YILIN RÖPORTAJI-BÖLÜM 1

Hakan GENÇOSMANOĞLU sordu, Mehmet DOMAÇ yanıtladı

Eczacının Sesi e-Gazete

SUNUŞ

Eczacı örgütleri yaklaşık 18 yıldan beri Eczacılık ve Eczaneler yasasını değiştirmek için uğraşıyorlardı.

Amaçlanan; ihtiyaç kadar ve planlı bir biçimde eczane açılışını hayata geçirebilmekti. Ülkemizde yaklaşık 3000 kişiye bir eczane düşüyor.

Diğer yandan, 1000 kişiye bir eczane düşen bölgelerimiz de var, 5000 kişiye bir eczane düşen bölgelerimiz de...

Özellikle son yıllarda ihtiyaç fazlası ve plansız eczane açılışları mesleğimizde temel bir sorun olmuştu. Bu sorun çözülmeliydi. 17 Mayıs 2012 tarihindeTBMM Genel Kurulu’nda, Eczacılar ve Eczaneler Hakkında Kanun ile Uyuşturucu Maddelerin Murakabesi Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi kabul edilerek yasalaştı.

Söz konusu yasa, kimi eksiklerine rağmen hemen herkes tarafından olumlu ve ileri bir adım olarak değerlendirildi. Her ilçede "3500 kişiye bir eczane" olmasını öngörüyor. Bugünden yarına değilse bile bir süre sonra ihtiyaç kadar ve planlı eczane açılışlarının gerçekleşmesini sağlayacak.

Yeni yasayı, eczacı kamuoyunda yasanın mimarı olarak bilinen TEB önceki Başkanı, AKP İstanbul Milletvekili Sayın Ecz. Mehmet Domaç ile, Eczacının Sesi e- Gazete ofisinde konuştuk.

Yalnızca yasayı konuşmadık.Güncel sorunlara, kendisine, siyasal tercihlerine ilişkin sorular da sordum. Sayın Domaç her soruya yanıt verdi.

Davetimi kabul edip geldiği için kendisine teşekkür ediyorum.

Ses kaydı, notların tutulması ve röportajın yayına hazırlanması işlerini Ecz. Özlem Demir ve Ecz.Nurdan Şahin yaptı. Fotoğrafları Ecz.Şermin Seval ve Ecz.Arif Uzer çekti. Dostlarıma teşekkür ediyorum.

Röportajı teknik olarak bölümler halinda yayınlamak zorunda kaldık.(H.G)

 

Bölüm-1

Yeni Yasa ve Neler Değişecek?

 

H. Gençosmanoğlu: Gündemimizle ilgili sorulara geçmeden önce; Eczacının Sesi’ni okuyor musunuz?

M. Domaç: Doğrusu düzenli okumak için zamanım yok. Eczacılıkla ilgili bir konu basında, kamuoyunda öne çıktığı zaman o zaman Eczacının Sesi’ni okuyorum. Türk Eczacıları Birliği’nin web sitesine de o zaman bakıyorum. Daha sağlıklı bilgi alma ve karşılaştırma olanağı buluyorum.

H. Gençosmanoğlu: Çok somut olarak, bundan sonra eczanelerin durumu ne olacak? Bu yasa eczane açılışlarını, eczanelerin durumunu nasıl etkileyecek? Örneğin 7-8 yıl sonra Türkiye’de eczaneler nasıl olacak?

M. Domaç: Türkiye’ nin % 60 eczanesini barındıran illerde yeni eczane açılamayacak. Tabi müktesep hakkı olanlar dışında demek lazım. 8 yıl sonra Türkiye’nin ilaç tüketimi ne kadar olacak diye düşünürsek, ilaç tüketimi her yıl % 8 civarında artacak. 8 yılda % 80 civarında artacak. Bugün Sosyal Güvenlik Kurumu 16.4 milyar TL. ödeme yapıyor.

8 yıl sonra % 80 artarsa 30 milyar TL. civarında bir ödeme yapıyor olacak.

Türkiye’de 30.000 eczane olacak ve Sosyal Güvenlik 30 milyar TL. ödeyecek. Eczane başına bölersek 1 milyon TL edecek.

