Senelerdir savuna geldiğimiz ve halen de ısrarla seslendirdiğimiz ilkemizdir.

"İlaç; ticari bir meta değil, sosyal bir üründür. Her zaman bulunabilir ve ulaşılabilir olmalıdır."

Eczacılık Fakültesine adımımı attığım ilk günden bu yana, mesleki mücadelemde bu ilkeleri benimseyen meslektaşlarımla eylem birliği içinde oldum, yoldaşlığımı pekiştirdim.

Ne yazık ki, ülkemizde uygulanan siyasi iktidar politikaları ve çoğu ilaç üreticileri bu görüşü benimsemediler.

Geçmiş dönem ilaç üreticileri kendilerine tahsis edilen fabrika arazileri ve çeşitli teşvik uygulamalarına karşın, yüksek karlılık asıl amaçları oldu. Nitekim bir bölüm sanayici kendilerine ait ilaç ruhsatlarını başka firmalara devrederek üretimi bıraktı, geçmişte kendilerine bilabedel tahsis edilen arazilerin üzerinde bugün devasa AVM’ler, rezidanslar yükselmekte.

Son 15 yıldır yönetimde olan iktidarca yürürlüğe konulan "sağlıkta dönüşüm" uygulaması sonucunda, sağlık sunucularının özelleşmesi özendirilirken, sanayicilerle de "ilaç fiyatlarını indirin, kutu bazında daha çok satmanızı sağlayalım" pazarlığı yapıldı. Eczacılara da "SSK reçetelerini serbest eczanelere açacağız, kademeli karlılığı kabul edin" önerisi getirildi.

Lafı çok uzatmadan toparlamak gerekirse, bu önerilerin sanayiciler ve eczacılar tarafından kabulü, bir mekanizmanın tetiğini çalıştırdı.

Süreçte ilaç fiyatları 600’ün üzerinde kerelerce düşürüldü, ilaç fiyatlarının belirlemesinde sabit Avro kuru ve ilacın en ucuz olduğu AB ülkesi fiyatının baz alındığı uygulama getirildi. Tüm bunların üzerine tek alıcı olan kamu kurumu kendisine yüzde ellilere varan ıskontolar yapılması şartını koydu.

Umduğunu bulamayan sanayicilerin ve eczacıların feryat, figanları arasında günümüze gelindi.

Bu gün neler oluyor?

Bir çok yabancı firma bazı ilaçları için Türkiye’de ruhsat almıyor. Çünkü, ilacını çok düşük karlılıkla ya da zararına satmak istemiyor.Hayati öneme haiz bu ilaçlar şimdilik TEB İthal İlaç Birimi aracılığı ile ve reçete karşılığı  getiriliyor, hastaya ulaştırılıyor. SGK da bu ilaçların geldiği ülkedeki bedeli neyse o rakamı ödüyor. Bu bedel toplam ilaç harcamalarının yüzde 10’unu geçti. Ancak, hasta bu ilaçlara hemen ulaşamıyor, getirilmesi belli bir süreyi buluyor.

Döviz kurunun artması ile TİTCK ilaç fiyatlarının belirlenmesine esas olacak yeni Avro kurunu belirledi. Bu rakam bir önceki Avro kurunun yüzde on üzerinde. Ancak Merkez Bankasının belirlediği Avro kurunun bugün için yüzde 56’sı kadar. Belirlenen bu rakam da 20 Şubatta yürürlüğe girecek. Yani ilaç üretimi ve ithali bu tarihi bekliyor.

Şu an günlük sipariş listemin yarısına yakınını yok ilaçlar oluşturuyor.

Bugün basında yer alan bir haberde Sağlık Bakanlığı Müsteşarı "ilaç bulunamıyor" iddialarına karşı "vatandaşa ilaç satmayan eczaneler hakkında işlem yapılacak" diye demeç vermiş.

Bu kastı aşan, eczacıyı töhmet altında bırakan bir açıklamadır. İlacı bulunamaz ve ulaşılamaz kılan Sağlık Bakanlığının ve SGK’nun uygulamalarıdır.

 

İLETİŞİM

e.ciftci@eczacininsesi.com
Tel : 0212 5474746

https://twitter.com/#!/ECiftci1

https://www.facebook.com/#!/ertan.ciftci1

 

 

 



Dosya

Özgür Köşe

Dünyada Eczacılık

Sektörel Bakış

Çepeçevre

Kültür Sanat