Ülkemiz ve ülkemizin bulunduğu coğrafi bölge çok ilginç bir zaman tünelinden geçiyor.

Yaşadıklarımız demokrasi yoksunluğu, hak gaspları, işsizlik, ekonomik kriz olmasına karşın gündemin üst sıralarında başka konular yer alıyor.

Bilime ve bilim kuruluşlarına yapılan baskı ve saldırılar arttı. Ülke insanı bilimden uzaklaştırılıp kaba otoriteden medet umar hale getiriliyor. Böylelikle sorgulama yetisini kaybeden insanların kandırılması, verilen sözlere inanması ve yönetilmesi daha kolaylaşıyor.

Mesleğimizin içinde bulunduğu sağlık platformu da bundan nasibini almakta.

“Sağlıkta dönüşüm programı” ile sosyal devletin sorumluluğu olan sağlık güvencesi paraya endekslenmeye başladı.

Bu arada sağlığın ilaç giderlerinin yükü de önemli ölçülerde eczacıların sırtına bindirildi.

İlaç fiyat indirimleri, kamu kurum iskontolarındaki artış ve firmalar tarafından verilmemesi nedeni ile artan taşıma zararları, düşen karlılık, yükselen giderler.

Sağlık olgusuna tepeden bakıldığında sorunlar yumağı içinde bu saydıklarım sadece bir bölüm. Ama mesleki yaşantımızın sürdürülebilmesi için ekonomik unsur oluşturan bu bölüm bizim için hayati önem arz ediyor.

İlaç firmaları tarafından imalatçı fiyatı üzerinden verilen (bazı ürünlerde hiç verilmeyen), ancak SGK provizyon sistemi (Medula) tarafından Perakende Satış Fiyatı üzerinden hesaplanarak alacaklarımızdan gasp edilen kamu kurum iskontoları nedeni ile her bir eczane, sermayesinden daha fazla bir nakit miktarı ilaç firmaları adına kamuya aktardı.

Temeli pozitif bilimlere dayanan eczacılık mesleğini icra eden eczacılar ve eczacıların seçtiği meslek örgütlerimizin yöneticileri “taşıma zararı” denilen bu zararı bir türlü net bir şekilde ortaya koyamıyor, izah edemiyor.

Bu nedenle bizim canımızı yakan, acıtan “taşıma zararı” SGK bürokratları ve ilgili Bakanlar tarafından “sanal” olarak nitelendiriliyor. Yok sayılıyor.

Kasım ayının başlarında yayınlanan SUT talimatlarına ilaç firmaları karşı çıkarken ve uygulamayacaklarını açıkça ifade ederlerken 17-20 Kasım tarihlerinde gerçekleştirilen ve eczacılığın en yüksek karar organı olan TEB Kongresinde bu konunun katılımcılarca dillendirilmemesinin, bir karara varılmayarak çözümü yeni seçilecek TEB Merkez Heyetine havale etmelerinin ve yeni seçilen Merkez Heyeti üyelerinin de mazbatalarını almalarını beklemelerinin nasıl bir mantıklı açıklaması olabilir.

21 Kasım tarihinden beri her gün listeler yayınlanıyor.

SUT kurallarına uymayan firmalara nasıl bir yaptırım uygulanacağı meçhul. Oysa ki eczanelerimizde kamuya maliyetine, hatta zararına ilaç hizmeti verdiğimiz gerçek.

Eczacı Odası yöneticilerimiz ve TEB Merkez Heyetimiz somut çözümler yerine umutsuzca basın açıklamaları yapıyorlar, sorunlarımızı şimdiye kadar izah edemediklerimize tekrar izah etmeye çalışıyorlar.

Akıldan ve bilimden uzaklaştıkça sorunlar yumağının çözümsüzlüğünde daha çok kayboluyoruz.

 

 

İLETİŞİM

e.ciftci@eczacininsesi.com
Tel : 0212 5474746

 

 



Dosya

Özgür Köşe

Dünyada Eczacılık

Sektörel Bakış

Çepeçevre

Kültür Sanat