Ecz. Neşe KÖYSÜREN

Ağaçlar ilk çağlardan itibaren tüm kültürlerde doğurganlığın, ölümsüzlüğün, şifanın, gençliğin, şansın, bereketin, sağlığın sembolü olmuştur. Semavi olan veya olmayan dinlerin kitaplarında, öğretilerinde geniş yer tutar.

Ağaç yaratılışın kaynağıdır, bu dünya ve öte dünya arasındaki bağlantıyı kuran temel direktir. Kökleriyle yer altını, gövdesiyle yeryüzünü ve dallarıyla gökyüzünü kapsar.  Bu mit ve inançların içerisinde “kutsal ağaç”, “dünya ağacı”, “evren ağacı”, “hayat ağacı” gibi çeşitli isimlerle anılmıştır. Hayat Ağacı’na ilişkin ilk izlere M.Ö. 3000 ve sonrasında Mezopotamya’da Sümerler’de rastlanır. Sonrasında Hitit ve Asur mühürlerinde, Mısır, Yunanistan medeniyetlerinde, Türk mitolojisinde ve daha pek çok yerde karşımıza çıkmaktadır.

Budizmde Buda Bodhi ağacına yaslanıp bilgeliğe erişmeye çalışmıştır. Musevilik dininde Hz. Musa’nın yılana dönüşen, Kızıldeniz’i ikiye ayıran asası hayat ağacının bir simgesidir ve asma ağacından yapılmıştır. Hristiyanların Hz. İsa’nın doğumunu kutladıkları bayramları olan Noel’de çam ağaçları süslenir. İslam dininde hayat ağacı bazen Tuba ağacı, bazen Sidre ağacı, bazen de cennetteki yasak ağaç formuyla karşımıza çıkar.

Türk mitolojisinde bu ağaç genellikle kayın ağacı olarak önümüze çıkar. Türklerde “ağaçtan yaratılma” veya “kayın ağacı tarafından doğurulmuş olma”  inancıyla kayın ağacı kutsal kabul edilmiş; ona adaklar adanmış ve dilek bezleriyle dileklerde bulunulmuştur. Divanü Lügati’t Türk’te kadın şekliyle yer alan kayın, eski kaynaklarda da kadın olarak geçmektedir. Türk’ün anlayışına göre kayın ağacına kadınların kutları sinmiştir. Bundan dolayı kesilmeleri yasaktır.

           

Çam ağacı, yeniden dirilişin, esenliğin simgesidir. Tüm yıl boyunca yeşil kalması insanları etkilemiş ve insanlara onun kutsal olduğunu düşündürmüştür. Peki rüzgârlar estiği zaman çam ağaçlarının ince yaprakları neden sızlanır bilir misiniz? Bunun da sebebi vardır: Çam ağacı aslında Pitys adında güzel bir peri kızıdır. Kuzey rüzgârı Bora, ona âşık olmuştur. Kıskançlığından onu öldürmüştür. Tanrılar bu güzel peri kızına acımıştır da onu bildiğimiz çam ağacına çevirmişlerdir. Bu yüzden kuzey rüzgârı estiği zaman Pitys'in eski yaraları kanar, sızlanmaya, acı acı inlemeye başlar.

Şamanlar, Tanrının kapısına varmak için, yeryüzünden göğe doğru uzanan tahta bir direk dikerler. Bu direk “terek” olarak adlandırılır. Kavak ağaçlarının Orta Asya’daki ismi “direk” kelimesinin kaynağı bu “Bay Tirek” veya “Bay Terek”tir. Bugün hala “baba” için kullanılan “evin direği” kelimesi buradan gelir. Çünkü önemli kararlar babanın yanında, baba ile birlikte alınır.

Ardıç ağacı, Tanrı tarafından dikildiğine inanılan kutsal bir ağaçtır. İnsanlar temizliğin, kutsallığın sembolü kabul edilen çınar ağacından yapılan tütsülerle evlerini, bahçelerini, ağıllarını tütsülemişlerdir. Bu sayede şeytan, kötü ruhlar, insanlar ve hayvanlardaki hastalıklar kovulmuş olur.

Çınar ağacı; nurun, aydınlığın, sonsuzluğun, gücün sembolüdür. Aileler çocuklarının uzun ömürlü olması ve nesillerinin kıyamet gününe kadar devam etmesi için yeni doğan bebekleri adına çınar dikerler.

Meşe ağacı, heybetli görüntüsüyle gücü, kudreti, bilgeliği ve tanrısallığı temsil eder. “Dede”, “Baba” gibi sıfatlarla anılır. Eski Yunan’da meşe ağacının Zeus’un kutsal ağacı olduğu düşünülürmüş. Yahudi dininin anlatılarına göre ise Tanrı Nuh’a gemisini meşe ağacından yapmasını emretmiştir.

Evin ağacı olarak kabul ettiğimiz dut ağacı ise evin saadeti, mutluluğu, bekası ve bereketinin sembolüdür. Evin ruhudur. Dut ağacının kökünü kesenin başına kötü şeyler geldiği kulaktan kulağa yayılmıştır. Ağaçları yaratan tanrının, ağaçları koruyup kolladığı; başına bir şey getirenleri ise cezalandırdığı söylenir. Halk arasında bu inanış oldukça yaygındır.

Söğütün tedavi edici gücünü MÖ 5. Yüzyılda tıbbın babası Hipokrat övmüştür. Yüzyıllar boyunca kabukları şifa için kullanılan söğütten 19. yy. da efsanevi ilaç aspirinin etken maddesi elde edilmiştir.

Hayat ağacı motifi sanatın her alanında sıklıkla kullanılmaktadır. Eski dönemlerde tahtlarda, maskelerde, davullarda karşımıza çıkarken günümüzde mimari, el sanatları, edebiyat, sinema gibi pek çok sanat dalında karşılaşmaktayız.

Efsanelere ve mitlere göre bu hayat ağacı bir dağın veya bir tepenin üzerindeki bir merkezde ya da cennetteydi. Sabit bir yeri yoktu. Ulaşılması zor bir yerde canavarlar, yılanlar tarafından korunmaktaydı. Günümüzde ise bu işi insanlar devraldı. Fakat dedi ki: ‘Tüm dünya, doğa, tüm canlılar benim için yaratıldı. Bu nedenle ben seni korumayacağım, sen bana hizmet edeceksin...’

Sonuç mu? Haberler ve sosyal medyada…

Ecz. Neşe Köysüren

nesekutlu05@hotmail.com

 

Kaynaklar:

 



Dosya

Özgür Köşe

Dünyada Eczacılık

Sektörel Bakış

Çepeçevre

Kültür Sanat