Ecz. İlhan DURGUT 

 

   Afet nedir?

            Afetler dendiğinde ilk aklımıza gelen olgu yaşamdır.

            Bir anda meydana gelen, bir bölgedeki ekonomik, kültürel ve sosyal yaşamı olumsuz etkileyen, yerel imkanların yetersiz kaldığı olaylara afet denir.

            Afet konusu içinde yer alan kavramlardan bahsedecek olursak;

Tehlike, belirli bir zaman veya coğrafyada ortaya çıkarak insan, çevre ve toplum üzerinde olumsuz etkiler yaratabilecek, doğal, teknolojik ya da insandan kaynaklanan fiziksel bir durumdur.

Risk, tehlikenin gerçekleşme olasılığıdır. Çeşitli tedbirlerle azaltılabilir veya göz ardı edici davranış ve kararlarla artabilir.

Kapasite, tehlikelerden korunmak için aldığımız tedbirlerin bizlere sağladığı güvenli yaşamdır.

Zarar görebilirlik, tehlikelere karşı aldığımız tedbirlerin kapasitemizi yeterince artırmamasından kaynaklı maruz kaldığımız risklerdir.

            Afetleri ortaya çıkış nedenlerine göre insan kaynaklı, doğal ve teknolojik olarak üç kategoride incelesekte, aslında tamamına yakınının tek nedeni insandır. Belki bir çoğumuz insan kaynaklı olmasını biraz abartılı bulabilirsiniz. Ancak afetlerin nedeni ister doğal isterse teknolojik olsun, öncesinde alacağımız tedbirlerle kapasitemizi artırabilir ve zarar görebilirliğimizi düşürebiliriz. Dolayısı ile zarar görmediğimiz için de bizim için bu olay artık bir afet olamayacaktır. Örneğin ülkemiz jeolojik olarak ana karaların birleşme noktasında olduğundan doğal bir afet riski olan deprem tehlikesi ile karşı karşıyadır. Dünyadaki bazı örnekleri, özellikle de Japon modelini inceleyecek olursak kapasite artırımının ne kadar etkili olduğunu anlayabiliriz. Ancak ülkemiz açısından incelediğimizde ise tam tersine bir durum söz konusudur. Örneğin imara açılan yerlerde zemin sıvılaşması (yer altı suyunun alüvyonlu toprağın yüzeyine çıkması) olması, uygun temel ve yapı statiklerinin oluşturulamaması, halkın ortaya çıkacak afetler konusunda yeterli bilince sahip olmamasından kaynaklı hazırlık yapmaması (aile afet planı), özellikle 17 Ağustos 1999 ve 12 Kasım 1999 depremlerinde zarar gören orta ve ağır hasarlı binaların iskana açılması söz konusudur. Yine bir başka afet riski olan sel tehlikesine karşı bizleri açık hale getiren etkenlerden en önemlileri küresel ısınma, dere yataklarına imar izni verilmesi, ormanların azaltılması sureti ile heyelanların artması sayılabilir. Tüm bunlardan ortaya çıkan sonuç ise afetlerin birincil sorumlusu insan faktörüdür.

Türkiye’ de Afet ve Acil Durumlar için yetkili iki başlı bir yapı var.  Bir tanesi doğal afetler (deprem, sel, heyelan, tsunami) için yetkili İç İşleri Bakanlığına bağlı AFAD, diğeri ise daha çok yangınlarda görev alan Belediyelere bağlı olarak faaliyet gösteren İtfaiyelerdir. AFAD’ın kendi içinde işleyişini gösteren TAMP (Türkiye Afet Müdahale Planı) varken, itfaiyenin 81 ilde ayrı bir yapılanması mevcut. Bunun önüne geçmek için, özellikle bugün yaşadığımız ulusal bir yangın afetine karşı, TAMP planına benzer ulusal bir Yangınla Müdahale Planımız olmalıdır.  Buradaki en kalıcı çözüm ise AFAD ve İtfaiyenin tek elden yönetilmesidir.

Bu çalışmaları bilinçli ve sistematik şekilde planlayıp, eyleme geçirdiğimizde, kapasitemiz de artacağından, tehlike ortaya çıksa dahi, riskler azalmış olduğundan, zarar görebilirliğimizi de ortadan kaldırmış oluruz. Buradaki kilit kavram kapasiteyi artırmaktır.

Bunun için;

  • Gönüllü arama kurtarma ve itfaiyecilik konularında mevzuat düzenlenmeli, gönüllülere sağlanacak bir takım pozitif ayrımcılıkla gönüllülük halkın geneline yaygınlaştırılmalıdır.
  • Halka eğitimler verilerek, piknikte yakılan ateşin nasıl söndürülmesi gerektiği, yanan bir izmaritin nasıl zararsız hale getirileceği öğretilmelidir.
  • Bölgedeki ormanların iklimden kaynaklanan risklere uygun ağaçlardan oluşması sağlanmalıdır.
  • İmar ve ceza yasalarını uygun şekilde düzenleyerek, yangınlardan sonra ortaya çıkacak rantın önüne geçilmelidir.

