EMEK ÖRGÜTLERİ HALKIN TALEPLERİNİ ESAS ALMALI, YANLIŞA ORTAK OLMAMALIDIR!

     “TADİLÂT” HİÇBİR SORUNU ÇÖZMEZ;
SOSYAL GÜVEN(SİZ)LİK VE GENEL SAĞLIK(SIZLIK) SİGORTASI GİRİŞİMİNİN TEMEL PARAMETRELERİ DEĞİŞTİRİLMELİDİR!

    

    AKP Hükümeti’nin Sosyal Güvenlik “Reformu” adı altında hayata geçirmeye çalıştığı düzenlemelerin toplumun emeğiyle geçinen bütün kesimlerinin sağlık ve sosyal güvenlik haklarına bir saldırı olduğunu defalarca ifade ettik.

    İfade etmekle yetinmedik; aylardır toplantılarla, panellerle, basın açıklamalarıyla, yürüyüşlerle, bildirilerimizle, pankartlarımızla, dövizlerimizle, sloganlarımızla milyonlarca vatandaşımıza anlattık.

    Nitekim Emek Platformu’nun çağrısıyla 13–14 Mart 2008 günlerinde ülkemizin dört bir yanında Türkiye emek hareketinin uzun yıllardan sonraki en kitlesel eylemleri hayata geçirildi.

    Mahallelerde, fabrikalarda, hastanelerde, meydanlarda, sokaklarda, otobanlarda gerçekleştirilen protestolara toplumsal katılım ve destek muazzam oldu. Bu muazzam tepki Sosyal Güven(siz)lik ve Genel Sağlık(sızlık) Sigortası girişiminin toplumumuzun vicdanında müebbeten mahkûm olduğunu herkese gösterdi. Bu ülkenin yalnızca örgütlü çalışanları değil, emeklileri, gençleri ve kadınları talepleri için ortaya çıktı, mahallelerde esnaf tepkileri kepenk kapatmaya kadar vardı.

    AKP Hükümeti; milyonlarca emekçinin gösterdiği tepki karşısında Sosyal Güven(siz)lik ve Genel Sağlık(sızlık) Sigortası girişimini emek örgütleriyle birlikte tekrar gözden geçirme kararı aldı. Ancak bu gözden geçirmenin çerçevesinin sadece küçük düzeltmelerle sınırlı kalacağını, temel parametrelerde ise hiçbir değişikliğe gitmeyeceğini açıkladı.

    Bu temel parametreler ki;

  • Emeklilik yaşını ve prim gün sayısını emekliliği imkânsız hale getirecek ölçüde yükseltecek,
  • Emekli maaşlarını %23 ile % 33’e varan oranlarda düşürecek,
  • Gazeteciler, posta dağıtıcıları, zabıtalar, havayolları çalışanları gibi bir dizi meslekte yıpranma payını ortadan kaldıracak kadar gayri insani;
  • Malullük ve ölüm aylığını hak etmek için gerekli hizmet süresini 10 yıla, prim gün sayısını 1.800’e çıkaracak,
  • Sigortalıların çocuklarına verilecek emzirme ödeneğini altı aydan bir aya indirecek,
  • Sigortalıların dul eşlerinin maaşlarını %75’ten %50’ye düşürecek kadar gayri vicdani;
  • Aylık geliri asgari ücretin üçte birinden fazla olan bütün vatandaşların Genel $ağlık $igortası primi ödemesini zorunlu kılacak,
  • Özel sağlık sigortası yaptıracak parası olmayan vatandaşlara ancak asgari/sınırlı sağlık sigortası hizmeti sunacak,
  • Primlerini ya da kendisinden istenecek ilave ücretleri ödeyemeyecek vatandaşları sağlık hizmetinden mahrum bırakacak kadar gayri ahlâki hükümleri içermektedir.
    Oysa temel sorun tam da bu temel parametrelerin değiştirilmesidir.

