Melatonin hormonu, ışığa duyarlı bir hormondur. Az ışıklı ortamlarda salgılanabilir ve verimli olarak salgılanabilmesi için karanlığa ihtiyaç duyar. Kişiden kişiye değişiklik gösterebilmesine karşın, genel olarak insanlar saat 23.00 ile 05.00 saatleri arasında melatonin salgılarlar ve bu saatlerde kandaki melatonin konsantrasyonu 3 ile 10 kat kadar artar. Gece boyunca, ortalama 30 mg kadar melatonin sentezlenmektedir. Bunun yanında, kış mevsiminde daha çok salgılanan melatonin üretimi, güneşli ve aydınlık yaz günlerinde azalmaktadır.
Sadece uyku döngüsünü düzenlemesi ile değil genel sağlık üzerindeki olumlu etkileri ile de bilinmektedir. Melatonin, vücutta bir antioksidan olarak da işlev görür. Enfeksiyon, inflamasyon ve bağışıklık sistemi hastalıklarına karşı korunmada oldukça etkilidir. Kansere karşı koruyucudur. Gece vardiyalarında çalışan işçilerde meme ve kolon kanserinin daha fazla görülüyor olduğunu açıklayan araştırmalar, bunun sebebinin yeterli melatonin üretilememesi olduğunu ortaya koymaktadır.
Uyku, insanlar için vazgeçilmezdir. Uykunun düzenlenmesinde anahtar mekanizma, aydınlık- karanlık döngüsü olup ışığa maruziyet, retinadan beyindeki hipotalamik alana kadar uzanan bir sinir yolunun uyarılmasına yol açar. Hipotalamik alanda bulunan suprakiyazmatik çekirdek, beynin diğer alanlarına giden hormonları, vücut ısısını, uyku veya uyanıklılık hissini kontrol eden sinyalleri başlatarak tüm vücudu etkileyen aktivitelerin düzenlenmesinden sorumlu “biyolojik saat” gibi çalışır. Karanlık saatler gelinceye kadar uyku ile ilişkili melatonin benzeri hormonların salınımı pineal bezin inaktif olması dolayısıyla baskılanır. Güneş ışınları kaybolunca suprakiyazmatik çekirdek tarafından oluşturulan melatonin salımını engelleyen baskılayıcı sinyaller ortadan kalktığından pineal bez uyarılır ve melatonin üretimi başlar. Melatonin düzeyleri arttıkça daha az uyarı algılanmaya başlanır ve uyku hissi artar. Melatoninin, total uyku süresinden çok uykunun başlangıcı, latent evresi ve kalitesiyle ilişkili olduğu bulunmuştur. Melatoninin uyku üzerindeki bu etkilerinin hipotermik etkisine ve termoregülasyonuna bağlı olabileceği düşünülmüştür. Yeterli melatonin, iyi bir uyku için olmazsa olmazdır. Sağlıklı ve verimli bir uyku için vücudun biyolojik ritminin doğru çalışıyor olması oldukça önemlidir. Yeterince melatonin salgılanamadığında uykusuzluk ve uykusuzluğa bağlı çeşitli sorunlar ortaya çıkabilmektedir.
Uyku bozukluklarının tedavisinde melatonin hapları kullanılmaktadır. Ancak herhangi bir ilaç gibi melatonin alırken de dozaja dikkat etmek gerekir. Düşük doz etkisiz, yüksek doz ise hipotermiye (vücut ısısının anormal derecede düşmesi) yol açabilir. Melatoninin düşük de olsa yan etki görülme riski taşıdığı iyi bilinmelidir. Klinik çalışmalara göre, melatoninin saptanan en yaygın yan etkileri; sedasyon, baş ağrısı, taşikardi ve kaşıntıdır. Bununla birlikte melatoninin bir uyku ilacı olmadığı, sadece doğal hormon düzeyi bozulduysa bunun düzenlenmesine yardımcı olduğu unutulmamalıdır. Uykusuzluğa yol açan bunun dışındaki sorunları melatonin takviyesinin çözmesi beklenemez.
Hap olarak alınan melatonin takviyesi “jet Lag” etkisini ortadan kaldırır ve uykusuzluğu önlemede büyük yarar sağlar. Ancak bu yararlar kısa vadelidir. Uzun dönemli etkisi olduğunu gösteren bir bilimsel bulgu henüz elde edilmemiştir. Ayrıca, sedatif ilaçlarla birlikte melatonin alınması çok fazla uyku yaratabilir.
