Anadolu toprakları 6 Şubat sabahına felaketle uyandı.

Her ne kadar geçmiş yıllarda daha şiddetli depremler olmuş olsa da etki ettiği alanın genişliği ve kısa bir süre (9 saat) ara ile hemen aynı şiddette ikinci bir depremin olması bu toprakların tarihinde bir ilki yaşattı.

Onbinlerce vatandaşımızla beraber onlarca meslektaşımızı, eczane çalışanlarımızı ve Eczacılık Fakültesi öğrencimizi (TEB verileri ile 44 eczacı, 21 öğrenci) yitirdik.

Bölge eczaneleri de zarar gördü, hizmet üretemez hale geldi.

Öğünerek söyleyebilirim ki eczacı örgütlerimiz ve ecza depoları bu felakette çok başarılı bir sınav verdi. TEB organizasyonunda 28 sahra eczanesinin yanı sıra derneklerimizin de çabalarıyla 30 civarı sahra eczaneleri ile kesintisiz olarak bölge halkının ilaç, eczacılık ihtiyaçlarını karşıladık.

Üstelik bu hizmeti herhangi bir kamu kurumundan destek almadan, tamamı ile meslektaşlarımızın desteği ile yaşama geçirdik.

Hatta gelişmeleri objektif olarak gözlemlediğimizde eczacılar en çabuk organize olan ve sahada yer alan ekip oldu.

Örgütlü olmanın önemi bir kez daha açıkça görüldü.

Tek kırgınlığımız tüm çabalarımızın, gösterdiğimiz duyarlılığın, emeklerimizin siyasi otorite tarafından görmezden gelinmesi, bir kuru teşekkürün bile zoraki dile getirilmesi oldu.

Bu arada TEB ve diğer yardım kuruluşlarına fahiş fiyatlarla çadır satan Kızılay’ı da kınıyor ve eleştiriyorum. O konuyu da ayrıca değerlendirmemiz gerekir diye düşünüyorum.

Ne olursa olsun, bizler ülkemizin insanlarına karşı görevimizi yapmanın huzuru, mesleki onuru ve kıvancı içindeyiz.

Yitirdiklerimizi gözyaşlarımızı içimize akıtarak sonsuzluğa uğurladık. Şimdi kanayan dizlerimizin üzerinde doğrularak ayağa kalkma, ellerimizi uzatma zamanıdır.

Sahra eczanelerimizin yavaş yavaş sahadan ayrılma, ilaç eczacılık hizmetini mevcut bölge eczanelerine bırakma vakti gelmiştir. Bir an önce depremde zarar gören eczanelerimizin acilen envanterinin çıkarılarak öncelikle TEB Afet Fonu ve Yardımlaşma Sandığı kaynakları üzerinden desteklenmesi, bu kaynak yeterli gelmez ise sonrasında bir yardım seferberliği oluşturulması gerekir.

Mevcut eczanelerin kendi bölgelerinde var olabilmesinin desteklenmesinin gözden kaçan bir başka önemi de; ülkemizdeki eczacılık fakültelerinden mezun olmuş(*) yabancı ülke vatandaşlarının ülkemizde eczane açmalarına verilen izinlerdir. Özellikle depremin etkilediği illerde mevcut eczaneler bir boşluk yaratırsa, bu boşluğun eczane açma izni verilen yabancı ülke vatandaşı eczacılarla doldurulacağı apaçık ortadadır. Zira bölgenin demografik yapısı son yıllarda değişmiştir.

Ve bence bu durum ülkemizin bir beka sorunudur.

Yaşadığımız felaketin lokal olarak bir bölgede kalmayıp 10 ili etkileyecek genişlikte olması ve ne yazık ki ülkemizde bu tür felaketlerin gelecek günlerde de olabileceği ihtimali bizler için TEB Yardımlaşma Sandığı’nın ne kadar önemli olduğunun önemini gözler önüne serdi.

TEB Merkez Heyeti bu kuruluşumuzun faaliyetlerini ve önemini her meslektaşımıza açık bir dille iletmeli ve Yardımlaşma Sandığı’na üye olmayan ya da üyelikten ayrılan her meslektaşımızı üye olmaya davet etmelidir. Ayrıca mevcut sigorta uygulamasının da kapsamı ve miktarı genişletilmelidir.

Depremden etkilenen her meslektaşıma tekrar üzüntülerimi ve geçmiş olsun dileklerimi iletiyor, vefat edenlere rahmet ve yakınlarını yitirenlere baş sağlığı diliyorum.

(*) Çok dillendirilmese de Eczacılık Eğitiminde yan ana dal gibi bir garip ve mesleki geleceğimiz için bence tehlikeli bir uygulama var. Bu konu ile ilgili bilgi sahibi olmak isteyenlere Prof. Dr. İ. Tayfun Uzbay’ın “Eczacılık Eğitiminde Çift Ana Dal” yazısını okumalarını öneririm.

 

İLETİŞİM

e.ciftci@eczacininsesi.com
Tel: 0212 5474746

https://twitter.com/#!/ECiftci1

https://www.facebook.com/#!/ertan.ciftci1



Dosya

Özgür Köşe

Dünyada Eczacılık

Sektörel Bakış

Çepeçevre

Kültür Sanat