Ecz. Şeyma ŞAHİN

KULLANILABİLECEK GIDA TAKVİYELERİ

Karotenoidler:

  • α- ve β-karoten, β-kriptoksantin, lutein ve likopendir
  • Karotenoidlerin uzun polien yapıları ultraviyole ışığını emebilmelerini ve oksidasyona olan duyarlılıklarının artmasını sağlar.
  • β-karoten’in hücre büyümesini hücre siklusuna bağımlı bir şekilde inhibe ettiği ve apoptozis oluşturduğu da gösterilmiştir.
  • Serbest radikal hasarlarını engeller.
  • Yapılan araştırmalarda domates tüketimi ve kan likopen düzeyleri ile prostat kanseri riski arasında belirgin derecede tersine bir ilişki olduğunu ortaya konulmuştur. Fakat beta karoten ile yapılan çalışmalarda bu anlamlı fark görülmemiştir.
  • Hem lökositler hem de prostatik epitelde DNA hasarında azalma ile sonuçlanmıştır.
  • Likopenin vücutta en fazla bulunduğu dokular adrenal bezler, testisler, karaciğer ve prostat bezidir.
  • Likopen HMG-CoA redüktaz ve RAS fonksiyonlarını inhibe ederek antikanser etkinliğini gösterir.

Şekil: https://www.sciencedirect.com/science/article/pii/S2590257121000213

Şekil: https://doi.org/10.1016/j.lfs.2020.118186

 

Retinoidler:

  • A vitamini, retinoik asit ve retinol
  • β-karoten bağırsakta A vitaminine dönüştüğü için, bu karotenoidin biyolojik etkilerinin en azından bir bölümü A vitamini üzerinden olabilir.
  • α-tokoferol ve selenium gibi diğer antioksidan maddelerin doku düzeylerini etkileyerek antioksidan aktiviteye katkıda bulunabilirler
  • Hem neoplastik hem de neoplastik olmayan hücrelerde antiproliferatif etkiye sahip olup, bu etkilerini hücresel farklılaşmayı uyarmak, proliferasyonu engellemek ve apoptozisi indüklemek yoluyla gerçekleştirmektedirler
  • DNA polimeraz aktivitesini inhibe ederek transkripsiyon düzenleyici olarak da görev yapar.
  • Prostatik hücrelerin malign transformasyonunun A vitamini ile önlenebileceği öne sürülmüş ve sentetik bir retinoid olan N-(4-hydroxyphenyl)-retinamide (4-HPR) kullanılarak, değişik prostat kanseri hücre kültürlerinde malign hücrelerin proliferasyonunun engellenebildiği gösterilmiştir.
  • Epidemiyolojik çalışmalar 70 yaşın üzerindeki erkeklerde diyetteki A vitamininin prostat kanseri riski ile ters orantılı olduğunu göstermiştir.

E vitamini (α- ve γ-tokoferol)

  • E vitamini terimi, kimyasal yapıları ve biyolojik aktiviteleri birbirine benzeyen 8 molekülü içermektedir. Bu maddelerin yer aldığı iki ana grup tokoferoller ve tokotrienol türevleridir
  • γ-tokoferol gibi siklooksijenaz aktivitesini inhibe eder. Böylelikle antioksidan etkilerinin yanı sıra antienflamatuvar aktivite de göstermiş olur. α-tokoferol’ün ise bu özelliği yoktur.
  • E vitamini ve türevlerinin en belirgin antioksidan aktivitesi, oksidatif stres sırasında ortaya çıkan, peroksil ve fenoksil radikalleri gibi lipid peroksit ara ürünlerini etkisiz hale getirmesidir. Bunun yanında nitrojen oksit bileşikleri (NOx) gibi mutajenik elektrofilleri de inaktive eder.
  • Protein kinaz C aktivitesini engelleyici etki göstererek proliferasyonu engellediği de gösterilmiştir.
  • İn vitro koşullarda prostat kanseri hücrelerinde apoptozisis tetiklemiştir ve testosteron ve dihidrotestosteron konsantrasyonlarını azaltmıştır.
  • Prostat kanseri insidansı ve mortalitesi üzerinde α-tokoferolün etkileri “α-Tocopherol and β-Carotene Cancer Prevention Study (TCCPS)” çalışması ile araştırılmıştır. Bu çalışmada 29.133 sigara içen erkeğe günde 50 mg E vitamini (α-tokoferol) ve 20 mg β-karoten tek tek ya da birlikte 5-8 yıl süreyle verilmiştir. Sadece E vitamini verilen grupta plaseboya göre prostat kanseri insidansı ve mortalitesi daha düşük bulunmuş, buna karşılık β-karoten grubunda %32 daha fazla prostat kanserine rastlanılmış ve mortalite plaseboya göre %15 daha yüksek gözlenmiştir.

