Ecz. Merve MÜFTÜOĞLU

 

Melazma toplumda çok yaygın görülen bir hiperpigmentasyon hastalığıdır. Alın, şakaklar, çene, üst dudak ve burun gibi güneşe çokça maruz kalan bölgeler başta olmak üzere, nadiren boyun ve ön kolda oluşur. Enflamasyonsuz ve benign seyirlidir. Ciddi bir sağlık problemi olmamasına rağmen estetik kaygı sebebiyle psikolojik problemlere sebep olabilir. Bu sebeple dermatoloji kliniklerine başvuru nedenleri içinde baş sıralarda yer alır.

Her yaş, ırk ve cinsiyette görülebilir. Hastaların yaklaşık %90’ı kadındır. Gebelik döneminde insidansı %50-70, doğum kontrol hapı kullananlarda ise %5-34’tür. Görülme sıklığı yaz aylarında artarken, kış aylarında azalır. Nedeni tam olarak bilinmemekle beraber; genetik yatkınlık, UV maruziyeti, yüksek östrojen seviyesine sebep olan durumlar (gebelik, doğum kontrol hapı kullanımı, hormon yerine koyma tedavileri), bazı kozmetikler, fotosensitize edici ilaçlar, oto-immun tiroid bezi hastalıkları, hepatik disfonksiyon, parazitler, beslenme bozuklukları, ırk ve psikosomatik faktörler ortaya çıkışında etkili olabilir. Genetik geçiş mekanizması tam aydınlatılamamıştır fakat hastaların çoğunda aile öyküsü mevcuttur.

Oluşumunda en temel etken UV ışını maruziyetidir. Güneş ışınlarını daha fazla alan coğrafi bölgelerde hastalığın daha fazla görülmesi, yaz aylarında artış göstermesi ve güneş gören vücut alanlarında oluşması bunun kanıtıdır.

Özetle; melazma genetik ve/veya hormonal yatkınlığı olan kişilerde UV ışını maruziyeti ile beraber ortaya çıkmaktadır.

Gebelikte oluşan melazma gebelik maskesi (KLOAZMA) olarak adlandırılır. Gebelik süresince ilerleyicidir ve UV ışın maruziyeti ile daha da artma eğilimindedir. Olguların çoğu 1-5 yıl içerisinde geriler. Bazen de lekeler kalıcı olabilir ya da tekrarlayan gebelik ya da hormon seviyelerini değiştiren ilaç kullanımı sonucu geri gelebilir.

ÖSTROJEN ve PROGESTERON hormonları dışında; MSH ve ACTH hormonları da melanogenezi artırıp leke oluşumuna sebep olabilir. Bunun yanında hastalarda melazma ve tiroid hastalıklarının sıkça beraber görülmesi; tiroid hormonlarının da etiyopatogenezde etkili olabileceğini düşündürmüştür.

Melazmaya sebep olabilen ilaç grupları şunlardır;

Oral kontraseptifler, antikonvülzanlar(fenitoin), fenotiazinler (klorpromazin), trisiklik antidepresanlar,  antiaritmikler (amiodaron), antimalaryaller (klorokin, hidroksiklorokin) antibiyotikler (tetrasiklin), demir preparatları… Ayrıca izotretinoin ve spironolakton kullanımı ile gelişen ve ilaçlar kesildikten sonra gerileyen melazma olguları da bildirilmiştir. Ayrıca aromaterapi yağlarından bergamot ve furokumarin içeren parfümlü ve renkli kozmetik ürünler hiperpigmentasyona sebep olabilir.

Ayrıca sadece sıcak teması bile, deride UVB ışını maruziyeti etkisi yaratarak hiperpigmentasyonu tetikleyebilir. Bu sebeple ağdadan sonra oluşan dudak üstü lekeleri sadece epidermisin hasarlanması sebebiyle değil, sıcak maruziyeti sebebiyle de ortaya çıkar.

Melazma oluşum mekanizmaları şöyledir;

-Melanosit yoğunluğunda artış

-Melanozom üretiminde ve bunların keratinositlere transferinde artış

-Melanosit dentritlerinin dallanmasında artış

-Melanositlerin perikaryalarında genişleme

Lekeye sebep olan melanin birikiminin bulunduğu yere göre leke tipleri şunlardır;

-Epidermal tip: Stratum Korneumda melanin birikimi vardır. Melanositlerin sayısı ve aktivasyonu artmıştır. Keratinositlerin etrafındaki melanozom miktarı, bunların melanizasyonu ayrıca keratinositlere transferi de artmıştır. Klinikte açık kahverengi renkte gözlemlenir.

-Dermal tip: Melanin artışı dermistedir. Leke klinik olarak mavi ya da gri renktedir.

-Mikst tip: Melanin artışı hem dermis, hem de epidermistedir. Lekeler açık kahverengidir.

Klinikte melazmanın tipi wood ışığı altında tespit edilir. Dermal tipte wood ışığı ile yansıma daha az olur. Dolayısıyla hiperpigmente bölgeler daha soluk renkte görülür. Epidermal tipte ise hiperpigmente bölgeler daha nettir. Mikst tip ise yer yer soluk yer yer belirgin hiperpigmente alanlarla karakterizedir.

