SÖYLEŞİ/RÖPORTAJ

SUNUŞ

Türkiye İlaç Sanayi Derneği Başkanı Ecz.Cengiz Celayir, ülkemizde ilaç sanayicileri denilince ilk akla gelen isimlerden biri... "İlaç Dünyası’nda neler oluyor, bitiyor" a dair konuşabileceğiniz, bilgi alabileceğiniz en yetkin isimlerden...

Davetim üzerine, 1 Şubat- 2013 tarihinde Eczacının Sesi e- Gazete ofisimizde biraraya geldik.

Böyle bir söyleşide karşınızdaki insanın kendince bir otokontrolle konuşup konuşmadığını anlarsınız... Bana göre sıfır otokontrolle, içtenlikle konuştu.

Son derece keyifli, çok hoş bir söyleşi oldu. Bazı anlarda sesinden kızgınlık ta algıladım. Sorulması gereken her şeyi sordum... Eczacının mağduriyetlerini de... Stok zararlarımızı da, ticari iskontoların kaldırılmasını da...

Anlattığı şeyler son derece önemli, bilgilendirici ve öğreticiydi.

Okunabilir hale getirebilmek, özet yapabilmek için çok uğraştık. Cümlelere kıyamadık doğrusu. Size önerim; uzunluğuna aldırmadan her bir cümleyi okumanız.

Bu röportajı okuduktan sonra İlaç Dünyası’ nda, ekonomisinde olan biten ve "olacak olan" herşeyi öğreneceksiniz.

Röportaj/ Söyleşi’ mizi bölümler halinde yayınlayacağız.

Sevgili dostlarım; Ecz. Ertan Çiftçi, Ecz. Nurdan Şahin, Ecz. Özlem Demir... Yine her şeyi hep birlikte kotardık. Röportajın alt yapısı, yapılışı, yayınlanması, tüm süreç... Teşekkür ediyorum.

Türkiye İlaç Sanayi Derneği ve TOBB(Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği) İlaç Sanayi Meclisi Başkanı Sayın Ecz. Cengiz Celayir’e çok teşekkür ediyoruz.

Hakan Gençosmanoğlu

 

 

ECZ. CENGİZ CELAYİR-RÖPORTAJ

Türkiye İlaç Sanayi Derneği Başkanı (TİSD)

TOBB İlaç Sektör Meclisi Başkanı

1. Bölüm

 

Zorunluluktu... Ama Kantarın Topuzu Kaçtı

H.Gençosmanoğlu: Davetimizi kabul edip geldiğiniz için çok teşekkür ederim. Hoşgeldiniz. Söze hemen çok tartışılan ilaç bütçesi ile başlamak istiyorum. İlaçta 3 yılı aşkın bir süredir global(toplam) ilaç bütçesi uygulanıyor. Öyle görünüyor ki bundan böyle de uygulanacak. Bu uygulama şekline sanayicilerimiz nasıl bakıyor? Sizce bu uygulama doğru bir uygulama mı? Sanayiciler global bütçe uygulamasından mutlu mu? Ve uygulanmakta olan bütçe gerçekçi mi?

C.Celayir: Hoşbulduk. Ben de teşekkür ediyorum. Soruya gelince...

Global bütçe uygulama zorunluluğu 2008 deki dünya ekonomik krizinin Türkiye’ye olası yansımaları nedeniyle tedbir olarak alındı.

O günün koşullarında süreci devam ettirebilmek için zorunluydu diyebiliriz. Ama kantarın topuzu kaçtı.

Şöyle; OECD ülkelerinde ilaç harcamaları gayri safi milli hasılanın %1.8 i, 2’si ve üstüdür. Ülkesine göre değişir. Bizim 2009 da yakalandığımız süreçte ilaç harcamaları gayri safi milli hasılanın 1,65’i idi. Kamu bunu ’bu süreç itibari ile bize sıkıntı çıkarabilir biz bunu 1.35 e düşürelim’ öngörüsü ve hesabıyla bir seri düzenlemeler yaptı.

