sitotoksiktir (hücre ölümü) . Daha seyrek olarak sitostatik etki (hücre büyümesini durduran) gösterir. Kanserli hücrede diferansiasyon indüklenmesi (farklılaşmanın tetiklenmesi) en az gösterdiği etkidir.
  • İlaçların çoğu nükleotit sentezini inhibe ederek engeller. (hücre içine etkili) Fakat çoğu kanser hücresinin hücre membranının ilaca geçirgen olmaması nedeniyle ekstra bir dirençte ilacın hücre içine geçişinde görülür.
  • Kanserli hücreye spesifik etkide değildir. Fakat kanser hücreleri bölünme hızından dolayı antineoplastik ilaçlara daha duyarlıdır.  Sağlıklı hücreleri de etkiler ama en çok etkilediği hücreler; kemik iliği (eritrosit\ lökosit oluşumu), gonadlar, GI kanal (epitel tabakası idamesi) deri ( kıl folikülleri) dir.
  • Bazılarının immunosupresif etkileri vardır.
  • Terapötik indeksleri antimikrobik ilaçlara göre düşüktür.
  • Toksisiteleri fazladır. (hepatotoksisite, nefrotoksisite, nörotoksisite, myelotoksisiste, GI toksisite, kusma ve saç dökülmesi)
  • Mutajenik, teratojenik ve karsinojenik etkileri vardır.
  • Direnç en önemli sorundur!

Direnç gelişim mekanizmları:

  • DNA tamirinde artış (sisplatin ve alkilleyici ajanlarda önemli)
  • Hedef enzimlerde değişiklik (metotreksat-dihidrofolat redüktaz)
  • Antineoplastik ilaçların çabuk parçalanması (pürin-merkaptopurin, tioguanin ve pirimidin –sitarabin, fluorourasil -antimetabolitlerine direnç)
  • Yakalayıcı maddelerin oluşumu (bleomisin, sispilatin, antrasiklin dirençleri- tümör hücreleri glutatyon gibi tiyol yakalayıcı madde yapımını arttırır)
  • Prodroğu aktif metabolitine çeviren tümör hücre enzimlerinde aktivitenin azalması (pürin ve pirimidin alkaloidleri)
  • İlaçların hücrede birikiminin azalması (p glikoprotein sentezi artışı- MDR-1 geni)
  • Çoğu santral sinir sistemine giremez. Böyle durumlarda ışın tedavisi\ intratekal uygulama yapılır.

  • Genel olarak 6 gruba ayrılırlar;
  • Alkilleyici ajanlar
  • Antimetabolitler
  • Bitkisel kaynaklı ilaçlar
  • Antitümör antibiyotikler
  • Hormonlar ve hormon antagonistleri (bazı kaynaklarda hormonlar antineoplasitkler dışında  işlenir)
  • Diğer ilaçlar

ALKİLLEYİCİ AJANLAR:

  • DNA’nın transkripsiyonunu engelleyerek protein üretimini baskılayan ajanlardır.
  • DNA’ nın alkillenmesi esas olup, alkillenen DNA (yapıya etil, metil, propil gibi alkil gruplarının kovalent olarak bağlanması) da hatalar oluşur.
  • Yapısı bozulan DNA yı onarmaya çalışan enzimler, DNA da kırıklar oluşturur ve onaramaz. Böylece DNA replikasyonu ve RNA transkripsiyonu engellenmiş olur.
  • DNA, protein ve enzimleri alkillenmesi ile de  hücre solunumu ya da ara metabolizmayı bozulur.
  • Hücre dögüsünün dönemlerine özel değildir. Yani mitoz ya da interfazdan herhangi bir evreyi özel olarak bloke etmez.
  • DNA onarımı kapasitesi malign hücrede arttırılır ise bu grup ilaçlara direnç gelişimi görülür. 
  • Bu ajanlar akciğer, over, meme kanserleri, lösemi, multipl miyelom ve başka birçok hastalıkta başarıyla kullanılmakta olup, alkil sülfonatlar, nitrozüreler, traizenler, nitrojen hardalları, etilenamin ve metilenamin olmak üzere 6 alt gruba ayrılırlar.
  1. Azotlu hardallar

Siklofosfamid (endoxan) (akut ve kronik lensfositik lösemi)

İfosfamid

Mekloretamin (mustargen)

