1 Nisan 2016 tarihinde yürürlüğe giren yeni SGK TEB İlaç Temin Sözleşmesi ile sıralı dağıtımın çerçevesi yine genişletildi.

Bilindiği üzere, sıralı dağıtım uygulaması Kurum bakımından kimi zorunlu nedenlerle başladı. Gerek eczacı örgütlerinin gerekse SGK’nın istemleri doğrultusunda kapsamı sürekli genişledi.

2013 Ek Protokolü ile sıralı dağıtım iki reçete grubu ile birlikte majistral formül ihtiva eden reçetelerin de sisteme dahil olmasıyla giderek istisna olmaktan çıkıp asli ve karmaşık bir uygulamaya dönüştü.

Şimdi de 1 Nisan 2016 tarihinde başlayan ve 4 yıl sürecek yeni Protokol’le sıralı dağıtım listesine iki yeni reçete grubu daha eklendi… Böylece kapsam bir kez daha genişledi.

Bunlardan birincisi uzun süredir tartışılan “Özel ve Kamu Diyaliz Merkezlerinde Düzenlenmiş Tüm Reçetelerin” kapsama alınması. Daha önceden sıralı dağıtım kapsamında olan “diyaliz solüsyonlarını ihtiva eden reçeteler” ve “Eritropoietin ve darbepoetin preparatlarını ihtiva eden reçeteler” ile birlikte bu alan tamamen sıralı dağıtıma girmiş oldu. Bilindiği üzere diyaliz sonrası böbrek nakli hastalarının reçeteleri de sıralı dağıtım kapsamında karşılanmaktadır.

Diyaliz merkezi çıkışlı reçeteler öteden beri, yönlendirme içerikli anlaşmalara konu olmakta, ayrıca muvazaalı eczane işleticilerinin aktif hareket alanlarından birisi olarak dikkate çekmektedir. Bu durumun önlenememesi, çok sayıda inceleme ve şikayete konu olması nedeniyle sıralı dağıtımın bir zorunluluk olarak ortaya çıktığı gözükmektedir. Ancak çalışma düzeni bakımından hiçbir aksaklığı olmamakla birlikte diyaliz merkezleri çevresinde olan eczaneler için de bu durumun bir haksızlık oluşturacağını da belirtmeden geçmemek gerekir.

Yeni Protokol’le ikinci olarak sıralı dağıtım sistemine, “Rituximab, Abatasept, Tofasitinibsitrat, Kanakinum ab, Tosilizum ab, Sertolizumab” ilaç grubu reçeteler de eklendi.

Görüleceği üzere her yeni Protokol’le nedeni ne olursa olsun somut bir olgu olarak “Sıralı Dağıtım Sistemi” genişlemektedir. Bu genişleme, işlemlerin eczacı örgütlerince yürütülmesi nedeniyle yeni ve kırtasiyesi bol bir mesai gerektirmekte, bir yandan da hastalar bakımından ilaca erişimde güçlükler anlamına gelmektedir.

Önceki yazılarda da belirttiğim üzere, neredeyse ayrı bir sözleşme gerektirecek kadar boyutlanan uygulamanın, gözden geçirilmesi ve üzerinde çalışılması zorunludur.

Sıralı dağıtım uygulaması, Protokol’ün 3.7. maddesinde düzenlemiştir. Madde, sözleşme eki olan EK-4 listesine atıf yapmaktadır. Protokol’ün ekinde yer alan EK-4, sadece liste halinde hangi ilaç gruplarının uygulamaya dahil olduğunu saymamakta; uygulamanın esas ve usullerini, hatta uyulmadığı takdirde parasal yaptırımları da düzenlemektedir.

Genel olarak uygulamanın genişlemesine yapılan eleştiriler şu şekildedir: “-Giderek genişleyen sıralı dağıtım uygulaması, kimine göre adaleti ve eşit paylaşımı sağlamaktadır, kimine göre tam tersine adaletsiz bir uygulamadır. -Konum olarak sağlık kuruluşları civarında eczane açmanın bir önemini kalmamaktadır. -Kayırma yapıldığı yönünde tereddütler oluşmaktadır -Teknik uygulama ve organizasyonun yeterliliği konusunda kaygılar vardır. -Uygulama giderek bir çeşit merkezi, resmi yönlendirmeye ve zincir eczane alıştırmasına dönüşmektedir. -Genişleme çerçevesi konusunda hiç kimsenin bir fikri yoktur ve daha nereye kadar genişleyeceği merak konusudur. -Eczanenin sağlık kuruluşu olması nedeniyle kısıtlamalarının olması doğru ve haklı olabilir, ancak serbest ticaret kısmının giderek kısıtlanması tartışmalıdır. –Kötüye kullanılan ilaç gruplarında toptancı bir yaklaşım değil, kötüye kullananın engellenmesi yaklaşımı benimsenmelidir. –Bir kısım ilaç gruplarında, örneği majistral formül içeren reçetelerde olduğu gibi hastanın ilaca erişiminde güçlükler çıkmaktadır.

Gözlemlenen eleştiriler bunlar… Bir kısmına katılmakla birlikte, bu eleştirilerin genel olarak eczacılık dünyasının eleştirileri ve analizi olduğunu söylemek gerekir.

 

https://twitter.com/_FevziCakmak_

f.cakmak@eczacininsesi.com



Dosya

Özgür Köşe

Dünyada Eczacılık

Sektörel Bakış

Çepeçevre

Kültür Sanat