Uzm.Ecz. Sevil Ağalar Altınel

Keneler son yıllarda yaz aylarında, gerek basın gerekse sosyal medyada gündeme gelen bazıları ölümle sonuçlanabilen önemli bir problem… Ölüm vakalarının çoğunluğunun nedeni ise Kırım Kongo Kanamalı Ateşi.. Bunun dışında Lyme Hastalığı ise yine kenelerin neden olduğu tedavi edilmediğinde veya tedavi geciktiğinde hayati problemlere neden olabilecek bir hastalık.

Hayvanlarda ölümle sonuçlanmayan ama insanlarda ender de olsa ölüme neden olabilen keneler konusunda kısa bilgilendirme yazım umarım siz değerli meslektaşlarıma faydalı olur.

Keneler (Ixodida), dünya genelinde enfeksiyon hastalıklarını yayma açısından en önemli kan emici eklembacaklı grubudur. Sadece Amerika Birleşik Devletleri'nde yılda yaklaşık 300.000 kişiyi etkilediği tahmin edilen Lyme hastalığına neden olmaktadır.

Keneler, örümcekler ve akarlarla aynı sınıfta (Arachnida) yer alırlar. Tıpkı örümcekler gibi vücutlarında 6 yerine 8 bacak bulunur. Baş, gövde, karın gibi belirgin bölgelere sahip değildirler; vücutları birleşiktir. Zorunlu kan emici olarak beslenmek için konakçıya (insan, hayvan) ihtiyaç duyarlar.

Dünya genelinde 720 sert kene (Ixodidae) ve 186 yumuşak kene (Argasidae) türü tanımlanmıştır. Özellikle tropikal ve subtropikal bölgelerde, hayvancılık sektöründe milyarlarca dolarlık ekonomik kayıplara yol açmaktadırlar.

Keneler başta memeliler olmak üzere tüm omurgalı canlılardan kan emerler. Sivrisineklerden sonra hastalık yayma kapasitesine sahip eklembacaklılar olarak keneler karşımıza çıkmaktadır.

Kenelere daha çok otluk, kırsal alanlar, nemli ve gölgeli yerler, tarım ve hayvancılıkla uğraşılan alanlarda  sıklıkla rastlanmaktadır.

Kenelerin Neden Olduğu Hastalıklar Nelerdir ?

Keneler; bakteri, virüs ve protozoon gibi çeşitli patojenleri taşıyabilir ve insanlara ısırıkları yoluyla bu hastalıkları bulaştırabilirler.  Hastalıklar zoonotik olup bazıları öldürücü olabilir.

1. Lyme Hastalığı

  • Etken: Borrelia burgdorferi (bakteri – spiroket)
  • Vektör: Ixodes ricinus (Avrupa), Ixodes scapularis (Kuzey Amerika)
  • Hastalık Tipi: Bakteriyel – sistemik enfeksiyon
  • Klinik Bulgular:
    • Erken dönemde "erythema migrans" (boğa gözü şeklinde döküntü)
    • Yorgunluk, ateş, baş ağrısı, kas-eklem ağrıları
    • Geç dönemde: artrit, kalp bozuklukları, nörolojik semptomlar
  • Tedavi: Doksisiklin, amoksisilin gibi antibiyotikler

2. Kırım-Kongo Kanamalı Ateşi (KKKA)

  • Etken: Nairovirüs (Bunyaviridae ailesi)
  • Vektör: Hyalomma marginatum
  • Hastalık Tipi: Viral – kanamalı ateş sendromu
  • Klinik Bulgular:
    • Ani başlayan yüksek ateş, kas ağrıları
    • Burun ve diş eti kanamaları
    • Karaciğer fonksiyon bozukluğu, peteşi, iç kanama
    • Yüksek ölüm oranı (%10–40)
  • Tedavi: Destekleyici tedavi, ribavirin (etkinliği tartışmalı)