Klorambusil (leukeran) (kronik lenfositli lösemi)

Mefalan (alkeran)  (multiple myelom)

  1. Etileniminler ve metilmelaminler (AC tümörlerinde kulanılır)

Thiotepa

Trietilenmelamin

Aziridin, altretamin

  1. Alkilsülfonat

Busulfan (myleran) (Kronik miyelositer lösemi tedavisinde)

  1. Nitrozoüreler (SSS geçer, beyin tümörlerinde)

Karmustin(BiCNU)

Lomustin (CiNU)

Semustin (MeCCNU)

fotemustin

Streptozotosin(Zanosar)

  1. Triazen ve Hidrazen Türevleri (yumuşak doku sarkomlarında)

Dakarbazin (DTIC)

Prokarbazin (Natulan)

KORTİKOSTEROİDLER

  • Kortikosteroidler (glukokortikosteroid olarak da bilinirler), yangıyı (enflamasyon) azaltmak ve bağışıklık sistemini baskılamak ve kanserli hücreleri baskılamak üzere kullanılan steroid benzeri ilaçlardır.
  • İnhale kortikosteroidlerin kullanımının kronik obstrüktif akciğer hastalığı (KOAH) olan bireylerde akciğer kanseri riskinin azalttığı gösterilmiştir . Prednizon ve Deksametazon kortikosteroidlere örnek ilaçlardan yalnızca ikisidir.

ANTİMETABOLİT AJANLAR:

  • Nükleik asit senteinde yer alan metabolitlerin antagonistidir. DNA sentezi inhibe eder.  
  • Hücrenin sentez (S) fazında apotozu tetikleyebilirler.
  • Anti-metabolitler;
  1. pürin ve pirimidin analogları
  2. nükleozid analogları
  3. nükleotid analogları
  4. antifolatlar olarak ayrılabilir.
  • Örneğin, 5- florourasil (5-FU) meme, baş boyun, adreanl, gastrik ve başka birçok kanserin tedavisinde kullanılan ve DNA sentezini baskılayan bir pirimidin bazıdır.
  • Gemsitabin, Fludarabin, Merotraksat gibi anti-metabolitlerin çeşitli kanserlerin tedavisinde etkin şekilde kullanıldığı bilinmektedir.
  • Bu ilaç grubuna ne zaman direnç gelişir?:
  1. İlacın hücre içine girişi yetersiz
  2.  İlacın hücre içinde aktif metabolitine dönüşümü azalmış
  3. Hücre içinde inaktif metabolitlere dönüşüm artmış
  4. İnhibe edilen substrat artmış
  5. İnhibe edilen substrat yapısı değişmiş
  6. İnhibe edilen reaksiyon başka bir metabolik yoldan devam etmektedir. Yani birçok yoldan direnç gelişebilir.
  • Metabolit sentezi ile ilgili enzimleri irreversible olarak inhibe eder.
  • Döneme özgü ilaçlardır.
  • Çoğalma fraksiyonu yüksek tipteki tümörlere etkilidir.
  1. Folik Asit Antimetabolitleri:
  • Metotreksat, etkisini dihidrofolat redüktaz enzimine bağlanarak, reaksiyonu dihidrofolatın folik asidin aktif formu olan tetrahidrofolata dönüşümü aşamasında engelleyerek gösterir.

NOT: Metotreksatın 2. Bir etki mekanizması daha vardır. Bu mekanizmada mikrotübüllere bağlanır (hücre iskeleti) bu şekilde sentromer kaynağından mikrotübüller uzayamaz (alfa ve beta tubuline bağlanır) hücre iskeleti oluşmayan hücreler ölüme mahkumdur.

Akut lenfositik lösemi, meme, baş ve boyun kanserlerinde sık kullanılır.

  1. Purin Antimetabolitleri:  Akut lenfoblastik löseminin (ALL) idame tedavisinde kullanılır.

Merkaptopurin

6-Tiyoguanin

  1. Pirimidin Antimetabolitleri:

Sitarabin (Sitozin arabinozid ): deoksisitidin analoğudur. Akut non lenfositik lösemi tedavisinde tercih edilir. 

5-Fluorourasil(Fluoro -Uracil): Aktif metabolitleri aracılığı ile timidilat sentetazı inhibe ederek, hücre DNA ve RNA'sının yapısına girerek gösterir. Meme, over, kolorektal, pankreas ve gastrik karsinomda tercih ilaçtır.

