Ecz. Serhat Salim Aktaş

KAPUÇİN MAYMUNLARI NEDEN SALATALIK SEVMEZ? 

Fazlaca yorgunuz.. Çalışmak, okumak, yazmak ve konuşmaya epeydir bir boşunalık hissi eşlik ediyor. Düşündüklerimiz, hayallerimiz, anlattıklarımız ile kapıdan çıkınca karşılaştıklarımız arasında dev bir uçurum var. Meslek örgütü yöneticilerimiz ile karşılaşınca da benzer duygularla baş başa kalıyoruz.

Sorunlarımız çok ve çeşitli. Ben son yıllarda “Yardımcı Eczacılık” diye özetlenen 2013 ve sonrası Eczacılık Fakültesine girenler ve onların yaşadığı problemlere odaklanıyorum. Hani kimsenin duymadığı, çoğunluğun görmezden geldiği o sorunlar.!! Ne üniversitelerin, ne idarenin ,ne YÖK’ün ,ne TEB ve Odaların görmediği o konular.... 5 yıl okudukları yetmezmiş gibi, son yıllarında 6 ay eczane stajı yaptıkları da yetmiyor ve 1 sene yardımcı eczacılık yaptırıyoruz. Meslek içine, meslek barışı içine atılan bir bomba adeta aynı zamanda Anayasanın eşitlik ilkesine de aykırı.

Ve şöyle düşünüyorum: Söylemek söylememekten, yazmak yazmamaktan ve konuşmak susmaktan iyidir.

“2003 yılında etolog ve primatologlar Sarah Brosnan ve Frans de Waal, kapuçin maymunları ile bir deney gerçekleştirdiler. Deneyde ortadan bölünmüş bir kafeste yan yana duran ve birbirlerini gören iki kapuçin maymununa verdikleri taş (para) karşılığında önce birer parça salatalık veriliyor. İlk seferinde verdiği taş karşılığında kendisine salatalık verilen maymun gayet memnun şekilde alıp salatalığı yiyor. Her iki maymun da salatalık aldığı süreçte hiçbir sorunla karşılaşmıyorlar. Ancak ilkine salatalık verdikten sonra, diğer maymuna salatalığa göre daha değerli üzüm verilince, maymunlar arasında eşitsizlik yaratılınca, sorunlar başlıyor. Diğer maymun arkadaşının üzüm aldığını görüyor ve kendisine hala salatalık verilince (önceleri salatalığı memnuniyetle alan ve yiyen maymun) sinirleniyor, elindeki salatalığı bakıcısına fırlatıyor. Kafesin plastik deliklerinden tutarak sallıyor ve kafes içinde dört dönüyor.”

Bu deneyler bazı hayvanlarda ortak bir eşitlik, denklik ve iş birliği duygumuz olduğunu gösteriyor. Adalet duygumuzun göreceli olduğunu gösteriyor. Herkesin kuru ekmek yediği toplumda çok fazla sorun çıkmazken, bir kişi taze ekmek yemeye başlarsa sorunların alevlendiği görülüyor. Elimizdekinin değerini, yanımızdakinin elinde ne olduğu belirliyor. Ücret eşitsizliği, cinsiyet ayrımcılığı, sınav yolsuzluklarına tepki vb. Eşitsizlik, dünya tarihinin görmediği seviyelerde ve giderek  de derinleşiyor.

Ne dersiniz arkadaşlar; adaletin ne olduğunu öğrenmek için, Aritoteles veya Kant’a mı, yoksa Kapuçin maymunlarına mı müracaat edelim?

Ya kendi eşitsizliklerimizi gidermek için neler yapalım?

 

*(Engin Topuzkanamış’ın aynı adlı kitabından alınmıştır.)

 



Dosya

Özgür Köşe

Dünyada Eczacılık

Sektörel Bakış

Çepeçevre

Kültür Sanat