Melatonin ve kortizol arasındaki ilişki son derece önemlidir. Adrenal bezde bulunan melatonin reseptörleri fizyolojik dozlarla uyarıldığında ACTH-aracılı kortizol oluşumunu baskılar. Her iki hormonun da immün sistem üzerine etkileri olması açısından bu ilişki dikkate değerdir. Melatonin ve kortizol düzeyleri birbirine ters yönde seyreder. Kortizol; akşam yatma saatlerinde düşüktür, oysa melatonin kortizol tam olarak düştükten birkaç saat sonra pik yapar. Bu iki hormonun aralarındaki dengenin bozulması; sağlık problemlerine yol açması ve kanser riskini artırması yönünden önemlidir. Düşük melatonin ve yüksek kortizol seviyeleri çeşitli hastalıkların oluşumunda rol oynamaktadır. Aralarındaki denge; depresyon, kalp hastalığı, osteoporoz ve kilo alımı ile ilgili durumların belirlenmesinde bir marker olarak kullanılmıştır. Melatonin ve kortizol ilişkisine ait bazı bulgular şöyle sıralanabilir;
Psikiyatrik bozukluklar; pineal beze ait işlev bozukluklarıyla yakından ilgilidir ve depresyon düşük melatonin seviyeleri ile ilişkilidir. Şizofreni ve bipolar bozukluk tanısı almış hastalarda melatonin salınımında bozukluk saptanmıştır. Antidepresan olarak kullanılan birçok ilacın nörepinefrin ve serotonin seviyelerini yükseltip, melatonin miktarının artışına yol açarak etki göstermesi, depresyonun melatonin ile ilişkisinin kanıtıdır. Çalışmalar tedavi için kullanılan melatoninin depresyon hastalarda uyku örüntüsünü düzenlediği ve depresyon belirtilerinin gerilemesini sağladığını göstermektedir. Melatonin preparatlarının sirkadien ritim göz önünde bulundurularak kullanılması gerekmektedir çünkü antidepresan ilaçlar gibi gün boyu kullanımının tabloyu kötüleştirebileceği düşünülmektedir.
Melatonin pek çok ilacın yol açtığı çeşitli dokularda oksidatif hasarla sonuçlanan yan etkilere karşı koruyucu etkiye sahiptir, bu ilaçların kullanımını sınırlayıcı yan etkilerinin azaltılarak tedavinin etkinliğini artırılması ve özellikle kanser hastalarının yaşam kalitesinde olumlu etkisi açısından, melatonin önem kazanmaktadır. Doksorubisin, sisplatin, bleomisin, gentamisin, indometasin, izoniyazid, fenobarbital, karbamazepin, haloperidol, siklofosfamid, asetaminofendemir ve eritropoietin söz konusu ilaçlar arasında sayılmaktadır.
Melatonin doğrudan besinler yoluyla alınamaz ancak aşağıdaki besinlerde bulunan triptofan maddesi, melatonin sentezini destekler ve bu hormonun salınımını artırır;
· Kırmızı et ve balık
· Muz, çilek, elma, portakal, böğürtlen, kızılcık
· Fıstık, ceviz, antepfıstığı, badem, kestane
· Patlıcan, ıspanak, brokoli, bezelye, domates, mantar, patates, salatalık
· Kuru fasulye, nohut, susam, keten tohumu
Melatonini azaltan durumlar:
Alkol, sigara, kahve ve çayın fazlası, gerilimli, stresli ortamlar, bilgisayar başında geçirilen uzun saatler, stres yaratan duygu ve düşünceler, üzüntü, ışık, ses, uykudan hemen önce yapılan egzersizler, yatmadan önce karnın tok olması melatonin seviyelerini azaltan durumlar arasında sayılmaktadır.
Melatonini Artıran Durumlar:
Işığın azaltılması, karanlık, dinginlik ve huzur hali, her gün aynı saatte yatağa girmek, sessiz bir ortam… Eğer melatonininizi daha da arttırmak istiyorsanız anason, rezene, papatya çayı, sarı kantaron çayı gibi bitkisel çaylardan; badem, ayçiçeği, fındık çekirdeğinden; vişne ve kızılcık şerbetinden de istifade edebilirsiniz.
Pineal fonksiyonları stimüle veya inhibe ederek melatoninin plazma seviyelerini etkileyen farmakolojik ve nörokimyasal ajanlar:
Ecz.Dyt. Neda TANER
KAYNAKLAR
https://www.uptodate.com
https://www.webmd.com/