İlaç Endüstrisi ve Sahtekarlık;

 

Nuri Kayış

“Neşter Bazen Yanlış Keser” adlı kitabından.

 

Bazı doktorların hastalara yanlış teşhis koymasının arkasında mesleki yetersizlik mi, dikkat ve özen eksikliği mi, yoksa bir kısım ilaç firmaları mı var? Söz konusu firmaların ilaçlarını reçetelere bol keseden yazmak için mi doktorlar yanlış teşhis koyuyorlar acaba? Dünyada kâr yüzdesi en yüksek sektörün ilaç olması anlamlı değil mi? Üzerinde ciddi şekilde tartışılması gereken sorular bunlar. Artan ilaç tüketimi bir yandan sağlığımızı tehdit ederken, diğer yandan Türkiye ekonomisini de olumsuz yönde etkiliyor çünkü.

        Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Farmakoloji ve Klinik Farmakoloji Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Cankat Tulunay’ın verdiği bir konferansı adeta ağzım açık dinlemiştim.

        Prof. Dr. Tulunay, ilaç endüstrisi ve tıp konusuna değiniyor ve insanı dehşete düşüren şeyler anlatıyordu.

        Örneğin, ilaç firmalarının hastalık icat ettiğini ve bu hastalıklara uygun ilaçları piyasaya sürdüğünü belirtiyordu.

        2005’te internetin arama motoru Google’da “ilaç endüstrisi ve sahtekarlık” yazıldığında 133 bin sayfa çıktığını anlatan Prof. Dr. Tulunay, 2007’de aynı denemeyi yaptığında 6.5 milyon sayfa ile karşılaştığını söylüyordu.

        Profesörün şu tespitleri de son derece dikkate değerdi:

        “Yapılan araştırmalar, klinik tanı ve tedavi dallarında çalışan kişilerin yüzde 90’ının ilaç firmalarından bir şekilde para aldıklarını ortaya koymaktadır.

        İlaç sektörü kârlılığı en fazla olan yatırım alanıdır. Sektör yatırım yaptığı her bir dolar karşılığında 17 sent alırken, diğer sektörlerde bu oran 3,6 sent dolayındadır.

        ABD’de 10 ilaç firmasının yıllık net kârı 35.8 milyar doları bulmaktadır. Tüm dünyada ilaç sektörü 600 milyar dolarlık bir büyüklüğe ulaşmıştır.”

        Prof. Tulunay’ın Türkiye’deki ilaç harcamalarına ilişkin verdiği bilgiler de “vay canına!” dedirtecek cinstendi:

        “Türkiye, koruyucu hekimliği unutmuştur. Sağlık harcamaları yönünden 191 ülke içinde 22.inci sırada bulunmaktadır. Türkiye’de aşırı bir ilaç tüketimi vardır.

        Söz ilaçlardan açılmışken, Prof. Tulunay’ın şu sözleri de pek çok şeyi anlatmaya yetiyordu:

        “Türkiye’de her 100 kişiden 80’inin ağrısına yanlış teşhis konuluyor. Hastalar boş yere ağrı çekiyor. Oysa doğru teşhis ve tedaviyle ağrılar yüzde 90 dindirilebilir.

        Ağrılara yanlış teşhis konuyor ama buna karşın ağrı kesici ilaç tüketiminde hızlı bir artış var. 2004 yılında 62 milyon kutu ağrı kesici tüketilirken bu rakam 2005’de 92 milyon kutuya ulaştı. Basit ağrı kesicilerden 72 milyon kutu satıldı.”

        Bu bilgiler ışığında şu sorulara yanıt aramak her yurttaşın görevi gibi geliyor bana:

ü Türkiye’de ilaç sektörü nasıl çalışıyor, kimlere nasıl ve ne şekilde “hediye” dağıtılıyor?

ü Doktorlar, bazı ilaçları reçetelere yazabilmek için hastalık icat ediyorlar mı, var olmayan hastalıklar için de ilaç yazıyorlar mı?

ü İlaç firmaları ile doktorlar arasındaki saadet zinciri konusunda devletin ilgili kurumları ne yapıyor?

ü Her yıl lüks otellerde düzenlenen tıp kongrelerini ilaç firmaları meden finanse ediyor ve yine her yıl yüzlerce doktor neden yurt dışı gezilere götürülüyor?

 



Dosya

Özgür Köşe

Dünyada Eczacılık

Sektörel Bakış

Çepeçevre

Kültür Sanat