Bu sabah SGK sözleşmesini yenilemek için Eczacı Odamın bürosuna gittim.

"Oh ne güzel, erken geldim. İşimi hemen halledeceğim" derken, içeride benden de erken gelen meslektaşlarım vardı.

Bazen bu işlere "eziyet" desek de, bu nedenle bir birimizi görmüş oluyor, beklerken biraz muhabbet ediyoruz. Yani günümüzün kalan bölümü iyi geçirmek adına olaya iyimser açıdan bakmakta fayda var.

Sayın TEB ve SGK görüşmecileri bu senenin sözleşmesi kağıtlarının alt boşluğuna el yazısı ile "Protokol hükümlerini okudum ve kabul ettim" ibaresinin yazılmasını ve kaşelenerek imzalanmasını şart koşmuşlar.

Dört nüsha, her biri dörder sayfa. Evir, çevir, yaz, yaz bitmiyor.

İyi de her sayfanın altında bu ibare matbu yazılı olarak var. Her sayfaya birer paraf atılması yeterliyken, neden ayrıca el yazısı ile de yazılması isteniyor ve de şart koşuluyor?

Nedeni şu.

SGK kendi aklınca, eczacıların protokol hükümleri nedeni ile mağduriyete uğradıklarında kendisine karşı mahkemelerde dava açmasını, hak aramaya çalışmasını engellemeye çalışıyor.

Biraz hafızamızı (bellek deyince bazılarının aklına bilgisayar harddiski geliyor) zorlarsak, eski SSK, yeni SGK’nın geçen yıllardaki protokollerinde yer alan bazı maddeler bir sonraki yılın protokollerinde yer almıyor.

Bu durumun oluşmasında bazı eczacı odalarının, kurumların ve eczacıların SGK’na açtıkları davaların önemi büyük.

Protokol hükümlerinin eczacıların aleyhine olan bölümleri için SGK aleyhine açılmış benim de iki davam Danıştay’da devam etmekte.

2006 yılı SSK protokolünün iptali için açtığım dava Danıştay 10. Dairesi tarafından görüşülmeden ret edilince temyiz için başvurduğum Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu "SSK ile TEB’nin kapsamına aldığı kişilerin uyacakları esasları belirledikleri protokolün, iki idari organın birlikte tahsis ettiği tek yanlı idari işlem olduğunda kuşku bulunmamaktadır" kararı ile temyiz başvurumu kabul etti. Bu dava halen Danıştay 10. Dairesinde görüşülmekte.

2007 yılı SGK protokolünün iptali için açtığım ve yine Danıştay 10. Dairesinde görülen dava ise bir madde eczacıların lehine (2007 protokolü 6.3.24. madde), diğer maddeler ise eczacıların aleyhine olarak karara bağlandı.

Bu dava sonucu olarak SGK avukatları, avukatlık ücretlerinin tahsili için hiç de utanıp, sıkılmadan beni icraya verdiler. Ankara 8. icra dairesine bu nedenle 950.00 TL civarında para ödedim.

2007 protokolünde ret edilen taleplerim için de temyize başvurdum. Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu’nda devam etmekte.

Şimdi bunları neden mi yazıyorum?

Şu nedenle.

54 tane Eczacı Odamız var. Yasamıza göre de "eczacıların haklarını koruyup, kollamakla" yükümlüler. Eczacılardan her yıl aidat toplamakta, bu sözleşme bedellerinden de pay almaktalar. Yani bir avukata ödeyecek, bir dava açabilecek  paraları var.

Her Eczacı Odamız bir konuda hukuka başvursa belli bir süre sonra 54 konu ama olumlu, ama olumsuz sonuca kavuşur.

Kongrelerde, bölgeler arası toplantılarda kürsüye çıkıp düz bir eczacı gibi şikayet etmekle iş görülmüyor, bir yere varılmıyor.

Ha diyorsanız ki "yaaa biz davayla, mavayla uğraşamayız".

O zaman hiç değilse üyelerinizi uyarın.

Sözleşme kağıtlarının alt bölümüne yazdıkları "Protokol hükümlerini okudum ve kabul ettim" ibaresinin başına "Yasal haklarım saklı kalmak şartıyla" ibaresini de eklesinler.

Hukuka başvurma hakları güme gitmesin.

 

İLETİŞİM

e.ciftci@eczacininsesi.com
Tel : 0212 5474746

https://twitter.com/#!/ECiftci1

https://www.facebook.com/#!/ertan.ciftci1

 



Dosya

Özgür Köşe

Dünyada Eczacılık

Sektörel Bakış

Çepeçevre

Kültür Sanat