Bu yazımda üzerinde duracağım konu ise afetle birlikte ortaya çıkan sağlığa ulaşma ihtiyacının eczacılık yönü ile ele alınmasıdır. Bu konu ile ilgili olarak üzerinde çalıştığımız konu ise 2013’ dan beridir S.A.B.A.H (Sakarya Afet Bilinçlendirme ve Afete Hazırlama) Arama Kurtarma Derneği bünyesinde, meslektaşlarımızla birlikte üzerinde çalıştığımız ADEC (Afet ve Acil Durum Eczacılığı) projesidir.

ADEC (Afet ve Acil Durum Eczacısı) nedir?

Eczacılık fakültesi mezunu olup bu alan için belirlenmiş eğitimleri alarak uzmanlaşan Afet ve Acil Durum Eczacılığı yapan kişilerdir.

         

ADEC (Afet ve Acil Durum Eczacısı) Eczacılığı;

Afet ve Acil durumlar için gerekli olan ilaç ve medikal malzeme kılavuzlarını hazırlayan, bu ilaçların ve medikal malzemelerin belirlenmiş sayılarını stokta hazır bulunduran, afet veya acil durumun ortaya çıktığı sıfırıncı saniyesinden itibaren ilaçların ve tıbbi malzemelerin triaj alanlarına ulaşmasını sağlayan, depolayan, paketleyen, etiketleyen, dağıtımını yapan Afet ve Acil Durum Eczacısı’ nın yaptığı faaliyetlerdir.

Afet ve Acil Durum Eczacısı Afetlerin sıfırıncı Saniyesinden itibaren;

  • Afetzedelerin triyaj, tedavi ve bakımlarının yapıldığı merkezlere uygun alanlarda mobil eczane noktalarını belirler,
  • Mobil eczane noktalarından, Afetzedelerin triyaj, tedavi ve bakımlarının yapıldığı merkezlere ilaçların uygun bir şekilde transfer edilmesini sağlar.
  • Afetlerin çeşidine ve etkilenen insanların sayısına bağlı olarak gelişen tıbbi malzeme ihtiyacının farklılık göstermesi nedeniyle, Afet ve Acil Durum Eczacısı ortaya çıkan ilaç ve medikal malzeme ihtiyacını, afetin çeşidi ve afetten etkilenen insanların sayısına göre, daha önceden belirlenmiş tedavi kılavuzlarına bağlı olarak belirler.

Özellikleri şunlardır:

  • İlkyardım eğitimi almış olmak,
  • Acil durumlara hazırlık konusunda bölgesel ve kurumsal planlar hakkında iyi bilgilenmiş,
  • Olay yeri yönetimi konusunda bilgilenmiş olan,
  • Harita ve yön bulma bilgisi olan,
  • Temel Afet Bilinci konusunda uzmanlaşmış,
  • Aşılama konusunda eğitim almış,
  • Bulaşıcı hastalıkların tespitinde kullanılan PCR, antikor v.b. testlerin eğitimini almak ve bu eğitimlerin güncellenmiş olması.

Yukarıda anlattığım ADEC Eczacılığı’ nı Prof. Dr. Hamit HANCI ve Prof. Dr. Göknur AKTAY hocaların düzenlemiş olduğu Adli Eczacılık kurs programında, bana verilen saatlerde eğitimci olarak aktarmaya çalıştım. Kendilerine mesleğimize yaptıkları katkıdan dolayı çok teşekkür ederim. Aynı şekilde ADEC Eczacılığını da mesleğin önünü açmak adına yeni bir yol olarak görmemiz gerekiyor. Çünkü S.A.B.A.H Arama Kurtarma Derneği olarak, arama kurtarma çalışmalarına katıldığımız Elâzığ ve İzmir depremlerinde, UMKE (Ulusal Medikal Kurtarma Ekibi) içinde görev alan eczacıların maalesef ilaçla ilgili görevlerde yer almadığını gözlemledik. Eczacılık mesleğini icra etmek için eğitim alan meslektaşlarımızın bu konunun içinde yer alması ve yukarıda sıraladığım görevleri yapmak için afetin öncesinde yapılan planlamalarda ve afet alanında bulunması gerekiyor. Bu kimliğin adı ADEC (Afet ve Acil Durum) Eczacılığıdır.

Bölgemizde, ADEC Eczacılığı kapsamında, Covid19 pandemisinin hemen başında, bir AVM de, yaptığımız bilgilendirme kamuoyunun ilgisini çekmiştir. Hatta bazı ulusal kanallarda yayınlanmıştır.

Burada önemli olan nokta, meslektaşlarımızın ve meslek örgütlerimizin bizim olana sahip çıkmasıdır. Sakarya Eczacı Odası seçimlerinde aday olan GelecekİçinDeğişim Hareketinin lideri olarak savunduğum düşünce, özellikle meslek örgütlerimizin afet bölgesinde bulunması, halkımızın sağlık ihtiyacının karşılanmasında rol almasıdır. Tıpkı 2011 de meydana gelen Van Erciş depreminde, TEB Afet Tırının taşıdığı o misyonun kalıcı bir proje ile meslek algısına +1 olarak kazandırılması gerekir.

https://www.mynet.com/tv/embed/6034244

 

 İlhan DURGUT

Aile Eczanesi



Dosya

Özgür Köşe

Dünyada Eczacılık

Sektörel Bakış

Çepeçevre

Kültür Sanat