Bunun bir başlangıcı var o başlangıç sonunda 14 toplantı yapıldı. Bunun 5. ine bugünün ekonomik koordinasyon kurulunu oluşturan 5 Bakanlık katıldı. Çok uzun sürdü.

Sonunda sektöre önerilen ve önümüze getirilen çözümleri öngöremediğimiz için ve sürdüremeyeceğimiz için halbuki ’öngörülebilir ve sürdürülebilir’ diye gelinmişti. Biz tabiri caizse masadan kaktık.Yani biz bu koşullarda bu sorumluluğu üzerimize alamayız, dedik. Bu bir negatif bir tablo oluşturdu ve bu müzakerelerin hepsi unutuldu, orada konuşulanların hepsi unutuldu.

H.Gençosmanoğlu: Masadan kalktınız... Sonra süreç nasıl gelişti?

C.Celayir: Çok radikal tedbirler alındı.

İlk anda jenerikler orijinalin %60’ına düşürüldü, iskontolar ciddi şekilde arttırıldı.

Kendilerince bir hesap yaptılar. İlginç olan sonrasıdır.

H. Gençosmanoğlu: Nedir?

C.Celayir: 2010 başı itibariyle bir süreç başladı. Temmuz -Ağustos aylarına kadar her ay Sosyal Güvenlik Kurumu’ ndan ilaç harcama rakamlarını alıyoruz ve öngörülen bütçenin içerisinde olduğunu teyiden söylüyorlar. Hatta kendi kurumlarının listelerini de yayınlıyorlardı.

Ağustos ayına geldiğimizde bir anda kendi sitelerinden ilaç harcamalarının 600 milyon aştığı ilan edildi.

Gittik nasıl olur bu, dedik. Daha geçen ay bütçenin içindeydik. Yanlışlık oldu dediler. Sonra siteden kaldırdılar.

H.Gençosmanoğlu: Gerçekten de çok ilginç. Nasıl oluyor bu?

C. Celayir: Aradan 3-4 gün geçtikten sonra toplantıya çağırdılar.

Dediler ki; ’evet 600 milyon geçmişsiniz’. Niye, dedik...

’Biz katılım paylarını hesaplamamışız’ dediler.

’Eczacı bunu alıyor, biz eczacının bizden alacağına mahsup ediyoruz bunu. Dolayısıyla o rakam o tutar ilaç harcamasıdır.’ dediler.

’Unuttuk, ıskaladık bu hatayı gidereceğiz’ dediler. Haydi ikinci bir dalga. Daha yılı tamamlamadan...

Tekrar iskontolar vs. süreç devam etti.

Biz ilaç harcamalarının GSMH içerisinde 1.05’e düştüğünü gördük. 1,67 ile başlamışız. 1,35 hedeflenmiş yapılan uygulamalarla 1,05’e gelmişiz.

Geçtiğimiz yıl, tekrar iskonto artırımlarının talep edildiği dönemde yani en son %41 ve % 28’lere çıkılan dönemde Sektör; “bakın bir hesap hatası yapıyorsunuz, aldığınız bu tedbirlerle bizim hesabımıza göre 2,5 milyar tasarrufu bulur, burada bir yanlışlık var” dedi.

Artan iskontolar nedeniyle Türkiye’de ilaca erişim sıkıntısını getirir. Kaldı ki kararnamede yazılı olduğu halde 2,5 yıldır kur farkı uygulanmıyor.

H.Gençosmanoğlu: O “kur farkı” hala 1,95 de sabitlenmiş duruyor değil mi?

C.Celayir: Hala 1,95 de duruyor. Bugün itibariyle %22’nin üstündedir. Yaklaşık da 18-20 aydır hep devam etmektedir.

H.Gençosmanoğlu: 2,38 şu anda kur.

