Kabul edelim, aslında, şu anda bizim Türk Eczacıları Deontoloji Tüzüğü yerle bir durumda...


Gerçeklerle yüzleşmekten daha ne kadar kaçacağız?

Daha ne kadar gözümüzü, kulağımızı kapatarak bir şey yokmuş gibi davranacağız?

***

Türk Eczacıları Birliği (TEB) ’ ne kayıtlı eczacılar ’’Türk Eczacıları Deontoloji Tüzüğe’’ ne tabidirler ve bu tüzük kurallarına uygun davranmak zorundadırlar.

Türk Eczacıları Deontoloji Tüzüğü, 27 Temmuz 1968 tarihinde yayımlanmış ve yürürlüğe girmiştir (Sonradan bazı değişiklikler yapılmış olmakla birlikte).

1968?..

Yani tam 50 yıl öncesi...

Oysa 50 yılda dünya artık başka bir dünya oldu.

Anlık iletişim, internet, sosyal medya vs.vs....

Özellikle artık yaşamımızın her alanında ’’yaşamak zorunda olduğumuz’’ o dijital, elektronik yaşam yok mu, insanlar 50 yıl öncesine göre artık bambaşka bir dünyada yaşıyorlar... 

50 yıl öncesi- yaşayanlar için- bir düş gibi... 

O yılların şartlarını çocukların, gençlerin beyninin algılaması olanaksız.

*** 

Gerçi 50 yıl önce yazılmış olan Tüzüğümüz, bakıldığında, insana ve eczacıya dair günümüzde halen geçerli olması gereken hükümler içeriyor.

Ama açıklanmaya muhtaç!

Günümüz gerçeklerine göre detaya çok muhtaç!

Eczacı Odaları, gerçeklerle Tüzük’ de yazanlar arasına sıkışıp kalmış durumda.

Yazılanları uygulasan, uygulamasan bir türlü...
 
Ceza versen bir türlü, vermesen bir türlü...

Biliyor musunuz, eczacıların sosyal medya ortamında paylaştıkları bir çok paylaşım Deontoloji Tüzüğü’ müze aykırı!

İyi de bu kadar çok ve yaygın bir ’’suç(!)’’ a işlem yapıp, soruşturma açamazsın ki!..

Olmaz, yapamazsın!

Yapılamıyor da zaten.

*** 

Somut örnek...

Tüzük Madde 9:

’Eczacı, yazı veya sözle veya her ne şekilde ve suretle olursa olsun kendi reklamını yapamaz; iş kağıtlarına ve faturalara reklam mahiyetinde ibareler koyamaz’

Peki, günümüzde eczane adına amblemli poşeti ve/veya kalemi ve/ veya takvimi ve/ veya magneti olmayan eczacı kaldı mı?

Tüzüğe bakarsan hepsi ’cehennemlik’!

Sosyal Medya ve internet tanıtımlarını saymıyorum bile...

Birinin çıkıp şunu söylemesi gerekiyor artık...

Meslek Deontolojisi açısından, gerçeklerin, yazılı kuralları ezip geçtiği, genel olarak geçersizleştirdiği bir durumu yaşıyoruz, bir çeşit ’yalan deryası’ bu!

Bunu görelim, anlayalım artık.

Lütfen, dönüp Türk Eczacıları Deontoloji Tüzüğü’ nü bir kez daha okuyunuz...

Ne demek istediğimi daha net anlayacaksınız.

*** 

Yanlış anlaşılmak istemem.

Asla Deontoloji’ yi ’’bir kenara atalım’’ demiyorum.

Tam tersi; güncelleyerek, detaylandırarak, özümüzü koruyarak ama günümüz gerçeklerine de uyarlayarak yeniden ’sil baştan yapalım, yaptıralım ve yaşatalım’ diyorum.

Yani binlerce eczanenin poşeti, sosyal medya hesabı olduğunu bile bile, tek tük ’yakaladığımız’ meslektaşlarımızı cezalandırarak Deontoloji Tüzüğü’ nü yaşattığımızı sanmayalım.

Bize, çok ivedi; yeni, yepyeni, yaşayan bir Türk Eczacıları Deontoloji Tüzüğü  gerekli!

*** 

Peki bunu nasıl yapacağız?

İlgili olan her uzmanın (eczacılar, doktorlar, hukukçular, bakanlık yetkilileri,iletişimciler vb.) katıldığı büyük çaplı bir Çalıştaylar dizisinden çıkabilir ancak etkin ve doğru bir tüzük...

Bir şeyi ancak kendi zemininde, bilimsel yöntemlerle, doğru yazılı kuralları oluşturarak koruyabilirsiniz...

Böyle giderse, bir süre sonra meslek ahlakı, etik, deontoloji gibi kavramlar hak getirecek!

Bu şekilde Meslek Deontolojisi’ ni boşluğa, belirsizliğe bırakıyoruz...

Boşluk, belirsizlik ’’Orman Kanunları’’ nı getirir...

Kısa bir süre sonra fellik, fellik Meslek Deontolojisi ararız, bulamayız.

İLETİŞİM İÇİN:
https://www.facebook.com/HakanGencosmanoglu
h.gencosmanoglu@eczacininsesi.com
gencosmanogluhakan@gmail.com


Dosya

Özgür Köşe

Dünyada Eczacılık

Sektörel Bakış

Çepeçevre

Kültür Sanat