“Gerçek vardır gerçeklerden içeri. Büyü vardır büyülerden içeri…”*

 

Sorunlar, acılar öğretiyor insana, umut ise yaşatıyor.

Yaşamak üzere planlanmış insanın, toplumların her zaman bir çıkış yolu, bir umut ışığı bulmaya çalışmasından daha doğal ne olabilir ki?

 

Onca yakınmanın, onca dertleşmenin ardından bize ulaşan söylem ; “eczacının sesi birşeyler yapsın”, “tek umudumuz sizsiniz”... Olunca...

Sorumluluğumuzun ağırlığını daha fazla hissettik.

 

Yaşar Kemal’in dünyaca ünlü “Dağın Öte Yüzü” üçlemesinin ikincisi “Yer Demir, Gök Bakır”:

“Bütün mümkünlerini yitirmiş köylülerin; Sefer’in, Adil’in ve Taşbaş’ın yaşadığı çaresizlik, korkular ve bunların iç dünyalarındaki kendi var ettikleri ermişin işaret ettiklerine bakarak hayatta kalmalarının, umudun hikayesi. Roman insanlığın yaşama bağlanma sürecinin, kendi mitini oluşturmanın tanığı, düş dünyasının gücünün kanıtıdır.”

 

Değişik kültürler incelendiğinde, ortaya çıkan ortak sonuç toplumların çözüm bulamadığı, zor ve baş edilemez sorunları yaşadığı dönemlerde mitosları var etmiş olmasıdır.

 

Eczane ekonomilerinin yaşadığı sorunlar derin bir kırılmayı işaret ediyordu. Zemin sallanıyor, çatlaklar çoğalıyordu. Tekrar sallanıyor ve bu defa yutmak üzere derinleşiyordu çatlaklar...

Bu kadar yaygın ve derin sorunların yaşandığı eczacılık alanında yüzümüzü “umuda” dönme zamanı gelmişti.

Eczane eczacılığının yaşadığı böylesi bir dönemde; bugün ve gelecek adına, eczacıların kendi kaderlerini tayin hakkı olduğuna inandık.

İşte tam bu zamanda çözüm kendi içimizden çıkmalıydı.

Bu halimizin müsebbibi biz olmasak ta, yegane çaresi bizdik.

Birleşik, güçlü, sorunları çözmeye, yaşadığımız krizi aşmaya dönük bir eczacı iradesinin tüm ağırlığıyla var edilebilmesi için...

Çözüm, eczacının aklından, birliğinden ve gücünden çıkacaktı.

Bu nedenle...

Bu inançla...

 

Tüm eczacılara açık, bütün eczacı dinamiklerinin katılacağı...

“Büyük Eczacılık Kurultayı” önerdik.

İstedik.

 

Israrla ve kısaca söylemek gerekirse; "ilaca eli dokunan" sistemdeki tüm bileşenler...

Hatta “taşlar yerine otursun diye bekleyenler" ...

On- onbeş bin eczanenin batışı ile rahat yaşayacağını hesaplayanlar...

Yani o çok iyi finans ve matematik bilgisi olanlar...Eczacılar, depolar, firmalar...Devlet...

 

Bu kadar batış ve mali yük ile eczane ve ilaç piyasasının hiç etkilenmeyeceği gafletinde olanlar, hesaplarını en baştan yapmalılar.

 

Herkes elini bu taşın altına sokmak zorundadır. Herkes sorumluluğuyla ve gerçeklerle yüzleşerek, sadece "karsızlığa mahkum edilerek  borç batağına dönüşen eczanelere" yüzünü dönmek zorundadır.

 

Bu işin kolay olmadığını biliyoruz. Bu işin güç birliği olmadan yapılamayacağını da biliyoruz.

 

Bu işin "ilaca eli dokunan" sistemdeki tüm bileşenler ile kotarılabilmesi için; Türk Eczacıları Birliği’nin sorumluluğunu ve var olma  sebebini hatırlayarak öncü olmasını istiyoruz.

 

Birlikte güzel günlere...

 

 

*Yaşar Kemal’in romanından

Geçtiğimiz hafta kaybettiğimiz ’Neşet Ertaş’ Ustayı sevgi ve saygıyla anıyorum. Ruhu şad olsun.

Dinlemek için tıklayınız:

http://www.nesetertasdinle.net/129/Neset-Ertas--Tatli-Dillim-Guler-Yuzlum-Neredesin-Sen

İzlemek için tıklayınız:

http://www.youtube.com/watch?v=sBBkb5ex258&feature=related

 

İLETİŞİM

o.demir@eczacininsesi.com

Tel: 0216 5534444



Dosya

Özgür Köşe

Dünyada Eczacılık

Sektörel Bakış

Çepeçevre

Kültür Sanat