Ülkemizdeki çalıştıran ve çalışan arasındaki ilişkiyi düzenleyen temel yasa; 4857 sayılı İş Kanunudur.

Bu kanun hükümlerinin, 4. maddesinde yazılı istisnalar haricinde faaliyet konusuna bakılmaksızın bütün işyerlerinde uygulanması zorunludur.

Yasa koyucu, İş Kanununu yürürlüğe koyarken iş yerinde kaç kişi çalıştığını dikkate almamış, bir kişi de çalışsa, bin kişi de çalışsa aynı hükümleri geçerli kılmış. Ayrıca çalışılan yerin konfor durumunu, yapılan işin sürekli ya da kesintili bir şekilde yapılıp yapılmadığı da dikkate alınmamış. Yani, iş olsun olmasın, çalışan ücretini hak etmiş sayılıyor.

Her ne kadar İş Kanununun 4. maddesi "ı" bendinde 507 sayılı yasanın 2. maddesindeki tarife uygun en fazla üç kişinin çalıştığı iş yerleri İş Kanunu hükümleri dışındadır deniliyorsa da ne ortada 507 sayılı yasa kaldı (5362 sayılı kanunun 76. maddesi ile kaldırıldı), ne de biz eczane sahibi eczacıların durumu o maddeye uyuyor (TTK gereği esnaf değil, tacir sayılıyoruz).

Gerçi bu konu hakkında yaklaşık iki sene önce de yazmıştım. (Merak edenler buraya tıklayarak o yazıma ulaşabilirler). Sonraları da bu konuyu işleyen yazılarım oldu. Ancak ne yazık ki, bu olay yöneticilerimizce sürüncemede bırakılmakta. Geçmişte zaman zaman İş Teftiş Kurulu Müfettişlerince yapılan kısmi denetimlerde canı yanan meslektaşlarımızın feryatları oldu, ama çoğumuz bunu duymadık bile. Ancak gelinen günümüzde durum ciddi bir hal almaya başladı. Önceden yapılan denetimler şikayet üzerine yapılırken, şimdi eczaneler "programlı denetim" kapsamına alındı. Yani her birimizin kapısı İş Teftiş Kurulu Müfettişlerince her an çalınabilir.

İVEK tarafından 18.06.2016 tarihinde düzenlenen toplantıya katılan Çalışma Bakanlığı görevlileri açık açık "siz eczacıların kaç saat çalıştığı, tuttuğunuz zorunlu nöbetler bizi ilgilendirmez, biz çalışanların durumuna bakarız" diyerek eczanelerin programlı denetimlerine başlayacaklarını ifade ettiler.

Toparlarsak; İş Kanunu hükmü gereği, bir çalışan haftada azami 45 saat çalıştırılabilir. Her yılın başında çalışanın onayı alınmak şartı ile yılda 270 saat, haftada 5,19 saat (311,53 dakika) fazla mesai yapılabilir. Çalışanın bu sürenin üzerinde çalıştırılması yasa hükümlerine aykırı. Bu da haftalık çalışma süresi olarak 50,19 saate geliyor. Yasa gereği işveren çalışanını çalıştırdığı saatleri belgelemekle yükümlü.

Eczacı Odam tarafından Eczane Personeli Günlük Çalışma Saatleri Kayıt Defteri adı altında bir defter iletildi. Bu deftere çalışanların işe başlama, öğle yemeğine çıkma, ara çay molaları ve işten ayrılma saatlerinin yazılarak çalışan tarafından imzalanması, eczacının da bu saatleri gün gün hesaplaması istenmekte.

