Ecz. Süleyman ARSLANTÜRK


Eczacıların umut kapısı, en tepesi Türk Eczacıları Birliği başkan ve yöneticilerini seçmek için, eczacı odalarının çok önemli eşrafı sayılan delegeleri, Ankara çıkartmasına hazırlar. Şimdiki yönetimden ne umduk ne bulduk anlaşılamadan, yeni yönetim, yeni başkan kim olacak hesapları başladı. İki üç gün, kalabalık, hareketli, gürültülü, uğultulu bir ortamda,uzun uzun konuşmalar, sayfa sayfa, ekran ekran yazılar, bitmiş, kaybedilmiş maçın anlamsız tartışmaları en büyük başkanımız belli olana kadar sürecek.


Ne günah işledik?
1 -‘İlaç üreticisi’ olarak yetiştirilen Türk Eczacıları, 1954 model yasa ile ‘istediği yere, her diplomaya bir eczane’ açtı. Eczacılar, yasadaki “eczacı eczanesine uğramasa da olur” anlamına gelen ’24 saatten fazla ayrılacaksa... ’ ifadesini çok sevdiler. Güzelim işlerini eşe, çocuğa, anaya babaya, bir yakına, bir güvendiğine, hatta pek güvenmediğine, hatta herkesin duyduğu, bildiği, gördüğü, sadece resmi otoritenin bilmediği, duymadığı, görmediği, meydandaki muvazaa’ya bırakarak keyfine baktı.
Çağdaş dünya eczacıları, günün gereklerine göre eğitim sürelerini artırarak mesleklerini, görevlerini güncellediler. Günümüzde, Hollanda, Norveç, Japonya, Çin, Amerika v.b. dünya işlerini bilimle yapan-yürüten ülkelerde, eczanede eczacılık görevi, eczacı olmadan (yasayı bir tarafa bırakalım) pratikte yürüyemez. Demek ki eczacı mutlaka bir şey yapıyor; olmadan olmuyor. Allah korusun, ülkemizde, bir gün tüm eczacıları reçetesiz ilaç sattınız diye Silivri’ye toplasalar kimse bir şey fark etmez. Bize eczacı gerekli diye kimse Silivri zindanlarının kapısında eczacı aramaz. Bu olumsuz olguyu, algıyı yasadaki boşluğun iğne deliğinden geçen eczacılar icat etti.
2 -Öğretim üyelerimiz,”eczacı, eczanede, reçeteye bilimsel olarak şu şu şu katkıları bizzat yapmalı; yapmayanlar eczaneden uzaklaştırılmalı” diye çok imzalıbir bildiri yazmadılar.
3 -Çalışma Bakanlığı “eczacı, bu sayılan işleri en az şu kadar zamanda, şu kadar bedelle yapabilir. Bu işler can işidir, çok ciddidir, kafa şişirir, savsaklamaya gelmez; ciddi bir eczacı sekiz, hatta altı saatten fazla çalışamaz” demedi.
4 -Sağlık Bakanlığı,“eczacı, birinci basamakta temel adamımdır; ben onsuz yapamam” demedi.
5 –TEB ve odalar, eczacılığı sevdirme, yüceltme, nitelikli eczacı yetiştirme, görev yapanla yapmayanı ayıklama, tüketiciye, eczacının ne olduğunu, ondan ne talep edileceğini anlatma çabalarına girmedi.
6 –Tüketiciler, eczacıdan, sürekli ve sınırsız iskonto, borç para, bozuk para, eşantiyon ilaç veya başka ne varsa, veresiye ilaç, sonra yazdırılacak ilaç, yarım doktorluk ilaç, reçetesiz ilaç, kültür yapılmadan verilmemesi gereken antibiyotik, meydanda, ayakta enjeksiyon, şafak sökmeden emilecek emzik, canı sıkılınca tansiyon ölçme, yemek sonrası yürüyüşünde doğru tartıda tartılma, yılbaşı takvimi, kırtasiyesi, modaya göre naylon veya bez torba istedi ve istediğini istediği anda hiç sıra beklemeden aldı. Her yerde hiç sesini çıkarmadan sabırla sıra bekleyen, eczaneye girince “hemen vermezsen komşuna giderim” duruşlu-bakışlı-tavırlı acil tüketiciler“eczacı bilgi katkısı” istemeyi unuttular; sohbet etme, okey oynama keyfi- arzusu dışında hiçbir zaman ‘nerede bu eczacı’ demediler.