C.Celayir: Evet ö yle.

Bizim hesabımız doğru dediler. Sektör ’Neye karşılık ne istiyorsunuz, ne kadar açığımız var’ diye sordu. 1 milyar 150 milyon TL. alacaklısınız dediler. Bunun bilgilerini sundular.

Önümüze 3 yıllık bir uygulama için bir tablo konuldu.

Küsuratları söylemiyorum. Şöyle:

2010 14,6 Milyar TL.

2011 15,6 Milyar TL.

2012 16,7 Milyar TL.

Toplayın 3 yıl için yaklaşık 46.9 milyar bütçe rakamı çıkar, halbuki 3 yıl için 45,75 milyar olmuş, yani 1.150 milyon daha düşük. “Tamam” dediler, “biz sizden fazla almışız.”

Bu arada neler oldu. Hiç o uzlaşma sürecinde devrede olmayan medikal malzemeler, şeker ölçüm cihazları, nüfus artışı, Kapsamın genişlemesi (2004’de yıllık doktora gidiş sayısı 2 kez iken 8 keze çıkması) ve her şeyi kapsamasına rağmen böyle bir tablo ortaya çıktı.

H.Gençosmanoğlu: O fazla para ne oldu?

C.Celayir: ’Siz bunu bizim ilaç fiyatlarımıza yansıtın’ ve/veya ‘iskonto oranlarımızı düşürün’ dedik.

Ancak bu arada 2013 bütçesi Kamu tarafından belirlenmiş ve 15.640 milyar TL olarak Meclise gönderilmiş.

Şimdi enteresan olan şey şu; 2012 kamunun ilaç harcaması realizasyonu 14,6 Milyar TL. Halbuki global bütçeye göre 2012 rakamı 16,7 TL. olmalıydı.

Arada geçen bütün farkları sektörden fiyat düşüşü veya iskonto artırımı olarak almışsın hatta öyle almışsın ki 1 milyar da borçlusun devlet olarak. Şimdi soruyorum siz 2012’yi bitirdiniz yeni bir yıla başlıyorsunuz o yeni yılın bütçesinin baz rakamı ne olur? Baz rakamı fiilen o yıl gerçekleşen rakam mı olur yoksa 3 yıllık bütçedeki 16.7 mi olur? 16,7 olur çünkü aradaki bütün farkları ben sana ödemişim.

Şuna benzetiyorum. Kendilerine de verdim bu örneği ben sizin yanınızda çalışan bir emekçiyim. Bana 1000 TL maaş veriyorsunuz. 600 TL ya ihtiyacım var. Senenin ortasında geldim dedim ki benim 600 TL ye ihtiyacım var. Bana avans verir misin?

Bana 600 TL verdi. Her ay 100 TL kesti. Yeni yıl geldi zam yapacaksın 900 TL ‘nin üstüne mi yaparsın 1000’TL. nin mi üstüne yaparsın?

H.Gençosmanoğlu: 1000 TL’nin üstüne olması lazım.

C.Celayir: Aynen öyle. Ama biz bu seneki bitiş rakamını baz alıyoruz 14,6 milyar TL. Onun üstüne 1 milyar küsur ilave ettik. 2013 ilaç harcama bütçesi 15,640 milyar TL’dir. Niye?

Sen 16,7’nin üstüne artışı ’sıfır’ dahi kabul etsen bile baz rakamı niçin 14,6 milyar TL alıyorsun?

Çünkü aradaki farkı ben sana ödedim. Benden aldın. Hatta 1 milyar 150 fazla aldın. Anlatmak mümkün değil. Anlamaları mümkün değil. Talimatları böyle. Peki sektör nereye geldi? Aşağıdan başlayalım.

 

İlaçta Bedelini Zamanında Uygulayan Tek Ülke Biziz

H.Gençosmanoğlu: Burada araya gireyim... Yöntem olarak bu global bütçe uygulaması doğru bir yöntem mi? Dünyada da böyle mi uygulanıyor?

