Ecz. Süleyman ARSLANTÜRK


1966 yılı yazı, Denizli Pamukkale Eczanesinde Stajyerim.
Anadolu şehirlerinde eczaneler sabahtan öğleye kadar çok hareketli olur, öğleden sonra sakinler.
Eczanede çalışanlar, ikindi olunca eczacısı başında olmayan eczanelere kaçışıp, toplanıp laflarlar.
Bir akşam üstü beş altı çalışan toplandı; acele acele hem çay-sigara içiyorlar hem de anlatıyorlar.
Konu: Eczacılar ne yapıyor?
Örtülü olarak bana ders veriyorlar.
Lafı biri bitirmeden, öbürü kapıyor.
Konunun özü, kim ne kadar, nasıl satış yapıyor?
Biraz kendi eczacılarının biraz da başka eczacıların dedikoduları, halleri, marifetleri.
Denizli ilaç pazarı büyük ve ünlü; o zamanlar şehirde on kadar eczane var.
En çok iş yapanlar, en önde en heyecanlı olarak anlatıldı.
Birisi bir eczacıyı anlatmaya başladı.
Başka biri hemen atılıp onun lafını kesti.
Ulan, bırak onu bırak be; “Hiçbir şey bilmez, hiç bir şey yapmaz o, sadece kitap okur”
Nurlarda, rahmetlerde ola…
Ecz. Adnan Kayalıoğlu, o zamanlar reçetesiz bir “Optalidon” bile satmazmış.
O zamanlar Aspirinden sonra en çok satılan ilaç idi Optalidon ve Panalgin.
Bırak reçetesiz satmayı ünlü eczaneler yüzer iki yüzer satarlardı toptan olarak köy bakkallarına.
Kahvelerde oyun esnasında sigara gibi birbirine ikram edilirdi; iyi kafa buldururdu.
Stajım başarılı geçti.
Denizli’de değil ama, 1972 yılından 1982 yılına kadar, Denizli’deki eczacılar gibi çok iş yaptım.
Reçetesiz satılmaz ilaçlardan neler sattım, neler sattım.
Kimse farkına varmadı ama, dünyaya, kendime rezil oldum
Ve çok yoruldum ve “Ben bu işi yapmam” diye mızmızlanmaya, sızlanmaya başladım.
Bir eczacı ile evlendim; işi ona bırakıp başka işe kaçacaktım; kazdığım kuyuya düştüm.
Eşim benden önce eczane eczacılığını bıraktı.
Erken bırakmak isteğim Tanrının gücüne gitti. Hala bırakamadım.
İşim ticari olarak normal sayılır; çünkü çok ciddi bir staj yaptım, stajda çok ciddi bir ders aldım.
Son 20 yıldır hiçbir şey bilmiyorum, hiçbir şey yapmıyorum.
Bir kitap okuyorum; çok rahatım, çok şükür.


XXX


1980 yılından beri eczane eczacılığı için söylediklerimin özü hep aynı.
Bu iş iş değil, bu gidiş hoş değil, bu eczacılık değil.
Yan yana, diş dişe, göz göze, kapış kapışa, telaş telaşa eczaneler ve eczacılar.
Dünyanın hiçbir geri ileri ülkesinde böyle bir eczane eczacılığı yok.
Bizi kim kandırıyor?
Biz kimi kandırıyoruz?
“A dan Z’ ye bozuk; yasa yönetmelik ve eczane sil baştan ele alınmalıdır.”
Staj sorunu bile çözülemedi şu mübarek kutsal, sanatsal mesleğin.
50 yılım satılmazı satmakla, baş edilmezi baş etmekle, gereksiz endişe ve gerginliklerle geçti.
50 yılım eczacılık değil eczane derdi ile geçti.
Sorunu hep şahıslara çözdürmeye çalışıyoruz.
Sorunu yasalar çözer veya düğümler.
Kurumlar bilimsel, doğru, özgür, toplumsal, sağlam yasalı olmalı ciddi ve sahici çalışmalı.
Bunun sağlamaya çalışmıyoruz; duvara ağlıyoruz, şeytan taşlıyoruz.