3. Anaplazmoz (Human Granulocytic Anaplasmosis)

  • Etken: Anaplasma phagocytophilum (bakteri)
  • Vektör: Ixodes türleri
  • Hastalık Tipi: Bakteriyel – sistemik enfeksiyon
  • Klinik Bulgular:
    • Ateş, baş ağrısı, kas ağrıları
    • Lökopeni, trombositopeni
    • Nadiren ağır komplikasyonlar
  • Tedavi: Doksisiklin

4. Ehrlichiozis

  • Etken: Ehrlichia chaffeensis, Ehrlichia ewingii
  • Vektör: Amblyomma americanum
  • Hastalık Tipi: Bakteriyel – sistemik enfeksiyon
  • Klinik Bulgular:
    • Ateş, baş ağrısı, bulantı, yorgunluk
    • Kan hücre düşüklüğü (pansitopeni)
    • Karaciğer enzim yüksekliği
  • Tedavi: Doksisiklin

5. Babesiyoz

  • Etken: Babesia microti, Babesia divergens (protozoon)
  • Vektör: Ixodes scapularis
  • Hastalık Tipi: Protozoal – sıtma benzeri hastalık
  • Klinik Bulgular:
    • Ateş, terleme, anemi, sarılık
    • Bağışıklığı baskılanmış bireylerde ölümcül olabilir
  • Tedavi: Atovakvon + azitromisin kombinasyonu

6. Rocky Mountain Benekli Ateşi

  • Etken: Rickettsia rickettsii (bakteri)
  • Vektör: Dermacentor variabilis, Dermacentor andersoni
  • Hastalık Tipi: Rikettsiyal enfeksiyon – sistemik damar iltihabı
  • Klinik Bulgular:
    • Yüksek ateş, baş ağrısı, döküntü
    • Damar duvar hasarı – yaygın peteşi
    • Tedavi edilmezse ölüm oranı yüksektir
  • Tedavi: Doksisiklin

7. Tularemi

  • Etken: Francisella tularensis (bakteri)
  • Vektör: Dermacentor, Amblyomma, Ixodes
  • Hastalık Tipi: Bakteriyel zoonoz
  • Klinik Bulgular:
    • Deride ülser, lenf bezlerinde büyüme
    • Ateş, halsizlik, baş ağrısı
  • Tedavi: Streptomisin, gentamisin, doksisiklin

8. Powassan Virüsü Enfeksiyonu

  • Etken: Powassan virus (Flavivirüs ailesi)
  • Vektör: Ixodes cookei, Ixodes scapularis
  • Hastalık Tipi: Viral ensefalit
  • Klinik Bulgular:
    • Baş ağrısı, kusma, bilinç değişikliği
    • Ensefalit, menenjit
    • Kalıcı nörolojik hasar veya ölüm olabilir
  • Tedavi: Destekleyici (spesifik tedavisi yok)

9. Tick-Borne Encephalitis (TBE) – Kene Kaynaklı Ensefalit

  • Etken: Tick-borne encephalitis virus (Flavivirüs)
  • Vektör: Ixodes ricinus
  • Hastalık Tipi: Viral ensefalit
  • Klinik Bulgular:
    • Ateş, halsizlik, baş ağrısı
    • İkinci fazda: ensefalit, bilinç değişikliği
    • Aşı ile korunma mümkündür (özellikle Avrupa'da yaygındır)

KENELERİN NEDEN OLDUĞU HASTALIKLAR

 

Hastalık Adı

Etken Tipi

Belirtiler

Tedavi

Lyme Hastalığı

Bakteri

Boğa gözü döküntü, nörolojik sorunlar

Doksisiklin

Kırım-Kongo Kanamalı Ateşi

Virüs

Ateş, kanamalar, karaciğer yetmezliği

Destekleyici

Anaplazmoz

Bakteri

Ateş, kas ağrısı, lökopeni

Doksisiklin

Ehrlichiozis

Bakteri

Pansitopeni, yorgunluk

Doksisiklin

Babesiyoz

Protozoon

Anemi, sarılık

Atovakvon + Azitromisin

Rocky Mountain Benekli Ateşi

Bakteri

Peteşili döküntü, damar iltihabı

Doksisiklin

Tularemi

Bakteri

Deri ülseri, lenf bezi büyümesi

Streptomisin vb.