 

H. Gençosmanoğlu: Ben 7- 8 yıl dedim ama sizce yasa etkisini ne zaman gösterecek?

M. Domaç: Hemen gösterecek. Şimdi normal eczanesi olan arkadaşlarımızı düşünelim. Bunlar nakil ederler, devir ederler. O haklarını tüketmeye başlayacaklar. Kazanılmış hakkı olanlar yarın devir edecekse o hakkını tüketecek. Yasa 31 Mayıs 2012 de başladı. Dolayısıyla sayı azalacak.

 

H. Gençosmanoğlu: Avrupa’da, gelişmiş ülkelerdeki örnekler nasıl? Bu örnekler başarılı oldu mu?

M. Domaç: Dünyada bunun çeşitli örnekleri var. En önemli örneği 7 milyon nüfuslu Avusturya’da 1260 eczane vardır. Hiç değişmedi. Lüksemburg’un 80 eczanesi vardı, hep 80 eczanesi vardır. İsveçte 980 eczane vardır.

 

H. Gençosmanoğlu: Yine 7- 8 yıl sonraya dönersek...

M. Domaç: 7-8 yıl sonra Türkiye’nin milli gelirine de bakmak lazım. Sadece eczanelerden bakarak Türkiyenin durumunu, eczanelerin durumunu anlatmak zor. Benim hesabıma göre 8 yıl sonra Türkiye’nin milli geliri 17 bin $. Bu ciddi bir tüketim. Az önce söyleğim boyutta bir ilaç tüketimi ve ona bağlı olarak şu anki pazarı 250 milyon $ civarında olan dermokozmetik pazarının ikiye katlanacağını hatta biraz daha artacağını düşünebiliriz. Yani 500-600 milyon $ lık bir pazara çıkabilir. Diyet ürünlerinin çok ciddi ölçüde artacağını düşünebiliriz. Türkiye’nin %34-36’sı, tam net değil ama obez tanımında. Dolayısıyla bunlar ciddi ölçüde bir tüketim alışkanlığına dönüşecek. Sanıyorum o da 150 milyon $ lık bir pazar civarında olur. Homeopati ilaçları, bitkisel ürünler girecek. Bu gün var ama çok fazla eczacının üzerinde hakim olmadığı bir alan.

Eczacı artık bu ürünlere sahip çıkacak. Sahip çıkmak da yetmez aslında bu ürünleri tüketiciye tanıtmak konusunda çok daha aktif olmak zorunda eczacı.

Çok net bir şey söyleyeyim. Eczacının takip ettiği 25-30 obez, 50-60 homeopati ilacı kullanan hastası, 150-160 KOAH ve astım hastası olacak. Bunu Sosyal Güvenlik dışında bahsediyorum. Bunu yapmazsa, yapamazsa o eczacılıkta çok fazla başarılı olma şansına sahip olamayacak. Bireysel bakım, yaşam kalitesinin geliştirilmesi eczacının birinci hizmeti olacak bu gidişle. Başka alternatifi yok.

 

H.Gençosmanoğlu: Yani diyorsunuz ki gelecekte eczacılar için "her şey çok güzel olacak... "mı?

M. Domaç: Şunu söylüyorum; gelecekte 10 yıl sonra belki 15 yıl sonra evet. Asıl şu anda eczacılık fakültelerinde okuyanlar bu yasanın nimetlerinden yararlanacak. O zaman bugünkünden çok daha fazla insan bize teşekkür edecek.

 

H. Gençosmanoğlu: Eczacılık fakülteleri oldukça fazla sayıda. Bunlar ihtiyaç fazlası mezun vermeyi sürdürüyor. Şöyle düşünelim; 10 yıl sonra 10.000 tane eczane açamayan işsiz eczacı meclisin kapısına dayanmış. O zaman ne olacak? Yasayı koruyabilecek miyiz?