Nasıl normalleşecek?
1-Eczacı, sağlığın vazgeçilemez, ana, temel, birinci basamak görevlisidir; görevini bir bedel ile yerine getirir. İlacı tüketiciye eczacı önerir ve sunar. Reçeteli, reçetesiz ilaç kesin ayrılır. Reçeteli ilacı reçetesiz satmak ve almak suçtur.
2- Eczane, eczacı veya eczacılarca açılabilir. Her eczacı için en az 25 m2 eczane alanı gerekir. Eczacının günlük karşılayabileceği reçete sayısı, günün, zamanın, vakanın, teknolojinin, tüketicinin şartlarına göre sınırlanır. Gibi…
Sağlam, çökmeyen, yalıtımlı temeli olan, günü, geleceği kapsayan, öğrenci olacakları, öğrencileri dışlamadan koruyan, kollayan bir yasa ile eczacı,bilime, özüne yönlendirilecek.Bu yolun dışındaki yollarda, sayısız toplantılar, zamanlı zamansız seçimler, nasıl, ne zaman, nerede kullanılacağı belirsiz karada, adada, denizde, havada nafile namazları gibi kurslar sürüp gidecek.

 
Kimler yapacak, kimler yanacak?
Kafaları strateji, amaç, plan, taktik ile, kolları, çantaları, nasıl bir yasa, nasıl bir yönetmelik, nasıl bir meslek kuruluşu sorularına yanıt veren dosyalarla dolu, özgür, terazisi dengede delegeler, eskimiş, köhnemiş, körelmiş, ha tıkandı, ha tıkanacak politikaları mutlaka değiştirecek, yeni yöntemlerle yeni yolları mutlaka yapacaklar. Çıkarcıların çıkar çarkına çalışan sistem, mutlaka ülkenin, üretenin, tüketenin, işverenin, iş görenin onuru, yararı doğrultusunda yenilenecek.Bu hareket, temelde bütün yükü sırtında taşıyan, devletine, meslek kuruluşlarına, çalışanlarına görevini aksatmayan eczacının, her şeyin başkanda başlayıp başkanda bittiği inancından, kendinde başlayıp kendinde bittiği özgüvenine geçmesiyle başlayabilir.
xxx
Ne demiş atalarımız? “Sürüden ayrılan koyunu kurt kapar; ayrılmayanı kasap, çatır çatır, satır satır parçalar ve satar”.
Ne demiş kutsal kitabımız? “Akıl verdiğim insan, aklını çalıştırıp işletmezse bu dünyada, öbür dünyada alev alev, cayır cayır yanar.”
Değeri biçilemez ülkemizin, iyi pişirebilirsek tadından yenemez mesleğimizin, iyi ahbap, yakın arkadaş, can kardeş, dost meclisi, dert ortağı, kader ortağı meslektaşlarımızın seçkin, saygın, sayın TEB başkan adayları, sayın TEB delegeleri,hepiniz başımızın üstündesiniz; eyvallah. Biliyorsunuz, dengemizi zor sağlar, başımız ağrır durumdayız. Lütfen, tepemizde fazla tartışmayın; aklınızı çalıştırıp işletin; kanmayın, yanmayın…
Hürmetlerimle…

 

Ecz. Süleyman ARSLANTÜRK

KUŞADASI

 



Dosya

Özgür Köşe

Dünyada Eczacılık

Sektörel Bakış

Çepeçevre

Kültür Sanat