Gemsitabin

BİTKİSEL KAYNAKLI ANTİNEOPLASİTİK İLAÇLAR

  • DNA’nın düzgün şekilde transkripsiyonunun yapılabilmesi için topoizomeraz adlı özel moleküller tarafından süper dönümler yaparak katlanmış ipliklerinin açılması ve düz bir hale getirilmesi gerekir.
  • Topoizomeraz inhibitörleri, bu özel molekülleri inhibe ederek DNA’nın transkripsiyonunu engeller. DNA’nın çift ipliğinde meydana gelen irreversible bir kırık nedeniyle hücrenin apoptoza gitmesine yol açan bir mekanizma devreye girmiş olur. İrinotekan ve Topotekan topoizomeraz I’i inhibe ederken, Teniposid ve Etoposid gibi ilaçlar topoizomeraz II’nin işlevini bozmada kullanılır.

DNA Topoizomerazlar: Sadece dönü sayıları farklı DNA’lar “Tapolojik olarak izomer” dirler ya da “TOPOİZOMER” dirler.

  • Mitoz metafaz dönemine özel olarak, mikrotübüller üzerinde etki gösterir iğ iplikçiklerinin oluşumunu engeller.
  • Mikrotübüller hücre yapılanmasında ve  bölünmesinde görev alan özel proteinlerdir. Bu proteinlere bağlanarak mikrotübül oluşmasını engelleyen ve böylece hücrenin mitoz fazına müdahale eden ajanlara mitotik inhibitör adı verilir. Mikrotübüller düzgün oluşamayınca hücreler de gerekli şekilde bölünemeyecek, yeni oluşan kromozomlar kardeş hücrelerin zıt kutuplarına çekilemeyecek ve hücre daha oluşmadan hasar görecektir.
  • Dosetaksel, Paklitaksel, Vinblastin gibi birçok mikrotübül oluşumunu engellemek üzere tasarlanmış ajanlar sayesinde meme, akciğer, prostat gibi birçok kanser türü başarıyla tedavi edilebilmektedir .
  • Podofilin alkoloidleri G2 faza etkilidir.

***Metotreksat mikrotubul etkili diğer ajandır!

  1. Vinka alkaloidleri: Mikrotübüllere etkinlik gösterir.

Vinblastin: Akut lenfositik lösemi, yumuşak doku tümörleri, hodgkin ve non-hodgkin lenfoma tedavisinde tercih edilir.

Vinkristin: Solid tümörlerin tedavisinde kullanılır.

Vinorelbin

  1. Taksanlar:

Paklitaksel: Over ve metastatik meme kanserinde, küçük hücreli akciğer kanserinde bazı baş ve boyun kanserlerinde tercih edilir.

  1. Epidofilotoksinler:

Podofilotoksin : Cilt kanserinde tecih edilir. Topoizomeraz etkinlik

Etopozid VP-16 : Küçük hücreli akciğer kanserinde tercih edilir. Topoizomeraz etkinlik, DNA topoizmeraz 2 inhibe eder.

Tenipozid vm-26: mitoz zehiridir.  Topoizomeraz etkinlik, DNA topoizmeraz 2 inhibe eder.

  1. Kamptotesin türevleri: İrinotekan ve topotekan: (topoizomeraz etkinlik) DNA topoizomeraz 1 inhibe eder.

ANTİBİYOTİKLER

  • Kanser hücre DNA sını bozar.
  • Radyomimetiktir.
  • Sadece parenteral kullanılır.
  • Bleomisin döneme özgü (G2 fazı) , diğerleri değildir.
  1. Antrasiklinler:

Etkinliğini gösterdiği 2 mekanizma vardır.

