Eczacı Maaşı…

Yasa gereği, yardımcı eczacılık yapan eczacının  asgari maaşı 3030 TL.

Yasa gereği, 2. eczacılık yapan eczacının asgari maaşı 6060 TL.

TEB kararı gereği, mesul müdür eczacının asgari maaşı 4250 TL.

Bu tabloda bir tuhaflık yok mu?

Üç eczacı, üçünün de maaşı epeyce farklı…

Bence ciddi bir tuhaflık var.

Üstelik, genel uygulamada hiç biri geçerli değil.

Kesinlikle “bir şey yapmalı!”…

Bu tablo düzeltilmeli.

Haksız mıyım?

Poşet?

Elbette insanı, tüm canlıları, doğayı korumak için bir şeyler yapmalı…

Ama uygulamada bu denli kaos olur mu?

Ne yapsınlar, mecburen eczanelerdeki uygulamayla ilgili, meslek örgütlerimiz ardı ardına uygulamanın içeriğini anlatabilme yarışına girdiler…

O kadar yani, trajikomik.

Altı üstü bazı ölçülerdeki poşetler (istisnalar hariç) tüketicilere ücretli oldu.

Neredeyse ortalık yıkıldı!

Bir uygulama bu kadar hazırlıksız, bu denli belirsiz olarak uygulamaya koyulur mu?

Yasa koyucular hiç mi uygulamayı düşünmemiş?

Hayret!

İlaç yok!

Bir arkadaşımın annesine yaşamsal bir ilaç gerekti…

İlaç yok, bulamadılar.

Beni aradı, ben de ilacın firmasında yönetici olarak çalışan arkadaşımı aradım…

Sağolsun, “buluruz” dedi, anlattı…

“Bu ilaç ithal, şu anda bu fiyatlarla ciddi ölçüde zarar ediyoruz, o yüzden getirmeyi bırakmak zorunda kaldık” dedi.

Bize gerekli olan kadar ilacı bir yerlerden buldu, verdi.

Birbirimizi kandırmayalım…

Bir çok firmanın bir çok ilaç kaleminde, üretimi, ithalatı minimize ettiğini ya da durdurduğunu ilgili herkes biliyor.

Çünkü, bu fiyatlarla olmaz.

Olmadığı, olamayacağı bir süredir açık olarak görülüyor.

3500…

Öngörülü ve gerçekçi olalım…

Eczacılık Fakülteleri, her yıl 2000 civarında mezun veriyor.

Bu rakamla “3500 kişiye 1 eczane” yasasını korumamız mümkün değil.

Mezun sayısını mutlaka ama mutlaka düşürmek gerekiyor…

Yoksa bir sabah kalktığımızda yılların emeğinin, çok yerinde bir uygulamanın, “eczane planlaması yasasının( 3500 kişiye 1 eczane)” çöp olduğunu görürüz…

Ve eczaneler vahşi kapitalizmin kurallarına teslim olur.

Sonucu da üç aşağı beş yukarı hepimiz tahmin edebiliyoruz.

Çok ama çok yazık olur!

Şakası yok, bu sorunun üzerine bir “seferberlik hali” ile gidilmeli.

Türk Eczacıları Birliği, Nereye?

Sosyal Medya’ da meslektaşlarımın paylaşımlarını üzüntüyle okuyorum…

Haklı olarak, ardı ardına gelen sorunlarla müthiş bir “bunalmışlık hali” ve dışavurum var...

TEB’ e de ateş püskürüyorlar.

Bir çok meslektaşım “olmaz olsun böyle TEB!” diye yazmaya başladılar.

Doğrusu bu paylaşımlar benim içimi çok acıtıyor.

Onca yıllık bir “mücadele geleneğinin” böylesi tepkilerle karşılaşması her şeyden önce hüzün verici.

Unutmayalım ki, her kaybediş duygusal kopuşlarla başlar.

TEB Yönetimi, meslektaşlarının seslenişlerine algısını yükseltmeli…

Öncelikle de şu “şarkılı, türkülü” toplantılardan bir an önce vazgeçmeli.

Çünkü, o “şarkı, türkü" görüntüsü onca çabanın, onca emeğin, onca özverinin üzerini örtüyor.

Üstelik, önümüzdeki dönem daha bir “sert” geçecek.

Daha bir zor olacak her şey.

Öyle görünüyor…

Her eczacı "Türk Eczacıları Birliği benim meslek örgütüm, olmazsa olmazım" diyebilmeli, dedirtebilmeli...

Isı- Nem…

TİTCK Başkanı Dr. Hakkı Gürsöz, açık zeminlerde “ısı- nem cihazı uygulamasını toptan geri çekeceğiz ve TEB’ le birlikte yeniden değerlendireceğiz” demişti.

Ve TİTCK, bu görüşe uygun bir yönetmelik taslağını TEB’ e göndermişti.

Ancak ne olduysa oldu tam tersi bir yönetmelik yayımlanıverdi.

Buradan TİTCK’ nın Sayın Başkanı’ na sormak isterim:

“- Neden?"

İLETİŞİM İÇİN:

https://www.facebook.com/HakanGencosmanoglu

h.gencosmanoglu@eczacininsesi.com

gencosmanogluhakan@gmail.com



Dosya

Özgür Köşe

Dünyada Eczacılık

Sektörel Bakış

Çepeçevre

Kültür Sanat