Powassan Virüsü

Virüs

Ensefalit, bilinç kaybı

Destekleyici

Kene Kaynaklı Ensefalit (TBE)

Virüs

Baş ağrısı, ensefalit

Aşı + destek

KENELERDEN KORUNMAK

Yukarıdaki tabloda hastalık ve tedavi alternatiflerine baktığımızda, en iyi alternatifin kenelere karşı yüksek oranda korunabilme olduğunu anlayabiliriz.

Kenelerin kontrolü ve hastalıkların önlenmesi için standart olarak  kimyasal akarisitler kullanılmaktadır. Ancak, kimyasal akarisit kullanımıyla ilişkili yan etkiler, çevre kirliliği, hayvansal et ve sütte kalıntı riski, direnç gelişimi gibi birçok sorun bulunmaktadır. Ayrıca bu kimyasallar, arılar gibi doğal yaşam ve insan için vazgeçilmez türlerde de öldürücü etki yapmaktadır.

Doğada Kenelerden Korunmak İçin Nasıl Giyinmeliyiz?

  • Uzun kollu gömlekler, pantolonlar tercih edilmelidir.
  • Paçalar çorap içine sokulmalı veya sıkı lastikli pantolonlar giyilmelidir.
  • Bilek, ense ve bel bölgesi sıkı kapatılmalıdır.
  • Şapka veya saçları kapatan başlıklar kullanmak enseyi korur.
  • Sandalet ve açık ayakkabılar kene tutunması için risklidir.
  • Ayakkabı ve çoraplar arasında boşluk kalmamalıdır.
  • Kot, pamuklu ve sıkı dokunmuş kumaşlar, kenelerin ciltle temas etmesini zorlaştırır.
  • Bol ve gevşek kıyafetler yerine vücudu saran kalın dokulu  giysiler tercih edilmelidir.
  • Ortamdan eve dönüldüğünde tüm kıyafeler yıkanmalı ve vücut taraması yapılmalıdır.

Hangi Renk Kıyafeler Tercih Etmeliyiz ?

Bilimsel çalışmalar kenelerin görsel uyarıcılara sahip olduğunu ve koyu renkli giysilere daha fazla yöneldiklerini göstermektedir. Bunun nedeninin ise koyu tonların hayvan derisi veya kürkü rengine benzerlik olduğu düşünülmektedir.

Açık renkler ayrıca (beyaz, krem, bej, açık gri) keneleri daha kolay fark etmemizi sağlar.

Bazı araştırmalara göre; keneler genellikle görsel değil, ısı, karbondioksit ve hareket gibi çevresel sinyallere daha duyarlıdır. Renk, ikincil bir faktördür, ama özellikle tespiti kolaylaştırma açısından önemlidir.

Kene Isırığı Durumunda Ne Yapılmalı?

  1. Kene deriye en yakın noktadan çıkarılmalı – tercihen kene pensi (cımbız) ile.
  2. Burgu hareketi yapılmadan, doğrudan yukarı çekilmelidir.
  3. Kesinlikle yakılmamalı, alkol/kolonya dökülmemelidir!
  4. Kene çıkarıldıktan sonra bölge alkollü pamuk veya antiseptik ile temizlenmeli.
  5. Sık sık lavanta ve papatya hidrosolleri karıştırılarak pansuman yapılmalıdır.
  6. Semptomlar 30 gün içinde izlenmeli: ateş, döküntü, halsizlik, eklem ağrısı vb.

