Kanserli Türk hasta üç yıl hayatta kalırsa yeni ilaca erişebiliyor

Darüşşafaka lisesinde birlikte okuduğum çocukluk arkadaşım uzun zamandır kanser tedavisi görüyor. Geçen haftaki tetkiklerden sonra doktoru mevcut ilaçların artık yetersiz kaldığını, tek umudunun ABD'de satılan bir ilaç olduğunu söylemiş.
Türkiye'de satılmayan bir ilacın tek umudunuz olmasını bir düşünün, arkadaşımın durumunu anlayabilirsiniz. Hele bir de "Boşuna uğraşma kolay kolay getirilemiyormuş bu ilaç. Bir hasta kadın getirtmek istemiş ama ilaç geldiğinde ölmüş" demesini.
'İlaca erişebilmek' için denemediğim yol kalmadı. İlacın üreticisi firmanın Türkiye'deki şirketinin genel müdürü "Funda hanım, Sağlık Bakanlığı'na ruhsat izni için üç ay önce başvurduk, 18 aydan önce izin alabileceğimizi sanmıyorum" diyordu.
Arkadaşım uçak yolculuğunu çekmesin diye ABD'de 'reçete yazacak doktor' aradık, bulamadık.
Öğrendim ki, Türkiye'de ruhsatı olmayan ilaçları, Türk Eczacılar Birliği, Sağlık Bakanlığı İlaç Ecza Genel Müdürlüğü'nün 'olur'uyla getirebiliyormuş.
Arkadaşım umudunu yitirmişken birden keyiflendi, ilacı bulabilecektik. Formaliteleri zevkle yerine getirmeye başlamıştık ki, Türk Eczacılar Birliği'ne yurtdışından bir faks ulaştı, Türk Eczacılar Birliği'ne ilacı satmayacaklarını söylüyordu. Birliğin İthal İlaç Birimi'nden eczacı Esranur Türkler, büyük mücadele verdi ama sonuç değişmedi.
Döndük başa, ilacın ruhsat iznine. Hayat kurtaran ilaçlar da, en basit tıbbi müdahale sağlayan ilaçlar da bizim Sağlık Bakanlığı'nda aynı prosedürden geçiyor, yeni çıkmış bir ilacın Türkiye'de ruhsat alması 18 ile 24 ay sürüyormuş.
Geri ödeme listesine konulması da ortalama bir yıl. Malum kanserle mücadele eden ilaçların fiyatları da çok pahalı. Sonuçta olan Türk hastalara oluyor. İlaca erişebilmek için üç yıl beklemek zorunda kalıyor.
Arkadaşımın ilacının kutusu 3 bin dolar kadar. Parasını verecek ama ilaç bulamıyor. Bundan daha önemli bir insan hakkı ihlali olur mu?

AB sayesinde ruhsat süreci 210 güne düşecek
Yurtdışında çıkmış bir ilacın Türkiye'de satılabilmesi için Sağlık Bakanlığı'nın yürüttüğü ruhsat izin sürecinin 18-24 ay, geri ödeme listesine alınması yani sosyal güvenlik kurumunca bedelinin ödenmesinin de bir yıl sürmesine, ilaç üreticileri de uzun zamandır karşı çıkıyordu.
Araştırmacı İlaç Firmaları Derneği Genel Sekreteri Engin Güner, "Neyse ki AB'ye uyum süreciyle birlikte Türkiye de ruhsat verilmesi sürecini 210 güne indirdi" diyor.
210 gün tabii ki 'teoride' çünkü ruhsatlanma işlemleri kısıtlı personelle yapılıyor.
Hoş, başta 210 gün talebini de bakanlık '210 işgünü' olarak hesaplamaya niyetlenmiş, ilaç sektörünün ısrarlı tutumuyla 210 gün olarak karar almış.
Araştırmacı İlaç Firmaları Derneği, bir ilacın 'geri ödeme listesinde yer alıp almaması kriterlerinin' de şeffaflaştırılmasını istiyor. Devletin 'Yaptım, oldu' tavrıyla yine hastalar mağdur oluyor. Hangi ilacı niye geri ödeme listesine almadığını, devlet açıklamıyor, açıklamadığı için ilaç üreticisi de kendisini savunamıyor.
Yakın zamanda yapılan bir araştırma da var, Türk hastaları gelişmiş ülkelerde piyasaya çıkan yeni ilaçlara derhal veya en geç altı ay içinde erişmek istiyor. Türk insanı çağdaş dünyaya uygun yaşamak istiyor da.



Dosya

Özgür Köşe

Dünyada Eczacılık

Sektörel Bakış

Çepeçevre

Kültür Sanat