Emeklilerden de sağlıkta katılım payına dava

 

- Çalışanlardan sonra emekliler de sağlıktaki katılım payı düzenlemesini yargıya taşıdı.

Türkiye İşçi Emeklileri Derneği Üyesi Seyde Koç, muayenelerde alınan katılım payını yeniden düzenleyen "2008 Yılı Sosyal Sigortalar Kurumu Sağlık Uygulama Tebliği'nde Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğ"in iptali ve yürütmesinin durdurulması talebiyle Danıştay'da dava açtı.

Dava dilekçesinde, tebliğ ile yeniden düzenlenen sigortalılar ve bakmakla yükümlü oldukları yakınlarının muayenelerinden katılım payı alınması uygulamasının Anayasa'ya aykırı olduğu savunuldu.

Dilekçede, dava konusu tebliğin yasal dayanağı bulunmadığı iddia edilerek, 224 sayılı Sağlık Hizmetlerinin Sosyalleştirilmesi Hakkındaki Kanun'un 14. maddesindeki "hasta muayene ve tedavisi parasızdır" hükmüne dikkat çekildi.

Katılım payı tutarı ve bu tutarın ödenmesine ilişkin usul ve esasların yönetmelikle düzenlenmesi gerektiği savunulan dilekçede, kurumun yönetmelik çıkarmak şeklinde sahip olduğu düzenleme yetkisini, tebliğ çıkarmak suretiyle kullanmasının yasaya uygun olmadığı kaydedildi.

Dilekçede, belirtilen gerekçelerle "2008 Yılı Sosyal Güvenlik Kurumu Sağlık Uygulama Tebliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğ"in yürütmesinin durdurulması ve iptali talep edildi.

 

Memur-Sen, Danıştay'a gitti

Memur-Sen, kamu görevlilerinin muayenelerde katılım payı ödemesini düzenleyen tebliğin yürütmesinin durdurulması ve iptali istemiyle Danıştay'a başvurdu.

ANKARA- Memur-Sen, 18 Eylül 2009 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanan Tedavi Katılım Payının Uygulanması Hakkında Tebliğ'in yürütmesinin durdurulması ve iptali ile tebliğin dayanağını oluşturan 178 sayılı kanun hükmünde kararnamenin geçici 8. ve 9. maddesinin Anayasa'ya aykırı olduğu iddiasıyla Anayasa Mahkemesi'nden iptal talebinde bulunulması istemiyle Danıştay'da dava açtı.

Dava dilekçesinde, sağlık hizmetlerinin neredeyse bütününden katılım payı alınmasını öngören düzenlemeyle, kamu görevlilerinin sağlıklarını korumak ile ücret ödememek arasında tercih yapmak zorunda bırakıldığı savunuldu.

Düzenlemeyle ayaktan tedavide olmak üzere kamu görevlilerinden 2 ila 15 lira arasında tedavi katılım payı alınması, eczanelere müracaat edilmemesi halinde katılım payı alınmaması ya da 3 lira indirim yapılmasının öngörüldüğü anımsatılan dilekçede, ''Kamu görevlilerine tedavileri için gereken ilaçları temin etmemeleri ya da kendi bütçelerinden temin etmeleri halinde katılım payı ödememe veya indirimli katılım payı ödemek gibi sağlığın korunması ve tedaviye başvurma hak ve sorumluluğuyla bağdaşmayan bir dayatma yapılmıştır'' görüşü belirtildi. Dilekçede, şunlar kaydedildi:

''Düzenlemenin 'insan' kavramıyla ve 'sosyal devlet' algısıyla örtüşmeyen bu yönü daha ayrıntılı değerlendirildiğinde, davalı idarenin tedavi katılım payı alınmasıyla yetinmeksizin kamu görevlilerinin tedavileri için gereken ilaçları temin etmelerini de engellemek amacında olduğu görülmektedir. Tedavi katılım payı 2, 8 ve 15 lira olarak öngörülmekle birlikte ilaçların temin edilmemesi halinde veya tedavi için reçete düzenlenmemesi halinde birinci basamak sağlık kuruluşlarına başvuranlardan katılım payı alınmaması, ikinci ve üçüncü basamak sağlık kuruluşlarına başvuranlardan 8 lira yerine 5 lira, özel sağlık kuruluşlarına başvuranlardan 15 yerine 12 lira katılım payı alınmasının öngörülmüş olması göstermektedir ki esasen tedavi katılım payı yanında kamu görevlilerinden reçete yazımı katkı payı ya da ilaç temin katkı payı da alınmaktadır. Daha açık bir ifadeyle, düzenleme tedavi katılım payı dışında ismi açıkça zikredilmeyen başka katılım payı uygulamalarının da hayata geçirilmesi sonucunu doğurmuştur.''