C.Celayir: Evet böyle uygulanır. Şimdi gerçekleri birde ortaya koyalım. Bizim referans aldığımız ülkelerin içerisinde ilaçta zamanında bedelini ödeyebilen tek ülke biziz.

O ülkelerin hepsi karlılıkları ve finansman yönetimleri itibari ile ilaç bağlamında bizden kötü.

Bizim kötülüğümüz ise fiyatların son derece aşağıya düşmesi ve artık ithalatta ve üretimde ulaşılamaz hale gelmesi. Ne demek istiyorum. Basit bir örnek vereyim. Biz Yunanistan fiyatlarını referans alıyoruz. Şimdi basit bir soru soruyorum Yunanistan’da 100 Avro ilaç. Biz de 100 Avro’yu referans alıyoruz. Yunanistan hükümeti bize benzer tedbir aldı ve 60 Avro’ya düşürdü. Bizim burada o ürünün fiyatı yaklaşık 35 Avro’dur.

 

H.Gençosmanoğlu: Bu konuyu biraz açsak.

C.Celayir: 100 Euro’yu referans alıyordum. % 41 ıskontoyla burada satıyordum. Çünkü orijinal ilaçta referans ne ise odur. Jenerik ilaçta referansın % 60’ıdır. Şimdi orijinal bir molekül 100 Avro. Ben de 100 Avro’yu referans alıyorum. %41 iskontoyla veriyorum. Yani; 59 Avro’ya veriyorum.

Yunanistan dedi ki ’düşürdüm fiyatını benim ilacım 60 Avro’. Şimdi o 60’ın %41’ını düşeceksin. Bunun sonu yok.

Peki nereye bakacaksın?

 

Fiili Durum

H.Gençosmanoğlu: Ölçü ne olacak? Temel olarak nereye bakacağız?

C.Celayir: Kişi başı ilaç tüketimine bakacaksın. 135 Dolar’dayız. Fiili duruma bakacaksın. Kutu artışında %2-3’lük bir pay var. TL’de %8 gerileyerek kapatıyoruz. Çünkü TL artışını gerektirecek hiç bir şey yok. Geriye doğru salma devam ediyor. Kopmalar başladı.

Sektörün kendi içindeki ürün çeşitlemesi veya kamunun fiyat verme veya geri ödeme kurumunun ödeme kriterleri itibari ile kopmalar başladı ve pazar ana hatları ile beş bölüme bölündü.

1.) 4 TL’nın altı ilaçlar (İmalatçı satış fiyatı 3,56 ve altı ilaçlar)

2.) İmalatçı satış fiyatı 6,79 ve altı

3.) Jeneriği olmayan orijinaller

4.) Jeneriği olan orijinaller

5.) 20 yıllıklar. (10 TL’nin üstü)

Şimdi ben size bu beş dağılımı aklımdaki rakamlarla tasnif edeyim.

4 TL’nin altı ürünlerin iskontosu %4

4-10 TL arası ürünlerin iskontosu %11

Jeneriği olmayan orijinallerin iskontosu %41

Jeneriği olan orijinaller ve 20 yıllıkların iskontosu %28.

Fiili durum budur.

Gelelim bunların Pazar dağılımına...

TL değeri 10 TL nin altı ( yani o iki grubun tamamı) kutu üretiminde % 70, TL de %30 dur.

Bunların ortalama ağırlıklı fiyatı 3,5-4 TL’dir. Jeneriği olmayan orijinallere gelelim. Bunların TL payı %20, kutu payı %3’dür. Dolayısıyla geri kalan grupta jeneriği olan orijinaller ve 20 yıllıklar ne oluyor? %50 oluyor ve işte bel kemiği de burası.

