Güler misin, ağlar mısın?

Sevgili üst örgütümüz Türk Eczacıları Birliği bizlerin hali ile ilgili yeni yeni afişler hazırlamış ve şehrin her bir tarafına billboardlara astırmış.

Verilen mesaj şu;

"Eczacınıza iyi bakın, çünkü 2 eczacıdan 1’i zor durumda".

Karikatürize çizilmiş bir el, işaret parmağı sarılı ve sargı üzerine çıkan kan lekesi "E" logo şeklinde.

Kendilerini bu üstün düşüncelerinden ve ifade zekalarından ötürü şiddetle kutluyorum. Kendi adıma kırk yıl düşünsem kendimi bu kadar güzel ifade edemezdim.

Zira, kendimi o 2’nin 1’i olarak nitelendiriyorum.

Peki, ben bu zor duruma nasıl oldu da düştüm? Sabit harcamalarımı dahi karşılamakta neden zorlanıyorum?

Şöyle bir düşünüyorum da;

- Mesleğim ile ilgili bilgilerimi devamlı güncel hale getirdim. Cebimden para vererek eğitim seminerlerine katıldım, bilgisayar programları aldım.

- Mevcut deontoloji kurallarına her daim uydum. Meslektaşlarımla ve hastalarımla onları istismar etmeyen, karalamayan, mesleki saygınlık doğrultusunda iletişim kurdum.

Kısacası fakültede hocalarımızın, mesleki yaşamda da meslek örgütlerimizin "yap" dediğini yaptım, "yapma" dediğini yapmadım.

- Özel yaşamımda ekstradan kumarım, zamparalığım, kazandığımdan daha fazla harcamalarım da yok.

O halde, bu zor duruma düşmemde benim bir suçum yok...

Peki o halde, suç kimde?

- Bizlere "Aman ha, eczanenin tabelasını her tarafa asma, orada eczane olduğunu bilmesinler", "Sakın Nöbetçi olduğunu orada, burada söyleme" diyenler kimler?

- Eczane poşetinde "Eczanenin, eczacının" adının olmasını engelleyenler kimler?

- Yanımdaki bakkal, market " x diş macunu, şöyle beyazlatır, böyle parlatır" diye tam boy afiş asarlarken, bizlere "eczanenin camında kesinlikle hiç bir tanıtım materyali olamaz" yasağı getiren kimler?

- Meslek yasamızda satabileceğimiz açık açık yazarken, medikal ürünleri sattığımızı belirtmemizi yasaklayanlar kimler?

- Eczane rafında bulunan "Keçi Boynuzu Pekmezi"ne bile tahammül edemeyenler, bunun için kapı gibi Tebliğ yazanlar kimler?

- Eczanelerimize hemen her gelen ürün faturalı olarak girip, kayıtlı olarak çıkmasına karşın verdiğimiz vergiyi beğenmeyip, yakınımızda faturasız ürün satıp, kaçak işçi çalıştıranlara göz yumanlar, üstüne de bizlere ekstradan denetimler yapanlar kimler?

- İnternet ortamındaki satış sitelerinde şakır şakır ruhsatlı ilaçlar dahi serbestçe satılırken, eczacıya bırakın ilaç dışı ürünlerde satış yapmayı, hobi amaçlı dahi olsa web sitesi sahibi olma yasağını getirenler kimler?

- Bu güne dek SGK reçeteleri konusunda kraldan çok kralcı olanlar kimler?

-Eczacıya ve eczacılık mesleğine hakaret edenler karşısında suskun kalanlar kimler?

- Senelerdir dillendirilen; eczacıların ekonomik olarak çöküntüye gittiği feryatlarına kulaklarını tıkayanlar kimler?

Bu ve benzer sorulara yanıt bulabilirsem beni bu hale düşüren suçluları rahatlıkla bulabilirim...

TEB’nin web sayfasından bir haber !

"Deontoloji kitabı çıkarılması için oluşturulan komisyon toplandı" ...

Değerli Hocalarımızdan oluşturulmuş bir komisyon. Gördüğüm kadarı ile TEB Denetleme Kurulu üyesi iki meslektaşım da komisyonda.

Eczacılık Eğitimimiz süresince deontolojik açıdan bir sorun zaten yok. Genellikle orta sınıf ailelerin çocukları olan bizler, sevgili Hocalarımız tarafından bilimsel olarak gerçekten çok iyi, dolu dolu eğitiliyoruz. Ne oluyorsa eczaneyi açıp, ticaret hayatının içine düşünce oluyor. Bir anda akvaryumdan çıkarılıp, denize atılan balıklara benziyoruz.

Demem o ki, -sevgili hocalarım ne olur kusuruma bakmasınlar- fakülte ortamı ile, dışarısı çok farklı.

Nacizane önerim; serbest eczane eczacılarından "akil" olarak tanımlayacağımız kişilere de yer verin komisyonda.

Sözü toparlarsak;

Evet, eczane sahibi eczacıların yarıdan fazlası gerçekten zor durumda. Bu durum SGK sözleşmesi yapabilmek için verdiğimiz toplam ciro bilgilerimizden de açıkça görülmekte. Bazı meslektaşlarımızın mevcut karlılıkla, sabit giderlerini bile karşılaması olanaksız halde.

Ama, sayın TEB yöneticilerimiz ... Anladık, SGK reçetelerinde adil -eşit demiyorum- dağıtımı sağlayamıyorsunuz, eczacının hakkını savunamıyorsunuz. Bari rencide etmeyin...

Kendimi bir emekçi olarak gördüğüm için sözlerimi büyük usta, şair Nazım Hikmet’in bir şiiri ile bitirmek istiyorum.

 

KANTER İÇİNDE

 

Yapıcılar türkü söylüyor

Yapı türkü söyler gibi yapılmıyor ama.

Bu iş biraz zor.

Yapıcıların yüreği

bayram yeri gibi cıvıl cıvıl

ama yapı yeri bayram yeri değil.

yapı yeri toz toprak.

Çamur, kar.

Yapı yerinde ayağın burkulur

                     ellerin kanar.

 

Yapı yerinde ne çay her zaman şekerli

                     her zaman sıcak,

ne ekmek her zaman pamuk gibi yumuşak

ne herkes kahraman

ne dostlar vefalı her zaman.

Türkü söyler gibi yapılmıyor yapı

bu iş biraz zor,

zor ama

           yapı yükseliyor, yükseliyor.

Saksılar konuldu pencerelere

                     alt katlarında.

İlk balkonlara güneş taşıyor kuşlar

                kanatlarında.

Bir yürek çarpıntısı var her putrelinde

                her tuğlasında

                    her kerpicinde.

Yükseliyor, yükseliyor yapı

                kanter içinde.

 

 

İLETİŞİM

e.ciftci@eczacininsesi.com
Tel : 0212 5474746

https://twitter.com/#!/ECiftci1

https://www.facebook.com/#!/ertan.ciftci1
 



Dosya

Özgür Köşe

Dünyada Eczacılık

Sektörel Bakış

Çepeçevre

Kültür Sanat