Büyük işler başarmak için üstün yetenekli olmak gerekmez. İnsanüstü değil, ama insanların içinde onlarla birlikte olmak gerekir.
Montesquieu
6197 sayılı yasanın 5. maddesi 6308 sayılı yasa ile değiştirilerek nüfusa göre eczane sınırlaması getirildi.
17.07.2013 tarihinde "Nüfusa göre eczane sayıları saptanıyor" başlıklı haberimiz bununla ilgilidir ve epey de ilgi görmüştür. 2012 yılı eczane ve nüfus sayısı baz alınarak bir Excel tablosu hazırlanmış, buna da "1. Taslak Liste" denmiş.
Bu listeye göre; Adana’da 28, Adıyaman’da 36, Ağrı’da 84, Ankara’da 45, Antalya’da 1, Bartın’da 0, Batman’da 39, Bitlis’te 46, Bolu’da 3, Diyarbakır’da 138, Edirne’de 3, Isparta’da 2, İstanbul’da 264, İzmir’de 6, Konya’da 11, Mardin’de 91, Muğla’da 0, Şanlıurfa’da 164, Şırnak’ta 81, Trabzon’da 8, Van’da 166, Zonguldak’ta 14 ve dahası ile toplam 2220 tane eczane açılabilirmiş. Buna karşılık 5499 eczane ise nüfusa göre yanlış yerlere konuşlanmış!
Burada epey düşünmeden mesela Türkiye İstatistik Kurumuna göre Muğla ve Antalya illerinin, yaz aylarında nüfusu kaçtır, yaz ve kış aylarının ortalaması kaçtır? Ya da Konya’da devlet ve özel hastane ve aile hekimi sayısı kaçtır, Şırnak’ta sağlık birimi sayısı, yataklı hastane sayısı kaçtır? Fındık toplama zamanı Trabzon’un ya da pamuk zamanı Adana’nın nüfusu kaçtır? Daha önemlisi; Bartın’da GSMH (Gayri Safi Milli Hasıla) kaçtır, Bitlis’te kaçtır?
Bunları işin içindeki kişiler yani bizler yani bizim örgütlerimiz biraz düşünmeleri gereklidir ki yerinde uyarılar yapılabilsin.
Sahi yasa var, yönetmelik hala yok. Ne oldu yönetmelik meselesi? Kaç kez ertelendi?
Yönetmelik taslağı sır gibi saklanıyor, Türk Eczacıları Birliği tarafından. Hem de kimden? Eczacı Odalarından, kendi üyelerinden, kendini oluşturan eczacılarından.
Neden saklanıyor peki? Güvenlik nedenli "devlet sırrı", ondan mı? Yoksa bir kaç cin fikirli kendilerinden daha iyi, eczacının hukukunu gözeten bir-iki öneride bulunurda, yerleri pardon karizmaları sarsılır diye mi? Eczacılarla paylaşılsa, görüş alınsa ne kaybedilir? Gerçekten merak ediyorum... Zaman mı?
Gelelim başka bir sır perdesine, SGK protokolüne... 3 kez ertelendi ama hala yenilenemedi.
Neden mi? İhtiyaç değil de ondan. Daha doğrusu bu yeni sözleşmeye TEB ve eczacı odalarının ihtiyacı var fakat SGK için o kadar da elzem değil.
TEB ve eczacı odaları için bu yıl seçim var, o halde görünüş de bile olsa bir-iki kazanım kırpıntısı gerekli. Ve daha önemlisi seçime girebilmek için -hatta yaşayabilmek için- eczacıdan alınacak sözleşme paraları gerekli. Hani o "can alacak damar kalmamış" eczacı... Birliği tarafından ekonomik hiç bir hakkı savunulamamış eczacı. O eczacıdan sözleşme parası alınmak zorunda!
Evet, protokol görüşmeleri de bir sır!. Eczacılardan köşe bucak saklanıyor. Hem de Türk Eczacıları Birliği tarafından kendi üyelerinden, eczacılardan saklanıyor. Peki neden sır, eczacılardan da bir-iki öneri alınsa ne olur? Onu da saklayanlar açıklasın.
Şunu net söyleyebilirim ki; eczacınınsesi e- gazete duyduğu ve doğruluğunu bildiği her haberi sizinle paylaşmıştır ve paylaşmaya devam edecektir. Kimileri rahatsız olsa bile, tehdit etse bile. Yani bu MALUM SİTE ( gerçeklerin, olan bitenin açıklanmasından memnun olmayanlar eczacınınsesi’ni böyle ima etmeye çalışıyorlar) her zaman doğruyu, gerçeği açık edecektir ve bu nedenle vardır. Şimdiye kadar verdiğimiz haberlerin gerçekliği -kimilerince aksi iddia edilse bile- hep doğrulanmıştır. Ve bunu okurlarımız net olarak bilir, hiç-bir şüpheye düşmezler. Kim ne derse desin...
Eczacının Sesi, gönüllü olarak eczacılık mesleğini yaşatmaya adanmış eczacıların yeridir. Eczacıların gözüdür, kulağıdır, sesidir.
Seçimler yaklaşırken, burnuma yine naftalin kokuları geliyor. Dolaplardaki eski sandıklar, yıllanmış oyuncular... Bunu bir başka yazımda okuruz.
Önerim, en baştaydı: Başarmak için, eczacıların içinde, onlarla birlikte olmak gerekir.
Tel: 0216 5534444
