Ecz. Süleyman ARSLANTÜRK  

 

27-29 Kasım İVEK (İlaç ve Eczacılık Kurumu Derneği) 2. Uluslararası İlaç ve Eczacılık Kongresi ve 3-6 Aralık TEB seçimleri ile eczacı kendini iki kez daha tarttı.

Kongrede, üst üste iki seçimden çıkmış hükümet tarafı, İsa’ya Musa’ya yaranamayan akademisyenler ve söylenecek yeni bir şeyi kalmamış, aklı TEB seçimlerine takılmış eczacı üst kademesi geçen yıla göre yorgun idiler. Görünüşte küçük bir dernek, TEB’i kıskandıracak kadar başarılı, “en yüce değer bilgi, en üstün hizmet insana” deyişi ile yola çıkan İVEK, kongrede ilaç ve eczacılıkta bütün paydaşları bir araya getirme iddiasını da taşıyor. Bütün paydaşlar üst düzeyde temsil edilirken, acı ilacı içireceğimiz, bedelini sırtından ödeteceğimiz en önemli son halka temsilde asaleten yok. O en büyük paydaşın fikri alınmıyor, sorulmuyor; beklentileri belirlenmiyor.

TEB genel kurulu ve seçimleri de çok hareketli, çok heyecanlı değildi; her zamanki tekrarlar, birlik beraberlik arayışları ötesinde yeni bir söylem, yöntem, rüzgar, umut doğmadı.

Eczane eczacıları olarak hasta memnun etme ve en zoru para tahsil etme gibi önemli temas noktalarındayız; her türlü bilgi, soru, istek, tehdit ve eleştirinin hedef tahtasındayız.
Kongrede, Mehmet Domaç “eczacı için serbest eczane kolaycı bir iş, uzmanlaşmaya, araştırmaya gerek var” dedi. Çok haklı, çok doğru söyledi. Bu sözü keşke 1970’lerde, hadi olmadı 1980’lerde söyleseydi. 6197 Sayılı yasayı eczacı “as diplomayı, satılsın ilaç, yan gel yat” şeklinde yorumladı ve uyguladı. İçerden “biz ne yapıyoruz böyle,” dışardan “siz ne yapıyorsunuz böyle” diyen olmadı. Gerçek muvazaalara, eşe, geline, oğula, bir yakına, çalışana bırakılan yarı muvazaalara kimse ses çıkarmadı; eczacı, eczane böyle oluyor zannedildi, kabullenildi. Bilimsizlik, özgörevsizlik, özgüvensizlik sonunda da parasızlık tuzağına takıldık; sermayeyi ve morali de çok hırpaladık.
 
Ne yapacağız?

1. Şikayetlenmeyeceğiz; işimizi iyi yapacağız; gençlere güvenip onları öne çıkaracağız.
Uzm. Ecz. Sinem Güngör eczacı-eczane konusunu özümsemiş ve “Bu Devirde Eczacılık” kitabını yazmış. “Eczacılık için gereken değişim, beklediğimiz üzere -tepeden- dışardan değil içerden başlayacak, başlamalı. Fizik kanunları bir değişim ve hareket için en fazla direncin en başta olduğunu söylüyor. Eczacının gerçek varlığı; fiziksel olarak bulunmasından öte; bilgi ve hizmet üretmesi anlamına geliyor. Artık kimse diplomaya meslek hakkı vermiyor. Eczaneleri korumanın yolu eczacıyı vazgeçilmez hale getirmektir.” gibi alışılmadık şeyler söylüyor. Eczacının neler neler yapabileceğini, neler neler kazanabileceğini, neler neler kazandırabileceğini saya saya bitiremiyor.
 
2. Ne istediğimizi bir iki cümle ile özetleyip eylem planı yapana kadar her türlü söylemden, istekten, pazarlıktan vazgeçelim. Kuruşlu reçete bedellerini iade edelim. Üç öğün yerine bir öğün yemek yiyelim. Taktik değiştirelim. Havamızı değiştirelim. İnanırlık, dinlenirlik kazanana kadar sessiz kalalım. Sakinleşelim, düşünelim, kendimize gelelim.

Brian Tracy: “Daha iyiye gitmiyorsanız, daha kötüye gidiyorsunuz demektir. Amacın açıklığı, kesinliği, uzun vadeli perspektif sosyal ve ekonomik hareketlerin kesin belirleyicisidir.” (Ye O Kurbağayı.)

3. Neyin ne olduğu sır değil artık. Herkes doğruyu biliyor. Eczane işletme konusu tek başına oynanacak bir oyun değil. Bu devirde, eczane sahnesinde, en az iki aktif, donanımlı, hazırlıklı eczacı olmadan perde açılmamalı. Yanlış yapanlar, baştan savanlar denetlenip ayıklanmalı. Birlik beraberlik istekleri, kıskanç kardeş kavgasına, alevlenmeye hazır karı koca tartışmasına meydan vermeyecek şekilde kurumsallaşmalı. Eczane; beden, akıl, ruh sağlığı koruma ve bakım merkezidir. Eczacı; bilimi, bilgiyi okulda, kitapta bırakan değil kafasında, kulağında, gözünde, dilinde, elinde taşıyan kimse olacak şekilde yenilenmelidir. Bölgemize, yöremize özgü, evrensele uzanan eczane modelini bulup, eczanenin sahibi ve sakini olarak dayanışma içinde, küresel sermayenin uyuşturucu çengeline takılmadan, altın suyuna batırılmış zincirine vurulmadan riskler paylaşılmalı. Yirmiden fazla uzmanlığa, sayısız, sınırsız araştırmaya, saymakla bitmez iş alanlarına, yeni yeni dillendirilen uzay eczacılığı, nükleer eczacılık, hapishane eczacılığı, veterinerlik eczacılığı, süpermarket eczacılığı (dikkat dikkat) vb. eczacılıklara da hazır olalım.

4. Reçeteli veya reçetesiz ilacı eczacı verir. Eczacı, görev ve sorumluluklarını yerine getirerek verdiği ilaç ve reçetelerden bölgeye, güne, geceye, bayrama, hastalığa, rapora göre meslek hakkı alır. Görev ve sorumluluğuna göre bir eczacının günlük verebileceği ilaç ve reçete sınırlanır. Gibi
birkaç cümleye indirgenmiş hedeflerimiz olmalı, bunları besleyip büyütecek gençleri arayıp bulmalı.

5- “Temelde temel davranışlar olmalı. Evrendeki en mükemmel sistem elimizin altında, milyarlarca molekül hizmetimizde, biz ise ne yapıyoruz?” (Süzme Felsefe. Anooshirvan Miandji) diyen eczacı felsefecimiz var; el, gönül, kulak vermeli.

Serbest eczane kolaycılığı yolu trafiğe bir kapansa, görev ve sorumluluk yüklenmiş sırt çantalı gençler yola bir çıksa, bir gitar bir saz olsa, yollar şenleniverecek, yorgunluklar bitiverecek.

 

Ecz. Süleyman ARSLANTÜRK  

 



Dosya

Özgür Köşe

Dünyada Eczacılık

Sektörel Bakış

Çepeçevre

Kültür Sanat