Artık bunu yönetemiyorsun. Üretim maliyetleri, döviz artıyor senin maliyetlerini negatif etkiliyor fakat dövizin artışını fiyata yansıtmıyorsun.

H.Gençosmanoğlu: Uygulama mevzuat dışı değil mi? O konuda da kararname uygulanmıyor...Değil mi?

C.Celayir: Orada tablo şudur. 1,95 Avro ile fikslediniz. Değişmesi için kural ne? Eğer 1,95’den %5 düşerse kur, anında fiyatını düşürüyor.

1,95’den %10 artacak , bir daha %5 artacak ondan sonra fiyatına bakarım diyor. Yani %15 bir kere bunu sırtında taşıyacaksın. Bunu hesaplarsanız 2,26 yapar. Biz 2,26’nın üstüne bu farkı taşıyıp geliyoruz. Fiyatını ne zaman değiştirecek artı anlamında? Mevcut fiyatın baz rakamı %15 arttığında. Bir- bir buçuk senedir %15 değil %22-28 arttı bir şey yapılmadı.

 

Kuru 2013’ te de 1.95 de Tutacaklar

H.Gençosmanoğlu: Peki o güncel döviz kurunu yansıtmayı düşünüyorlar mı? 2013 yılı için bunu değiştirmeyi düşünmüyorlar mı?

C.Celayir: Hayır. 1,95 de tutacaklar.

Şöyle yapmaları gerekirdi. Eğer bizim söylediğimiz gibi 2013 yılının baz rakamı 16,7 alsalardı ve bunun üstüne bir iyileştirme yapsalardı....

Örneğin 1 milyar TL lik bir iyileştirme yaptılar ya şimdi 16,7’nin üstüne 1 milyar TL’lik iyileştirme yapsalardı, o zaman bitiş rakamımız 14,6 , bütçelenen rakam 17,6. Aradakini kur farkı ile tamamlayıp veya bir şeyler verip rahatlatmak mümkündü.

 

Yeni Yöntem TEB Üzerinden İlaç Getirmek

H.Gençosmanoğlu: Sanayi açısından sıkıntı sürüyor diyorsunuz yani...

C.Celayir: Evet...

Şimdi, ne olmuş?

%41 iskontolu orijinal ilaçtan bahsediyoruz ve ruhsatlamada GMP vakit kaybı şikayetleri var.

Bu defa bir başka çözüm ortaya çıktı. Türkiye’ye dışarıdan ilaç getirmek. Örneğin TEB üzerinden.

Firmalar ’gidip ben bu GMP yönetmeliği ile ne uğraşacağım, 2-4 sene ruhsat almak için uğraşacağım, bir de ruhsatını aldığım ürünün fiyatını Avro 2,38 ken 1,95 den alacağıma, ve de 1,95 den aldığım bu fiyata bir de %41 iskonto vereceğime ruhsatlamam’ diyor.

Peki ihtiyaç nasıl doğar?

Ruhsatlasanız da ruhsatlamasanız da hekim uygun görür, o ürünü tanır, reçete eder, bitti. Reçete etti. Kurum da yok. E geliyor bir türlü dışarıdan. Ha bu da olabilir hiçbir itirazım yok. Ancak bunun toplam rakamı da sektörün ilaç harcama bütçesinin içinde değerlendiriliyor.

H.Gençosmanoğlu: Kendileri açısından akıllıca...

C.Celayir: Aynen öyle. Bakın 2009 da 70-80 milyonlar mertebesindeydi bu. Ama bunun sektörel olarak ilaç harcama bütçesinde yer almasını anlamak mümkün değil.

Bu yıl TEB üzerinden getirilen ilaçlar kendi rakamınızla 450 milyona geldi. 1 milyara gelsin önemli değil.

Eğer oradaki o faaliyet benim eczacı meslektaşlarıma eşit ve paralel olarak dağıtılıyorsa, bir yarar sağlıyorsa, onların geleceği ile ilgili herhangi bir yerde değerlendiriliyorsa hiç önemli değil. Ama bunun sektörel olarak ilaç harcama bütçesinde benimle ne işi var anlamak mümkün değil.