Dilekçede, kamu görevlilerinin sağlıklarını korumak adına yapmak zorunda oldukları eylemleri engellemek sonucunu doğuracağı öne sürülen düzenlemeyle, kamu görevlilerinin azımsanmayacak bir bölümünün yoksulluk sınırının altındaki ücretleriyle sağlıklarını korumaya dönük giderleri karşılamak zorunda bırakılacağı savunuldu.
Düzenlemeyle kamu görevlilerinin ikinci ve üçüncü basamak sağlık kuruluşları ile özel sağlık kuruluşlarına başvurmasının engellenmek istendiği iddia edilen dilekçede, ''sağlık hizmetinin sunumundan ziyade sağlık hizmetlerinin finansmanını önceleyen yaklaşımın, Anayasanın başlangıç bölümünde ve 5. maddesinde devlete yüklenen sorumluluklarla bağdaşmadığı'' ileri sürüldü.

Dilekçede, katılım paylarının ikinci ve üçüncü basamak sağlık kuruluşları için yüzde 150'den fazla, özel sağlık kuruluşları için alınan katılım payının ise yüzde 33 artırıldığı belirtilerek, ''Kamu görevlilerinin aylık ve ücretlerinde yapılacak artış için yüzde 2,5 artı 2,5 teklifi yapıldığı, 2010 yılı enflasyon tahmininin yüzde 5,3 olduğu dikkate alındığında katılım payında yapılan artışın izan ve insafla açıklanmasının mümkün olmadığı açıktır'' denildi.

Kamu görevlileri ve bakmakla yükümlü oldukları yakınlarından tedavi katılım payı alınmasını öngören düzenlemenin, devletin sağlığın korunması ile ilgili görevleri ve kamu görevlilerinin hak ve yükümlülüklerinin kanunla düzenleneceğine ilişkin Anayasa'nın bağlayıcı hükmü karşısında hukuka uyarlık göstermediği iddia edilen dilekçede, ayrıca Anayasa'nın Bakanlar Kurulunu görevli ve yetkili kıldığı bir konuda Maliye Bakanlığı'nın yetkili ve görevli kılınması sonucunu doğuran ve dava konusu tebliğin dayanağını oluşturan 178 sayılı kanun hükmünde kararnamenin geçici 8. ve 9. maddeleri hakkında da Anayasaya aykırılık iddiasıyla Anayasa Mahkemesi'ne iptal davası başvurusunda bulunulması gereği doğduğu kaydedildi.

 

Sağlık-Sen tedavi katılım payı adıyla memurun cebine elini atan Maliye Bakanlığı aleyhine Danıştay'a dava açtı.

İlk olarak 2008 yılında Sosyal Güvenlik Kurulu tebliği ile tedavi katılım payı adı altında 2, 4, 6, 10 TL olarak yapılan kesintiler, Danıştay 10. Dairesi tarafından durdurulmuştu. Maliye Bakanlığı Anayasaya göre kanunla düzenlenmesi gereken tedavi katılım payı kesintilerini 4 Eylül 2009 tarihli genelgesi ve 18 Eylül 2009 tarihli tebliğ ile bir kez daha uygulamaya koyarken miktarı da 2, 8, 15 TL'ye yükseltti. Maliye'nin yargı kararlarına ve Anayasaya aykırı davrandığını ileri süren Sağlık-Sen, ilgili genelge ve tebliğin iptali için Danıştay'a dava açtı.

Sağlık-Sen açtığı davada, 25 Haziran 2009 tarihinde çıkartılan torba kanunla 'Maliye Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamede yapılan ve tedavi katılım payı oranlarının tespitinde Maliye Bakanlığı'nı yetkilendiren düzenlemenin de Anayasanın 73. Maddesine aykırı olduğunu ifade etti. Anayasa'nın 73. Maddesinin 3. Fıkrasında; vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümlülüklerin ancak kanunla konulabileceği, değiştirilebileceği veya kaldırılabileceği hükmüne yer verilirken, aynı maddenin 4. Fıkrasında ise kanunla belirlenen sınırlar içinde düzenleme yapma yetkisinin Bakanlar Kurulunda olduğu belirtiliyor. Maliye Bakanlığı tedavi katılım payı konusunda yayınladığı tebliğ ve genelge ile yetkisini aştığını ileri süren Sağlık-Sen, Anayasa'nın bu amir hükmüne dayanarak söz konusu düzenlemeye ilişkin iptal istemlerinin Danıştay tarafından Anayasa Mahkemesi'ne götürülmesini talep etti.

Sağlık-Sen Genel Başkanı, Hükümetin çalışanına reva gördüğü yüzde 2,5 + 2,5'luk zammın ardından tedavi katılım payını iki kat artırmasının kabul edilemez olduğunu söyledi. Maliye Bakanlığı'nın internet sayfasında yayınladığı kamu görevlileri etik sözleşmesinde halkın günlük yaşamını kolaylaştırmak, ihtiyaçlarını en etkin, hızlı ve verimli biçimde karşılamak, hizmet kalitesini yükseltmek ve toplumun memnuniyetini artırmak için çalışmayı taahhüt ettiklerini belirten Kaçar, "Tedavi katılım payı uygulaması hem hukuk dışı hem de etik dışıdır. Dar ve sabit gelirli halktan ve çalışanlarından muayene ücreti keserek, halkın günlük yaşamını kolaylaştırmak ve toplumsal memnuniyeti artırmak mümkün değildir." ifadelerini kullandı.



Dosya

Özgür Köşe

Dünyada Eczacılık

Sektörel Bakış

Çepeçevre

Kültür Sanat