  1.  DNA topoizomerazların inhibisyonu
  2.  DNA ya enterkalasyon (DNA bazlarına bağlanma)  ile bağlanma

Daktinomisin ( bazı yumuşak doku kanserlerinde ve willm’s tümöründe (çocuklarda böbrek tümörüdür)

Doksorubisin (adriamisin) ( meme, akciğer kanseri, lenfoma ve akut lenfositik lösemi)

Daunorubisin ( akut lenfositik ve myelositik lösemi) (kardiyomyopati yapar)

Mitoksantron (doksorubisine benzer ama doksorubisine göre daha az kardiyak toksisite vardır)

İdarubisin

  1. Antrasiklin dışındakiler:

Bleomisin (Streptomyces verticillus türevi) ( testis tümörü, mesanenin yüzeyel kanseri, baş, boyun ve serviks kanserinde etkilidir ) (pnömonit ve uzun süre akciğer fibrozisi yapar)

Mitomisin (Streptomyces caaespitosus türevi)

Aktinomisin D ( Streptomyces parvulus türevi)

Şekil: https://epomedicine.com/medical-students/principles-of-chemotherapy

HORMON VE HORMON ANTAGONİSTLERİ

  • Prostat, meme ve endometriyum kanserlerinin tedavisinde kullanılan seks hormonlardır
  • Vücudun doğal yollardan ürettiği hormonun hücreye bağlanmasını ve kanser hücrelerinin büyümesini engellemektir.
  • Hormon tedavisinde kullanılan ilaçlar genel olarak 3 alt gruba ayrılabilirler.
  1. Hormon sentez inhibitörleri:
  • Bunlar hormonun üretildiği yerde sentezi baskılayarak görev yaparlar. Kendi içlerinde ikiye ayrılabilirler.
  1. Aromataz inhibitörleri
  2. gonadotropin salgılayan hormon (GnRH) analogları.
  • Aromatazlar menopoz dönemindeki kadınlarda androjenleri östrojene çevirmekten sorumlu olan enzimlerdir.
  • Aromataz inhibitörleri bu dönüşümü baskılayarak östrojen seviyesini düşürmeyi ve hücre büyümesini engellemeyi sağlar.
  • Anastrazol, letrozol, eksemastan, formestan gibi ilaçlar östrojen reseptörü pozitif olan meme kanserli hastaların tedavisinde kullanılmakta ve meme kanserine bağlı ölümü azaltmaktadır.
  • Gonadotropin salgılayan hormon analogları(löpralid asetat, goserelin asetat)  ise organları kimyasal olarak kısırlaştırıp (kastrasyon) over ve prostat kanserlerinin tedavisinde kullanılır. Erkeklerde testosteron kadınlarda ise östrojenin üretilmesi baskılanır .
  1. Hormon reseptör antagonistleri:
  • Hormonun hücre üzerindeki reseptöre bağlanıp o hormonun bağlanmasını engelleyen ve böylece hücre içine büyüme sinyali gitmesini engelleyerek hücrenin büyümesini durduran moleküllerdir.
  • Anti-androjenler ve anti-östrojenler olarak ikiye ayrılırlar.
  • Testosteronun üretilebilmesi 17α-hidroksilaza ihtiyacı vardır. Anti androjenler 17α-hidroksilazı bloke edip testosteron üretimini engellerler. Bicalutamid, flutamid gibi ilaçlar kullanılabilir.
  • Seçici östrojen reseptör modülatörü (SERM) olarak bilinen ilaçlar ile hormon reseptör pozitif meme kanseri (Tamoksifen), metastatik meme kanseri (Fulvestrant), postmenapozal kadınlarda ileri evre meme kanseri (Toremifen) gibi ilaçlar kullanılarak tedavi yapılabilir.
  1. Hormon takviyesi:
  • Bazı durumlarda, alıcıları bloke etmek yerine dışarıdan hormon takviyesi vererek seviyeleri arttırmak ve böylece kanser hücreleri üzerinde sitotoksik bir etki oluşturmak tercih edilebilir.
  • Progestin gibi sentetik progestojenler meme, prostat ve endometriyum kanserlerinde kullanılırken, sentetik östrojenler (dietilstilbestrol-DES) gibi ilaçlarla testosteron üretimi baskılanarak prostat kanserinin tedavisinde kullanılabilirler.
  • Bazen baskılayıcı, çoğu zaman uyarıcıdır.
  1. Glukortikoid hormonlar: (Lenfoid dokuda proliferasyonu inhibe ederler. Radyoterapide ödemin önlenmesinde, kemik metastazlarına bağlı hiperkalseminin tedavisinde)
  2. Östrojenler (Lüteinizan hormonun etkilerini bloke ederek prostat dokusunun büyümesini engeller. Testislerdeki androjen sentezini azaltır.)
  3. Progestinler( Endometrium karsinomu, metastatik renal karsinom ve meme kanserinde kullanılır. Antiöstrojenik)
  4. Gonodotropin salgılatıcı hormon (GnRH)( androjen,östrojen sentezini azaltır. (Prostat kanserinde.)
  5. Tamoksifen (östrojen antagonistidir)
  6. Flutamid, Nilutamid ve Finasterid (Prostat kanserinde, antiandrojen)

