“İnsan dünyaya ilk geldiğinde tamamen kördü.

Ancak baykuşun iki görüşü vardı.

GECE ve GÜNDÜZ

Baykuş, insana acıdı ve ona gündüz görüşü verdi”

Covid’li kısıtlama günleri bana uzun süredir takip ettiğim belgeselleri izleme fırsatı verdi.

Bunlardan birinde Karayip’li ahşap oyma ustası bir objeye baykuş figürü yapıyordu ve o sırada yukarıda ki cümleyi söyledi.

İlgimi çekti. Baykuşları incelemeye başladım.

Aldığım notları çok kısaca paylaşmak istiyorum.

Baykuş ile ilgili birçok inanış, efsane var.

Mitolojide iz bırakmış bir kuş türüdür baykuş.

Athena Yunan mitolojisinde bir tanrıçadır, tüm kadınlar gibi zekidir! Bilgelik tanrıçasıdır.

Zekanın ve dişiliğin sembolüdür.

Baykuş ile tasvir edilmiştir.

Atina şehrinin adı işte buradan geliyor.

Şehrin simgesi baykuştur ve birçok yerde heykelleri vardır.

 

Baykuşa maalesef uğursuz vb diyerek pek iyi bakılmaz.

Haketmediği sıfatları yüklemişlerdir.

 

Araştırdıkça çok enteresan özellikleri beni şaşırtmaya devam etti.

Baykuşu, Manas destanında; BAYKUŞ ANA olarak görebilirsiniz.

Kadına ve anneliğe verilen önemi vurgulamak amacı ile bu şekilde kullanılmış.

Peki neden?

Baykuşlar, yavrularına karşı çok fedakarlarmış. Çok iyi korur kollarmış.

Öyle ki yavruları başının üstünde gezerken uzun ve sivri tırnakları ana baykuşun gözlerine batar, kör etmeye kadar gidermiş.

Kutsal, dişi ve zeki özellikli bu kuş türünün ismi neden BAY –KUŞ diyebilirsiniz.

Erkek kuş anlamında değildir.

Eski Türkçede BAY; zengin, soylu anlamındaymış.

Soylu kuş olarak BAYKUŞ olarak adlanmış.

 

Osmanlı döneminde ise çok önemli bir simgedir baykuş.

Mimar Sinan, inşa ettiği camilerde baykuş figürünü kullanmış.

Mimar Sinan’ın her eserinde saklanmış baykuş figürü olduğu bilinmektedir.

 

Biliyor muydunuz?

Ben bunu öğrendiğimde çok şaşırdım.

Sebebi ise eski Türk, Mısır ve Yunan medeniyetlerinde baykuşun bilge olarak adlandırılmasıymış.

Gördüğünüz üzere Mimar Sinan Üniversitesi’nin simgesi de baykuştur.

Bu kuş türü hakkında yazacak öyle çok efsane ve bilgi var ki fazla uzatmadan son bir bilgi ile bitireyim.

GÖZLER!

Baykuşun gözleri, kafatasının içinde beynine bile az yer bırakacak şekildedir.

Çok iyi görür ve işitirler.

Çok az ışıkta bile avlarını bulurlar.

Gözlerinde çubuk şeklinde görme hücreleri (rod hücreleri) vardır.

Bu da az ışıkta siyah ve beyaz renkleri görmesine imkan verir.

Gözler başın iki yanında değil önündedir.

Gözleri hareket etmez ancak başlarını 270 derece çevirebilirler.

PEKİ BİZİM BAKIŞ AÇIMIZ NASIL?

 

Başımızı baykuş gibi çevirmeye yeltensek boyun omurlarımız kırılır.

Arkaya bakarak değil hep ileriye bakarak yola devam etmekten başka çaremiz yok.

Baykuşu uğursuz sanan bakış açımızı bir de kendimize bakarak değerlendirsek neler görürüz?

Ben son zamanlarda sizin gibi başıma siperlik takıp her yeri maske olarak görüyorum.

Ruhsal olarak, bir yandan yorgun bir yandan huzurlu.

Bu ay anneler gününü kutladık.

Baykuşun ana fedakarlığını düşündüm.

Gözünden bile değerli yavruları var.

Çocukları için fedakarlık yapmaktan kaçınmayan annelerimizin bu güzel gününü kutlarım.

Kutlamalara devam ettik.

BİLİMSEL ECZACILIK günü vesilesi ile bu kutsal mesleğin var oluşuna katkıda bulunan tüm meslektaşlarıma teşekkür ederek bitirmek istiyorum.

Bilim ve bilgelik ışığında gönül gözümüz baykuş görüşünde olsun.

ÖMER HAYYAM’IN dizelerine de girmiş baykuşa da selam olsun.

   Ne mutlu adı sanı bilinmeyene;

   İpeklere, kürklere bürünmeyene;

   Anka gibi iki dünyadan da geçip

   Bu viranede baykuşa dönmeyene.

 

Kitap Öneri;


Bu yazı da bulunan Baykuş bilgilerine ulaşmama vesile olan Türkiye’nin ilk ve tek kadın eczacı kuş gözlemcisi meslektaşım Ecz. Akgün Özen’e teşekkür ederim.

Sağlıkla evde kalın.

 

Uzm.Ecz. Gül Kara

hurriyeteczanesi@ttmail.com

05325814059- Hürriyet Eczanesi

Rıhtım caddesi No:64 Kadıköy -İstanbul

 



Dosya

Özgür Köşe

Dünyada Eczacılık

Sektörel Bakış

Çepeçevre

Kültür Sanat