Neredeyse hemen hemen her gün sosyal medyaya düşen birbirinden ilginç videoları izliyoruz.

Kimine çok gülüyor, kimine çok üzülüyor, kiminden de çok etkileniyoruz...

Bende her üç duyguyu da aynı anda uyandıranlardan bir tanesi Ağrı’da yaşayan bir köylü amcanın kaçak elektrik kullanımını kontrol eden memurla yaşadığı diyalogu içeren video oldu.      

İzlemeyenleriniz vardır mutlaka, onun için olayı anlatayım; köylerde kaçak elektrik kullanımını kontrol eden bir ekip bu amcamızın evine geliyor, kaçak elektrik kullandığı için de ceza uygulamaya çalışınca köylü amca evinde elektrik olmadığını, elektrik saati olmadığını hatta elektrik kablosu bile olmadığını şaşkınlıkla “ula oglim hani kablo, hani saat?” diye isyan eder tarzda söylüyor.

Amcanın uğradığı haksızlık karşısındaki çaresizce çırpınışı ile öfke ve isyan dolu bakışları videonun sosyal medyada en çok izlenenler arasında yer almasını sağladı...

Öyle ya; elektrik kablosu bile yoksa nasıl kaçak elektrik kullanmış olabilir ki???

Gerçi amca profilden bakınca Nikola Tesla’yı andırıyor ama bildiğim kadarıyla Tesla Ağrılı değil(!)

...

Amcayı izleyince nedense bir empati kurdum hiç tanımadığım halde kendisiyle. İnsan saçma sapan bir haksızlığa uğrayınca kızgınlık, öfke, şaşkınlık ve de çaresizlik gibi duyguları bir Te Le fark vermeden bile ekstra boy yaşayabiliyor. Gerçi o amca fakir, yoksul, eğitimsiz ama haksızlığa çaresizce yakalanan kişi eğitimli bile olsa yaşanan duygular farklı olmuyor.

Neden bunları anlatıyorum?

Belki farkındasınız, belki de değil; ama resmi eczacı karlılığımız göz göre göre bazı firmalarca tırpanlanıyor fakat hiç kimse kablosuz elektrik zanlısı(!) bu amca kadar dahi tepki göstermiyor.

Mesela;

Dejeneratif rahatsızlıklarda diz içine kullanılan jeller ödenen grupta bir ilaç değil ama ödenen ilaçlardan bile daha düşük kar marjıyla eczanelere fatura ediliyor,

Bebek mamalarının Rx’teki ve depo ekranındaki satış fiyatları eczacı kar oranının neredeyse yarısından bile az kar elde etmemize neden oluyor,

Üzerinde satış fiyatı bulunan ilaç dışı ürünlerin bazılarında ise yasal eczacı kar oranında kar elde edebilmek için illa ki MF’li olarak almak gerekiyor.

Sigara otlakçısı olsak tek tek aldığımız için utancımızdan sesimiz çıkmıyor diyeceğim ama parasıyla alıyoruz. Tek tek alım yapanlar niye cezalandırılıyor, neden sesimiz çıkmıyor?

MF’li almazsanız yasal eczacı karını bile elde edemezsiniz diyen bir düzenleme yayınlandı da biz mi duymadık?

Tüm bunlar yetmezmiş gibi bir de son zamanlarda 1+1 MF’li satılan ilaç dışı ürünler olmaya başladı. Bir kutu satacağım bir ürünün birim fiyatı hesaplanamıyor mu, yoksa stok yükü eczanelerde mi kalsın isteniyor, bilemiyorum.

...

Diğer taraftan; büyük gürültüye neden olan şubat ayındaki yüzde 26’lık ilaç fiyat artışı her hafta cuma günü gıdım gıdım geri alınıyor. Kullandığım eczane programı sağ olsun her gün kaç lira zarar ettiğimi hatırlatıyor. Gerçek kur artışı kadar yapılmayan artış gelecek seneki fiyat güncellemesine kadar deyim yerindeyse kaşık kaşık geri alınıyor. Ama buna da itiraz eden, ses çıkaran yok.

“Tamam madem artış az oldu, eksik kalan artış oranı kadar referans fiyat düşüşü de fiyatlara yansımasın” demeyi kimse akıl etmiyor mu?

...

Yaşanmış olaydır; eski paşalardan biri, bir gün bir sebze bahçesini gezerken bahçenin sahibine bostan dolabını gözü bağlı olarak çeviren eşeği göstererek sormuş:

-       Bu eşeğin gözlerini niçin bağladınız?

-       Paşam, eşek gözü bağlı olarak dolabı çevirdiği müddetçe doğru bir yolda yürüdüğünü zanneder ve sürekli kuyunun etrafında döner. Gözünü bağlamazsam, aynı yerde döndüğünün farkına varır, böyle saatlerce kuyunun etrafında dönmez.

-       Pekala boynuna bu kocaman çanı niye taktınız?

-       Eşek durduğu anda çan sesi kesilir. O zaman gelip eşeği tekrar yürütürüz.

-       Peki ya eşek yürümez de olduğu yerde başını sallayarak çanı çalarsa ne yaparsınız?

Deyince;

-       Aman paşam ben sizin gibi akıllı eşeği nereden bulurum?

 

Demiş ya bahçe sahibi, işte o hesap;

 

“Eczaneler zarar etmiyor, fiyat indirimiydi, KKİ indirimiydi etkilenmezler, kar etmeseler de bizi kazandırmaya nasılsa devam ederler” diye düşünerek çok kar elde edip, para saymaktan yorulduğumuzu hayal ederek bulunduğu yerde kafa sallamaktan başka bir şey yapmayanlara, Ağrılı amca gibi haykırmak geliyor içimden;

          Ula hani kâr???

          ...

          Ula hani para???

          ... 



Dosya

Özgür Köşe

Dünyada Eczacılık

Sektörel Bakış

Çepeçevre

Kültür Sanat