Şimdi burada eğri oturalım, doğru konuşalım. Bağlı bulunduğum İstanbul Eczacı Odası tarafından ilan edilen ve İl Sağlık Müdürlüğü tarafından onaylanan çalışma saatleri haftanın altı günü süresince kış saatlerinde 09.00-19.00, yaz saatlerinde 09.00-19.30 . Bir saat öğle tatili, 15’er dakikadan 30 dakika çay molalarını çıkarsak bile kış saatlerinde 51 saat, yaz saatlerinde 54 saat eczanelerimiz açık. Bu hesaba nöbetler dahil değil. Yani bize verilen defteri bu hesaba göre düzenlersek ceza yemeyi garantiliyoruz. Yok, eğer yasanın öngördüğü mesai saatlerine göre düzenleyip çalışanlarımıza imzalatırsak ve de çalışanımız işten sorunlu ayrılıp, olay mahkemeye aksederse bu şekilde düzenlenen çizelge de pek işe yaramıyor. Çalışan, İş Mahkemesi Hakimine "işimi kaybetmemek için o şekilde imzaladım" diyerek beyanda bulunur, oda tarafından ilan edilen çalışma saatlerini ve nöbet günlerini ibraz eder, bu dediklerini onaylayan iki de şahit getirirse ayıkla pirincin taşını.

Yapılması gereken ne?

Bence yapılması gereken Eczacı Odaları tarafından eczanelerin açma kapatma saatlerinin ilan edildiği gibi, İş Kanununun 68. maddesi dikkate alınarak öğle dinlenmesi saatlerinin de ilan edilmesi gerekir. O günün nöbetçisi eczaneler bu saatlerde açık kalarak eczacılık hizmetini verirler. Kapatma saatleri de yaz, kış aynı olur.

Öğle tatili saatlerinin biz eczacılara katkısı ne olur?

Dikkat ederseniz artık eczanelerimizde çalışmak isteyen kalifiye eleman bulmakta zorlanıyoruz. Bunun en büyük etkeni uzun mesai saatleri. Artık yeni nesil, uzun çalışmak istemiyor. Üniversitelerin Eczane Teknisyenliği bölümlerine de yeteri talep yok. Oradan mezun olanlar da eczanelerde bir kariyer olanağı görmedikleri için eğitimlerini 4 yıllık bölümlere geçiş yaparak tamamlıyorlar (Bir öneri olarak Eczane Teknisyenliğinin teknik meslek lisesi düzeyinde yapılandırılması gerektiğine inanıyorum). Mesai saatlerinin reel hale getirilmesi, eczaneleri çalışma alanı olarak cazip hale getirebilir.

Zorunlu bir öğle tatili uygulaması, çalışanlarımızla sorunlu ayrılmalarda olay mahkemelik olduğunda mesai saatleri ile ilgili en sağlam dayanağımız olacaktır.

En önemlisi de, biz eczacılar için devamlı eğitimden bahsediyoruz. Eğitim için zaman gerekli. Bir ya da iki elemanla çalışan bir eczacının, eczanesi açık olduğu sürece boş vakit yaratması çok zor. Üstelik kendimiz için de ara dinlenmeye ihtiyacımız var.

Şimdi denilebilir ki, ülkemizde çalışanların önemli çoğunluğu çok kötü koşullarda ve çok uzun mesai saatlerinde, üstelik de sigortasız, kayıt dışı çalıştırılıyorlar. Bunu diyenler de yerden göğe kadar haklı. Ancak unutulmaması gereken nokta, bizler kümesteki kazlarız. Daimi göz önündeyiz ve her şeyimiz kayıt altında.

Olaya insani yönden de bakarsak çalışanlarımız tarafınca da kabul görecek bir orta yol bulunacağına inanıyorum. Bu konuda yasal düzenlemeler için girişimde bulunmak da örgüt yöneticilerimizin görevi.

İLETİŞİM

e.ciftci@eczacininsesi.com
Tel : 0212 5474746

https://twitter.com/#!/ECiftci1

https://www.facebook.com/#!/ertan.ciftci1

 



Dosya

Özgür Köşe

Dünyada Eczacılık

Sektörel Bakış

Çepeçevre

Kültür Sanat