 

  1. LHRH (LUTEİNİZİNG HORMON RELEASİNG HORMON)- GnRH (GONADOTROPİN RELEASİNG HORMON) ANALOGLARI
  • Premenopozal meme kanserli hastalarla ileri evre prostat kanseri tedavisinde kullanılır. Goserelin ve leuroprolid sentetik LHRH analoğu olan ilaçlardır.
  • Doğal LHRH hipotalamustan sentezlenen ve ön hipofizden LH ve FSH salınımını uyaran bir dekapeptitdir. 
  • Farmakolojik düzeyde LHRH, önce LH ve FSH ve bunlara bağlı olarak over ve testisten seks hormonları sentezini artırır.  Bu 2-4 hafta sürebilir ve ardından reseptör down regülasyonu gelişir ve gonadlardan hormon sentezi inhibe olur.
  • İlacın uygulandığı süre içinde hastalarda geçici medikal kastrasyon ortaya çıkar. İlaç kesilince seks hormonu sentezi normale döner. Uygulamanın ilk2-4 haftasında metastatik hastalarda klinik bulgularda artış gözlenebilir, bu duruma” flare etki” denmektedir.
  • Polipepid yapısından ötürü oral yolla etkisizdir,  cilt altı yolla uygulanır.
  • Yan etkileri: Her iki cinste de en sık ateş basması ve libido kaybı görülür. Kadınlarda amenore, erkeklerde impotans, jinekomasti ve testiküler atrofi ortaya çıkar. Kardiyak yan etkileri önemlidir, iskemi, aritmiler ve hipertansiyon görülebilir.  Bunların yanında osteoporoz, hiperlipidemi de görülebilir.
  1. ANTİÖSTROJENLER- TAMOKSİFEN
  • Antiöstrojenler içinde en yaygın kulanılan ajan tamoksifendir. 
  • Menopozal durumdan bağımsız olarak meme ve endometrium kanserinde etkilidir.
  • Fulvestrant da tamoksifene dirençli hastalarda etkinliği olan saf antiöstrojen ilaçtır.
  • Östrojen reseptörü  blokajı yanında, menopozal duruma göre  farklı östrojenik ve nonendokrin etkileri vardır. 
  • Oral yolla etkilidir.
  • Karaciğerde aktif metabolitlerine dönüşür ve pek çok ilaçla farmakokinetik etkileşimi tanımlanmıştır.
  • Yan etkileri: En sık olarak ateş basması, bulantı-kusma görülebilir. Vaginal kanama,  endometrium kanseri riskinde artış postmenopozal hastalarda ortaya çıkabilir. Jinekolojik yan etkileri nedeniyle hastaların düzenli olarak pelvik muayene ve ultrasonografi ile endometrium kalınlığı ölçülerek yıllık izlemi gereklidir. Seyrek olarak lökopeni, venöz tromboz, GİS yan etkileri, göz toksisitesi görülebilir.
  • Postmenopozal kadınlarda kardiyovasküler sistem ve kemik yoğunluğu üzerinde olumlu etkisi vardır. 
  1. AROMATAZ İNHİBİTÖRLERİ
  • Postmenopozal kadınlarda ana östrojen kaynağı yumurtalıklar değildir. Adrenal bez, perferik yağ dokusunda androjenlerden aromataz enzimi aracılığı ile sentezlenen östrojende kullanılır.
  • Aminoglutetimid ilk aromataz inhibitörüdür.
  • anastrozol ve letrozol (nonsteroid) ile eksemestan (steroid)  başlıca kullanılanlardır.
  • Temel olarak postmenopozal hastalarda etkilidir, premenopozal hastalarda LHRH ile birlikte kullanımı vardır.
  • Östrojen yapımında katalizör olan aromatazı inhibe ederek etki gösterirler.
  • Oral yolla uygulanırlar.
  • Etkinlik ve yan etki profilleri benzerdir..
  • Yan etkileri: En sık olarak ateş basması, eklem ve kas ağrıları görülür. Osteopeni ve osteoporoz ile kardiyovasküler sistemde yan etkiler ortaya çıkabilir.  Jinekolojik yan etkileri yoktur. Seyrek olarak tromboz, hiperlipidemi ve hepatik disfonksiyon izlenebilir.
  1.  ANTİANDROJENLER
  • İleri evre prostat kanseri tedavisinde kullanılan antiandrojen ajanlar nonstreoidal yapıda olan flutamiddir.
  • Androjen yapımını etkilemez.
  • Hücre içine androjen girişini ve hedef dokulara bağlanmasını engeller.
  • Tek başına ya da LHRH agonistleri ile birlikte kullanılabilir.
  • Oral yolla etkilidir.
  • Yan etkileri: En sık olarak ateş basması, libido kaybı, impotans, jinekomasti ve daha seyrek olarak diyare ve hepatik disfonksiyon görülebilir.