H.Gençosmanoğu: Bu söylediğiniz çok önemli. Bu gidişle o rakam çok artar...Şu son KKİ düşüşlerine gelirsek...

C.Celayir: Biraz önce de anlatıyordum.

Görsel ve çıktılı olarak dediler ki; ’1 milyar 150 milyon devletten alacaklısınız.’

Örneğin bunu Pazartesi günü söylediler. İki gün sonra karar verilecek.

Yani bu 1 milyar 50 milyon TL. den öyle bir şeyler yapacağız ki eczacıya bir iyileştirme, iskontoların düşürülmesi ve/veya bir kısım ilaçlarda fiyatların arttırılması gibi...

Açıklayacağım şimdi, bir iyileştirme yapalım ki süreci yönetebilelim. Toplantıya çağırıldık. Yine toplantının 1.’sinde ve 2.’sinde de sayın bakan var Faruk Bey, Sosyal Güvenlik Kurumu yetkilileri var. Sektörün yetkilileri var. 2 gün sonra gittiğimizde dediler ki rakam 840 a düştü. Biz bir şey unutmuşuz.

H.Gençosmanoğlu: Bize gelen haber 600 milyon TL. olarak geldi. Ne unutmuşlar?

 

Rakamları Bir Türlü Tutturamıyoruz

C.Celayir: Bir yetkili şunu söyle yapmamız gerekirken böyle yapmışız gibi bir açıklama yaptı.

840 a düştü. 840 a düşünce de benim size biraz önce bahsettiğim çözümleme suya düştü.

Peki ne yapacaksınız? dedik.

Dediler ki; biz bunun bir bölümünü yine bütçeyi aşarsınız diye stokta tutalım.

Fiyatı düşük ürünlerin hayatiyetini devam ettirebilmek için yüreklerine biraz su serpelim.

Peki. Ne yapalım? 4 TL nin altında ki ürünlerin % 4 iskontosunu kaldıralım. 10 TL nin altındaki %11 iskontoyu 7 ye düşelim 10 TL nin üstündeki 20 yıllıkların arasına bir bant çizelim 10 TL ve 15 TL diye. İmalat kartı ve referans fiyatla fiyat alanların % 28 iskontosunu % 20’ye, referansı olmayan % 40 iskontoyu % 20’ye düşürelim dediler.

Peki...

Biz hesaplıyoruz 240-250 milyon. Onlar bizim hesabımıza göre 350 milyon tuttu diyorlar.

Rakamları da tutturamıyoruz. Vazgeçtik ondan da. Üstü ne olacak? Aşarsanız senenin sonuna doğru mahsup ederiz. Yani ileride bakarız diyorlar.

H.Gençosmanoğlu: Bize şöyle bir bilgi geldi... 600 milyon artımız var. Bu 600 milyonun 300 milyonunu SGK’ nın iyi eczacılık uygulamaları politikaları kapsamında değerlendiriyoruz. Diğer 300 milyonu veriyoruz...

 

Pahalı Ürünler Devreye Giriyor

C.Celayir: İlaç fiyatlarında artış yok. Peki 500-600 milyon gibi bir açığı tutuyorsun bütçe aşarsa diye. Ama bu tarafa bakıyorsun bütçeyi aşıracak olan bölüm pahalı olan ortalama kutu fiyatı 58-60 TL olan jeneriği olmayan orijinal ürünler ve 10TL nin üstü jenerikler. Burası % 70 tutuyor. % 30’u 10TL nin altı jenerik ürünler.

Sosyal Güvenlik Kurumu’nun her hafta aldığı ürünlerden listelerden jeneriği olmayan fiyatı çok yüksek pahalı ürünler devreye girmeye başlıyor.