    Türkiye’nin gerçek bir sağlık ve sosyal güvenlik reformuna ihtiyacı olduğu açıktır. Ancak bu reformun temel parametreleri;
  • Çalışanların emeklilik hakkının genişletilmesi için mevcut emeklilik yaşının ve prim gün sayısının düşürülmesi,
  • Emekli maaşlarının insanca yaşanabilecek düzeye çıkarılması,
  • Nüfus cüzdanına sahip olan bütün vatandaşlara, prim ödeme gücü olsun olmasın, eşit/ücretsiz/nitelikli sağlık hizmeti sunulması,
  • Başta çocuklar, yaşlılar, kadınlar ve engelliler olmak üzere toplumun bütün dezavantajlı gruplarına ilave kolaylaştırıcı imkânların sağlanması,
    Kısacası; “Herkese Sağlık, Güvenli Gelecek Hakkı” olmalıdır.

    İşçisi, kamu çalışanı, esnafı, çiftçisi, emeklisi, yaşlısı, genci, ev kadını, öğrencisi ile bu ülkenin çalışan ve üreten bütün insanları ve onların çocuklarının siyasi iktidardan talebi bu doğrultuda yapılacak bir reform, Emek Platformu’ndan beklentisi böyle bir reform için mücadeledir.

    Hâlbuki Sosyal Güven(siz)lik ve Genel Sağlık(sızlık) Sigortası girişiminin temel parametrelerini değiştirmeden yapılacak bir tâdilatın bu talepleri karşılaması mümkün değildir. Bu nedenle öncelikle mevcut SSGSS Kanun Tasarısı’nda tadilât yapma çalışmalarından vazgeçilmeli, Tasarı tamamen geri çekilmelidir.

    Öte yandan, özellikle 13–14 Mart 2008 günü gerçekleştirilen eylemler toplumun geniş kesimlerinin gönlünün kazanmış; Emek Platformu’na ve onu oluşturan örgütlere olan desteğini fevkalâde arttırmıştır. Bu koşullarda, Emek Platformu’nun SSGSS Kanun Tasarısı’nda sınırlı bir tadilâtı her ne gerekçeyle olursa olsun kabul etmesi ise başta kendisini oluşturan örgütlerin üyeleri olmak üzere çalışan kesimleri hayal kırıklığına uğratacak ve bu süreçte oluşan güveni yok edecektir.

    Oysa, Sosyal Güven(siz)lik ve Genel Sağlık(sızlık) Sigortası düzenlemesini bir kenara atıp toplumun emeğiyle geçinen kesimlerine sağlıklı bir yaşam ve güvenli bir gelecek sağlayacak gerçek bir reform için mücadele etme imkânı bugün her zamankinden daha fazladır. Bugün, sağlık ve sosyal güvenlik haklarımız için en büyük güvencemiz kendi gücüne güvenen ve iradesini ortaya koymaktan çekinmeyen bir emek hareketidir.

    Son olarak, beş buçuk yıldır iktidarda bulunan AKP’ye bir uyarıda bulunuyor ve uyarımızın sağduyu ile değerlendirileceğini umuyoruz:

    Cumhuriyet tarihinin bu en gayri insani, bu en gayri vicdani, bu en gayri ahlâki Sosyal Güven(siz)lik ve Genel Sağlık(sızlık) Sigortası girişimini IMF’nin dayatmasına boyun eğerek TBMM’den geçiren bir siyasi partinin sonraki günlerde bu icraatının mağdurlarına ülkemizde yaşanan son gelişmeler bahanesiyle kendisinin “mağdur” olduğunu anlatmaya çalışması beyhude bir çaba olacaktır.

    Kamuoyuna saygılarımızla duyururuz.

    BİZ KARŞI ÇIKARSAK YAPAMAZLAR!

    HERKESE SAĞLIK/GÜVENLİ GELECEK PLATFORMU-İSTANBUL

 

Kaynak---İstanbul Eczacı Odası



Dosya

Özgür Köşe

Dünyada Eczacılık

Sektörel Bakış

Çepeçevre

Kültür Sanat