 

DİĞER ANTİNEOPLASTİKLER:

Şekil: DOI: 10.7759/cureus.18194

NOT:  ilaç mekanizmaları ile ilgili tüm detaylar ilgili kanser anlatımının içerisinde verilecektir.

Platin kompleksleri

  • Sitotoksik hedef DNA'dır.
  • Platin kompleksleri düşük klor konsantrasyonunun bulunduğu hücre içi gibi ortamlarda klor atomlarını yitirir ve DNA  da dahil olmak üzere makromoleküllerle bağlanırlar.
  • Oluşan platin-DNA kompleksleri (adduct formasyonu), DNA'nın replikasyonu ve trankripsiyon işlevlerini engelleyerek etki gösterir. Hücre ölümüne yol açan mekanizmalar iyi bilinmemekle birlikte, apopitosizin indüklendiği gösterilmiştir. 
  • Sisplatin, Karboplatin bu gruba örnek etken maddelerdir.
  • Testis, over, mesane, prostat, serviks, özofagus, akciğer, baş, boyun kanserleri gibi solid tümörlerin tedavisinde tercih edilir.

L-Asparaginaz : L-asparajinaz’ın, asparajin stokunu azaltması sonucu, tümör hücresinde protein sentezi ve sonuçta DNA ve RNA sentezi yapılamaz. Döneme özgü ilaçtır. Akut lenfositik lösemide tercih edilir. Bakteriyel bir enzimdir.

Hidroksiüre: Ribonükleozid redüktaz enzimini inhibe ederek DNA sentezi inhibisyonu yapar. “S” dönemine özgüdür. Antimetabolit sentetik ilaçtır.

Thalidomide: Kanser hücrelerinin gelişimi için ihtiyaç duyduğu kan damarları yapımını (angiogenesis) engeller.

KAYNAKLAR

  1. Li Y. Et al. LncRNA SNHG5: A new budding star in human cancers. Gene 749 (2020) 144724
  2. Taefehshok S et al. Cancer immunotherapy: Challenges and limitations. Pathology - Research and Practice 229 (2022) 153723
  3. Baykara O. Kanser Tedavisinde Güncel Yaklaşımlar. Balikesir Saglik Bil Derg Cilt:5 Sayı:3 Aralık 2016
  4. Gürel Ç,  Nursal A,Yiğit S. Epigenetik ve Kanser. Turkiye Klinikleri J Radiat Oncol-Special Topics 2016;2
  5. Yokus B. ve Ülker D.Ü.  Kanser BiyokimyasI. Dicle Üniv Vet Fak Derg 2012: 1(2): 7-18
  6. Mehmet Ali KISAÇAM, Penbe Sema TEMİZER OZA. Kanser Hücrelerinin Metabolik İhtiyaçları ve Bağımlılıkları. F.Ü.Sağ.Bil. Vet.Derg.  2017; 31 (1): 67 - 72  http://www.fusabil.org
  7. Dosan L, Dicle A. Sinyal iletimi mekanizmaları ve kanser. Hacettepe Tıp Dergisi 2004; 35:34-42
  8. Tıbbi Onkoloji. Editör:  Prof. Dr. Fikri İçli.   ANTIP Yayınları.
  9. Harrison's Principles of Internal Medicine 19th. Edition
  10. Fuente B. Et al Marine resources and cancer therapy: from current evidence to challenges for functional foods development. Current Opinion in Food Science 2019, 44:100805


Dosya

Özgür Köşe

Dünyada Eczacılık

Sektörel Bakış

Çepeçevre

Kültür Sanat