Dünyada ilaç sektörü ağırlıklı olarak Avrupa, ABD ve Japonya kökenli global firmaların yönlendirdiği bir sektördür. Ülkemizde de durum benzerdir. İnsan sağlığıyla doğrudan ilgisi, hastalıkları iyileştiren ilaçların keşfi ve bunları ticari ürün olarak pazara sunuyor olması ise ilaç sektörünü insanların gözünde hep farklı bir konuma yerleştirmiştir.

Kuşkusuz sağlıklı yaşam; hastalıklardan korunma, hastalıkların tedavisi, beslenme, barınma, güvenlik gibi günümüz insan yaşamının en temel ihtiyaçlarından birisidir. Modern tıbbın gelişimi ve dağılımında sorun olsa da ekonomik ilerleme ve globalleşme günümüzde sağlık sektörünü daha da karmaşık hale getirmiştir. 

Kırk yıllık çalışma hayatını ilaç sektöründe geçiren biri olarak bu platformdaki ilk yazımda sizlere bu karmaşık yapılardan bahsetmek istedim. İlaç sektöründe çok sık kullanılan “Paydaşlar” kavramı tam olarak bu yapının bileşenlerini tanımlar. Kural koyucu olarak Sağlık Bakanlığı başta olmak üzere, doktorlar, eczacılar, ilaç üreticileri, ilaç dağıtım kanalları, medikal cihaz üreticileri, bu alandaki tüm mesleki dernekler ve hasta dernekleri ana paydaşları oluşturur. 

Paydaşların temel amacı hastaların iyileştirilmesi ve insan yaşamı olduğundan ticari faaliyetlerinin ötesinde her birine toplumsal sorumluluklar getirilmiştir. Ayrı ayrı incelendiğinde bu sorumluluk etik kurallar, mesleki deontoloji kuralları olarak tüm paydaşlarda karşımıza çıkmaktadır. İlaç sektörü son yirmi yılda etik kurallarını net olarak tanımlayıp hayata geçirerek bu alanda ilerleme kaydetmiştir. Tıp ve eczacılık alanındaki güçlü etik uygulamalar da ilaç firmalarına kılavuz olmuştur.

Ülkemizdeki paydaş yapısına biraz daha yakından bakalım. Hasta ve doktor iletişimi kuşkusuz bu yazının konusu değildir. Pandemi sürecinin sonrasında hızla değişen sosyal yaşam alışkanlıkları ve ekonomik koşullar şu an tüm paydaşların önceliğidir. Artan kurlar, yüksek enflasyon, hammadde ve yardımcı malzemelerde yaşanan tedarik sorunları üretim maliyetlerini iki, üç katına çıkarmıştır. Maliyeti satış fiyatının üzerine çıkan veya çok düşük kar marjı olan ilaçlar ithal edilememekte ve üretilememektedir.

Paydaşlar arasında ticari ilişkinin yoğun olduğu ilaç firmaları, ilaç dağıtım kanalları ve eczaneler Sağlık Bakanlığı tarafında uygulanan fiyatlandırma ve paylaşım kurallarından hep birlikte etkilenmektedir. Diğer paydaşlardan farklı olarak aynı zamanda ticari kurumlar olan ilaç üreticileri, dağıtım kanalları ve eczaneler kar etmek zorundadır. Aksi takdirde bu faaliyetlerine devam edemez. Bu durumda soru, Halk Sağılığında çok önemli bu üç kurumun serbest piyasa pazar koşullarında hayatta kalmaları için birlikte neler yapılması gerektiğidir. Kural koyucu tarafında, ticari konularda alınan kararlar üç paydaş tarafından uygulanmaktadır. Bir tarafın zarar göreceği bir uygulama mesleğin kutsal amacı olan Hastaya hizmeti aksatır. 

Yaşamın doğal sonucu olarak her canlının önce kendini düşünmesi gibi her meslek örgütü de önce kendi meslektaşlarını düşünür. Bu yazının konusu olan üç paydaş grubu kendi meslek örgütleriyle birlikte sağlık otoritesiyle iletişime geçer ve sorunlarını anlatır, çözüm yollarını ve taleplerini iletir. Son yıllarda kanun koyucunun aldığı ticari kararlar ağırlaşan ekonomik koşullar nedeniyle paydaşların tamamını olumsuz etkilemiştir. Eczacı ve ilaç dağıtım kanallarının kar baremlerinin değişmemesi, kamu kurum iskontolarının uygulama farklıları gibi konular ise paydaşlardan bazılarını diğerlerine göre daha fazla olumsuz etkilemektedir.

Pandemi süreci ve sonrasındaki etkilerinden edindiğimiz sayısız deneyimi günümüz sosyal ve ticari yaşantısına uygulamaya çalışıyoruz. Ticari kurumumuzun sağlıkla yoluna devam etmesi en büyük önceliğimiz. Yaşadığımız son dönem deneyimlerden bunu tek başımıza, kendi meslek örgütlerimizle yapamayacağımızı anladık. İşte bu nedenle paydaşların hastaya en iyi hizmeti vereceği ve ticari faaliyetlerini de sağlıkla yürüteceği ortak önerileri geliştirerek kanun koyucuya sunması gerekir. 

Toplumsal yapıları incelediğimizde, sağlık alanında ticari ilişkisi olan paydaşlar eğitim, bilgi birikimi, sosyal iletişim açısından toplum ortalamasının çok üzerindedir. Buna rağmen neden birlikte yaşadığı sorunları tartışmadığını, ortak stratejiler geliştiremediğini, aynı amaca hizmet eden paydaşların neden örnek olacak çalışma yöntemlerini ortaya koymadığını kendime hep sormuşumdur.

Eczacının Sesi sektörde çalıştığım sürede yakından tanıdığım, güncel gelişmeleri izlediğim, eczacılık mesleğine gönülden bağlı olan yönetim kadrosuyla saygı duyduğum bir kuruluş. Yıllarca yakından tanıma ve çalışma fırsatı bulduğum siz değerli eczacılarımıza bu sütunlardan ilk yazımda kendime sürekli sorduğum soruyla başlamak istedim. Paydaşlar birlikte neleri daha iyi yapabilir? Şüphesiz ancak bütüncül çözümlerle insan sağlığına daha iyi hizmet eder daha güçlü ticari yapılar kurabiliriz.

İlaç sektöründen farklı konular, bütüncül çözümlerin neler olması gerektiği ve bazen yaşanmış olaylarla ilgili kurmaca öykülerle devam edecek olan yazılarımı sizlerle paylaşma fırsatını verdiği için Eczacının Sesi’ne teşekkür ediyorum.

Zeynel Okur 
zeynel.okur@gmail.com



Dosya

Özgür Köşe

Dünyada Eczacılık

Sektörel Bakış

Çepeçevre

Kültür Sanat