M. Domaç: Biz orada olursak koruruz tabi de, 10 yıl sonra...Dolayısıyla, kendi adıma bu konuda bir şey söyleyemem. Bu işlerle uğraşanlar ne kadar etkin olacaklar, hangi savlarla ortaya çıkacaklar bunu söyleyemem. Ama 10 yıl sonra şuna inanıyorum ki, bu yasa olmazsa eczacılık fakültesine girecek insan da olmayacak. Çünkü o zaman işsiz eczacılar olacak çok sayıda. İşi olduğu halde iflas eden çok sayıda eczacı olacak. Dolayısıyla bu yasa bunlar düşünülerek ortaya çıkarılan bir yasa.

 

H. Gençosmanoğlu: Şimdi fakülteler var, yeni eczacılar gelecek. Bir çok devlet hastanesinde eczacı yok. Her özel hastaneye eczacı zorunluluğu da 2014 yılına ertelendi. Ar-Ge de eczacı yok. İlaç sanayisinde de daha fazla eczacı istihdam edilmesi gerekiyor. Bu yasanın anlamlı olması için kamuda ve özel sağlık sektöründe eczacı istihdamının olması gerektiği gibi yeniden düzenlenmesine ihtiyaç var. Eczane dışı eczacı istihdamınını geliştirmek gerekiyor. Bu konuda ne diyeceksiniz? Bu alanda bir çalışma var mı?

M. Domaç: Vizyoner bir bakış açısıyla şunları söyleyebilirim: Şimdi hükümet Ar-Ge’yi teşvik ediyor. Daha da teşvik etmeye devam edecek. Eczacı Türkiye’de biraz daha kendini eğitirse en iyi Ar-Ge elemanlarından bir tanesidir. İlaç Ar-Ge’si vazgeçilmez olarak Türkiye’de yerini almak zorundadır. Dünyada baktığımızda eczacıların büyük kısmı Ar-Ge’de çalışırlar. Bu gün Fransa’da 4500 kişi var Ar-Ge’de çalışan. Amerika’da çok daha fazla insan var. Türkiye’de toplam sanayide çalışan eczacı sayısı 600. Ar-Ge olursa -ki olmak zorunda- olacak ta çok ciddi sayıda eczacı burada istihdam edilir. Peki ne kadar edilebilir? Onu da söyleyeyim. Dünya ilacının %1’ini tüketiyoruz. Dünyadaki Ar-Ge’den %0,1 pay alıyoruz. Ülkemizde 150 milyon $ civarında Ar-Ge harcaması var. Dünya Ar-Ge’si 50 milyar $. %0,1 inden de daha az pay alıyoruz demek lazım. Türkiye vazgecilmez olarak ileride Ar-Ge koşullarından pazardan %1 pay almak için kendisini zorlayacak. Yani 500 milyon $ yapar. Bunu yaptığımızda Ar-Ge’de en az 1000-1100 eczacı çalışacak.

Bizde malesef hastane eczacılığı yok. Geliştirme konusunda çok uğraştık çok çabaladık. Sonuç olarak başarılı olduğumuz söylenemez. Çünkü eczacı yoktu, eczacı çalışmıyordu. Şimdi hiç yatak sayısına bakmadan öncelikle şunu söyleyeyim 2555 tane Sağlık Bakanlığı’nın kadrosu var. Bu 2555 tanenin % 60’ı dolu. 1430’u dolu. 1100 açık kadronun öncelikle doldurulması gerekiyor.

Sağlık Bakanlığı her yıl 300-400 eczacı alıyor ama her yıl çok sayıda ayrılan var. Bu konuyu Sağlık Bakanlığı ile görüştük. Her yıl 400 eczacı alabileceğini söyledi. Ama bizimde hastanelerdeki eczaneleri düzeltmemiz gerekiyor. Siz Eczacının Sesi olarak 20 yıllık hastaneleri ziyaret edin. Bakın eczaneleri ne durumda, nasıldır… Ben size anlatmayayım siz görün onları.

Artık çok sayıda eczanede eczacı çalışacak bundan sonra. Bana göre 24.000 eczanesi olan Türkiye’de 3000-4000 eczacı çalışacak eczanelerde.