Kimyasal içerikli KENE kovucular :

Repellent etki, insan ve evcil hayvanların doğrudan derilerine, üzerlerinde bulunan giysilerine ve bazı durumlarda perde ve ağlara uygulandıklarında sivrisinek, karasinek, kene gibi zararlıların saldırısını engelleyen veya onları kovan maddelere verilen genel bir tanımlamadır. Zararlı artropodlar canlı derisindeki nem, sıcaklık, karbon dioksit, koku ve östrojen hormonu gibi faktörlere ilgi duyarlar. Deriye veya elbiselere uygulanan repellent maddeler zararlılara karşı koruyucu olarak rahatsız edici bir koku oluştururlar ayrıca ciltte bariyer tabaka oluşturarak  zararlıların cilde yapışmasını engellerler.

DMP (Dimetil fitalat) :

DMP, ABD’de ilk keşfedilen repellentlardan olup , 1940’lı yıllardan 1980’li yıllara kadar yaygın kullanılmıştır. Ancak bazı çalışmalarda özellikle kemikler üzerinde teratojenik etkileri olduğu kanıtlanmıştır. Bu tür malformasyonların görülme sıklığı oldukça yüksektir.

İndalon

Az buharlaşan bir repellent madde olduğundan zararlılara temas ve sindirim yoluyla etki eder. Etkili olması için zararlının indalonun uygulandığı yüzeye temas etmesi gerekmektedir. Bu özelliklerinden dolayı genel olarak kenelere karşı DEET (N,N-Dietil-meta-toluamide) de dahil olmak üzere diğer sentetik repellentlere göre daha etkili olarak değerlendirilir ve öncelikle tercih edilir. Deneysel çalışmalarda dermal yolla uzun süre indalon maruziyeti sonucu böbrek ve karaciğer hasarına neden olduğu görülmüştür. Ayrıca indalon hoş olmayan bir kokuya sahiptir

DEET (N,N-Dietil-meta-toluamide):

Deet (N,N-dietil-3-metilbenzamid), son 50 yıldan fazla  en yaygın kullanılan kişisel eklembacaklı kovucudur. Açıkta kalan cilde veya giysilere uygulanabilir. Deet, birçok sivrisinek türüne, diğer sinek türlerine  ve kırmızı böceklere  karşı yüksek etkinlik gösteren geniş spektrumlu bir kovucudur. Deet,  kenelere karşı da etkilidir . Deri yoluyla sistemik dolaşıma geçer ve kullanılan dozun % 10-15’i idrarda görülebilir. Metabolitleri cilt ve uygulanan bölgenin yağ dokularında 1-2 ay kalabilir. Yapılan çalışmalarda DEET’in sinir hücrelerinde yan etkilere, beyin fonksiyonlarında bozulmalara, ensefalopatilere ve ölüme neden olabildiği görülmüştür. Özellikle çocuklarda nörotoksisite riski olduğu bildirilmektedir. DEET’in 40 ve 400 mg/kg dozlarda dermal yolla 60 gün süreyle uygulandığında bazı beyin bölgelerinde kan-beyin bariyeri geçirgenliğinde değişikliğe neden olduğu tespit edilmiş ve bunun son derece önemli fizyolojik ve farmakolojik sonuçlara neden olacağı sonucuna varılmıştır.

Permetrin :