LEKE TEDAVİSİ İLE İLGİLİ ÖNEMLİ BİRKAÇ BİLGİ;

-Epidermal tip lekenin tedaviye yanıtı dermal tipe göre daha iyidir.

-Koyu tenli kişilerde tedavi daha zordur.

-Tedavi sonrası tekrarlama sıktır.

-Gebelik ve emzirme esnasında ayrıca oral kontaseptif kullananlarda tedavi önerilmez.

TEDAVİ PRENSİPLERİ;

-UV ışınlarından korunma

-Melanosit aktivitesini/melanin sentezini baskılama

-Dokudaki melanin granüllerini parçalama

-Mevcut melanin pigmentini uzaklaştırma

MELAZMA TEDAVİSİNDE SEÇENEKLER

1)UV ışınlarından korunma

Melazma tedavisi için seçenek değil, önkoşuldur. Tedavinin başarısı ve rekürrensinin önlenmesi açısından yaz-kış güneş koruyucu kullanımı önemlidir. Hem UVA, hem de UVB’ye karşı koruyan ürünler kullanılmalıdır. Şapka ve güneş gözlüğü kullanımı da lekenin önlenmesi açısından önerilmelidir.

2)Melanosit aktivitesinin ve melanin sentezinin baskılanması

-Topikal Tirozinaz İnhibitörleri

*Hidrokinon:Melanositlerde tirozinaz enzimini inhibe ederek melanin sentezini engeller. %2 ve %4 lük konsantrasyonları hazır preparat şeklinde bulunur. Fakat yan etkilerin daha az olması sebebiyle %2’lik konsantrasyon daha çok tercih edilir. Etki 4. haftadan sonra ortaya çıkmaya başlar. Özellikle epidermal tip lekede etkilidir.

*Azelaik asit: Anormal melanosit hücreler üzerinde seçici sitotoksik etkilidir. Aynı zamanda kompetetif tirozinaz inhibitörüdür. Genel olarak iyi tolere edilir.

*Kojik Asit:Bakır iyonunu bağlayarak tirozinaz aktivitesini baskılar.Etkinlik %2’lik hidrokinona yakındır.

*Tretionin: A vitamini türevidir. Etki mekanizması net bilinmemekle beraber; tirozinazı inhibe ederek melanin sentezini engellediği,keratinosit kohezyonunu azaltarak keratolitik etki gösterdiği ve melanin granüllerinin keratinositlere transferini engellediği düşünülmektedir.  Epidermal lekede etkilidir, dermal lekede etkinlik yoktur. Sadece geceleri uygulanır ve yaz aylarında kullanımı sakıncalıdır.

*Arbutin: Tirozinaz aktivitesini geri dönüşlü olarak baskılayan, bitkilerden elde edilen doğal bir maddedir.

*C Vitamini: Tirozinaz aktivitesini inhibe eder. Antioksidan etkisi ile melanogenezi tetikleyen serbest radikalleri nötralize eder. Ayrıca UV absorbsiyonunu azaltır.

3)Mevcut Melanin Pigmentini Uzaklaştırma

Kimyasal Peeling: Epidermal tip lekede daha etkili bir yöntemdir. Derinin eksfoliasyonu ile epidermisten melanin pigmenti kaybına yol açar.Bu amaçla en sık kullanılan bileşikler AHA (Alfa hidroksi asitler), BHA (Beta hidroksi asitler), TCA (Trikloroasetikasit), Tretionin’dir.

Alfa-hidroksi asitler: Glikolik asit ve Laktik asit

Beta-hidroksi asitler: Salisilik asit

4)Dokudaki Melanin Granüllerinin Parçalanması

Lazer uygulaması melanozomlar üzerinde ani termal genişleme yaratarak patlatır. Yıkılan melanin granülleri makrofajlar tarafından fagosite edilir ve lenfatik dolaşım ile uzaklaştırılır. Lazer tedavisine yanıt değişken ve rekürrens sıktır. Bu sebeple ilk tercih değildir. Ancak diğer yöntemlerden sonuç alınamadığı durumlarda denenmesi uygundur.

Eczanede cilt lekeleri ile ilgili danışmanlık verirken güvenle tavsiye edebileceğimiz,hiçbir şekilde epidermisi hasarlamayan, tam tersi etkinliğini cilt mikrobiyatasını düzenlemek suretiyle gösteren aromaterapi yöntemi birinci seçenek olabilir. Aromaterapide leke formüllerinde kullanılan TAMANU yağı aynı zamanda çok iyi bir UV KORUYUCUDUR. Ayrıca leke karışımı yaz-kış kullanıma uygun şekilde formülize edilebilir.

Bunun dışında özellikle AHA ve BHA içeren agresif ürünlerin ve ilaçların kullanımında çok dikkatli olunmalıdır. Bu ürünleri kullanarak tedavi etmeye çalışma noktası dermatolog hekimlerin işidir. Danışan kişilere UV koruyucu kullanma zorunluluğu, bunun şapka ve güneş gözlüğü ile desteklenmesi gerektiği muhakkak anlatılmalıdır.

Sağlıklı, lekeye sebebiyet vermeyecek şekilde önlemlerinizi alıp güneş enerjisinden bolca yararlanacağınız, güzel bir yaz tatili diliyorum.

 

SEVGİLER…



Dosya

Özgür Köşe

Dünyada Eczacılık

Sektörel Bakış

Çepeçevre

Kültür Sanat