 

 

“Bir tane radyofarmasi eczacım yok. Onkoloji, biyokimya alanında yokuz. Genetik alanında yokuz. Enfeksiyon eczacımız yok…”

 

 

H. Gençosmanoğlu: Bu zorunlu yardımcı eczacılık meselesi... Deniliyor ki, yeni mezun genç eczacılar ucuz iş gücü olarak kullanılacaklar... Bununla ilgili basında bir iki makale okudum. Ne diyorsunuz?

M. Domaç: Ben de okudum bu makaleleri. Yazanları da aradım. Yanlış bilgilendirdiklerini söyledim kendilerine. Yasanın maddeleri var, onların asgari ücretleri var. Yardımcı eczacı maaşları asgari ücretin 3 katı olacak. Ne demek asgari ücretin 3 katı, 2500 TL demek.

İş Sağlığı İş Güvenliği yasasının alt komisyon başkanlığını yaptım. İş güvenliği elemanları için yasaya asgari ücret koyduramadım. Burada koyduk. Mesela iş yeri hekimleri için asgari ücret koyduramadım. Çok uğraştım gerçekten. Mühendisler için asgari ücret koyduramadım. Ama eczanelerde koydurduk.

Daha başka Türkiye’de bizim kaçırdığımız çok sayıda alanlar var. Malesef bu kaçırdığımız alanları geri almak için de en ufak çaba yok. Mesela şu anda Türkiye’ nin Nükleer Tıp uzmanları var. Bunlar bir iş yapıyorlar ve yaptıkları işin içerisinde radyofarmasötikler var. Benim bir tane radyofarmasi eczacım yok.

Kimsenin aklına gelmiyor böyle bir üretim yapalım diye. Bizim kooperatiflerimiz var. Bir tanesinin aklına gelmiyor. Türkiye’de 1 milyar TL. satış yapan kaç kuruluş var? Biz niye bunları kendimiz yapmıyoruz. Onkoloji eczacılığımız yok. Biyokimya alanında yokuz. Moleküler biyoloji alanında yokuz. Genetik alanında yokuz. Çünkü eczacılık fakültelerimiz esnek değil. Daha dünyada çıktığı anda yetiştireceksin öğrencileri. En fazla satılan ilaçlar antibiyotikler. Enfeksiyon eczacımız yok. Bunu Sağlık Bakanlığı’ na söyledim.

Bir tarafta Kooperatifleri kurmuşuz. Sadece dağıtımda kalmışlar. Ben bunları hep anlatıyorum.

Burası Ataşehir. Şimdi daha zenginler gelmeye başlayacak buraya. Önceden orta halli insanlar geliyordu. Şimdi giderek daha zenginler gelecek. Bunların yaşlıları daha çok olacak. Yaşlıların evde bakıma ihtiyacı olacak. Peki niye yok bizim evde bakım şirketimiz veya kooperatifimiz? Bu eczacının işi. Diyetse diyet yaptırmak eczacının işi, ilaçsa ilaç kullandırmak eczacının işi, tansiyonsa, şekerse bunlara bakmak eczacının işi, yara tedavisi eczacının işi.

Bizden daha iyi bu işi kim yapar? Hekim bu işe girmez, hemşire yetmez. Dolayısıyla bu işi en iyi yapacak bizim eczacılarımız. Bunu yaparsak en az 2000 kişi çalıştırırız. Ve bu çok büyük para şimdi Sosyal Güvenliğe, Sağlık Bakanlığı’na ödeniyor. İleride özel teşebbüse de ödenecek. Çünkü dışarda yatarak tedavi evde bakımdan pahalıya geliyor.

 

H. Gençosmanoğlu: Hiç kuşkusuz bu çok doğru ve bilimsel bir bakış açısı. Bunlar olması gerekenler. Ama yapamıyoruz. Tekrar yasaya dönersek Yasanın uygulanmasıyla ilgili yönetmelik hazırlanıyor mu?

Bu konuda bir taslak çalışma var mı? Yönetmelik için bir öngörünüz var mı? Özellikle ciroya veya reçete sayısına bağlı olarak 2. eczacı çalıştırma meselesi çok önemli. Herkes bunu merak ediyor. Bu konuda kriterler neler olacak? Kaç para ciro yapan, kaç reçete karşılayan 2. eczacı çalıştırmak zorunda olacak?