Vitamini C vitamini (askorbik asid)

  • Üriner sistem enfeksiyonlarında direkt etkisi gösterilse de prostat ca ile direkt ilişkisi saptanmamıştır ama diğer antioksidanlarla beraber alınabilir.

Selenyum:

  • Antoksidan olarak kullanılabilir.
  • Özellikle kombine tedavilerde DNA hasarını engeller.

Şekil: DOI:https://doi.org/10.1016/j.ctrv.2009.12.008

Fitoöstrojenler:

  • Genistein ve daidzein prostat kanseri hücrelerinin çoğalmasını ve steroid metabolizmasında rolü olan bazı enzimleri (5 alfa redüktaz ve aromataz gibi) inhibe eder.
  • Endotelyal hücre proliferasyonunu engelleyerek anjiogenezi inhibe ettiği ve tirozin kinaz ve topoizomeraz aktivitelerini inhibe ederek, hücre büyümesini engelledikleri gösterilmiştir
  • Soya ürünlerinin çokca tüketildiği Asya ülkelerinde prostat kanseri ve diğer kanser türlerinin insidansının düşük olması bu verileri destekler niteliktedir.
  • Genistein PI3K/Akt, NF-κB, Hh ve  Wnt yolaklarını inhibe ederek AR modüle eder.
  • Onkojenik miRNa ekspresyonunu baskılar böylece kemik metastazını engellemeye yardımcı olur.

Polifenoller:

  • Epidemiyolojik verilere göre siyah çayın (teaflavin ve tearubigin )çok tüketildiği toplumlarda prostat kanseri insidansı daha düşüktür. Çay kateşinlerinin antioksidan özellikleri ile serbest radikal oluşumunu önlediği, apoptozu başlattığı ve hücre büyümesini durdurduğu gösterilmiştir
  • Yapılan hücre çalışmalarında teaflavin ve tearubiginlerin prostat kanser hücrelerinin çoğalmasını inhibe ettiği gösterilmiştir.
  • Yeşil çayın kateşin içeriğinin siyah çaya kıyasla daha fazla olması, kanseri önlemede daha etkin rol oynamasına neden olmaktadır. Bu nedenle çalışmaların çoğunda odak noktası yeşil çaydır.
  • Yeşil çayın başlıca kateşinleri; epigallokateşin 3 gallat (EGCG), epigallokateşin (EGC), epikateşin 3 gallat (ECG) ve epikateşindir. Yeşil çay kateşin içeriğinin %50-80’ini oluşturan epigallokateşin 3 gallat’ın, prostat kanser hücreleri üzerinde büyümeyi önleyici özelliği vardır.
  • Prosiyanidinler diğer polifenollerdir. Prostat kanseri hücrelerinde anti-tümöral etkileri olduğu saptanmıştır.
  • Resveratrol ağır metaller, güneş ışığı, ozon, iklim değişiklikleri gibi çevresel strese yanıt olarak bitkide üretilen; antioksidan, antiinflamatuar, antiproliferatif, proapoptotik ve antianjiyojenik özellikleri olduğu öne sürülen bitkisel kaynaklı bir polifenoldür.
  • Farklı prostat kanser hücreleri ile yapılan çalışmalar, genel olarak resveratrolün, survivin ( apoptoz ailesinin inhibitörünün bir üyesidir) proteininin ekspresyonunu baskılayarak ve apoptozu artırarak hücre büyümesini engellediğini ortaya koymaktadır.
  • Reseptör fonksiyonları, transdüksiyon yolları ve transkripsiyon faktör aktivasyonu gibi bir dizi karmaşık hücresel sürecin düzenlenmesiyle gerçekleşmektedir.
  • Resveratrol antiinflamatuardır. İnflamasyonun kanseri başlatmadaki etkisi düşünülür ise etkinliği bu yolak ile de sağlamaktadır.
  • Resveratrolün androjen reseptörünün (AR) hücreye translokasyonunu inhibe edebildiği ve böylece AR’nin transkripsiyonel aktivitesini engelleyerek reseptörlerin işlevlerini etkileyebildiği gösterilmiştir
  •  Yapılan bir çalışmada resveratrolün prostat kanserli hücrelerde radyoterapiye duyarlılık üzerindeki etkisi incelenmiş ve çalışmanın sonucunda resveratrolün kanserli hücrelerde radyoterapinin etkisini arttırarak hücre çoğalmasını inhibe ettiği gösterilmiştir.

