İki paşa örneği!..

 

 

 

Türkiye ilginç bir ülke. Belki bu durum, geri kalmışlığın sonucu ama, yine de insan üzülüyor!..

Üzerinde çokça konuşulan, şaibeli bir şekilde iddianamesi hazırlanan, savcısı meslekten atılan, her fırsatta örtbas edileceğinden şüphe duyulan "Şemdinli yargılaması", üç ayda, hem de faillerine 40'ar yıl ceza vererek bitmesinin hemen ardından, "Bu kadar çabuk mahkeme neticelenir mi?!." diye yaygara koparıldı!.. Sanki, yıllardır "geciken adalet, adalet değildir." diye hukuk sistemini eleştirmemişler gibi...

Hükümet, Genelkurmay Başkanı kararnamesini YAŞ'tan önce gönderdi. Şimdi de bu tartışma sürüyor. "Niye erken gönderdin?!, "diye...

İşin mizahi yönü; "niye erken gönderdin!" diyenlerin tamamı, "Şemdinli bombalanması" sonrası Büyükanıt'ın isminin de olaylara karışması ile alevlenen tartışmalarda paşadan yana taraf olmaları!..

O zaman; AKP, gerek olaylara, gerekse açılan davanın iddianamesine, paşanın ismini koydurarak Genelkurmay Başkanlığı'nın önünü kesmek istiyor!.. " diyorlardı. "Sivil Darbe" yapıldı iddi-asındaydılar ve Büyükanıt'ın Genelkurmay Başkanlığı'nın önünün, bir an önce açılmasını istiyorlardı!..

Şimdi, hükümet atama kararnamesini yolladı. Bu kez niye erken atadın diyorlar!.. Hele Muhalefet sözcüsünün beyanatına ne demeli!?? "Korktular, onun için erken atadılar!.." Haydaaa!.. Kara mizah!.

****

Bu anlayış mizahla açıklanmamak Bir şeyler eksik galiba!...

Demokrasi kültürü bir türlü gelişmedi.

Bir ülke demokratik hukuk anlayışı ile yönetildiği iddiasında ise o ülkenin siyasileri, Genelkurmay Başkanı'nın erken ya da geç atanması ile ilgilenmemeli. Ülkenin gündemini askeri atamalar işgal etmemeli.

Siz, hangi Avrupa ülkesindeki Genelkurmay Başkanı'nın ismini bilirsiniz!.. Hadi sizi bırakalım, o ülkede yaşayan yurttaşların kaçı, kendi Genelkurmay ya da ordu komutanlarının isimlerini bilirler. Bununla ilgilenmez dahi!..

Ama bizim için önemli. Çünkü, hâlâ devlet, militer bürokratlarca yönetiliyor!..

İktidar, halktan güç aldığını bilmiyor.. Muhalefet yok!.. Toplum, taleplerini duyuracağı örgütlenmeye ulaşmış değil. Ve asıl; toplumsal muhalefetin "siyasi" önderliği yok!..

****

Nasıl olsun ki?!. Size iki paşadan örnek vermek isterim.

Emekli Korgeneral Altay Tokat; hâkim ve savcıların "uyanık olması için yakınlarında bomba patlattığını" pişkince itiraf ediyor!.. Kimseden "tık" yok!..

Diğeri ise Emekli Korgeneral H.K.

1993 yılında Erdal İnönü ile Van gezisinden dönüyorduk. O zaman Tugay Komutanı olan H.K. Başbakan Yardımcısı İnönü'ye önemli bir şey aktardı.

Paşa dedi ki; "Olağanüstü Hal Kararnamesi Meclis'e sevk edildiği zamanlarda sizin partiniz Olağanüstü Hali kaldırmak istediğini açıklıyor. Bu görüşünüze saygı duyuyorum. Ancak sizden ricam, şu eklemeyi de yapmanız; " Olağanüstü Hal kalsa bile, o bölgede çalışan personelin "özlük" hakları aynen kalacak.. Elimizdeki bilgilere göre, kararname Meclis'e sevk edildiği süreçte, bu bölgede terör tırmanmakta ve faillerinin büyük kısmının da kamu personeli olduğu anlaşılmakta. Biz gerekeni yapıyoruz. Ama gözden kaçanlar da

oluyor!.."

***

İki paşa.

Birincisi, hukuk devletini korumayan, üniforması ile her şeyi yapabileceğini sanan, demokrasi ye inancı oluşmamış, "güç bende!.." diyenlerin örneği..

Diğeri hukuk devletine inanmış, sivil yönetimlere saygılı, kamu görevlisi olduğu bilincinde, yurtsever ve demokrasiyi özümsemiş biri..

Bu paşalardan birincisi var oldukça, demokrasi tam olarak kurulmaz!.. H.K.'ler çoğaldıkça hukuk devleti gelişecektir!..

"Güç bende" diyenlerin varlık nedenleri; aklını sadece kendi çıkarı için kullanan, ülkesini ve değerlerini yok sayan kişilerin köşe başlarını tutmaları..

Günlük yaşamaktan ve aymazlıktan vazgeçen halklar, ancak gerçek demokrasiye ulaşabilirler!...

 

.....

Kaynak---BirGün



Dosya

Özgür Köşe

Dünyada Eczacılık

Sektörel Bakış

Çepeçevre

Kültür Sanat