M. Domaç: Benim hiçbir öngörüm yok. Olduğunda e-mailim ve mesajlarım kilitleniyor. Öngörüm kendime kalsın. Az önce söyledim 3000 hatta 4000 civarında eczanede eczacı çalışacak. Ona göre bir projeksiyon yapın. Tabi 1. seneden bahsetmiyorum, bir iki sene sonrasından bahsediyorum. Çünkü yarın olsa, o kadar çalışacak eczacı yok.

 

H. Gençosmanoğlu: Yani en tepede ki 3000- 4000 eczane 2. eczacı çalıştırmak zorunda olacaklar. Siz söylemiyorsunuz ben söyleyeyim, "yukarıdakiler" eczacı aramaya başlasınlar. Yönetmelik hazırlanıyor diyebilir miyiz?

M. Domaç: Hazırlıyorlardır. Bu yönetmelik bunların hepsini düzenleyecek. Yönetmeliği Sağlık Bakanlığı hazırlayacak. Biz yasayı çok geniş yönleriyle yaptığımız için yönetmelikte çok şaşma olmaz.

 

H. Gençosmanoğlu: Bu yasa belediyelerle ilgili sorunumuzu tümden çözecek mi? Belediyeler ayrıca iş yeri ruhsatı ve harcı isteyemeyecek, değil mi?

M. Domaç: Son çıkan yasa belediye yasasının önüne geçer. Bu genel yasa değil, özel yasadır. İstemeyecekler.

 

H. Gençosmanoğlu: Bu yasa ile muvazaa engellenebilecek mi?

M. Domaç: Bizim eski 6197 sayılı yasamızda muvazaa kelimesi yoktur. Sadece 6643 sayılı yasada muvazaa kelimesi geçer. Bizim sağlık komisyonu uzmanı ile en büyük tartışmamız bu oldu. İlk defa muvazaa kelimesi koyduk bu yasaya.

 

H. Gençosmanoğlu: Yeni yasa ile eczacılık tanımı da çok açık, çok net geliştirildi. Buna neden ihtiyaç duydunuz? Önemi nedir?

M. Domaç: Bunu çok açıklamadım ben şimdiye kadar. Aslında o tanım oralarda çalışır anlamına geliyor. Biz bunu açık açık söylememiştik şimdiye kadar. Şimdi size söylüyorum.

 

H. Gençosmanoğlu: Evet, tanım oraya konulduysa yetki ve sorumluluk anlamına geliyor aynı zamanda. Yasada eczacılık tanımında 1.Basamak Sağlık Hizmeti olmalıydı, diye düşünüyorum. Ama yok. Neden yok?

M. Domaç: Evet çıkardılar.

 

H. Gençosmanoğlu: Hazırlanacak yönetmelikle eczane açılışlarında eczacı odalarının fonksiyonlarında bir değişklik düşünülüyor mu? Biliyorsunuz, muvazaa ile mücadelede eczacı odalarının rolü çok büyük.

M. Domaç : Türkiye’nin sivil örgütlerle çalışma biçimlerini yeniden düzenlemesi lazım. Genel olarak söylüyorum. Sivil örgütlerin de çalışmalarını düzenlemesi lazım.

Hükümetin de, devletinde sivil örgütlerle çalışma biçimini düzenlemesi gerekli. O konsept yeniden düzenlenirse etkinlik ve çalışma koşulları düzelebilir.


H. Gençosmanoğlu : Son zamanlarda hep tartışma konusu oldu. Odaların “olur verme” yetkisinin alınmak istenmesi… Bu konuda ne diyorsunuz?

M. Domaç : Türkiye’de birlikte yönetme anlayışı gelişir ise ileride, herkes sadece siyasi partiler, iktidarlar değil sivil kuruluşlarla birlikte yönetme anlayışı gelişirse o zaman Türkiye bu konuda başarılı olur.

