İlk kay kay’ımı yaptığımda herhalde altı belki de yedi yaşındaydım.

Parası olanların mahallenin marangozundan, parası olmayanların inşaat artıklarından edindiği ahşap bir gövde, yine dingil görevi görecek iki tahta çubuk ve bu çubuklara geçirilmiş mahallenin oto tamircisinden edinilmiş iki, üç ya da dört rulman.

Mahallenin yaşıt çocukları ile birlikte bir arada, elbirliğiyle hazırlanan kaykaylar.

Öyle bolluk zamanları değil. Kay kay’ların dingilini gövdeye monte etmekte kullandığımız çiviler de inşaat kenarlarından topladığımız eğri paslı çiviler, paslı teller. O paslı çiviler elimize, ayağımıza batıp da ağlaya, ağlaya eve gittiğimizde babalarımız ya da komşu amcalar tentürdiyotlu pamuğu basardı yaranın üzerine. Kimsenin aklına da "aman, çocuğum tetanoz olur" korkusu düşmezdi. Hemen koşulacak eczane falan, hak getire...

Bir kaç gündür eczanede e-reçeteler ile haşır, neşir olurken bu çocukluk günlerimi hatırladım.

O kay kay’lar yokluk, yoksunluk günlerimizin en basit, özellikle yazın asfalt gibi sertleşmiş toprak yollarda en hızlı ulaşım aracımızdı.

...

Önceden Emekli Sandığı ve Bağ-Kur mensuplarının reçetelerini karşılayan meslektaşlarımızın aşina olduğu Reçete Provizyon Sistemi ile, SSK ve Yeşil Kart mensuplarının da ilaçlarını serbest eczanelerden almaları uygulamasının başlamasıyla  bütün eczane sahibi meslektaşlarımız tanışmış oldu.

Önceden hastanın hak sahibi olup olmadığının kontrolü için başlatılan uygulama, sonradan ilaçların ve ilaç kullanımının kayıt altına alınması uygulamasını içermeye başladı.

O günden bu güne geçen süreç içinde gerek sistemden ekonomik rant kazanmak isteyenlerin, gerekse mevcut koltuğunu korumak ve hatta olanaklı ise daha geniş bir koltuk edinmek isteyen bürokrat kesiminden bazı kişilerin bilir bilmez girişimleri ile ilaç ve sağlık sunumu üzerine bir çok uygulama denendi.

Bir çok programlar yazıldı, yazılan bu programlar çalışmadıkça bir çok eklentiler yapıldı, yine çalışmayınca o programlar çöpe atıldı.

Bu arada Bolu ve çevresinde çipli kart uygulaması denendi, eczanelere bunun için çipli kartı okuma cihazları kondu, o cihazlar çalışmayınca geri alınıp yeni cihazlar verildi. Yeni cihazlar da çalışmayınca onlar da geri alındı.

Bu çalışmayan programlar kimlere yazdırıldı, kimlerden fikir alındı? O çipli kartlar, cihazlar kimlerden edinildi, bunlara harcanan devletin ve kurumun kaç bin, milyon ya da milyar doları, avrosu heba oldu? Kimlerin cebine gitti?

"Kimlerden fikir alındı" derken, akademik çevrelerden ve örgütlerimizin yöneticilerinden fikir alınmadığı bir gerçek. Akademik çevrelerin zaten sesi çıkmıyor. "Yap çocuğu, sal sokağa" hesabı, öğrenciyi bilimsel olarak yetiştirip, mezun edip, kapının önüne koyuyorlar. Sonrasında ne yaparsa yapsın.

Örgütlerimiz de geçen sürece "bu iş şöyle olmalı" ritüelinde değil, "istemezük" nidalarında yaklaştılar.

Reçete yazılımı ve karşılanmasında gelinen son nokta "e-reçete" uygulaması. Doktor reçeteyi yazıp sisteme koyuyor, hasta dilediği eczaneye giderek ilaçlarını temin ediyor. Kağıt israfı yok, hasta reçeteyi görmediği için doktorun "illa aynısı olsun" baskısı nispeten engellenmiş durumda, kullanımı basit. En iyisi olmasa da şimdiye kadar yapılan uygulamalardan daha iyi. İki sıkıntıdan biri SGK sistemi güncel olmadığı için doktorlar ilacın o an pasif olan barkodunu seçebiliyorlar, diğeri ise doktorların kullanım dozlarını bazen yanlış girmeleri.

Şimdi biraz geçmişten bahsetmek istiyorum.

Eczacının Sesi e-gazetemizin bir önceki editörü Ecz. Mustafa Nuri Şener ile Efsun Çelik kardeşimizin bu konu ile ilgili bir ortak çalışması oldu. Reçetelerin internet ortamı üzerinden e-reçete olarak düzenlenebileceği, bu şekilde gerekli denetimlerin yapılabileceği üzerine.

Hazırlanan bu çalışmayı Eczacının Sesi olarak sahiplenip rapor halinde ilgili yerlere ulaştırdık. Eczacı kamuoyunun dikkatine olarak da özetini 25.09.2007 ve 08.10.2007 tarihinde DOSYA bölümünde yayınladık.(*)

Eğer ki, raporun ulaştığı ilgili kişiler "en iyi ben bilirim" egolarından kendilerini kurtarabilmiş ve paylaşmayı başarabilmiş olsalardı inanıyorum ki bu günlere çok basit uygulamalarla ve çok daha az sorunla ulaşmış olurduk.

Geçen bunca senede bu aşamaya gelinebilmesini bile başarı sayar hale büründük.

(*) http://www.eczacininsesi.com/index.php?yon=dosya&id=176

http://www.eczacininsesi.com/index.php?yon=dosya&id=184

 

İLETİŞİM

e.ciftci@eczacininsesi.com
Tel : 0212 5474746

https://twitter.com/#!/ECiftci1

https://www.facebook.com/#!/ertan.ciftci1

 

 



Dosya

Özgür Köşe

Dünyada Eczacılık

Sektörel Bakış

Çepeçevre

Kültür Sanat