Permetrin, ilk olarak 1973 yılında sentezlenerek 1977 yılında piyasaya sürülmüş ve bugüne kadar zirai mücadele, halk sağlığı alanında önemli vektörler, keneler ve artropodlara karşı yoğun olarak kullanılmıştır . Permetrin kenelere karşı koruma sağlamasının nedeni  repellent özelliğinden çok toksisitesidir. Permetrin kenelere karşı korunmada giysiler ve yatak örtülerine uygulanmakla beraber kesinlikle doğrudan vücuda uygulanmamalıdır . Permetrinin çevresel toksisitesi önemlidir. Laboratuvar çalışmalarında bal arılarına, balıklara karşı  zehirli olduğu tesbit edilmiştir. İnsanlarda akut permetrin toksisitesi göz ve cilt duyarlılığı, bulantı, kusma, solunum güçlüğü gibi belirtiler şeklinde rapor edilmiştir .  Yüksek dozlarda titreme, koordinasyon kaybı, hiperaktivite, ve vücut sıcaklığında artış gibi nörotoksik etkileri içeren belirtilerin görülebileceği raporlanmıştır. Diğer yan etkileri üreme sistemi bozuklukları, mutajenite. ve bağışıklık sisteminde değişiklikler olmak üzere belirtilebilir. Bu nedenle permetrin  kullanılacaksa doğrudan cilde değil, kıyafet ve kullanılan malzemeye uygulanmadır.

Piperidinler  :

Bazı repellentler biber kokusu andıran renksiz organik bir bileşik olan piperidinden geliştirilmiştir. Ticari olarak kullanılan piperidin bileşiği ise pikaridindir. Bileşiğin düşük toksisite ve deride az irritasyon gösterdiği bildirilmektedir.

Doğal ve Sürdürülebilir Kene Kovucular Olarak Uçucu Yağlar

Kene kaynaklı hastalıkların önlenmesi, doğrudan kene vektör popülasyonlarının başarılı şekilde yönetilmesine bağlıdır. Kene ısırıklarını önlemek için vücudu koruyucu şekilde giyinmek ve kovucu maddeleri  uygulamak  etkili çözüm alternatifleridir.

Doğal ürünlerin, çevre dostu kovucu formülasyonlarda etken madde olarak kullanılması, günümüzde öne çıkan bir araştırma alanıdır.  Tıbbi aromatik bitkilerden elde edilen uçucu yağların çeşitliliği ve  yüksek etkinliği  bu araştırmaların  nedenidir. 

Ülkemizde ve dünyada hala temel korunma yöntemi olarak  kimyasal kovucular ve akarisitler kullanılmaktadır. Ancak bu maddelerin aşırı kullanımı, kene türlerinde direnç gelişimi, et ve süt ürünlerinde kalıntı riski, ve hedef dışı canlılara yönelik toksik etkiler gibi ciddi sorunlara yol açtığı doğal yaşam hassasiyeti arttıkça  terkedilmektedir.

Sürdürülebilir ve çevre dostu çözümlere duyulan ihtiyaç her geçen gün artmaktadır. Özellikle seyahat edenler ve evcil hayvanlar için mevsimsel olarak kullanılan kovucular, kene ısırıklarını önlemede etkili bir yöntem olmaktadır. Bitki kaynaklı ürünler, düşük toksisiteleri, çevrede kalıcı olmamaları , karmaşık kimyasal yapıları  nedeniyle direnç gelişiminin zor olması  ile  cazip hale gelmektedir. Bugüne kadar haşerelere karşı repellent özelliği belirlenen birçok bitkisel bileşik bulunmaktadır. Uçucu yağlar özellikle sivrisineklere karşı kullanılmakla birlikte  kenelere karşıda etkili olabilmektedir. 

Tıbbi ve aromatik bitkisel bileşikler, kimyasal çeşitlilikleri ve etkili kene kovucu özellikleri nedeniyle dikkat çekmektedir.

Uçucu yağların kimyasal bileşimlerindeki  çeşitlilik ve bileşenler arası etkileşim, akarist etkide önemli rol oynar. Biyolojik etkinin yalnızca majör bileşiklere atfedilmesi zordur; çünkü minör bileşiklerle sinerjik etkileşimler söz konusudur. Bu nedenle hazırlanan karışımlarda uçucu yağların saf halde olması ve tümünün kullanılması önemlidir.

Kısacası  hazırlanan karışımda uçucu yağdan alınan tek bir kimyasal maddenin kullanılması gerçek etkinin azalmasına neden olur.   