Kurkumin

  • Bitkinin rizomlarından ekstre edilen fenolik yapıdaki kurkumin molekülünün ve aktif metabolitlerinin antikanserojen ve antiinflamatuar özellik göstermektedir.
  • Büyüme faktörlerini, adezyon moleküllerini, apoptozla ilişkili genleri, anjiyogenez düzenleyicilerini ve hücresel sinyal moleküllerini etkileyerek metabolizmada birçok yolakta işlev gösterebileceği saptanmıştır.Bu etkileri AR  sinyal yolağı, NF-κB-, AP-1-, PI3k/Akt/mTOR-, ve  Wnt/β-catenin/TGF-β/MYC  yolakları ile gösterse de oral alımda etkinlik düşük olduğu için yapılan çalışmalarda plasebo ile anlamlı bir fark yoktur.
  • Prostat kanserli hücrelerde de; AR’yi azaltarak regüle ettiği, hücre çoğalmasını, hücre döngüsünü etkilediği, kanser invazyonunu ve metastazını engellediği ve inflamatuar yanıtı düzenlediği bildirilmiştir.
  • Ayrıca kurkuminin hem androjen bağımlı hem de androjene bağımlı olmayan prostat kanser hücrelerinde apoptozu tetiklediği bildirilmiştir.
  • Yapılan çalışmalarda, kurkuminin prostat marker proteinlerinin ekspresyonunu etkilediği gösterilmiştir.
  • Kurkumin tedavisinin LNCaP (prostat kanser hücre dizisi)  hücrelerinde AR ve bununla ilişkili kofaktörlerin ekspresyonunu baskıladığı; ayrıca AR bağlanma aktivitesini etkilediği gösterilmiştir.
  • AR ekspresyonunu baskılanması ve DNA’ya bağlanma aktivitesini değişmesi, NKX3.1 homeobox geninin down regülasyonuna neden olabilmektedir. Bu gen normal prostat organogenezi ve karsinogenezinde önemli rol oynadığı düşünülen androjen tarafından düzenlenen edilen bir gendir.
  • Kurkuminin hücre çoğalması üzerine etkisinin araştırıldığı bir çalışmada, LNCaP ve PC-3 hücrelerinde kurkumin uygulamasının epidermal büyüme faktör reseptör (EGFR) sinyalinin potansiyel bir inhibitörü olduğu, bu inhibisyonu da EGFR ekpresyonunu baskılayarak ve EGFR tirozin kinaz aktivitesini engelleyerek gerçekleştirdiği gösterilmiştir.
  • Kurkuminin nükleer faktör kappa B (NF-κB) aktivasyonunu ve siklooksigenaz-2 (COX-2) ekspresyonunu azalttığı ve interlökin-6 (IL-6), interlökin-8 (IL-8), tümör nekrozis faktör-α (TNF-α) üretimini baskıladığı bildirilmiştir.

Elajik asit

  • Ellajik asit nar, çilek, böğürtlen, ahududu gibi meyvelerde bulunan bununla birlikte ellajitanenlerin (punikalaginler) barsak mikroflorasında metabolize olmasıyla da ortaya çıkan antikarsinojenik ve antioksidan özelliği bilinen fenolik bir bileşiktir.
  • Ellajitanenler ve bunların hidroliz ürünü olan ellajik asit içeriği yüksek nar ekstraktının antiproliferatif ve proapoptotik özelliklerinin değerlendirildiği bir çalışmada, ellajik asidin hem hücre büyümesini inhibe ederek hem de doza bağımlı şekilde PC3 hücrelerinin apoptozuna neden olarak prostat kanseri üzerinde kemopreventif ve kemoteropatik etki gösterdiği rapor edilmiştir
  • İn vitro koşullarda ellajik asidin, insan prostat kanser hücrelerini, kaspaz enzimini aktive ederek, inhibe ettiği belirlenmiştir.
  • Kabazitaksel mikrotübül oluşumunu engelleyerek antitümoral etkinlik gösterir. Elajik asit hücrelerin bu ilaca olan direncin engellenmesine yardımcı olur. Fakat bu etkisi dosetakselde gösterilmemiştir.

Apigenin:

  • Antioksidan, antiinflamatuvar, antiviral, anti inflamatuvar, nöroprotektif, antikanser  ve antimetastatik özellliği vardır.
  • PI3K/Akt/FOXO yolağını inhibe eder.
  •  p-Akt, p-GSK3β ve p-BADaktiviteleri, ekspresyonları ve  IGFR otofosforilasyonunu inhibe eder ve in vitro ve in vivo da hücre apoptozisine neden olmuştur. 
  • Hücre bölünme yolağına etkisini  D1, D2, E siklin ve Cdk2, Cdk4, Cdk6 ve  Retinoblastoma protein fosforilasyonunun inhibisyonu ile gösterir.
  • P53 aktivitesini stabilize eder.