Demokrasi de çok gelişir. Sivil toplum kuruluşlarına bakıyoruz 25-30 senelik başkanlar var. Birlikte yönetme anlayışını onlar bile geliştirememişler.

 

H. Gençosmanoğlu : Eksik bir şey bırakmamaya çalışıyorum. Sizin yasa ile ilgili eklemek istediğiniz başka konu var mı?

M. Domaç : Bu Yasa çıktıktan sonra etkisi sadece eczane açmakla, eczacılarla ilgili bir durum değil. Bu aslında kamusal yararı ortaya çıkarmak, toplum yararını ortaya çıkarmak için yapılan bir iştir. Daha nitelikli bir sağlık hizmeti sunmak için yapılan bir iştir. Daha sürdürülebilir bir sağlık hizmeti sunmak için yapılan bir işlem ayrıca da ülkenin kaynaklarını boşuna harcamayı ortadan kaldıran bir işlem. Bunun başka etkileri de olacak. Eczacılık Fakülteleri de kendilerini gözden geçirecek.

 

H. Gençosmanoğlu : Yasa Eczacılık Fakültelerine olan talebi artacak mı? Azaltacak mı? Bu konuda öngörünüz nedir?

M. Domaç : Talebin şeklini değiştirecek. Artık daha kurumsal eczaneler ortaya çıkacak. Eczacıların çocukları daha çok eczacılık fakültelerini tercih edecek. 100 yıllık 150 yıllık eczaneler olacak. 2.kuşak, 3.kuşak, 5.kuşak eczacılar olacak. Nitelik olarak eczacılık fakültesine girenler hasbelkader değil eczacı olacağım, eczane açacağım, eczacılık alanında çalışacağım diyenler tercih edecekler. Eczane açmanın değeri yükselecek. Fakülteye girenler önceden bunu düşünecekler.

 

H. Gençosmanoğlu : Bu yasanın anlamlı olabilmesi için eczacılık fakültelerinin kontenjanlarının düşürülmesi hatta bazılarının kapatılması gerekiyor bence.

M. Domaç : Kontenjanlar biraz düşebilir. Onun dışında çok sorun olmaz. İsveç’in bir eczacılık fakültesi var. Norveç’in bir idi, yeni 2.si açıldı. Kuzey Kıbrıs’da üç tane eczacılık fakültesi var. Böyle bakınca kaynakların böyle tüketilmesi doğru değil. Türkiye’de her sene 1.200000 nüfus artışı var. Bu nüfusa karşılık eczaneler açılacak. Yaşı daha çok 70’ in üzerine çıkan 100-150 tane eczacı eczanesini devir edecek. Dinamik bir yapı var. Bu dinamik yapıyı durdurmak mümkün değil. Yine senede 350-400 eczane açılabilecek. Donmuş stabl hale gelmiş bir durum yok.

Yapılabilir bir meslek olacak. Gelecek güvencesi olan bir meslek olacak. Yatırım yapılabilecek bir meslek olacak. Yatırım derken eczanesine yatırım yapabilecek insanlar. Şimdi öyle değil durum. Daha nitelikli bir eczacılık hizmeti ortaya çıkacağı kesin görünüyor.

Pazar 1983 yılındaki ilaç tüketimi 360 milyon $’dı. Şu anda 11 milyar $. Yani 30 yıl önce de Türkiye’de eczacılık yapılıyordu. Şimdi de yapılıyor. Şimdi eczacılarımızın çoğu : “Eczacılık öldü, bitti, yandı” diyorlar. Bunlar çok kolaycı sözler. İyi yöneticiler çalışırlar, çabalarlar, bu sıkıntıları aşarlar. Geçmişte de benzeri süreçler yaşandı.

1.Bölümün Sonu

 

Yarın…

2.Bölüm;

"18 YIL SÜREN BİR YASA DEĞİŞİKLİĞİ MÜCADELESİ ÖYKÜSÜ"

http://www.eczacininsesi.com/index.php?yon=haber&id=5337

 



Dosya

Özgür Köşe

Dünyada Eczacılık

Sektörel Bakış

Çepeçevre

Kültür Sanat