Uçucu yağların haşereler üzerindeki etki mekanizmaları :

1.  Nörotoksik Etki :

Bazı uçucu yağ bileşenleri, kenelerin sinir sistemini etkileyerek felce ve ölüme neden olur.

2. Sitotoksik Etki :

Bazı bileşenler kenelerin hücre zarlarını bozarak hücre ölümü oluşturur.

3. Kovucu (Repellent) Etki :

Uçucu yağların kokusu veya buharı kenelerin yön bulma ve tutunma davranışını engeller.

  • Kenelerin Haller organı (koku alma organı) üzerinde etkili olarak yönelim ve konma davranışını bastırır.
  • Koku bariyeri oluşturarak uzak durmalarını sağlar.

4. Mekanik Etki (Boğulma ve Dehidrasyon) :

Yağın lipofilik yapısı, kenelerin dış kutikulasındaki mum tabakayı çözerek su kaybına ve solunumlarının tıkanmasına neden olur.

5. Gelişim ve Üreme Baskılayıcı Etki (IGR benzeri) :

Bazı bitkisel bileşenler kenelerde büyüme hormonlarını ve yumurta gelişimini baskılar.

Kenelere Karşı Etkili Uçucu Yağlar – Karşılaştırmalı Etkinlik  Tablosu

Uçucu Yağ

Etki Türü

Ana Etken Madde(ler)

Etkili Olduğu Kene Türleri

Öne Çıkan Özellik

Karanfil

Akarisit + Kovucu

Eugenol

Ixodes, Rhipicephalus

Güçlü nörotoksik ve sitotoksik etki

Defne

Kovucu

1,8-cineole, eugenol

Ixodes ricinus

Yatıştırıcı, antiseptik etki

Tarçın

Akarisit

Cinnamaldehyde

Ixodes, Amblyomma

GABA etkileşimi ve hızlı öldürücü etki

Lavanta

Kovucu + Yatıştırıcı

Linalool, linalyl asetat

Ixodes ricinus, Dermacentor

Cilt dostu, çocuklara uygun

Nane

Kovucu

Mentol, karvon

Ixodes ricinus, Rhipicephalus

Serinletici etkili, giysiye uygulanabilir

Neem

Gelişim baskılayıcı

Azadirachtin, nimbin

Boophilus, Rhipicephalus (larva & nimf)

Üreme döngüsünü bozar, toksik değildir

Citronella

Güçlü Kovucu

Citronellal, geraniol

Ixodes, Amblyomma

Buhar bariyeri oluşturarak uzaklaştırır

Okaliptüs

Kovucu + Nörotoksik

1,8-cineole

Ixodes ricinus, Dermacentor

Solunumsal tıkaç etkisi

Çay Ağacı

Akarisit + AChE inhibitörü

Terpinen-4-ol

Genel akar türleri

Asetilkolinesteraz baskılayıcı etkisi

Biberiye

Orta düzey Kovucu

1,8-cineole, kamfor

Ixodes türleri

Kombinasyonlarda etkisi artar

Itır

Kuvvetli Kovucu

Geraniol, citronellol

Ixodes ricinus

%100 repelans, hassas ciltlere uygun

Kekik

Kuvvetli Akarisit

Thymol, carvacrol

Ixodes, Rhipicephalus, Boophilus

Yüksek larvasidal ve nörotoksik etki

Sarımsak Yağı

Akarisit + Kovucu

Allicin

Rhipicephalus, Ixodes

Doğal insektisit, ancak kokusu sınırlayıcı

Aromatik Karışımlar Ne Sıklıkla Yenilenmeli?

  • Uçucu yağların etkisi genellikle 1.5–2 saat arasında sürer.
  • Aktivite öncesi uygulanmalı ve sık sık tekrarlanmalıdır.
  • Giyime sıkılabilen ürünlerde etki süresi daha uzundur (4–6 saat).