Piperin:

  • phospho-Akt/phospho-mTOR/MMP-9 yolağını bloke eder
  • Dosetaksel gibi taksanlara oluşan direncin kırılmasında yardımcı olur. (p- glikoprotein üzerin etkinlik)

Quercetin

  • LncRNA, MALAT1 ve PI3K\AKt yolakları downregule ederek bunun aracılığı ile hücre proliderasyon, invazyon, göçünü engellemiştir. (in vivo)
  • P-glikoprotein  üzerine downregulasyon etkisinden dolayı kemoterapi ilaçlarına olan direnci engeller.

Plumbagin:

  • Plumbago rosea ‘ dan elde edilen naftokinondur.
  • PTEN-P2 nin indüklediği tümör büyümesini inhibe eder.

Sulfarofanlar:

  • NF-κB, PI3k/Akt yolaklarını inhibe eder.
  • Glikoliz, lipogenez ve pentoz fosfat yolaklarına etkinlik gösterir.
  • Warburg yolağı üzerine etkisi vardır.
  • Sulfarofan sistein ya da sulfarofan asetilsistein kombinasyonları miktorübül oluşumunu engelleyerek apoptozise neden olduğu görülmüştür.
  • Histon asetilasyonu ve DNa metilasyonu üzerine etkinliği ile prostat kanseri tekrarlama olasılığını azaltır.

Triptolid ve Wedelolactone:

  • Triptolid bir diterpen, wedelolakton ise polifenoldür. Wedelakton JNK ve kaspaz  3 üzerinden antikanser etkisini gösterirken (dosetaksel etkinliğini destekler) , triptolid (prodrug formu minnelid) caveolin-1, CD147 ve  MMPs lar üzerinden antikanser etkinlik gösterir. PC3 kanser hücrelerinde doksorubisin ile sinerjik etki göstermiştir.

Diğer:

  • Baicalein, berberin, betulinik asit, kapsaisin, delphinidin, fisetin, formononetin, gallik asit, gambogic asit, gingsenoidler, gossypol, matrine, morelloflavone, noscapine, silibinin, ursolik asit preklinik çalışmaları yapılan moleküllerdir ve etki mekanizmaları in vitro ve in vivo (bazıları) aydınlatılmıştır.

 

KAYNAKLAR

  1. Erzurumlu Y. Prostat Kanseri: Androjen Reseptörü Sinyal Mekanizması. Med j Sdu / sdü tıp fak derg 2021:28(1):187-198 doi: 10.17343/sdutfd.726163
  2. Ceyhan Ö ve Ark. Erkek Hastaların Prostat Kanseri Taramaları Hakkında Bilgi Düzeyleri. KÜ Tıp Fak Derg 2018;20(2):184-191 DOI: 10.24938/kutfd.383092
  3. Baydar D.E. Prostat Kanser Patolojisi. Ertoy Baydar D. Prostat Kanser Patolojisi. Trd Sem 2017; 5: 370-82.
  4. Karaarslan E. Prostat Kanseri Evrelemesi. Trd Sem 2017; 5: 451-9.
  5. Evren İ, Tuğcu V. Prostat Kanserinde Tedavi Modaliteleri. Nucl Med Semin 2018;4:182-207
  6. YalçınozanM. Ve ark. Prostat Kanseri Kemik Metastazları. TOTBİD Dergisi 2019;18:573–577
  7. Bozgeyik E. The Role of Non-Coding RNAs in Molecular Mechanism of Prostate Cancer. Namık Kemal Tıp Dergisi 2019; 7(3): 299- 306
  8. Eylert M and Persad R. Management of prostate cancer. British Journal of Hospital Medicine, February 2012, Vol 73, No 2
  9.  Türkay R, İnci E. Prostat Elastografisi. Trd Sem 2019; 7: 84-93.
  10. Ertoy Baydar D. Prostat Kanser Patolojisi. Trd Sem 2017; 5: 370-82.
  11. Karaarslan E. Prostat Kanseri Evrelemesi. Trd Sem 2017; 5: 451-9.
  12. Posadzki P et al. Dietary supplements and prostate cancer: a systematic review of double-blind, placebo-controlled randomised clinical trials. Maturitas 75 (2013) 125–130
  13. Koyu B. Biyoaktif Bileşenlerin Prostat Kanserindeki Rolü. Turkiye Klinikleri J Urology-Special Topics 2014;7(1):1-9
  14. Tabassum A et al. Ingestion of selenium and other antioxidants during prostate cancer radiotherapy: A good thing? Cancer Treatment Reviews 36 (2010) 230–234
  15. Ghosh S et al. Prostate cancer: Therapeutic prospect with herbal medicine. Current Research in Pharmacology and Drug Discovery 2 (2021) 100034

 



Dosya

Özgür Köşe

Dünyada Eczacılık

Sektörel Bakış

Çepeçevre

Kültür Sanat