Türk Eczacıları Birliği seçimleri geride kaldı. Eczanelerimizin içindeki rutin yaşantımıza döndük.

Sosyal medyada izlediğim kadarıyla, her ne kadar birçok meslektaşım yeni oluşan TEB yönetimini "Geçmiş sorunlarımıza bir çözüm getiremeyenler, tekrar iş başında" söylemi ile onaylamadı ise de Eczacı Odalarımızın seçimleri sonucu kendilerine görev verilen delege meslektaşlarım az çoklukla yeni yönetime onay verdi.

"Az çoklukla" diyorum, zira seçim için yarışan her iki listeye verilen oyların ortalaması bir birine çok yakın. Nitekim, seçimi kazanan liste iki kayıpla finale ulaştı.

İzlediğim kadarı ile bu kongre de seçim yarışından öteye gidemedi. Her kürsüye çıkan kendince bir şeyler söyledi, futbolcu deyimi ile ortada top çevrildi.

Önümüzde bugün, yarın imzalanması beklenen SGK protokolü var.

Açıkça görünen o ki, imzalanacak bu protokol ile yeni bir hak alamayacağımız gibi, "ilaçta tasarruf" adı altında eczanelerimizden hastalara ulaştırılması gereken bir çok ilaç depocu/eczacı aradan çıkartılarak direk hastaneler üzerinden hastalara ulaştırılacak.

Pastanın genel büyüklüğü aynı kalırken, eczane başına düşen dilim daha da azalacak. Oysa ki, eczanelerimizin sabit giderleri gün be gün artmakta.

Çare olarak yönlenilen dermakozmetik ürünlerde de eczane alanında kendisine güven oluşturan firmalar yavaş yavaş büyük alış veriş mağazalarına ya da kendi internet siteleri üzerinden satışa  yönlenmekte.

Açıkça belirtiyorum ki, ben eczacıyım. Mesleki emeğimin karşılığını öncelikle ilaçtan sağlamalıyım. Devletin görünen yüzü olan siyasi iktidar mesleğimi bir eczacı olarak hakkıyla yapabilmem için, entelektüel yaşam biçimimi sürdürebilmem için gerekli ortamı ve koşulları sağlamalı, beni kendisine bir ticari rakip olarak görmemelidir.

Mesleğimizle ilgili hepimizin ortak dile getirdiği öncelikli konu "meslek hakkı". Ancak, bunun nasıl ve ne şekilde olması gerektiği konusunda herkes bir başka açıdan bakıyor. Ortak bir fikir birlikteliğini yıllardır ne yazık ki oluşturamadık. Etkili ve yetkili yöneticilerimiz bu hakkımızı almak için değil, almamak için çaba gösteriyorlar. Bu hakkı talep etmemiz için öncelikle "smart eczane" olmamız gerektiği, "hasta odaklı hizmet vermemiz" gerektiği ve buna benzer şeyler söylüyorlar. Kısaca yorgunu yokuşa sürüyorlar.

Kendi kendime soruyorum "acaba ben nasıl hizmet veriyorum?" diye.

Uzun lafın kısası şu?

Yeni seçilen TEB Merkez Heyetimiz her nasıl yapacaksa konu başlıklarını belirlemeli, sektörün tüm bileşenleri ile aralıksız çalışma grupları oluşturulmalı ve bu gruplardan çıkan ortak görüş doğrultusunda acilen girişimlerde bulunulmalıdır.

"Düz eczane" sahibi olarak bizlerin dayanacak gücümüz kalmadı...

İLETİŞİM

e.ciftci@eczacininsesi.com
Tel : 0212 5474746

https://twitter.com/#!/ECiftci1

https://www.facebook.com/#!/ertan.ciftci1

 



Dosya

Özgür Köşe

Dünyada Eczacılık

Sektörel Bakış

Çepeçevre

Kültür Sanat