XXX


Stajyerleri yazacaktık; konuyu kaçırdık, unuttuk; gene kendimize döndük.
50’den fazla Eczacılık Fakültesi, 50’den fazla Eczacı Odası, 25 bin Eczanesi olan ülkemizde hala Stajyer Eczacı sorunu olması ne kötü kader.
Düzen “Gemisini Yüzdüren Kaptan” oldu.
Eskiden gemisini kurtaran kaptan idi, şimdi kurtulmaktan vaz geçildi, yüzdüren haline indirgendi.
Bireysel bencilliğin hüküm sürdüğü eczacılık, eczane sisteminde sorun çözülmez; sorun üretilir.
Staj sorununu kim çözer, çözecek.? Ne zaman sorarsan sor kalkan parmak yok.
Garip öğrenci, küçücük eczanede başı dönmüş, bunalmış daralmış genç eczacı ikilisi çözsün.
50 yıldır bu ikili çözmedi, çözemedi, çözmüyor, çözemeyecek.
Stajların %90’ı baştan savma, yapmacık, verimsiz yapılıyor.


XXX


Çözülebilir mi?
Eczacılık Fakültesi, Eczacı Odası, …………… Fakültesi Mezunları Derneği saç ayağı kurumları ciddi çalışırsa, sahici olursa, sürekli çalışırsa çözülür.
Fakülte bir yönetmelik ile yetinmemeli.
Öğrenciye, bilimsel, pratiksel, görev ve sorumluluğu daha net bildirmeli.
Yönetmeliğin ve pratiğin aksayan yönlerini, stajyerin ve eczacının zorluklarını takibe almalı, geliştirmeli, yenilemeli.
Eczacı Odası bu işi has ve önemli sahiplenmeli.
Stajyeri ve eczacıyı koruyucu kollayıcı tedbirler almalı.
Stajyere karşı eczacıya, eczacıya karşı stajyere gerekli hukuki önlemleri alarak “Kefil” olmalı.
………. Fakültesi Mezunları Derneği cüzdanını, elini, vicdanını ortaya koymalı.
Eczacılığa kayıt yaptıran öğrenciler Fakültenin, Odanın, Derneğin, aidat ödemeyen, oy kullanmayan ama söz sahibi olan asil üyeleri olmalı. Temsilcileri vasıtası ile bütün toplantılara katılmalı.
“Gençler Geleceğimizdir” sadece lafta değil, pratiğin de içinde olmalı.


XXX


Gençler isteseler, 1968 gençliğini örnek edinseler neler yaparlar, yaptırırlar da.
Onlar da büyükleri gibi kolayına kaçıp “dalgacılık” yapmak istiyorlar ve yapıyorlar.
Herkes halinden memnun.
Ağlayan duvara ağlıyor; şeytan taşlıyor.
Önce “Eczanede eczacı ne yapacak?” yanıtlanmalı.
Yapıyor mu, Yapmıyor mu? Denetlenmeli.
Yapana bedel, hak, yapmayana sarı, kırmızı kart göstermeli.
Arkasından Eczaneler ele alınıp, “bitişik, çarpık, viranelik”ten kurtarılmalı.
Sahipleri Eczacı olan, ne yapacağı belli olan Ciddi Kurumsal Eczaneler olsa Staj işi kolay.
Stajyerler sıkılmasın, üzülmesin; o formalite de olup bitiyor bir şekilde…
Diplomayı alacaksınız bir şekilde… Sonrası zor...
Başlayın sonrası için çalışmaya.
Yasa, Yönetmelik, Sözleşme hazırlayıp doğruları bulacaksınız.
Sonra da sürekli, usanmadan, üşenmeden, yılmadan, yıkılmadan mücadele edeceksiniz.
Ey Gençler…. Bir Başlasanız var ya!
Ama kaba kuvvet, tabanca, top, tüfek ile değil
Eczacılık Bilimcileri, Hukuk Bilimcileri, Eczacı İş Adamları ve Eczacı Politikacılardan
Ciddi danışmanlar bularak, edinerek…
Sorun sizindir… Çözerseniz siz çözersiniz…
Bizim işimiz bitik ve çok.


Kolay Gelsin…
 



Dosya

Özgür Köşe

Dünyada Eczacılık

Sektörel Bakış

Çepeçevre

Kültür Sanat