Bu şu demek. Tespitimize göre önemli sayıda böyle ürün var ve bu yeni ürünlerin TL değeri ve talebi çok üst düzeyde ürünler.

Biyoteknolojik ürünler vs vs. Bunlarda rekabet yapmanıza da olanak yok. Bunu yadırgadığım için söylemiyorum. ihtiyaç olan her şeyi kamu temin edecektir. Sektör de bununla yükümlü durumdadır.

Ama bunun bütçelenmesinin doğru yapılması gerekmektedir. Bize hep global bütçe görüşmelerinde şu lafı öğrettiler ’biz bunu sürdürülebilir ve öngörülebilir olsun’ diye yapıyoruz.

Biz de onlara hep söylüyoruz... Ne biz önümüzü görebildik ne de sürdürebildik. Sadece biz değil Siz de önünüzü göremediniz Siz de sürdüremediniz. O zaman bu metod çalışmadı. Bu yıl sektörle herhangi bir paket anlaşma falan yok. Biz bütçemizi yaptık. Hatta 2014-2015 bütçelerini de belirlemişler. Süreç içinde bakarız denildi. Süreçte sıkıntılar yaşanabilir.

Global bütçe döneminde sektör bir niyet mektubu sundu. Şartlara göre yol haritasını içeriyor idi.

İyi ki yapmışız. Neden?

Çünkü orada yalnızca nelerin yapılacağını değil, eğer bunları yapıyorsaniz nelerin yapılmayacağını da söyledik.

Çok önemli bir tespit vardı orda. Farmasotik eşdeğerlik dışında terapotik eşdeğerlik uygulayamazsınız. (gibi)

Hatta şunu yazdık. Nereden aldıysaniz geriye vermeye başladığınızda da aynı metodla verin. Mesela iskontoyu düşürdünüz, fiyatı düşürdünüz... Önce hangisini yaptın? İskontoyu. Önce iskontoyu arttır sonra fiyatı arttır gibi...

Şimdi endişem şu. E-reçete uygulaması öncesi tespit edebildiğimiz kadarıyla 4 veya 5 merkezde reçeteleme çalışmaları yapılıyor.

H. GençosmanoğIu: Yani...?

 

Reçetede Etken Madde Çalışması

C.Celayir: Yani paracetamol’ ü etken madde olarak reçeteye girmek, yazmak ve düğmeye basarak marka değil hammaddeyi çıkartmak şeklinde.

Bundan 7-8 ay önce çok ciddi analizler yapıldı.

H.Gençosmanoğlu: Kim yaptı bu çalışmayı?

C.Celayir: Bakanlık yaptı. Şimdi buradan şuraya geliyorum. Bir kez daha bir ilmik daha sıkmak için ki bence Türkiye’de biraz sonra söyleyeceğim gerekçe ile çok fazla çalışmaz.

Getirilecek şey; pürjeneriklerin ağırlıklı olduğu, diğer ülkelere benzer etken madde ile reçeteleme yapmaktır. Böylece markayı öldürmektir. Yapabilirsin. Ama bunun yapıldığı yerlerde jenerik fiyatlarına git bak ve oradaki jenerik piyasaya git bir bak. % ne kadar ve neyi kapsıyor. Ve orda ilaç harcamalarına bak. Orda kişi bası milli gelire bak. Orda ilaç harcamasının gayri safi milli hasıladaki yerine bak.

 

Etken Madde Yazmak Türkiye’de Çalışmaz

H.GençosmanoğIu: Etken madde yazıldığında Türkiye’de çalışmaz mı diyorsunuz?

C.Celayir: Şunun için çalışmaz. Eczacıya ’en ucuzunu ver’ diyecek.

Şimdi en ucuzun % 10’u çalışıyor zaten ne değişecek ki? Basite indirelim örneğin Panadol yazdı. Bende acetaminophen yazdım 500 mg 20 tablet. Eczaneye geldi, en ucuz 10 bandı içerisinde hangisi varsa onu verecek eczane.