HAŞERELERDEN KORUNMALI BİR YAZ DİLİYORUM…

Uzm. Ecz. Sevil Ağalar Altınel 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Referanslar:

1. Klompen, J.S.H.; Black, W.C., IV; Keirans, J.E.; Oliver, J.H. Evolution of Ticks. Annu. Rev. Entomol. 1996, 41, 141–161. [CrossRef] [PubMed]

2. Barker, S.C.; Murrell, A. Systematics and evolution of ticks with a list of valid genus and species names. Parasitology 2004, 129, S15–S36. [CrossRef] [PubMed]

3. Djebir, S.; Ksouri, S.; Trigui, M.; Tounsi, S.; Boumaaza, A.; Hadef, Y.; Benakhla, A. Chemical Composition and Acaricidal Activity of the Essential Oils of Some Plant Species of Lamiaceae and Myrtaceae against the Vector of Tropical Bovine Theileriosis: Hyalomma scupense (syn. Hyalomma detritum). BioMed Res. Int. 2019, 2019, 1–9. [CrossRef] [PubMed]

4. Alota, S.L.; Edquiban, T.R.J.; Galay, R.L.; Bernardo, J.M.G.; Sandalo, K.A.C.; Divina, B.P.; Tanaka, T. Determination of resistance status to amitraz in the cattle tick Rhipicephalus (Boophilus) microplus from Luzon, Philippines, through bioassay and molecular analysis. Exp. Appl. Acarol. 2021, 83, 399–409. [CrossRef] [PubMed]

5. Abbas, A.; Abbas, R.Z.; Masood, S.; Iqbal, Z.; Khan, M.K.; Saleemi, M.K.; Raza, M.A.; Mahmood, M.S.; Khan, J.A.; Sindhu, Z.D. Acaricidal and insecticidal effects of essential oils against ectoparasites of veterinary importance. Bol. Latinoam. Caribe Plant. Med. Aromat. 2018, 17, 441–452.

6. Pazinato, R.; Volpato, A.; Baldissera, M.D.; Santos, R.C.V.; Baretta, D.; Vaucher, R.A.; Giongo, J.L.; Boligon, A.A.; Stefani, L.M.; Da Silva, A.S. In vitro effect of seven essential oils on the reproduction of the cattle tick Rhipicephalus microplus. J. Adv. Res. 2016,

7, 1029–1034. [CrossRef] 7. Luns, D.A.R.; Martins, R.; Pombal, S.; Rodilla, J.M.L.; Githaka, N.W.; Vaz, I.D.S., Jr.; Logullo, C. Effect of essential oils against acaricide-susceptible and acaricide-resistant Rhipicephalus ticks. Exp. Appl. Acarol. 2021, 83, 597–608. [CrossRef] [PubMed]

8. George, J.E.; Pound, J.M.; Davey, R.B. Chemical control of ticks on cattle and the resistance of these parasites to acaricides. Parasitology 2004, 129, S353–S366. [CrossRef] [PubMed]

9-Sonenshine DE, Lane RS, Nicholson WL. Ticks (Ixodida). In: Mullen GR, Durden LA, eds. Medical and Veterinary Entomology. London. Academic Press, 2002: 517-56.

10-Peterson C, Coats J. Insect Repellents – Past, present and future. Pesticide Outlook, 2001; 154-8.

11-Brown M, Hebert AA. Insect repellents: An overview. J Am Acad Dermatol, 1997; 36 (2): 243-9.

12-Frances SP, Debboun M. User Acceptability: Public Perceptions of Insect Repellents. In: Debboun M, Frances SP, Strickman D, eds. Insect Repellents Principles, Methods, and Uses. London. CRC Press, 2006: 397-402.

13-Anonymous. The Tick Bite Prevention & The Use of Insect Repellents. The Connecticut Agricultural Experiment Station. www.caes.state.ct.us, 18.03.2010.

 



Dosya

Özgür Köşe

Dünyada Eczacılık

Sektörel Bakış

Çepeçevre

Kültür Sanat