Tek taraflı belirlediği ilaç sunum ve ilaç kullanım, ıskonto belirleme, geri ödeme, cezalandırma kuralları ile SGK’nun eczaneler için bir batak olduğu yadsınamaz bir gerçek.

Uygulamanın başlamasının üzerinden seneler geçmesine karşın ne yazık ki bu kuralların gerçekten bir karşılıklı mutabakat ile oluşturulması sağlanamadı.

Ülkemiz ihtiyacının çok üzerinde açılan eczacılık fakülteleri ve dolayısı ile yine ülkemiz ihtiyacının çok üzerinde artan eczacı sayısı, bu eczacıların nerede ise tamamına yakınının eczane açmaya yönelmesi bireysel pazar payının küçülmesine neden olmakta.

Her ne kadar ilaç pazarında kutu bazında yaşanan artış total miktarın ve dolayısı ile TL bazında artışın olduğunu gösterse de çok sık yapılan müdahalelerle ilaç fiyatlarının sürekli düşürülmesi ve ilaç arzının çok üzerinde devamlı artan eczane sayısı bireysel dilimlerin (üstelik raf zararları ile) azalması sonucunu getirmekte.

Bireysel dilimlerin eczaneler arasında adilane oluşmaması da ayrı bir konu.

İlaçta oluşan bu bireysel daralma, eczacıları doğru olarak yine kendi alanlarında olan diğer ürünlerin satışına ve bu satışı daha iyi gerçekleştirmeye yönelik sunum şartlarının yapılandırmasına yönlendirmekte.

Bu ürünlerin büyük bölümünü kozmetikler, dermokozmetikler, gıda destek ürünleri oluşturmakta.

Bu ürünlerin daha iyi sunumu ve daha çok satılması için de eczanelerde dekorasyon yapılması gerekliliği akıllara kazınmaya çalışılmakta.

Bu nedenle ardı ardına fuarlar, seminerler, sunumlar düzenlenmekte. Bu fuarlarda çok sayıda firma kendi ürünlerini tanıtmaya çalışmakta, ürün pazarlaması konusunda birçok ihtisas sahibi kişi, yapılan toplantılarda eczacılara fikirler vermekte.

Aslında bir tür bilinçaltına işleme hareketi.

Şimdi gelelim madalyonun arka yüzüne.

Eczanelerimizde satmış olduğumuz ilaçların bir garantisi var. T.C. Sağlık Bakanlığı’nın ilgili birimlerinden ruhsat almak zorundalar. Bu ruhsatı almak için de kısaca ifade ile ilacın muhteviyatı, üretim şartları, klinik çalışmaları ile ilgili birçok unsurun kanıtlanması zorunluluğu var.

Oysaki diğer ürünlerde böyle bir kanıtlama zorunluluğu yok.

Dermokozmetiklerde var olan ruhsat zorunluluğu seneler önce kaldırıldı. Bir izin belgesi işi çözümlüyor. Kozmetikler için ise sadece bildirimde bulunmak gerekiyor. Gıda destek ürünleri için ise Tarım Bakanlığı’ndan izin almak yeterli. Bu izni de neredeyse yoldan geçene veriyorlar.

Üstelik bu ürünlerini eczanelerde sattırmaya çalışan firmaların satış şartları oldukça katı. Bayilik sistemleri, belli sayıda ürün alma garanti taahhüt talepleri, kısa ödeme vadeleri (çok kez kredi kartı ile), olması gerekenden daha düşük karlılıklar.

Ayaküstü sohbet ettiğim bir ilaç deposu müdürü rahatsızlığını şöyle ifade etti; “Bu firmalar kısa vade veriyor ve alacağını kredi kartı ile tahsil ediyor. Bu ürünleri alan, ancak kısa sürede satarak paraya çeviremeyen eczacı bir süre sonra bize olan borcunu ödemekte zorlanmaya başlıyor. Bu da bizi eczacı karşısında zor durumda bırakıyor”.

Eczane dekorasyonları da bu konuda kendine göre epeyce karlı bir sektör yarattı. Eczanelerin dekorasyonu artık onbinler değil, yüzbinleri aşan TL rakamları ile ifade ediliyor. Bir nevi çılgınlığa dönüştü.

Lütfen, gezdiğiniz çarşılardaki, AVM’ndeki marka ürünlerin satıldığı dükkânları, mağazaları inceleyin. Karlılıkları çok daha fazla olmasına karşın kaç tanesinde böylesine abartılı bir dekorasyon var.

Görünen o ki, eczacı örgütlerimiz bir an önce harekete geçmeli. Akademik destek de alarak ilaç dışı ürünlerin ruhsat düzenlemesi olmasa da, en azından ruhsat düzenlemesinin gerektirdiği kriterlerde eczane raflarında yer alması, eczane dizaynında ise optimum şartlarının belirlenmesi sağlanmalıdır.

Aksi durumda SGK batağından kurtarmaya çalıştığımız eczanelerimiz yeni bir batağa sürüklenecektir.

 

İLETİŞİM

e.ciftci@eczacininsesi.com
Tel : 0212 5474746

https://twitter.com/#!/ECiftci1

https://www.facebook.com/#!/ertan.ciftci1

 



Dosya

Özgür Köşe

Dünyada Eczacılık

Sektörel Bakış

Çepeçevre

Kültür Sanat