Bu bence bir deneme olur. Ama Türkiye’ye de şuna mal olur. Türkiye nasıl 1928 de ilaçla ilgili yasayı çıkardığında bir öncülük yaptıysa Türkiye markalı jenerikte dünya örneğidir. Bu önemlidir.

Çünkü bizim Türkiye’de yerleşik firmalarımzın marka yaratabilmesi önemlidir. O markayı yaratıp sürdürebilmek önemlidir. Öbür türlü Sanayi falan olamazsın. Pazarlama tanıtım dünya genelinde olamaz.Ne yapacaksın şimdi?

Çok basit bir şey söylüyorum bu ürününü gittin Azerbaycan’da ruhsatlandırdın, gittin Romanya’da ruhsatlandırdın. Ne diye satacaksın?

Peki biz ülkeye markalı ürün mü ithal ediyoruz. İthal ürünlere de ürünün adını değil hammaddenin adına mı ruhsat veriyor musun? Yapamayız. Çünkü marka önemli. Ve oyunun kuralı da budur.

Türkiye’de çalışacağına ekonomik olarak büyük değer katacağına İnanmıyorum. Ama bir kaos yaratacaktır. Bu kaosu reçetelemede, eczanede çözümlemede, hekimin çözmesinde af edersiniz ticari markayı akılda tutmakla etken maddeyi akılda tutmak o sorumluluğu almak onun dozlarını yazmak ve o reçeteyi vermek bizim şu güne kadar rutinimizde olan bir uygulama mıdır? Bu bir eğitim işi.

H.Gençosmanoğlu: Taraflar açısından ciddi bir eğitim süreci gerekeceği açık...

C.Celayir: Bu eğitimin harcanmasının halinde ülkeye, ülkenin kamusuna ve dolayısıyla halkına bir yararı yarsa başımla beraber. Olmasına olanak yok. Zaten şu anda getireceği fazla bir avantaj yok.

H.Gençosmanoğlu: Peki bir araya gireyim Belki sözün başına mı döneceğiz bilmiyorum da siz bütçe ile ilgili görüşlerinizi söylediniz. İtirazlarınızı, çekincelerinizi söylediniz ama ilaç sanayi de galiba çok homojen bakmıyor bu bütçe meselesine.. Mesela özellikle son 3-4 aydır takip ediyoruz AIFD kanadından bugün siyasi otoritenin yaptıklarına ciddi övgüler ve açıklamalar geliyor İlaç politikalarını destekliyoruz gibi.2023 vizyonuna katılıyoruz vs. Kendi web sitelerinden yapıyorlar bu açıklamaları. Ne düşünüyorsunuz?

C.Celayir: Şöyle...

Güncel ve süreçle ilgili uygulamalar değil, vizyon olarak tamam. 2023 vizyonuna katılmaları tamam. Onlar başka bir ölçekte biz başka bir ölçekte katılıyoruz.

Hedefte değil hedefe ulaşmakta yöntem farklılıkları var.

Örneğin; deniliyor ki; Türkiye ARGE merkezi olsun. Türkiye’de ARGE için gerekli yatırımların merkezi olacaksa olsun. Niye İrlanda gibi yabancı ülkelerin çok satan 5-10 ilacını üretmeyeyim? Türkiye’de ki üretim teknolojisi ve kapasitesi itibariyle Türkiye Balkanlar veya Uzak Asya ülkesi değildir.

 

 

1.Bölümün Sonu

 

2. Bölüm de...

Milli Hap...

Yerli İlaç Şirketleri Neden Satılıyor?

Hasan Giderse Hans Gelecek...

Her Daim Tartışma Konusu: “M.F.”

.....



Dosya

Özgür Köşe

Dünyada Eczacılık

Sektörel Bakış

Çepeçevre

Kültür Sanat