Uzm. Ecz. Gül Kara
Uzun süredir yazı yazmadığımı fark ettim.
-Neden?
-Zaman yok
-Niye?
-Çok yoğun 
İki eczacı bir araya gelse ilk konuşma bu şekilde başlıyor.
Her şey çok yoğun!
Siparişler, ödemeler, sayım, alım, reçete kontrolleri, danışanla birlikte ardı ardına kapıya diziliyor.
Üzülerek takip ediyorum ki medikal konusu tekrar eski zayıf günlerine döndü.
Her anlamda evrak yükü biz eczacıları bunalttı, danışmanlık yapmaya halimiz kalmadı.

Zaman başlar ve biter mi?

Baktığımızda ajandamızı neyle dolduruyorsak biz oyuz.
Eczanede öncelik ve nicelik bakımından sıralamayı doğru yapabildiğimiz sürece 9.00-19.00 dilimini verimli geçirebileceğimizi düşünüyorum. 
Planlanma yapmadan geçen her gün hayat sütununa eksi tik attıracaktır.
Senelik, aylık ve haftalık planlama sırasında reçete sonlandırma, nöbet gibi temel işlerinin hemen ardından hangi iş sizin en büyük zamanınızı alıyor tespit etmekle başlayabilirsiniz.
Örneğin firma görüşmeleri, reçete, fatura kontrollerini belli zamana toplamak yada eczanenin temel ihtiyaç listesini(temizlik, ofis malzemeleri) hazırlayıp toplu alımlar yapmak sanırım biraz alan açmayı sağlayacaktır.
Hepimiz beklenmedik ve ani gelişen olaylar karşısında panikleyebiliyoruz.
Eczane dinamiğinde belli saatler daha yoğundur.
Bu saat dilimi dışındaki sakin zamanda elemanın yemek yeme ve dinlenme aralıklarını eczaneye göre yönetmek gerekebilir.
Sosyal medya ise başlı başına bir olay, hepimizi çok oyalıyor.
Bazımızın elinde iki telefon, karşısında bilgisayar varken oradan oraya savruluyoruz. Sonra zaman nereye gitti diyoruz.
Peki zamanı yönetebilir miyiz?
Yukarıda bahsettiklerimizin çoğu planlamadır zaman yönetiminin bir parçasıdır.

Zaman-sız
Olarak zamanı yönetmeye ne dersiniz?
İnsanı tamamlayan zamanı yaşamın ayak izi olarak bakalım.
Alttaki fotoğrafta gördüğünüz obje Aztek güneş taşıdır.
İnsan, varlığından beri ZAMANLA uğraşmıştır.


 

Ortadaki yüzün sahibi Aztek Güneş Tanrısı Tonaiuth!
Çevresindeki semboller ise yıllardır inceleme konusu olup, insanlık tarihine coğrafya ve astrolojik açıdan ışık olmuştur.
Ortadaki yüzü çevreleyen dört panel; geçmiş dört çağı ve bu çağları bitiren deprem, sel, fırtına ve jaguar felaketini betimlemekteymiş.
 
Onların zamanı bitti, biz bu andayız, yarın ise bizden kalanlarla yeninin karması olacaktır.
Demek ki çeşitli hedefler için uğraşırken amacımız aynı anda duygularımızı da en iyi seviyeye getirmek olmalıdır.
Zamanı yönettikçe hayattan zevk almaya, sevmeye, iyileşmeye, daha az üzülmeye ve az strese yüzümüzü döneceğiz.
Bağımlılar, uykucular, dağınık kişiler, erteleyenler, öncelik sıralamasını yapamayanlar YOĞUN bahanesi altında ezilirler.
Öncelik ve performans isteyen işleri zamana doğru dağıtanlar, konsantrasyonu dengeleyebilenler, zihinsel düşünce dağılımını doğru yönetebilenler.
kendilerine KEYİF zamanı yaratabilen kişilerdir.
İşte zaman yönetiminin benim için en önemli kısmı budur.
Yorgunluktan şikayet etmeden gerekli olan işleri uzatmadan dengeli bir şekilde bitirip kendine nefes zamanı bırakmak ve ne seviyorsan onunla zihnini ve bedenini bütüne hazırlaman bir sonraki çalışma evresine seni hazırlar ve aynı enerjik performans ile işlerinin başına dönebilirsin.
Yine birkaç ipucu vereyim.
‘’YOĞUN’’ olsan bile bu kelimeyi bir süre hayatından çıkar,
‘’SÖYLENME’’ gibi kendini geri çeken konuşmalardan kaçın,
Önce kendine sonra çevrene inan unutma ki çevrendekiler de senin aynan güvenmediğin kendin olmayasın!
Toplumu, dünyayı yöneten sen misin?
Bunu bilmiyorum ama dünya doğal akışında dönerken, kendini bu kadar çaba içine sokmana değer mi?
Bırak evren kendi işini yapsın, zaten olan olacaktır.
Sen türlü sorunlar içinde yapabileceğinin en iyisini yap ki kalbin huzurla dolsun.

Her türlü planın içinde arada o planı boz bakalım neler olacak ya da korktuğun olacak mı?
Korkuların bugün var, yarından geriye bir bak bakalım onlar nerede?
Ön yargılarını korkuyla süslediğin sürece o reçete kontrolleri bitmeyecek.

Kriz yöntemi her zaman kötü mü?
Bence biraz adrenalin iyidir.
Ancak bu adrenalin de yönetilmediğinde bağımlılık hale gelebiliyor, dikkat!
Şimdi yazma zamanı dedik yazdık.
Siz de yazarak, karalayarak, bitenlerin üstünü keyifle çizerek yola devam edin.
Zamanı anlatmaya devam edeceğim.
Anda kalın. Kendinize kocaman teşekkür ederek, gülümseyin hepsi yetişir merak etmeyin. 
Zaman ayırıp okuduğunuz için ben de size teşekkür ederim.
Sevgiyle kalın.


Uzm.Ecz. Gül Kara
Hürriyet Eczanesi
gulkara1970@gmail.com
05325814059


 



Dosya

Özgür Köşe

Dünyada Eczacılık

Sektörel Bakış

Çepeçevre

Kültür Sanat